Dünyayı Sarsan Liderlerin Gerçek Yüzü Ortaya Çıkıyor
Küresel gerilimler tırmanırken, liderlerin perde arkasındaki "vasat altı ihtirasları" ve doymayan nefisleri, savaşların gerçek maliyetini ve kazananlarını gözler önüne seriyor. Bu çarpıcı analizde, insanlığın kaybettiği canlar ve milyarlarca dolar servetl
Değerli okuyucularımız, bugün sizlere küresel siyasetin sahnesinde cereyan eden dramların, görünmeyen perdesinin arkasında dönen akıl almaz gerçekleri sunacağım. Yıllardır süregelen gerilimler, bitmek bilmeyen çatışmalar ve tarifsiz insani dramlar yaşanırken, kimlerin bu tablodan beslendiği sorusu zihinleri meşgul etmeye devam ediyor. Bu özel haber makalesi, Mevlana'nın yüzyıllar öncesinden gelen bilge sözleriyle başlayıp, günümüzün en güçlü liderlerinin doymak bilmez ihtiraslarına, savaşların ardındaki gizli çıkarlara ve kaybedilen canlara rağmen birilerinin nasıl servetlerine servet kattığına dair sarsıcı bir gerçeği aydınlatacak. www.avazturk.com ekibi olarak, bu yazı boyunca sizi sadece okumakla kalmayıp, düşünmeye ve sorgulamaya itecek, her paragrafta merakınızı artıracak yeni detaylarla karşılaşmaya hazırlanın, çünkü bu makale, beklediğinizden çok daha fazlasını ortaya koyacak.
Mevlana, asırlar öncesinden günümüze ışık tutan +18 kıssalarından birinde, "Halayık ve eşeği" hikâyesiyle insan nefsinin zayıflığını ve bu zayıflığın sürüklediği ihtirasın, kişinin başına nasıl belalar açacağını ders verir gibi anlatır. Bu kıssanın ders ya da nasihat bölümünde ise şöyle der: "A haris adam, doyacak kadar ye, hatta yemeğin helva ve paluze olsa bile…". Bu öğüt, günümüz dünyasındaki liderlerin doymak bilmez hırslarını, onların tatminsiz ve vasat altı politikacı kimliklerini anlamamız için bir anahtar sunuyor.
Bugün şahit olduğumuz savaşlar, kaynaklara göre, "muhteris, vasat altı, geri zekâlı ve aç gözlü" politikacılar tarafından başlatılıyor. Bu politikacılar, çıkardıkları savaşların mutlaka biteceğini ve kimsenin kimsenin ülkesini işgal edemeyeceğini de biliyorlar. Sonuç olarak, savaşın başında durum nasılsa, yine aynı duruma dönüleceği öngörülüyor; yani "taraflar sadece, yedikleri halt ile kalacaklar". Ancak bu arada ödenen bedel inanılmaz derecede ağır oluyor: Yüzbinlerce insan hayatını kaybederken, milyarlarca dolar servet de bu çatışmalarda yok olup gidiyor.
Giden canlar geri gelmeyecek olsa da, bu savaşların ardında yatan başka bir gerçek var ki, işte asıl kan dondurucu olan da bu: Savaşmak için satın alınan silahlardan elde edilen komisyon gelirleri, bazı çevrelerin "servetlerine servet katacak". Bu durum, ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki son telefon görüşmesi bağlamında daha da dikkat çekici hale geliyor. ABD basınına göre Putin, Rusya’nın “Ukrayna’daki çatışmaya yol açan temel nedenleri ortadan kaldırma hedefini gerçekleştireceğini” ve “hedeflerinden geri adım atmayacağını” açıkça belirtmişti. Haklı olarak soruluyor: "Yahu bu Trump nasıl bir yalancı böyle?.. Hani Rusya ile Ukrayna’yı barıştırmıştı?.. Hani Putin çok akıllı ve başarılı bir devlet adamıydı?..". Ancak kaynaklar, ne Putin'in çok akıllı ve başarılı bir devlet adamı ne de Trump'ın barış yanlısı olduğunu net bir dille ifade ediyor. İkisi de "vasat altı politikacıların ihtirasına" sahip. İkisi de tatminsiz. Ve en acısı, kaybedilen canlar ikisinin de umurunda değil. İkisi de "doymuyor, doymuyor, doymuyor…".
