Cumhurbaşkanı Erdoğan: Haksızlık karşısında susarsanız dinsiz şeytan olursunuz

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Haksızlık karşısında susarsanız dinsiz şeytan olursunuz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Siyaset Akademisi'nde yaptığı konuşmada, "Haksızlık karşısında susarsanız, dinsiz şeytan olursunuz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Siyaset Akademisi'nde yaptığı konuşmada, "Haksızlık karşısında susarsanız, dinsiz şeytan olursunuz" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

Siyaset akademimizin kıymetli katılımcıları, değerli arkadaşlarım, yol arkadaşlarım, dava arkadaşlarım, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. AK Parti 18. Dönem Siyasi noktada attığımız adımları bir akademi çatısı altında toplamış olmanın mutluluğu içerisindeyiz.

"AK PARTİ BU İŞİN AYNI ZAMANDA MEKTEBİ OLDU"

Bu dönem Siyaset Akademisi programının hayırlara vesile olmasını diliyorum.Güçlenerek gelen akademimiz ilk olarak 2008 yılı ocak ayında başladı. O günden bugüne sertifika almaya hak kazanan 25 bin kardeşimize de özellikle teşekkür ediyorum. Bunun benzeri siyaset dünyasında yok. Onlar hiçbir zaman siyaseti bir okul olarak görmedi ama AK Parti bu işin aynı zamanda mektebi oldu.

"ZAMAN ZAMAN BİZE 15 YILLIK İKTİDARIMIZIN SIRRINI SORUYORLAR"

Bizim tarihimiz de adımız gibi aktır. Bu kadro, silici ak, alnı ak, başı dik bir kadrodur. Hamdolsun iktidara gelişimizin üzerinden 15 yıldan fazla süre geçmesine rağmen halen milletimize ilk günkü aşkla hizmet ediyoruz. Büyük bir gururla ifade etmek isterim ki bugün AK Parti halen zihniyet, söylem, siyaset yapış tarzıyla Türkiye'nin en genç partisi. AK Parti 10.5 milyona yakın üye sayısıyla bu ülkenin en dinamik partisidir. Zaman zaman bize 15 yıllık iktidarımızın sırrını soruyorlar. Yorulup yorulmadığımızı merak ediyorlar. Biz de onlara, milleti ile birlikte yürüyeni alaşağı edebilecek hiçbir fani güç yoktur diyoruz. Ne zaman ölürsek o zaman yoruluruz. Öleceğiz ya, öleceğiz. Rabbimin takdir planında ne varsa o olacak. Her an ölümle iç içe olacağız. Onun için de her an ölecekmiş gibi bu dünyaya, hiç ölmeyecekmiş gibi ebedi aleme çalışacağız.

Bu değişim meselesi asırlara dair bir husustur. Değişimi inkar etmek kendi kendini kandırmak demektir. Elbette asla değişmeyen ve değişmeyecek olan kurallar da vardır.

"İSLAM'IN SON DİN OLDUĞU BİR HAKİKATTIR"

Mesela İslam'ın son din olduğu bir hakikattır. Bununla kimse oynayamaz. Allah'ın yüce kitabımız Kuran-ı Kerim'de açıkça ifade ettiği hükümler asla değişmemiştir, değişmeyecektir.

Dinimiz İslam ve kitabımız Kuran-ı Kerim, kıyamete kadar bu da bundan sonra da kıyamete kadar gelecek olan tüm toplumlar, yaşanacak tüm hadiseler, ortaya kadar tüm yeni durumlar karşısında söyleyecek sözü olduğu anlamına gelir. Bunların uygulamadaki karşılıkları elbette zamana, şartlara göre değişecektir.

"EZMâNIN TAGAYYÜRÜ İLE AHKAMIN TAGAYYÜRÜ İNKAR OLUNAMAZ"

Mecelle kaidesidir, yani; "Ezmânın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz". Biz içtihatları değiştirmezsek, uygulamaya ilişkin kuralları uygun şekilde yenilemezsek sadece kendi kendimizi kandırmış oluruz. Müslümanlar sürekli kendilerini geliştirmek durumunda.

Kimse bizim dinimize fatura kesme hakkında sahip değildir. Sadece ilmi bir zeminde teorik bir tartışma olacak konuların toplum önünde alelade konuşulması doğru değil.

"HİÇ KİMSENİN BİZİM DİNİMİZİ KARİKATÜRİZE ETMEYE HAKKI YOKTUR"

Birilerinin çıkıp hayatın gerçekleri ile ilgisi olmayan sözler edip kafaları karıştırması yanlıştır. Kimse bizim dinimize fatura kesme hakkına sahip değildir. Bu tartışmanın en çarpıcı örnekleri son günlerde kadınlar konusunda yaşanıyor. Ülkemizde pek çok örneğini gördüğümüz bir tehdit ortamında insanlar neye itimat edeceğini elbette şaşırıyorlar.

