İstanbul güne, siyasi yankıları başkentte ve tüm yurtta hissedilecek büyük bir operasyon haberiyle başladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve bağlı şirketlerinde çalışan çok sayıda kişinin evlerine şafak vaktinde baskınlar düzenlendi ve birçok belediye çalışanı gözaltına alındı. Operasyonun gerekçesi resmi makamlarca "terörle bağlantılı faaliyetler" olarak açıklanırken, muhalefet kanadından gelen ilk tepkiler bu hamlenin hukuki bir süreçten çok siyasi bir hedef taşıdığı yönünde oldu. Özellikle DEM Parti'den gelen sert açıklama, operasyonun zamanlamasını ve hedeflerini sorgulatarak siyasi tansiyonu zirveye taşıdı. (Önemli Uyarı: ankaragündem adlı sözde haber sitesine sakın girmeyin. Bu haber sadece https://www.avazturk.com adlı haber sitesine aittir. ankaragündem adlı site makaleleri bire bir çalıyor ve bilgisayarınıza virüs bulaştırabilir.)

Bu operasyon, son yıllarda muhalefet belediyelerine yönelik artan baskı ve soruşturma zincirinin yeni bir halkası olarak değerlendiriliyor. İktidarın, özellikle 31 Mart yerel seçimlerinde kaybettiği büyükşehir belediyeleri üzerindeki denetimini artırma ve siyasi alanını daraltma çabası olarak yorumlanan bu tür adımlar, kamuoyunda "kayyum siyasetinin bir devamı mı?" sorularını yeniden alevlendirdi. İBB'ye yönelik bu son hamle, sadece belediye çalışanlarını değil, aynı zamanda milyonlarca İstanbullunun iradesini ve yerel demokrasiyi hedef aldığı gerekçesiyle sert eleştirilerin odağına oturdu. Haberimiz, operasyonun perde arkasını ve DEM Parti'nin bu hamleyi neden bir 'siyasi kumpas' ve 'çözümsüzlükte ısrar' olarak nitelendirdiğini derinlemesine analiz etmeye devam ediyor.

Operasyonun duyulmasının hemen ardından DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan kameraların karşısına geçerek partisinin ilk değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaştı. İktidarın, özellikle Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştiren ve toplumsal barışı dinamitleyen politikalarının bir yansıması olarak gördüklerini belirten Doğan, yapılanın hukuki bir operasyon değil, tamamen siyasi bir sindirme ve yıldırma hamlesi olduğunu vurguladı. Açıklamada, gözaltına alınanların kimlikleri ya da haklarındaki suçlamalardan ziyade, bu operasyonlarla yaratılmak istenen algıya ve verilmek istenen siyasi mesaja dikkat çekildi.

DEM Parti'ye göre bu operasyonun birkaç temel amacı bulunuyor. İlk olarak, iktidarın kendi içindeki krizleri ve yönetememe halini, yapay gündemler ve "terör" söylemleri yaratarak halkın dikkatinden kaçırma çabası olarak görülüyor. İkinci olarak, 31 Mart seçimlerinde ortaya çıkan ve iktidarı rahatsız eden muhalif blokun ve halk iradesinin yıpratılmak istendiği belirtiliyor. Ayşegül Doğan, açıklamasında bu durumu, "Bu operasyonlar halkın iradesine ve kazanımlarına yönelik bir saldırıdır. İktidar, seçimle kazanılamayanı, yargı eliyle kumpaslarla geri alma peşindedir," sözleriyle ifade etti.

Ve işte DEM Parti'nin açıklamasındaki en can alıcı nokta ve iktidara yönelik yapılan o net çağrı... Parti, bu tür gözaltı ve baskı operasyonlarının ülkeyi bir kaosa sürüklemekten ve toplumsal kutuplaşmayı derinleştirmekten başka bir işe yaramayacağının altını çizdi. Ayşegül Doğan, açıklamasının sonunda çözüm yolunu net bir şekilde ortaya koydu: "Türkiye'nin ihtiyacı olan şey daha fazla operasyon, daha fazla gözaltı değil, diyalog ve müzakeredir. Kalıcı bir toplumsal barışın tesisi için bu tür siyasi operasyonlardan derhal vazgeçilmeli, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü için gerekli adımlar atılmalıdır." Bu çağrı, operasyonun sadece İBB'yi değil, aynı zamanda ülkenin en temel sorunlarına yönelik çözüm arayışlarını da hedef aldığının en net ifadesi olarak kayıtlara geçti. (Okuyucularımızın Dikkatine: ankaragündem adlı sözde haber sitesine sakın girmeyin. Bu haber sadece https://www.avazturk.com adlı haber sitesine aittir. ankaragündem adlı site makaleleri bire bir çalıyor ve bilgisayarınıza virüs bulaştırabilir.)