Değerli Büyüklerim (Mustafa Gülcü – Mehmet Akdeniz)!

Hakkınızda yazdıklarım, ortaya çıkardığım çeşitli bilgi ve belgelere rağmen yerinizi koruyor olmanız göstermiştir ki, sizin gücünüzü hafife almışım. Bende affınıza sığınarak size bir mektup yazmağa karar verdim.

Öncelikle maharetlerinizi sıralayarak sizi okuyucularıma daha ayrıntılı tanıtmanın artık bir  manası kalmamıştır. İki başbakan, bir kaç tane de İç işleri bakanı görmüş, onca badire atlatıp, hakkınızda o kadar iddia varken bulunduğunuz makamda oturuyor olmanız takdire şayandır. Ki genel müdürlükte ki görev sürenizin önemli bir bölümünün FETÖ’nün emniyete hakim olduğu dönemde olması ayrıca araştırılacak bir konudur. (Mustafa Gülcü her dönem genel müdür yardımcısydı mesela, FETÖ emniyeti ele geçirdiğinde de, FETÖ ile emniyet içinde mücadele edilirkende. 2003’ten bu güne)

Sırasıyla gidecek olursak Mustafa Gülcü beyefendinin “Personelden” sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı döneminde atadığı 35 daire başkanının, tamamının görevden el çektririlmesi kadar, gözlerimi yaşartan bir başka yönetim başarısı vardır ki keşfettiğim gün “Helal olsun, işte zeka, işte genel müdür yardımcısı” dedim. Kısaca değinecek olursak 17 – 25 sonrası FETÖ iltisaklı olduğu düşünülen bütün personeli 2 ile 3 yıllık sürelere haiz şark bölgelerine tayin ederek mevcut süregelen “Hendek Terörüne” vurduğunuz affedersiniz gösterdiğiniz darbe değil de harika çözümünüzü ne kadar anlatsam azdır. Haydi bu neyse, hele onlar geri döndükten sonra apar topar o bölgelerin görev sürelerini 4 ile 6 yıla çıkararak oraya gönderdiğiniz personeli uzun yıllar gözden uzak tutma çabanızı anladığımda sizi çok ama çok hafife aldığımı anladım. Müthiş bir fikir, dahli olanları ayrıca kutlamak gerekir. Hele ki bu yönetmeliği çıkarttığınız tarih çok enteresen 6.6.2016... Diyelim ki şark görevinin süresinin uzatılmasında çeşitli gerekçeleriniz vardı, o zaman niye 17 – 25 sonrası Fetö iddiası ve zannıyla alalacele gönderdiğiniz personeliniz oradayken görev sürelerini uzatmadınız da, onlar döner dönmez bu işi yönetmeliği yayınladınız?

Yine görevini başarıyla sürdüren Mehmet Akdeniz’i anmazsam çok büyük ayıp etmiş olurum. Fetullah Gülen’in avukatını mahkemede tanık yaparak başladığınız olağan üstü kariyerinizde benim için iki önemli nokta mevcuttur. Birincisi şark görev sürelerini 4 ile 6 yıl yapan mevzuyu hukukileştirmeniz, ikincisi ise Hukuk sizdeyken ne hikmetse bir tane bile personeliniz de dahi Fetö bağlantısının bulunamamasıdır. Kısacası 50 bine yakın polis ihraç edilirken siz bir tane dahi bulamadığınız gibi bütün önerileriniz yanlıştı.

Yaşım daha çok genç, elbette öğreneceğim. Mesela Abdurrahman Dilipak ve Ömer Turan gibi cıvıldarken (Tiweet atarken) size ve dahi makam sahiplerine yağ çekmeyi. Ha-a bu arada bu ikilinin ya sizden haberi yok ya da dünyadan... Belki de bilmediğimiz başka şeyler vardır, zamanla çıkar ortaya...

Ve en önemli ayrıntı! Sizin soruşturmalarınız neticesinde kaç polis, komiser ve amirde Fetö bağlantısı tespit edilerek meslekten ihraç edildi. Eğer siz kimseyi bulamadınız ve yaklaşık 50 bin personel KHK’ler ile ihraç edildiyse sizce ortada bir sorun yok mu? KHK’lerle ihraç edilen personelden kaç tanesi için bilgi, belge ve görüş belirttiniz? Mesela 17 – 25 sonrası doğuya gönderdiğiniz kaç emniyet personeli KHK’lerle meslekten ihraç edildi? Bunlar içinde kripto olanlar var mıdır? Ya da en önemli soru şudur; Her hangi bir sorun yoktuysa neden apar topar bu personeli doğuya gönderdiniz? Telaşe bittikten sonra geri getirmek için mi!

Dediğim gibi, başarılarınızı uzaktan izlerken bütün bu süreci yönetme kabiliyetinize hayran kaldım. Deneyim kazanmam ve gelecekte bu başarılara ortak olmam için yıllar önce yarım bıraktığım üniversite eğitimimi en kısa zamanda tamamlayıp, 1 aylık dünya polis eğitim tarihine geçen hızlandırılmış eğitimle komiser yardımcısı olarak mümkünse ve eğer takdir buyurursanız özel kaleminizde görev almayı arzuluyorum. Bu sayede kendimi geliştirerek çok şey öğreneceğime eminim.

Saygılarımla...

Not: Hala bir şekilde emniyete bazı grup ve kişilerin operasyon çektiğine dair bilgiler geliyor. Araştırmağa ihtiyaç duyulan bilgiler bunlar. Özellikle KÖZ’ün hala etkin olduğu istihbarat atamalarından bahsediliyor. Mesela Cihangir Ulusoy’un İncekte iki villa sahibi olduğuna dair bir bilgi gelmiş, bende elimden geldiğince araştırmıştım. Şuana kadar ki ulaştığım sonuçlar, iddiaları pek de doğrular nitelikte değil. Muhtemelen belli yerlere hizmet veren kişilerin medyada ki üfürmeleri olabilir. Bu üfürmeler sonrasında bu ismin Akademiye çekilmesi de o grup ve kişilerin operasyonu izlenimi veriyor. Açıkçası benim asıl ilgilendiğim kısım; Harun Kodalak’la birlikte çalıştıkları dönemdeki FETÖ operasyonlarına dair eksiklik iddialarıydı. Sonrasında akademide kızağa çekilmesi hakkında kalema aldığım açıklama farklı mecraların savaşına/iddialarına dönüşmüş. Sonuçta KÖZ ya da KOZ fark etmez, şimdi tövbe edenlerin dün olduğu gibi bu günde benim nezdimde durumlarının asla değişmeyeceğini özellikle belirtirim. Yani adı KÖZ veya KOZ olsun fark etmez. “Hırsızlık bir ekmekle, o...luk bir öpücükle başlar”.  

Önceki ve Sonraki Yazılar