Bir Belediye Başkanına Ev Hapsi Skandalı!
Deprem bölgesindeki bir belediye başkanı, soyut bir tanık beyanıyla ev hapsine alındı! Adıyaman'ın yaralarını sarmaya çalışan Başkan'ın maruz kaldığı bu akıl almaz muamele, Türkiye'nin adalet sisteminde yeni bir tartışma başlatıyor. Tüm detaylar ve Başkan
Bugün Türkiye gündemine bomba gibi düşen ve şaşkınlık yaratan bir olayla ilgili çarpıcı detayları aktarmaya devam ediyoruz. Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin yaşadıkları, akıllara durgunluk veren bir adalet sürecinin kapılarını aralıyor ve kamuoyunda büyük yankı uyandırıyor. Bu özel haber makalemizde, olayın perde arkasını, Başkan’ın kendi ağzından çarpıcı itirafları ve tüm Türkiye’nin merak ettiği soruların yanıtlarını bulacaksınız; çünkü www.avazturk.com farkıyla bu süreçteki en derinlemesine analizleri sizlere sunmaya devam ediyoruz.
Adıyaman, 6 Şubat 2023 depremlerinde yalnızca evlerin değil, tüm iş dünyasının da yerle bir olduğu bir şehir. Deprem travmasının intiharları ve boşanmaları artırdığı bu zorlu süreçte, Adıyamanlılar psikolojik ve sosyal desteğe her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyorlar. Kentte yaşanan ekonomik kriz, beraberinde işsizliği de patlatmış durumda. İşte böyle bir ortamda, 1994'ten sonra yeniden CHP'nin yönetimine geçen Adıyaman'da, oyların yüzde 49.70'ini alarak başkanlık koltuğuna oturan Abdurrahman Tutdere için görev yapmak kelimenin tam anlamıyla bir mücadele haline gelmişti. Deprem şehri olan Adıyaman'da belediye olarak işleri bir iken bin olmuşken, bakanlıktan ne personel artışı ne de bütçe anlamında bir destek gelmediği belirtiliyor, insan ve makine gücü aynı kalmış durumda.
Geçtiğimiz Cumartesi sabahı, tüm bu zorlukların ortasında, Abdurrahman Tutdere için şok edici bir gelişme yaşandı. Ankara'da "şafak operasyonuyla" gözaltına alınan Başkan, apar topar İstanbul'a götürüldü ve sorgulandı. Haftanın Salı günü ise hakkında ev hapsi kararı çıktı. Bu karar, Adıyamanlılar arasında büyük bir şaşkınlık ve üzüntüye neden oldu; zira sokakta görmeye alışık oldukları, makamında oturmayan başkanları, artık evinin 100 metre uzağına bile gidemeyecek bir duruma düşmüştü. Başkanın evinden belediyeyi yönetmek zorunda kalacağı belirtilirken, bugün Adıyaman'a uçakla döneceği ve halkının onu muhteşem bir törenle karşılayacağı öğrenildi. Ev hapsi tebligatının da bugün yapılması beklenirken, Başkanın kararın tebliğinden sonra itiraz başvurusunda bulunacağı belirtiliyor. Tüm bu detaylar, www.avazturk.com analizleriyle daha da anlam kazanıyor ve bugünkü zorlukların nedenlerini gözler önüne seriyor.
Belediye başkanı olup da belediyenin evden yönetilmesi, eşine az rastlanır bir durum. Aynı zamanda bir avukat olan Başkan Abdurrahman Tutdere, bu karara ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Kendisine yöneltilen sorulara, "Ev hapsi kararının kaldırılması için başvuruyoruz. Belediye başkanı olarak benim sahada olmam lazım. Bizim orası deprem bölgesi. Çalışmamız lazım. Yani bu süreçte ev hapsinde benim tutulmam çok ölçülü olmayan bir tedbir" ifadeleriyle yanıt verdi. Başkan, hakkında suç isnadı oluşturabilecek hiçbir delil, hiçbir şey olmadığını vurgulayarak, "Sadece soyut beyan var. O iddialar üzerine Emniyet’te dört gün tutuldum" dedi.
Tutdere, bu durumun ölçüsüz bir tedbir olduğunu yineleyerek, hakkında herhangi bir iddia veya delil bulunmadığını belirtti. Dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgelerle sabit olan tek şeyin, bir tanığın ifadesi olduğunu aktardı. Tanığın, "Efendim belediye AK Parti’den CHP’ye geçince bizim biriken 24 milyon hak edişlerimiz ödenmiyor" şeklinde bir beyanda bulunduğunu söyledi. Ancak Başkan, bu iddiaları belgelerle çürüttüğünü ifade etti. Tutdere, "Oysa, biriken hak edişi yok" diyerek durumu özetledi. Kendi göreve başlama tarihi olan 4 Nisan'dan sonra, o kişinin 15 Nisan'da, Mayıs'ta ve Haziran'da düzenli olarak hak edişlerini aldığını belgelerle ortaya koyduğunu belirtti. Hatta bu firmanın işini 30 Eylül'de sonlandırdığını ve sonrasında "kamucu bir anlayışla kendi belediyemize kendi araçlarımızı almışım, çöpümü kendim toplamaya başlamışım" ifadelerini kullandı. Başkan, bu durumdan herhangi bir menfaatinin söz konusu bile olamayacağını ve iddiaların "tamamen uydurma" olduğunu kesin bir dille belirtti.
