CHP İlk Kez Bu Kadar Önde, Halkın Gündeminde Ekonomi ve Erken Seçim Var!

CHP İlk Kez Bu Kadar Önde, Halkın Gündeminde Ekonomi ve Erken Seçim Var!

Özlem Gürses'in YouTube kanalında yayınlanan SONAR araştırması sonuçları, Türkiye'deki siyasi kimlikleri, gençlerin protestolara bakışını, İmamoğlu'na kayyım tartışmasını, derinleşen ekonomik zorlukları ve erken seçim talebini ortaya koydu. Hakan Bayrakçı

Özlem Gürses'in YouTube kanalında yayınlanan "BAYRAKÇI: CHP AÇIK ARA BİRİNCİ PARTİ, ERDOĞAN BUNU BİLİYOR" başlıklı videoda, SONAR Araştırma'nın kurucu başkanı Hakan Bayrakçı ile Türkiye'nin güncel sosyo-politik durumu üzerine dikkat çekici bir analiz sunuldu. Araştırma, siyasi kimliklerden ekonomik duruma, gençlerin protestolara bakışından erken seçim beklentisine kadar pek çok alanda önemli bulguları ortaya koyuyor.

Araştırmanın siyasi kimlikler bölümü, Türkiye'nin 'çatı kimlikleri' olarak Atatürkçülük ve Milliyetçiliği işaret ediyor. Kendini Atatürkçü olarak tanımlayanların oranı %27,1 iken, milliyetçiyim diyenlerin oranı %22,5 olarak belirlenmiş. Bu iki kimliğin toplamı, diğer tüm siyasi tanımlamaların (islamcı, solcu, muhafazakar, demokrat, sosyal demokrat) çok üzerinde yer alıyor. Hakan Bayrakçı, özellikle son 10-15 yılda Atatürkçülük tanımının ciddi bir yükseliş gösterdiğini, eskiden %3-5 seviyelerinde olan bu oranın artık %26-28 civarına çıktığını belirtiyor. Milliyetçiliğin de benzer şekilde %7-8 seviyelerinden yükseldiğini ekleyerek, bunu ırkçılıktan ziyade vatanseverlik ve ülkesine bağlılık duygusuyla açıklıyor. İlginç bir bulgu ise, "siyasi görüşüm yok" diyenlerin oranının %10,3, "fikrim yok/cevabım yok" diyenlerin oranının ise %8,3 olması. Bu toplamda %18,6'lık bir kitleyi oluşturuyor. Bayrakçı, bu kitlenin önemli bir kısmının (%10-11) aslında bir görüşü olduğunu ancak tedirginlik veya görüşünü marjinal bulma gibi sebeplerle açıklamaktan imtina ettiğini düşünüyor.

Gençlerin Saraçhane eylemleri sonrası yaşanan yargı süreçlerine toplumun bakışı da araştırmanın dikkat çeken bölümlerinden biri. Gençler hakkında davalar açılması ve duruşmaların ertelenmesi üzerine sorulan soruda, "gençlerin sesi daha çok duyulmalı yargı süreçleri hızlandırılmalı" diyenlerin oranı %38,2 iken, "barışçıl protesto hakkı anayasal bir haktır desteklenmeli" diyenlerin oranı %19,1 olarak kaydedilmiş. Bu iki görüşü savunanların toplamı %57,3'e ulaşıyor. Yasa dışı bir durum varsa hukuk önünde hesap sorulmalı diyenler ise %23,6'da kalmış. Hakan Bayrakçı, bu %57'ye yakın oranın, toplumun gençlerin tutuklanmalarına veya soruşturmalara üzüldüğünü ve desteklediğini net şekilde gösterdiğini belirtiyor. Ayrıca, %19'luk "fikrim yok/cevabım yok" kitlesinin en az %12-13'ünün tedirginlik nedeniyle cevap vermediğini ve bu kitlenin yapılanın doğru olduğunu düşünmediğini öngörüyor. Bu yüksek oranın, gençlerin durumu konusundaki toplumsal hassasiyeti ortaya koyduğu vurgulanıyor. https://www.avazturk.com Ekrem İmamoğlu'nun olası bir terör suçlamasıyla ceza alması durumunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanması kararına toplumun bakışı da araştırılmış. "Hayır onaylamam yanlış karar olur" diyenlerin oranı %55,6 gibi net bir çoğunluğu oluştururken, "evet onaylarım doğru karar olur" diyenler %26 civarında kalmış. Kararsızım diyenler %9,2, görüş belirtmeyenler ise yine yüksek bir oranla (%18-19) dikkat çekiyor. Bayrakçı, bu tablonun Saraçhane verilerine benzediğini, ülkenin dörtte birinin kayyım atanmasını doğru bulduğunu, ancak yarıdan fazlasının buna karşı çıktığını belirtiyor. Görüş belirtmeyenlerin orantısal olarak dağıtılması durumunda, kayyım atanmaması gerektiğini düşünenlerin oranının %66-67'lere çıkabileceğini ifade ediyor.