Bu "doymama" hali, belki de sadece liderlerin kendilerine özgü bir düşünce yapısının, etraflarındaki herkesin anlayamadığı bir "yalnızlık" hissinin bir yansımasıdır. Bir Başkan'ın, kendisine en çok yardımcı olan milyarder iş adamı dostuna "Neden yalnızsın?" sorusuna verdiği "Çünkü kimse benim gibi düşünmüyor!" cevabı, belki de bu durumu en iyi özetleyen anekdottur. Dostunun, "Peki hiç düşündün mü?.. Belki de sen kimse gibi düşünmüyorsundur?.." şeklindeki nazik itirazı, Başkan'ı öfkelendirmeye yetmiş ve megafonu andıran sesiyle "Bu ne terbiyesizlik!.. Bu ne küstahlık!.." diye bağırmasına, hatta korumalarına onu susturmalarını emretmesine yol açmıştır. Kaynaklar, Trump ile kankası Musk arasındaki kavganın bu tartışmadan sonra başladığını iddia etmenin, pek de itiraz edilecek bir iddia olmadığını belirtiyor.
Peki, tüm bu yaşananlar, bu bitmek bilmeyen çatışmalar ve insani dramlar kötülükten mi kaynaklanıyor, yoksa daha basit bir açıklama mı var? Robert Anson Heinlein’in "aptallık kâfi ise kötülüğe yorma, ama yine de gözünü açık tut" sözü ve Arthur Bloch’un isim babası olduğu kabul edilen “Hanlun’un usturası” olarak bilinen ilke, “Kötülükle açıklanabilecek bir şeyi, aptallıkla da açıklayabiliyorsan aptallığı tercih et…” der. Kaynaklar, Arthur Bloch’un bu tavsiyesinin yazarı daha çok rahatlattığını ifade ediyor. Bu, belki de küresel çapta yaşanan felaketlerin, liderlerin kötü niyetinden ziyade, onların "vasat altı" zeka seviyeleri, tatminsizlikleri ve öngörüsüzlüklerinden kaynaklandığını, ancak bu durumun bile yine de göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor.
Geldiğimiz noktada, tüm bu detaylar bizi tek bir sarsıcı gerçeğe götürüyor: Küresel çapta yaşanan çatışmaların, kayıpların ve dramların ardında yatan asıl itici güç, ulusal çıkarlar, ideolojiler ya da büyük stratejiler değil; aksine, belirli kişilerin doymak bilmez açgözlülüğü, vasat altı politikacıların ihtirası ve bu ihtirasın körüklediği silah ticareti üzerinden elde edilen akıl almaz komisyon gelirleridir. İnsanlık, yüzbinlerce can ve milyarlarca dolar servet kaybederken, perde arkasındaki bazı "liderler" ve onların bağlantılı olduğu çevreler, sadece kendi ceplerini doldurmakla meşgul. Bu gerçek, uluslararası ilişkilerin karmaşık görünen yüzeyinin altında yatan çirkin bir pazarlığı ve insan hayatının bu pazarlıkta nasıl bir meta haline getirildiğini gözler önüne seriyor. www.avazturk.com olarak, bu acı gerçeğin artık göz ardı edilemeyeceğini ve savaşların asıl nedenini anlamak için, liderlerin beyanlarından ziyade, onların ve çevresindekilerin kasalarının ne kadar dolduğuna bakmamız gerektiğini yüksek sesle duyuruyoruz.