CHP'de Hizip Kazanı Kaynıyor, Yeni Anayasa ve Af Yasasında Gizli Ajandalar Mı Var?

CHP'de Hizip Kazanı Kaynıyor, Yeni Anayasa ve Af Yasasında Gizli Ajandalar Mı Var?

Gazeteci Erol Mütercimler, YouTube kanalındaki son yayınında infaz yasası, yeni anayasa tartışmaları ve CHP içindeki derin çatışmaları analiz etti. Mütercimler, 'cadı kazanı'na dönen CHP'deki hizipleşmeleri, anayasa beklentilerini ve yasadaki gizli gündem

Gazeteci Erol Mütercimler, kendi YouTube kanalında yayınladığı son analizinde Türkiye'nin sıcak gündem maddelerini masaya yatırdı. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Yaklaşan Kurban Bayramı'nı kutlayarak sözlerine başlayan Mütercimler, özellikle trafikte yaşanabilecek olumsuzluklara dikkat çekti ve "yollarda ne olur trafiğe kurban olmayınız" uyarısında bulundu. Mütercimler, programının ana konuları olarak infaz yasası ve anayasa tartışmalarını belirlerken, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içindeki durumu da "cadı kazanı kaynatıyorlar" ifadesiyle değerlendirdi.

Mütercimler'in analizinde ilk olarak infaz yasası ele alındı. Geçtiğimiz günlerde meclisten geçen ve tahliyelerin başlamasına yol açan yasayla ilgili beklentiler ve sonuçlar üzerine duruldu. Tartışmaların "terörsüz Türkiye" veya "açılım süreci" olarak tanımlanan bir süreçle başladığını belirten Mütercimler, Dem Parti'nin bu yasadan beklentisinin hapishanede bulunan PKK terörü nedeniyle tutuklu veya hükümlü olan unsurlarla ilgili düzenlemeler olduğunu ifade etti.

Dem Parti'nin dağdaki unsurlarla ilgili düzenlemeler beklediğini ve bu konuda talepleri olduğunu aktaran Mütercimler, infaz yasasının son 10 maddeyle bağlandığını söyledi. Mütercimler, bu durumun "haşlanmış kurbağa stratejisi" gibi yavaş yavaş ve ısıtarak yapıldığını, bunun ilk adım olduğunu ve arkasının geleceğini öne sürdü. https://www.avazturk.com Mütercimler, AKP iktidarının ve Erdoğan'ın iç politikada inanılmaz bir taktik ustası olduğunu ve hakkını teslim etmek gerektiğini vurguladı.

Peki, sonuç ne oldu? Mütercimler'e göre, yasadan çıkan sonuç hastaların, kendilerine bakamayacak durumda olanların ve mükerrer suçlarla ilgili belli bir süreyi yatmış olanların tahliyesi oldu. Yaklaşık 19.000 civarında kişinin infaz yasasından yararlanarak hapishaneden çıkacağının tahmin edildiğini belirten Mütercimler, Dem Parti'nin istediği gibi yaklaşık 50.000 ile 70.000 arasında bir sayının neden gerçekleşmediği sorusuna yanıt aradı.

Mütercimler'e göre, Dem Parti'nin taleplerinin tam olarak karşılanmamasının ve şu anda seslerini fazla yükseltmemelerinin nedeni, bu konunun sonradan konuşulmuş ve pazarlık yapılmış olması olabilir. Anlaşmanın, tahliyelerin ağır ağır ve yavaş yavaş yapılacağı şeklinde olduğu yorumunu yaptı. Ancak ana meselenin başka bir boyutu olduğunu da dile getirdi.

İktidarın, terörle iltisaklı veya terörist tanımları değiştirilerek daha fazla kişinin çıkmasının önündeki engelin ne olduğunu açıkladı. Mütercimler, iktidarın hapishanede bulunan FETÖ mensuplarının da bu düzenlemeden yararlanarak çıkacağını düşündüğünü ve böyle olacağını bildiğini, bu nedenle yasayı bu şekliyle dar tuttuğunu öne sürdü. Ayrıca 65 yaş üstü ve daha ileri yaşlardaki hükümlülerin cezalarının bir kısmını evlerinde geçireceklerini belirten Mütercimler, bu düzenlemenin eksik olduğunu ve Anayasa Mahkemesi'ne taşındığında nasıl bir sonuç çıkacağının bilinmediğini söyledi. https://www.avazturk.com Müebbet hapis mahkumlarının, kadınlara taciz, kadınları öldürme, çocuklara taciz ve tecavüz suçlularının bu düzenleme dışında tutulduğunu ekledi. Bu işin Rahşan affı gibi bir rezalete gitmemesi temennisinde bulundu.