Araştırmanın belki de en çarpıcı bulgularından biri ekonomi alanında. Katılımcılara son 6 ayda temel ihtiyaçlarını (gıda, kira, fatura) karşılamakta zorlanıp zorlanmadıkları sorulmuş. **"Evet çok zorlandım" diyenlerin oranı %18,3, "evet zorlandım" diyenlerin oranı ise %43,6 olarak kaydedilmiş. Bu iki seçeneği toplayan toplam %61,9 (yaklaşık %62)'luk bir kitle, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını belirtmiş. Hem Özlem Gürses hem de Hakan Bayrakçı, bu oranın dehşet verici derecede yüksek olduğunu ve önceki yıllardaki araştırmalarda bu seviyelerin görülmediğini vurguluyor. Bayrakçı, 2003-2014 yılları arasında ekonominin daha iyi durumda olduğunu, ancak son 2-3 yılda yaşananların "ciddi bir deprem" olarak tanımlanabileceğini ifade ediyor. "Hayır hiç zorlanmadım" diyenlerin oranı sadece %3,9 iken, "zorlanmadım" diyenlerin de (%33,2) bir kısmının siyasi görüş nedeniyle böyle cevap vermiş olabileceği düşünülüyor. Bu tablonun "çok sıkıntılı" olduğu konusunda hemfikir olunuyor. https://www.avazturk.com Ekonomideki bu sıkıntılı durum, erken seçim beklentisini de etkiliyor. Araştırmada "sizce erken genel seçim yapılmalı mıdır" sorusuna "evet erken seçim yapılmalıdır" yanıtını verenlerin oranı %55 olarak ölçülmüş. Bayrakçı, bu oranın kendisini şaşırttığını, çünkü 25-30 yıldır bu soruyu sorduğunu ve seçmenlerin genellikle kolay kolay seçim istemediğini, "evet yapılmalı" diyenlerin oranının %35-37'yi geçmediğini hatırlatıyor. Bu kez %55 gibi yüksek bir oranın çıkmasının, toplumun mevcut durumdan memnuniyetsizliğini ve değişim isteğini yansıttığını belirtiyor. https://www.avazturk.com Ekrem İmamoğlu ve Ümit Özdağ'ın (videoda potansiyel tutuklanmaları bağlamında sorulmuş) olası tutuklanmalarının bazı seçmenlerin siyasi tercihlerinde değişikliğe neden olup olmayacağı sorusu da araştırılmış. Bu, Bayrakçı tarafından "çok değişik, çok acayip" ve ilk kez karşılaştığı bir soru olarak nitelendirilmiş. "Evet neden olur" diyenlerin oranı %48,2 iken, "hayır neden olmaz" diyenler %29 olarak kaydedilmiş. Bayrakçı, bu %48'in tamamının oy değiştireceği anlamına gelmediğini, içinde tahmin ve temenni barındırdığını, muhalif seçmenin de "bu yapılanlar yanlış, iktidara oy kaybettirir" düşüncesiyle evet demiş olabileceğini açıklıyor. Ancak çapraz analizlerle, bu tür olayların mağduriyet yarattığını ve mağdurun lehine en az 2 ila 10 puan arasında görüş değiştirdiğini belirtiyor. SONAR'ın verilerine göre, Ümit Özdağ'ın tutuklanmasından sonra Zafer Partisi'nin oyunun %3,9-4 seviyelerinden %6-7 seviyelerine, Ekrem İmamoğlu ile ilgili