"BURADA BİLDİĞİMİZİ, İNANDIĞIMIZI DA SÖYLEMEK ZORUNDAYIZ"

Bu konularda konuşma yetkisi benim değil. Ben Diyanet İşleri Başkanı değil, Cumhurbaşkanıyım. Bir insan olarak dinime getirilen bu zafiyete de tahammülümüz yok. burada bildiğimizi, inandığımızı da söylemek zorundayız. İnşallah şu anda Başbakan Yardımcımız da burada, Din İşleri Yüksek Kurulumuz, Diyanet İşleri Başkanımız alanı boş bırakmamalı. Bu tür adamlar konuşur, alanı boş bırakırsa ortaya böyle zaaflar çıkar. İlahiyatçılarımızın, muteber alimlerimizin ise ya sesleri çıkmıyor ya da sesleri duyulmuyor. Ya da korkuyorlar. Niye korkuyorsun be kardeşim? Çıkacaksın gerçek neyse söyleyeceksin.Hiç kimsenin dinimizi böyle karikatürize etmeye hakkı yoktur.

"BİZ DİNDE REFORM ARAMIYORUZ"

Biz dinde reform aramıyoruz. Haddimize mi? Ama çıkıp da kadınlarla ilgili, yaşlılarla ilgili konuşmaların İslam'a getirdiği lekeyi görmezden gelemez. Türkiye'de din eğitim ve öğretiminin sağlıklı bir temel üzerinde yaygınlaştırılmasına ihtiyaç var.

"FETÖ TECRÜBESİ BU BAKIMDAN ÇOK ÖNEMLİDİR"

FETÖ tecrübesi bu bakımdan çok önemlidir. Bizim ilahiyatçılarımız, Dinayet İşleri Başkanlığımız, bunlar meydanı FETÖ gibi alçaklara bıraktılar, toplum bu hale geldi. Bu bize örnek olmayacak da hangisi bize örnek olacak.

"DERT ÜMMETİ BÖLMEK"

Bu örgütlerin arkasında kim olursa olsun kullanılan insanlar bizim insanlarımız ise çözmemiz lazım. FETÖ'nün arkasında kimler var? Arkasında ne kadar İslam düşmanı varsa onlar arkasında. Dert ne? Dert ümmeti bölmek. İslam'ı parçalamak. Bizim bunlara asla zemin hazırlamamız gerekiyor. Rabbimiz Kuran'da, Düşünmez misiniz? Akletmez misiniz? Sözleri bize… Ömrünü İslam'a adamış ilim adamlarımızın yardımıyla bu meselenin üstesinden geleceğimize inanıyorum. Bu konuda ilim adamlarımızın ve kurumlarımızın daha cesur davranmasını rica ediyorum.

SOSYAL MEDYADA ŞURADA BURADA SALDIRANLAR OLACAK

İşte güya DEAŞ ile mücadele ettiğini söyleyen ve Türkiye'nin sınır ötesi operasyonunu engellemeye çalışanların gayesi ortaya çıkmıştır. Söyleyeceğim son söz: Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak, az önce de hadisi şerifle söyledim. Kucaklayıcı olacağız ve sosyal medyada şurada burada saldıranlar olacak. Unutmayın haksızlık karşısında susarsanız dilsiz şeytan olursunuz. Bu konuda yapılması gerekeni hamdolsun akıl bali olduğumuzdan beri yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz. Son günlerdeki atılan adımları asla affetmiyoruz. Şimdi de biz kitabımızdan aldığımız heyecanla aşkla görüyorsunuz şu anda Afrin'e gidiyoruz. Cerablus'a Rai'ye Bab'a öyle yürüdük. Sosyal medyada konuşanlar gibi hareket etseydik biz de yan gelip yatacaktık. Zulme rıza zulümdür. Sınırlarımızda bizi taciz edenlere karşı duramayız.

"3171 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan devam eden Zeytin Dalı Harekatına ilişkin yaptığı açıklamada 3171 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

"KANAL İSTANBUL'DA GECİKTİK"

15 sene önce nelerimiz yoktu be. Bunlar var mı? Var. Şu anda uçak filomuz THY'de 300'ün üzerine çıktı. Az önce Binali Bey anlattı. En fazla destinasyona uçan biziz.

Yeni uçaklarımız geliyor non-stop uçacak. Modern ülkeye bu yakışır da onun için. Bu non-stop en ileri noktalara uçmada da uçak full gidiyor. Yarı boş falan değil.

Geciktik. Kanal İstanbul'la dünyada yeni bir ufku açacağız. Kanal İstanbul çok ses getirecek. Sıradan bir olay değil, ama geciktik. İhalesini hemen yapıp işi bitirmemiz lazım.

