CHP’nin itiraz etmediği tek seçim: 21 Temmuz 1946

CHP’nin itiraz etmediği tek seçim: 21 Temmuz 1946

Türk Demokrasi tarihine ‘kara leke’ olarak geçti. Tarih unutmaz, arşiv unutmaz. 21 Temmuz 1946: Açık oy, gizli sayım. Galip tabi ki o günden bugüne seçim kazanamayan; CHP.

 

 

Siyasi tarihimizde ayrı bir yeri var 1946 yılının. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıldığı, emperyalistlerin üzerinde cetvellerle sınırlarını çizdiği coğrafyada bir milli mücadele destanının ardından 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti. Ve 1950 yılına kadar sürecek olan “tek parti” iktidarı başlayacak. Bu süre zarfı içerisinde birkaç defa çok partili sisteme geçiş denemeleri yapılmıştı. Ancak bu partiler, CHP iktidarına alternatif olarak halktan destek görünce kapatıldılar. Millet kendisi için iyi ve kötü olanı bilemez ve seçemezdi. Çünkü “cahil”, “yobaz” ve “gerici” idi. Bu yüzden “milletin” yerine “seçkinler” karar verecekti.

 

“Dörtlü Takrir” önergesi

Takvim yaprakları 7 Haziran 1945 yılını gösterdiğinde CHP içerisinde Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ortamdan ve gidişatından rahatsız olan “Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü” “Dörtlü Takrir” diye bilinen önerge ile Türk siyasetinde yeni bir sayfa açtılar. İlk defa CHP içerisinde “muhalefet” ortaya çıktı. Bu ilan edilen önergede anayasal hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması ve genişletilmesi istendi. 7 Eylül 1945 tarihinde CHP, Menderes ve Köprülüyü partiden ihraç etti. Celal Bayar’da milletvekilliğinden istifa etti. Böylece siyasette yıldızı parlamaya başlayan Menderes’in 15 yıllık CHP serüveni sona ermiş oldu.

 

Menderes ve arkadaşları Demokrat Parti’yi kuruyor

Türkiye’nin çok partili sisteme geçmesinde birbirinden önemli iç ve dış etkenleri vardı. Özellikle İkinci dünya savaşının ardından oluşan “iki kutuplu” dünya, ülkeleri tercih yapmaya zorladı. Batı dünyası, Türkiye’ye “demokratik” bir siyasal sistemin oluşturulması için baskı yaptı. İkinci dünya savaşından sonra, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 1 Kasım 1945 yılında Meclis’teki açılış konuşmasında “Türkiye’nin tek eksiğinin bir muhalefet partisi olduğunu” söylemesi üzerine yeni dönemin kapısı aralanmış oldu.

Celal Bayar, Menderes ve arkadaşları 1946 yılının başında Demokrat Parti’yi kurdu. Millet, CHP dışında da bir partiyi tercih etme imkanını elde etmiş oldu.

 

 

 

21 Temmuz 1946: Açık oy, gizli sayım

 

21 Temmuz günü, halkın ilk defa çok partili bir seçimde oy kullanacağı gündü. DP’nin kısa bir süre önce kurulması ve teşkilatlanmaması dezavantaj oluşturmuştu. Ama milletin, Menderes ve arkadaşlarına “teveccühü” kısa sürede “sevgi seline” dönüşmüştü.  Gidilen illerde yapılan mitinglerde omuzlarda taşınmaları, on binlere karşı seslenmeleri halkın Demokrat Parti’ye olan ilgisini ve aslında seçimin sonucunu gösteriyordu.

Seçim sonuçlarına ilişkin gelen ilk mesajlar “kazanıyoruz” yönündeyken bu bilgiler akşama doğru değişti. İddialar ürperticiydi. Gelen haberlerde oyların açık kullanılıp, gizli sayıldığı yönündeydi. Sonuçlar açıklandığında ise CHP zaferini ilan etmişti. DP genel merkezinde ise öfke vardı. Türkiye siyaseti tarihinde ise ilk kez “Sine-i Millet” lafı kullanıldı. Demokrat Parti, CHP iktidarını tanımadı. Ve meydanlara indi. İstanbul, Ankara, Adana, Bursa’da büyük mitingler düzenledi. Seçim sonuçlarına itiraz edildi ise de bir sonuç çıkmadı.

 

 

“Hileli” seçimin sonuçlarına göre CHP 397, DP ise 62 milletvekili çıkarmıştı.

CHP’nin sonuçlarına itiraz etmediği, “açık oy, gizli sayım” ile tarih sayfalarında yerini alan 21 Temmuz 1946 seçimleri ile CHP iktidar ömrünü 4 yıl daha uzatmış oldu. Ta ki 14 Mayıs 1950’ye, halk yönetime el koyana kadar…

Muhammed Yenigül / Avaztürk