gelişmeler sonrası ise CHP'nin oyunun 30'lardan 36'lara yükseldiğini görüldüğünü ifade ediyor. Bu da bu tür gelişmelerin seçmen tercihlerini etkilediği teyit ediyor. https://www.avazturk.com Araştırmanın en güncel verilerinden biri de parti oy oranları. Görüş belirtmeyenler dağıtılmadan bakıldığında, CHP %26,2 ile birinci parti, AK Parti ise %22,2 ile ikinci parti konumunda. Görüş belirtmeyenler (%27,7) orantısal olarak dağıtıldığında ise tablo değişiyor. Dağıtılmış oylara göre CHP %36,2 ile açık ara birinci parti olurken, AK Parti %30,6'da kalıyor. DEM Parti %8, MHP %7, İYİ Parti %6,4, Zafer Partisi %4,2 ve Yeniden Refah Partisi %3,4 olarak sıralanıyor. Bayrakçı, CHP'nin yerel seçim sonrası 30-31 bandına gerilemişken tekrar 36'ya çıkmasını, Özgür Özel'in tutumuna, İmamoğlu'nun yaşadığı süreç sonrası takınılan üsluba ve mağduriyetin etkisine bağlıyor. AK Parti'nin ise 34-35 bandından tekrar 30'lara gerilediğini belirtiyor. MHP'nin %10'lardan %7'ye düşüşünü, özellikle parti içindeki bazı yöneticilerin "Sayın Öcalan" gibi söylemlerinin milliyetçi seçmenin bir kısmını (%2-3 puan) irite etmesine bağlıyor. İYİ Parti'nin sert çıkışlarının oylarını artırdığını ve MHP'den seçmen çektiğini gözlemlediğini, Zafer Partisi'nin de Ümit Özdağ'ın serbest kalmasıyla tekrar yükselebileceğini ifade ediyor. Yeniden Refah Partisi'nin de yükselişte olduğunu ekliyor. https://www.avazturk.com CHP'nin son dönemdeki mitinglerinin tablo üzerindeki etkisi de tartışılan konulardan. Ahmet Hakan'ın "Ey AK Parti niye miting yapmıyorsun sen de yap, CHP bir yükseliş trendi yakaladı" şeklindeki yazısına atıfta bulunuluyor. Hakan Bayrakçı, mitinglerin tek başına doğrudan oy göstergesi olmadığını, ancak bir "imaj" ve "izlenim" oluşturduğunu belirterek, AK Parti'nin de miting yapması tavsiyesinin doğru olduğunu düşünüyor.

Sonuç olarak, SONAR araştırması verileri ve Hakan Bayrakçı'nın yorumları, Türkiye'de önemli bir toplumsal kesimin siyasi kimlik olarak Atatürkçülük ve Milliyetçiliği benimsediğini, gençlerin yaşadığı yargı süreçlerine karşı hassasiyetin yüksek olduğunu, Ekrem İmamoğlu'na yönelik olası kayyım atama fikrinin toplumda büyük ölçüde onaylanmadığını, ekonomik sıkıntıların toplumun neredeyse üçte ikisini etkilediğini ve bunun ciddi bir problem olarak algılandığını ve bu gelişmelerin bir sonucu olarak erken seçim talebinin tarihi rekor seviyelere ulaştığını gösteriyor. Güncel parti dağılımında ise CHP'nin belirgin bir liderliğe yükseldiği görülüyor. Bu bulgular, mevcut siyasi iklim ve geleceğe dair beklentiler açısından önemli ipuçları sunuyor.