Devlet Bahçeli'nin Başlattığı "Tarihi Fırsat" Sürecinde Öcalan'dan Kritik Adım!

Devlet Bahçeli'nin Başlattığı "Tarihi Fırsat" Sürecinde Öcalan'dan Kritik Adım!

Bahçeli'nin siyasi hayatını riske atarak başlattığı iddia edilen Kürt meselesi ve Öcalan'la ilgili süreçte flaş gelişme: Öcalan'ın silahlı mücadele, illegalite ve ayrılık talebinden vazgeçtiği belirtildi. Bahçeli'nin "mimarı" olduğu bu süreç, siyasette...

Türkiye siyaseti ve yıllardır tartışılan Kürt meselesi ekseninde, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "mimarı" olarak nitelendirilen yeni bir sürecin fitili ateşlendi. Bu sürecin, Bahçeli tarafından atılmış "çok cesur bir adım" olduğu ve hatta siyasi hayatını "riske attığı" yorumları yapılıyor. Kaynakta yer alan değerlendirmelere göre, Türkiye'de yakın zamanda başka hiçbir siyasi liderin bu tür bir hamle yapamayacağı düşünülüyor. Bahçeli'nin bu adımı atarken bir "oy kaygısı" taşımadığı, güncel gelişmelerden (kaynakta belki İmamoğlu'nun kastedildiği belirtiliyor) bile daha önemli gördüğü aktarılıyor. Anlaşılan o ki, Sayın Devlet Bahçeli bu meseleyi çözen, çözümüne öncülük eden siyasetçi olarak "tarihe geçmek" ve siyasi hayatında "bununla anılmak istiyor". Bu hedefin "muazzam" olduğu ve başarılabilirse önemli sonuçlar doğuracağı vurgulanıyor. Devlet Bahçeli'nin bu çıkışı, sadece kendi tabanında değil, DEM Parti tabanında da başka bir karşılığı olduğu belirtiliyor. Çünkü onun bu ana kadarki siyasal çizgisi ve şimdi gösterdiği efor, DEM Parti tabanında Devlet Bahçeli'nin "devletin geleceği ve perspektifiyle baktığı" şeklinde bir düşünce yaratmış. Hukukun üstünlüğü, siyasi analizler ve toplumsal gelişmeler hakkında daha fazla bilgi edinmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Bu sürecin önemli bir aktörü olarak görülen Abdullah Öcalan'dan da dikkat çekici bir açıklama geldi. Kaynakta yer alan bilgiye göre, Devlet Bahçeli'nin "bunu yapın" dediği Öcalan bir açıklama yaptı ve bu açıklama tartışmaya konu oldu. Öcalan'ın, Bahçeli silah bırakma çağrısı yaptığı için ona bir "şükran ifadesi", "teşekkür ifadesi" kullandığı yorumu yapılıyor. 50 yıldır varlığını sürdüren PKK'nın lideri olan Öcalan'ın bu süreçte üç önemli ve tarihi nitelikte adım attığı belirtiliyor. Birincisi, "bir mücadele biçimi olarak silahtan vazgeçtim" diyor; silahı askıya aldım, ara verdim, ateşkes yaptım gibi ifadeler kullanmıyor. İkincisi, bir örgütlenme modeli olarak "illegaliteyi reddediyorum açık örgütlerle mücadele edeceğim" diyor. Geçmişte Türkiye Komünist Partisi gibi silahsız ama illegal örgütler olduğu hatırlatılıyor ve Öcalan'ın bu tür bir illegaliteden de vazgeçtiği belirtiliyor. Üçüncüsü ve belki de en önemlisi, "ayrılıkçılık talebinden vazgeçiyorum" diyor. PKK'nın dört ülkede bağımsız sosyalist Kürdistan hedefiyle kurulduğu hatırlatılıyor ve bugün özerklik dahil bütün taleplerinden vazgeçtiği belirtiliyor. Bu durumun, Kürt sorununu demokratik barışçıl temelde çözmek için "tarihsel bir fırsat" ve "çok iyi bir başlangıç" olduğu ifade ediliyor. Kaynakta, PKK'nın bu aşamaya gelmesinde Devlet Bahçeli'nin "fitilini yaktığı" sürecin etkili olduğu vurgulanıyor. Türkiye'deki siyasi gelişmelerin derinlemesine analizleri ve güncel haberleri için https://www.avazturk.com'u takip edebilirsiniz.