Dün terör örgütünün ikisi asfalta el yapımı bomba yerleştiriyor. İHA'larımız tespit etti, bu alçaklar öldürüldüler. Ne yazık ki arkadan gelen 30 kadar içinde yolcu olan kamyonet patlatıldı ve 3 kişi aynı aileden şehit oldu. Ondan sonra utanmadan siviller öldürülüyor bilmem ne yapılıyor. O iş sizin işiniz. Dünyada sivilleri asıl öldüren sizsiniz.

Cezayir'de 5 milyon insanı öldürdüler, bu batı. Hep bu katliamları bunlar yaptı. Bunların gözü elmas, altın görür. Bunların gözü petrol görür, bunların gözü insanı görmez. Böyle bir durumu var. Bir tanesinin hanımı şunu söyledi. 4'lü oturuyoruz, helikopterlerle buralara geldiler, buralardan elmaslar, altınları, pırlantaları toplayıp götürdüler.

Yaptıkları hiçbir şey yok. Yollar, her yer rezalet. Sadece işlerine yarayanı alıp götürdüler. Biz kesinlikle bu topraklarda işgal için yokuz. Bu terör örgütlerinden temizleyerek bu toprakları gerçek sahiplerine teslim edeceğiz. Yapacağımız iş bu. Bunu yaparken hem kendi güvenliğimizi sağlamak hem de komşularımızın dertlerine derman olmak oturduğumuz yerden mümkün olmayacaktı bu adımı attık.

"AFRİNLİ KARDEŞLERİMİZİ KENDİ EVLERİNE GÖNDERECEĞİZ"

Onların barış ödülleri onların olsun. İhtiyacımız yok. Bize rabbimizin rızası yeter. Biz ilk olarak Fırat Kalkanı Harekatı ile sahaya girdik. Terör ittifaklarına kendimizin ihtiyaçlarına uygun yeni işbirlikleri ile cevap verdik. Bugün 49. gününe giren Zeytin Dalı Harekatı'nı yürütüyoruz. Burayı emin bir belde haline yeniden getirmenin mücadelesini veriyoruz, vereceğiz.

3171 şu ana kadar. Sayıyı altıktan sonra bu artmıştır. 815 kilometre karelik alanın üzerindeki bölgeyi kontrolümüz altına getirdik. Burada da 2 bin kilometre karelik alanı kontrolümüz altına alacak Afrinli kardeşlerimizi kendi evlerine göndereceğiz. Afrin'e 6 kilometre kare falan Cinderes'ten kalmıştır. Evler tek tek elden geçiriliyor. Bölücü terör örgütü çocukları, kızları, bıyıkları bile terlememiş körpe delikanlıları anne babalarının gözü önünde öldürüyor. Ükemizden birileri de hala çıkıp bizim Afrin'de ne işimiz var diyebiliyor. Üstelik bunlar Türkiye'de siyaset yapıyor. Biz teröristleri Afrin'de imha etmezsek onların eylem yapacağı tek yer Türkiye'dir. Kimse kendini kandırmasın. Başkalarını kandırmaya da çalışmasın.

"BUGÜN AFRİN'DEYİZ, YARIN MÜMBİÇ'TE OLACAĞIZ"

Suriye'deki mesele herhangi bir kesimin kendi hakkını, hukukunu koruma çabası değildir. Amaç bölgemizin bağrına kanatılacak bir hançer sağlamaktadır. Bu hançeri tutan el de, ondan fayda sağlayacak olan da bellidir. Kimse bizden böyle bir hançerin saplanmasına rıza göstermemizi beklemesin. Bugün Afrin'deyiz, yarın Mümbiç'te olacağız, ertesi gün Fırat'ın doğusunun Irak sınırına kadar teröristlerden temizlenmesini sağlayacağız.

30 milyar doları aşkın bir harcamayı biz sadece Suriyeli mülteci kardeşlerimize yaptık. Bunda STK'larımızın, belediyelerimizin katkısı var. Gecelik faizlerin yüzde 7500'leri bulduğu o ülke hamdolsun geride kaldı.

Siz bakmayın kimi kredi derecelendirme kuruluşlarının ali cengiz oyunlarına. Onların tek derdi Türkiye'yi köşeye sıkıştırarak bundan nemalanacaklara yol açmaktır. Sizin kredi derecelendirme kuruluşları olarak verdiğiniz notlar bizim karden notu değildir. Bizim karne notu halkımızın notudur. Senin ölçü ne ya? Önce ölçünü ortaya koy. Yanımızda komşu batmış bitmiş bir anda 4 kademe yükseltiyorsun. Türkiye ekonomisi ile ilgili de kalkıp yok durağanmış, yok bir derece indiriyormuş. Sizi de çok iyi tanıyoruz. Sen neye bakıyorsun? Bunlarda ölçü siyaset. Biz artık bunlardan emin almıyoruz.