Programın ikinci ana konusu anayasa tartışmalarıydı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 1924, 1961 ve 1982 olmak üzere üç ana anayasa yapıldığını hatırlatan Mütercimler, şimdi dördüncü bir anayasanın tartışıldığını belirtti. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Anayasa sayısına göre cumhuriyetlerin numaralandırılabileceğini ima ederek "4. Cumhuriyet" tartışması için yeni bir bomba bırakmak istemediğini esprili bir dille ifade etti.

Yeni anayasadan beklentilerini sıralayan Mütercimler, demokratikleşme, hukuk devleti normları, güçlendirilmiş parlamenter sistem, düşünme ve ifade özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasını beklediklerini dile getirdi. İnsanların düşündükleri, ifade ettikleri veya yazdıkları (sosyal medya dahil) için tutuklanmaması gerektiğini vurgulayan Mütercimler, küfür, hakaret gibi durumları bu kapsamın dışında tuttuğunu belirtti. Ayrıca farklılıkların ötekileştirilmediği, bütün etnik kimliklerin özgürce kendilerini ifade edebilecekleri bir anayasa beklentisi olduğunu söyledi.

Mütercimler, anayasa tartışmalarında sürekli gündeme gelen "ilk dört madde" meselesine de değindi. Kimsenin ilk dört maddeyi değiştiremeyeceğini ancak altına eklenecek maddelerle (özellikle 66. madde başta olmak üzere) anayasanın özünün değiştirilebileceğini savundu. Bu durumun kendini aldatmak olacağını ve kimsenin bu konuda kimseyi aldatmaması gerektiğini söyledi.

1982 anayasasından herkesin şikayetçi olduğunu ancak %10 seçim barajı nedeniyle ANAP ve AKP gibi güçlü iktidarlar döneminde bile değiştirilmediğini, çünkü herkesin işine geldiğini belirtti. https://www.avazturk.com Yeni bir anayasa yazılacaksa, milletvekillerinin emeklilik hakkının iptal edilmesi gibi bir madde eklenmesi gerektiğini önerdi. Milletvekilliğinin bir meslek değil, ülke adına bir görev olduğunu ve kendi çıkarları, aşiretleri, partileri veya aileleri adına bu görevin yapılmaması gerektiğini savundu. Bu konuda "baba yiğitlerin" çıkıp bu öneriyi dillendirmesi gerektiğini ve özellikle Özgür Bey'den (muhtemelen Özgür Özel kastediliyor) bunu yapmasını beklediğini ifade etti.

Bir anayasanın teknik olarak nasıl yazılması gerektiği konusunda da görüşlerini paylaştı. Mütercimler'e göre anayasa, bir kurucu meclis tarafından yazılmalıdır. Bu mecliste parlamentoda bulunan partilerin temsilcileri, parlamento dışında teşkilatlanmasını tamamlamış partilerin temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve üniversitelerin temsilcileri yer almalıdır. Anayasanın, toplumla yapılan bir sözleşme olduğunu, bir siyasi partinin kendisi için çıkardığı bir yasa olmadığını vurguladı. Ancak Türkiye'de işlerin maalesef böyle olacağını öngördü.

Mevcut parlamentonun işlevsizliğine de değinen Mütercimler, milletvekillerinin "sıfır çarpan" gibi olduğunu, bütçeyi bile belirleyemediğini ve maaş almalarına rağmen yurt dışında tedavi gibi şahsi işlerini hallettiklerini örneklerle açıkladı. Bu durumun bir rezalet olduğunu ve milletvekili emeklilik hakkının iptal edilmesi önerisini yineledi. https://www.avazturk.com

Eğitim sistemiyle ilgili olarak da yeni anayasaya bağlayıcı bir madde konulması gerektiğini savundu. Bunun amacının, Milli Eğitim Bakanlarının kendi ideolojik görüşlerini yansıtacak şekilde eğitim-öğretim sistemiyle oynamasını engellemek olduğunu söyledi. Bu konunun önemini anlatmak için dinleyicilerine bir "ev ödevi" verdi. Dünyadaki Müslüman ve Yahudi nüfuslarını karşılaştırarak, bu nüfuslardan insanlığa yararlı icat yapmış veya Nobel/bilim ödülü almış kişilerin sayısına bakmalarını istedi. Bunun sebebinin çağdaş eğitim-öğretim sistemi olduğunu ima etti.

Analizin en dikkat çekici bölümlerinden biri ise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) içindeki duruma ilişkindi. Mütercimler, CHP'yi uzun zamandır takip ettiğini ve seçimden önce de partideki bölünmelere dikkat çektiğinde bazı CHP'lilerin tepki gösterdiğini, hatta takibi bıraktıklarını söyledi. CHP'nin "içinden kendisine hiç düşmana ihtiyacı olmadığını" ve parti tarihinin bir hizipçilik tarihi olduğunu belirtti.