Devlet Bahçeli'nin başlattığı ve Öcalan'dan gelen açıklamalarla yeni bir boyut kazanan bu sürece siyasetten çeşitli tepkiler geldi. Kaynakta yer alan bilgiye göre, bu sürece karşı çıkanlar arasında Ümit Özdağ ve Müsavat Dervişoğlu yer alıyor. Diğer yandan, Babacan ve Davutoğlu'nun ise "belli şerhleri düşerek" süreci desteklediği aktarılıyor. Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) de bu süreci desteklediği vurgulanıyor. CHP lideri Özgür Özel'in sürece açık destek verdiği belirtiliyor. Özgür Özel'in, Kürt meselesinde DEM Parti'nin iradesini gölgelemeyecek bir tutum sergilediği ve örneğin anayasa tartışmasında DEM Parti'nin bağımsız bir siyasi özne olduğunu, ne AK Parti ne de kendileri çağırdığında gidecek bir irade olmadığını söylemesi, DEM Parti'liler arasında sempatiyi yükselten bir tavır olarak yorumlanıyor. Sürece destek veren bir diğer önemli isim ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Kaynakta yer alan bilgiye göre, İmamoğlu'nun (cezaevinden yazdığı) bildirilerde terörsüz Türkiye'ye destek verdiği ve Kürt meselesini kavrayış biçiminin, AK Parti'nin süreci çözme niyetine "en önemli katkı" olabileceği ifade ediliyor. İmamoğlu'nun Kürt meselesini bir "eşit vatandaşlık sorunu" olarak gördüğü, sorunun Kürt vatandaşların kendilerini bu ülkenin eşit vatandaşı hissedememesinden kaynaklandığını düşündüğü ve bu engellerin kaldırılması gerektiğini belirttiği aktarılıyor. Ayrıca, yurt dışındaki Kürtlerin de "kardeş ya da soydaş" gibi görülerek içerilmesi gerektiğini ifade ettiği belirtiliyor.

Sürecin kilit aktörlerinden biri olarak görülen DEM Parti'nin pozisyonu da kaynakta detaylı olarak değerlendiriliyor. DEM Parti'nin "kuruluş amacı" gereği bu meselede "kolaylaştırıcı aktör" olmak istediği belirtiliyor. Devlet Bahçeli bu süreci başlattı diye AK Parti ile görüşmelerinin, masaya oturup konuşmalarının sorgulanmasının haksızlık olduğu savunuluyor. Eğer muhatap CHP olsaydı, DEM Parti'lilerin oy verdiği gibi (örneğin 2023 Mayıs'ında Kılıçdaroğlu'na verdikleri oy CHPlilerden bile yüksek olduğu belirtiliyor) görüşecekleri vurgulanıyor. DEM Parti tabanının 2015'ten itibaren "muhalif alanda konumlandığı", AK Parti karşıtlığında CHP tabanının bile ötesine geçtiği ve AK Parti'ye oy vermeyeceği ifade ediliyor. Ancak, muhalefetin (CHP'nin) mevcut yaklaşımının devam etmesi halinde muhalefete de oy vermeyebilecekleri yorumu yapılıyor. AK Parti'nin asıl arzusunun DEM Parti'nin kendilerine oy vermesi değil, CHP'ye oy vermemesi olduğu ve mevcut durumun zaten AK Parti'nin isteğini karşıladığı belirtiliyor. Bu durum, DEM Parti'nin siyasi konumunu ve tabanının eğilimini net bir şekilde ortaya koyuyor. Siyasi atmosferin nabzını tutan en güncel haberler ve yorumlar için https://www.avazturk.com her zaman yanınızda.

Türkiye siyaseti, Devlet Bahçeli'nin cesur çıkışı ve Öcalan'dan gelen silahlı mücadele, illegalite ve ayrılıkçılıktan vazgeçtiği yönündeki açıklamalarla yeni ve potansiyel olarak tarihi bir dönemece girmiş bulunuyor. Kaynakta bu durum, Kürt sorununu barışçıl ve demokratik temelde çözmek için "tarihsel bir fırsat" olarak değerlendiriliyor. Siyasi yelpazedeki farklı tepkiler ve ana muhalefet ile DEM Parti'nin sürece yönelik yapıcı veya bağımsız tutumları, bu sürecin karmaşıklığını ve önemini gözler önüne seriyor. Özellikle Öcalan'ın pozisyonundaki değişimlerin, PKK'nın 50 yıllık tarihinde çok istisnai bir durum olduğu ve benzer örgütlerin ya liderlerinin kalmadığı ya da dağılma aşamasında olduğu bir dönemde yaşanması, bu gelişmenin ağırlığını artırıyor. Türkiye'nin bu süreci nasıl yöneteceği, siyasi aktörlerin atacağı adımlar ve toplumsal karşılığı, ülkenin geleceğini şekillendirecek en kritik unsurlar olacak. Bu gelişmelerin yakından takibi büyük önem taşıyor.