Demirtaş'ın Kaderi, Eskişehir'in Bilinmeyen Serveti ve Dünya Gündemini Sarsan Stratejik Hamleler Ortaya Çıkıyor!

Demirtaş'ın Kaderi, Eskişehir'in Bilinmeyen Serveti ve Dünya Gündemini Sarsan Stratejik Hamleler Ortaya Çıkıyor!

Türkiye'nin en kritik sırrı aralandı! Selahattin Demirtaş'ın kaderiyle ilgili şoke edici pazarlıklar sürerken, Eskişehir'in derinliklerinden çıkan bir gerçek, ülkenin jeopolitik konumunu sonsuza dek değiştirecek gibi duruyor! Tüm detaylar burada.

Gündemdeki olağanüstü yoğunluğa rağmen, son dakika niteliğindeki gelişmelerle Türkiye'nin siyasi ve ekonomik haritasını yeniden çizebilecek sarsıcı bilgiler ortaya çıkmaya devam ediyor ve bu makale, tüm bu karmaşık gelişmelerin perde arkasını aralayarak sizi derinlemesine bir analize davet ediyor. Serdar Akinan'ın YouTube kanalında duyurduğu "Demirtaş'ın gönüllü sürgün şartıyla tahliye edileceği" bilgisi, Ankara'dan değerli gazeteci Yıldız Yazıcıoğlu'nun Tele1 canlı yayınında dile getirdiği gibi, büyük kızı Selahattin Demirtaş'ın yurt dışında üniversite okuması bahanesiyle, Almanya, Amerika veya Fransa gibi ülkelere "çocuğu okutmaya gidiyoruz" denilerek bir gönüllü sürgün anlaşmasının konuşulduğunu gösteriyor. Bu senaryo henüz Demirtaş'a sorulmamış olsa da, Akinan, Abdullah Öcalan'ın dahi hoşlanmadığı ve Kürt gençleri arasında muazzam karşılığı olan, milyonlarca gencin idolü haline gelmiş Selahattin Demirtaş'ın, önümüzdeki 10 yıl içinde Erdoğan, Bahçeli, Özgür Özel veya Akşener gibi figürlerin aksine, İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile birlikte Türkiye siyaset sahnesinde yer alacağını düşündüğünü ifade ederken, bu siyasi hamlenin olası yansımalarını anlamak için okumaya devam edin.

Gazeteci Serdar Akinan, gündemi sarsan bu bilgilerin yanı sıra, Özgür Özel'in "ben bunu yaparsam şerefsizim" gibi hamasi açıklamalarını siyasette bir samimiyet sorunu olarak ele alıyor ve AKP, MHP ve Dem Parti'nin "terörsüz Türkiye" kavramıyla yürüttüğü anayasa değişikliği komisyonu sürecine de eleştirel bir gözle bakıyor. Akinan, 48 üyeli bu komisyonun, görünüşte memleket yararına gibi dursa da, aslında Erdoğan'ın hegemonik düzenini sürdürmeye yarayacak, tamamen anayasa değişikliği yapmak için kurgulanmış bir yapı olduğunu savunurken, bu komisyonun nitelikli çoğunluğu olan 32 veya ikinci turda 29 vekil sayısına AKP, MHP ve Dem Parti'nin zaten sahip olduğunu, dolayısıyla CHP'nin bu komisyonda yer almasının kararları engellemeyeceğini, aksine meşrulaştıracağını belirtiyor. Akinan'a göre, Cumhuriyet'in bekçisiyiz deniliyorsa, komisyona katılım yerine, tartışmaların TRT'den canlı yayınlanması gibi kamuoyunu bilgilendirici şartlar öne sürülmeliydi, çünkü usulen CHP'nin orada olmasına gerek bile olmadığını ifade ederken, bu kritik siyasi manevraların daha derinlemesine analizini okumak için okumaya devam edin.

Serdar Akinan, Trump ve Erdoğan arasındaki "muazzam" iyi iletişimin ve Trump'ın Erdoğan'a "sonuna kadar" destek vermesinin Türkiye'ye faydasının ne olduğunu sorgularken, Erdoğan'ın sadece bir kararnameyle 600.000 maden işçisinin grev hakkını iptal etmesi gibi anayasal bir hakkın kaldırılmasının ülkenin yönetilemeyen durumunu gözler önüne serdiğini vurguluyor. Akinan, bu kararın, işçilerin geçinemediği için greve gitmek zorunda kalmasına karşılık bütçe kısıtlamaları bahanesiyle Mehmet Şimşek'in "fazlası verilemez" demesinin ardından sendikanın grev kararı almasıyla geldiğini, ancak tek bir yazıyla grevin kaldırılmasının kabul edilemez olduğunu belirtiyor. Ülkedeki hukuksuzlukların yalnızca bununla sınırlı olmadığını, mağarada susuzluktan ölen askerlerin dramı gibi iç parçalayıcı olaylarla da karşılaşıldığını, iki askerin firar etmesi üzerine bir astsubayın bölüğün tamamını 4 saat güneşin altında susuz bıraktığını, bunun apaçık bir işkence olduğunu ve tüm sıralı komutanların görevden alınması gerektiğini dile getirirken, bu insani ve hukuki ihlallerin kökenlerini anlamak için okumaya devam edin.