Yıllarca avukatlık yapmış biri olarak, bu türden bir muameleyle karşılaşmaktan dolayı duyduğu üzüntüyü ve isyanı dile getiren Başkan Tutdere, "İnsanların onuruna, şerefine böyle kara çalınmamalı. Bu işler böyle ucuz olmamalı. Ne yazık ki bu şekilde bir muameleyle karşı karşıya kaldık" sözleriyle tepkisini ortaya koydu. Perşembe sabahı hasret kaldığı Adıyaman'a gideceğini belirten Başkan, ev hapsi kararı tebliğ edilene kadar işinin başında olacağını, eğer karara yapacakları itiraz reddedilirse "mecbur evde çalışacağım" diyerek kararlılığını gösterdi. Tutdere, "Zaten benim makam odası gibi bir derdim yok. Evden de olsa belediyeyi yönetir, işime bakarım. Haksızlığa uğrayan Zeydan Başkan gibi diğer tüm başkanlarımız adına da mücadelemizi sürdüreceğim" diyerek sadece kendisi için değil, benzer haksızlıklara uğrayan diğer başkanlar için de mücadele edeceğinin altını çizdi.
Başkan Abdurrahman Tutdere, 6 Şubat depremindeki yıkımdan ve zorluklardan dayanışmayla çıktıklarını, bundan sonra da dayanışmayı sürdüreceklerini, halkla beraber yaraları saracaklarını ve umutla yollarına devam edeceklerini anlattı. Yoğun ziyaretçi akını arasında sözlerini sürdürürken, "Mücadelemizi asla bırakmayacağız. Halkımızı da ben asla yalnız bırakmayacağım. Ben millet için, halk için kendimi adamış bir siyasetçiyim. Kaldığım yerden işimi yapacağım yani. Hayatımın her alanı haksızlığa karşı duruşla geçmiştir" diyerek kararlılığını bir kez daha vurguladı.
Türkiye'nin en karanlık dönemlerinde bile bugün karşılaştığı hususlarla karşı karşıya kalmadığını belirten Tutdere, gözaltına alınma sürecindeki detayları da paylaştı. "Bir kişinin lafıyla evim basıldı, aramalar yapıldı, sabahın erken saatinde gözaltına alındım. Ankara’dan apar topar İstanbul’a götürüldüm" diyerek, yaşananları özetledi. Başkan, kendisini almak için ta İstanbul’dan iki araba dolusu polis gönderilmesine anlam veremediğini ifade ederek, "Oysa, telefon edilseydi ben giderdim. Bu kadar çabaya ne gerek vardı. Gelenlere, ‘Oysa telefonu açsaydınız dedim ben gelirdim. Devlet o kadar masraf etmezdi’ dedim" ifadelerini kullandı. Bu durumun özeti olarak, bir tanığın İstanbul’da böyle bir ifade vermesi üzerine, Adıyaman Belediye Başkanı’nın İstanbul’a götürüldüğünü vurguladı. Hatta, savcılığın kendisini çağırmasının bile başlı başına hukuksuz olduğunu, "Benim bir şeyim varsa Adıyaman’da ifadem alınır, benim bir suçum varsa yargılamamın Adıyaman’da olması lazım. Yani İstanbul Savcılığı’nın beni bir kere çağırması bile başlı başına hukuka aykırı bir durum. Bunu savcıya da, hakime de söyledim" diyerek tepkisini net bir şekilde dile getirdi.
Tüm bu yaşananlar, sadece bir belediye başkanının kişisel hikayesi olmanın çok ötesinde, Türkiye’nin adalet ve yönetim anlayışında derinleşen bir krize işaret ediyor. Bir kişinin soyut ve asılsız beyanıyla bir halk temsilcisinin evinin basılması, gözaltına alınması ve ev hapsine çarptırılması, hele ki depremle sarsılmış bir kentin lideri için, "İnsanın onuruyla oynamak bu kadar da ucuz olmamalı" gerçeğini bir kez daha yüzümüze vuruyor. Bu durum, sadece Abdurrahman Tutdere’nin değil, görevini layıkıyla yapmaya çalışan tüm kamu yöneticilerinin, hatta tüm vatandaşların onuruna yönelik kabul edilemez bir saldırı olarak yorumlanıyor. Türkiye'nin en karanlık dönemlerinde bile rastlanmadığı iddia edilen bu tür uygulamaların, bir halkın iradesiyle seçilmiş bir başkanı bu denli acımasızca hedef alması, asıl sorgulanması gereken büyük bir boşluk yaratıyor. İşte bu noktada, www.avazturk.com olarak bir kez daha altını çiziyoruz: bu olay, sadece bir "yargısal süreç" değil, aynı zamanda demokratik değerlerin, halkın seçme iradesinin ve temel insan haklarının ne denli korunabildiğine dair kritik bir turnusol kağıdıdır!