Seçimden önce Ekremciler, Kemalciler, Mansurcular ve kendilerine Atatürkçü deyip hizipte yer almak istemeyenler olarak dört grup olduğunu söylediğini hatırlatan Mütercimler, bugün bu gruplara "Özgürcüler"in de eklendiğini, yani CHP'nin dört parçaya bölündüğünü iddia etti. Bu durumun ucuz bir siyaset olmadığını ve kendisinin yıllardır emek vererek bu analizleri yaptığını vurguladı.

CHP içindeki mevcut durumla ilgili güncel örneklere yer verdi. Eski milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Eren Erdem'in yayınlarına ve açıklamalarına dikkat çekti. Mütercimler, Eren Erdem'in iki videosu ve Barış Yarkadaş'ın TGRT'deki programı ve Twitter yazılarında "feci şeylerden" söz edildiğini aktardı. https://www.avazturk.com Aktarılan iddiaların başında büyük bir troller ordusu kurulduğu ve bu orduya 46 milyon lira harcandığı gibi konuların geldiğini belirtti.

Barış Yarkadaş'ın, Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması durumunda "arkasının çok çirkin geleceğini" söylediğini aktaran Mütercimler, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın ise "ne varsa söylensin" diyerek bu tartışmalara katıldığını ekledi. Mütercimler, bu iç çekişmeyi Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli'nin gülerek izlediğini ve birbirlerini tüketmelerinin kendi işlerine geldiğini düşündüklerini yorumladı. Onların birbirlerinin "Azraili" haline geldiğini söyledi.

Mütercimler, siyasal iktidarın muhaliflere yönelik olarak hukuk üzerinden politik operasyonlar sürdürdüğünü ve bu operasyonların seçim kaybetmenin acısıyla hareket edildiğini iddia etti. Özellikle yerel yöneticilere yönelik suçlamalarda "itirafçılarla, gizli tanıklarla" kurgulanan iddianamelerin sakat olduğunu, bunun Ergenekon, Balyoz gibi eski davalarda da yaşandığını ve modelin aynı olduğunu söyledi. Yassıada mahkemelerinde de benzer durumların yaşandığını, asıl suçlama yerine itibarsızlaştırmaya yönelik "bebek davası, köpek davası" gibi garip işler yapıldığını hatırlattı.

Belediye başkanlarına yönelik iddiaların (Gazi Osman Paşa, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün örneği üzerinden) siyasi olduğunu savunan Mütercimler. Herkesin masumiyet karinesi olduğunu, meselelerin tutuksuz yargılama olması gerektiğini belirtti. Önemli olanın "dedi ki, bu dedi ki" gibi iddialar değil, delillerle güçlü iddia ortaya koyabilmek olduğunu vurguladı. İnsanların bu şekilde ziyan edildiğini dile getirdi. https://www.avazturk.com

Son yapılan kamuoyu araştırmalarının CHP'yi birinci parti gösterdiğini belirten Mütercimler, geçmişte Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili yapılan anketlerin yanlış ve uydurma olduğunu, bu anketleri yapanların ve yalan söyleyenlerin paraların boğazlarına yılan kılçığı olmasını dilediğini ifade etti. Demokrasinin seçimin sonucunu kabul etmek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "emri hak vaki oluncaya kadar milletimin hizmetindeyim" şeklindeki sözlerine atıfta bulunan Mütercimler, yeni anayasa değişikliğinin amacının Tayyip Bey'in sağlığı ve akıl sağlığı yerinde olduğu sürece, başka bir deyişle ölünceye kadar orada kalmasını sağlamak, önüne çıkacak engelleri kaldırmak amacıyla yapılıyorsa bu ülkeye yazık edileceğini öne sürdü.

Mütercimler, anayasa mademki yeniden yazılıyor, CHP'nin bir an önce kendisini toparlaması gerektiğini söyledi. 30 Haziran'da CHP'ye yönelik kayyım atanması davasının gündemde olduğunu hatırlatan Mütercimler, eğer parti üzerinde bu tür bir politik operasyona hukuk yoluyla gidilirse bunun altından kalkılamayacağını savundu. Böyle bir durumda Kemal Kılıçdaroğlu'na büyük bir görev düştüğünü, ya "şunlar şunlar oldu, kanıtlarım bu" diyerek yürekli bir şekilde konuşması gerektiğini ya da söylenenlerin hepsinin yalan olduğunu söyleyerek bu defteri kapatması gerektiğini belirtti. Eren Erdem ve Barış Yarkadaş'ın açıklamalarına bakınca durumun vahim göründüğünü, ancak umarım bütün iddiaların yalan çıkacağını dile getirdi.

Analizini bayram temennileriyle sonlandıran Mütercimler, umudunun bu iddiaların yalan olması ve bayramın mutluluğun gerçek olması yönünde olduğunu ifade etti. Genç kadınlara bebek bekleyenlere de hayırlı olsun dileklerini iletti. Erol Mütercimler'in bu kapsamlı analizi, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal gündemine dair farklı açılardan önemli tespitler sunmaktadır.