Akinan, Türkiye'nin "yerli ve milli" söylemiyle pazarlanan projelerde bile etik sorunlar yaşandığına dikkat çekerek, Selçuk Bayraktar'ın "Next Sosyal" uygulamasının aslında açık kaynak kodlu Mastodon yazılımının çalınarak "yerli ve milli" diye lanse edildiğini iddia ediyor. Akinan, açık kodlu yazılımların geliştirilebileceğini ancak geliştirilen kodların da açık hale getirilmesi gerektiğini, aksi takdirde bunun "çalmak" olduğunu vurgularken, iletişim yetkililerinin dahi Mastodon'un kurucularına ulaşamadığını ve onların sosyal medyadan "DM'den bize ulaşın" diye duyuru yapmak zorunda kaldığını, bu durumda "bir gram utanma olmadığını" cesurca belirtiyor. Ayrıca Berat Albayrak'ın şirketleri, Bilal Erdoğan'ın gemileri ya da Türkiye'nin milyar dolarlık tazminat cezaları gibi devasa konuların medyada tartışılmamasını eleştirerek, Fatih Altaylı'nın Cumhurbaşkanına "tehdit" iddiasıyla 3 Ekim'e kadar cezaevinde kalmasının ülkenin geldiği durumun bir göstergesi olduğunu belirtirken, bu gizemli suskunluğun ardındaki büyük gerçeği öğrenmek için okumaya devam edin.

Serdar Akinan'ın gündeme getirdiği en çarpıcı ve muhtemelen Türkiye'nin kaderini değiştirecek bilgi ise, Donald Trump ile Erdoğan arasındaki "ballı börek" ilişkisinin arkasında, Eskişehir'de bulunan ve "nadir toprak elementleri" (NTE) olarak bilinen kıymetli madenlerin yattığı iddiası. Erdem Atay ve Yüksel Aytu'nun gündeme getirdiği bu iddiaya göre, Beyaz Saray'da gizli bir toplantıda, bu stratejik elementlerin karşılığında Türkiye'ye siyasi destek verilmesinin konuşulduğu belirtiliyor. Akinan, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nün (MTA) daha önce yaptığı açıklamalara dayanarak, Türkiye'nin belli bölgelerinde, özellikle Eskişehir Sivrihisar Beylikova'da, seryum, lantanum, neodimyum, praseodimyum, uranyum, toryum gibi %99 saflıkta ağır nadir toprak oksitlerinin zenginleştirildiğini, yani ayrıştırılabildiğini doğruluyor. Beş yıl önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in de bir televizyon programında, yabancı uzmanların imkansız dediği bu ayrıştırmayı Türk mühendislerinin başardığını ve görsellerini paylaştığını aktaran Serdar Akinan, bu durumun, Selçuk Bayraktar'ın "hırsızlık" olarak nitelediği sözde "yerli ve milli" projelerin aksine, gerçek bir yerli ve milli başarı olduğunu ve dünyada lanthanit başta olmak üzere 17 değerli elementi içeren bu nadir toprak elementlerinin robotik, uzay teknolojileri, bilişim, tıp ve elektrikli araçlar gibi her alanda stratejik önem taşıdığını vurgulayarak, tıpkı bor gibi dünya savaşlarına bile neden olabilecek bu madenlerin akıbetinin sorgulanması gerektiğini belirtiyor. Eğer Trump, bizim bilgimiz dışında bu madenleri alma konusunda bir anlaşma yaptıysa ve https://www.avazturk.com gibi bağımsız platformların bu konuyu ele alması hayati önem taşıyorsa, bu durumun Türkiye'nin topraklarını vermekle eşdeğer olduğu ve Erdoğan'ın koltuğunu bu tür anlaşmalarla koruyor olabileceği şüphesi, ülke kamuoyu için üzerinde durulması gereken en büyük gündem maddesi haline gelmiş durumda. Akinan, İsrail ve Amerika'nın İran'a olası bir saldırısının eşiğinde, Putin'in açıklamaları ve İsveç, İspanya, İsviçre ve Fransa'nın Tahran'daki diplomatik personelini ve vatandaşlarını çekme çağrıları gibi kritik küresel gelişmelere dikkat çekerek, bu nadir toprak elementleri meselesinin uluslararası arenadaki konumumuzu ve geleceğimizi derinden etkileyebilecek bir konu olduğunu, bu yüzden araştırılması gerektiğini vurguluyor.