19 Mart 2025 tarihinde Türkiye, çok sayıda ismin gözaltına alındığı büyük bir operasyonla sarsıldı. Bu isimler arasında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da yer alması dikkatleri bu sürece çekti. Söz konusu soruşturma, sonraki günlerde yeni operasyonlarla devam etti. Bu gelişmelerin hemen ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik operasyonun ekonomik program üzerinde sert etkileri olduğu gözlemlendi.

Operasyonların ekonomiye yönelik etkileri o denli büyük oldu ki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) fırlayan dövizi baskılamak amacıyla piyasalara yaptığı doğrudan müdahalenin 55 milyar doları aştığı belirtildi. Ekonomistler, söz konusu operasyonların ekonomiye etkisinin sadece yüksek miktardaki rezerv satışıyla sınırlı kalmadığını savundular. Borsa İstanbul'da yaşanan sert düşüşler ve faiz oranlarında görülen artış gibi çok sayıda ekonomik gösterge, 19 Mart operasyonlarının Türkiye ekonomisine önemli zararlar verdiğini açıkça gözler önüne serdi. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Bu ekonomik tablo, iktidarın bu süreci yönetimi ve etkileri konusundaki değerlendirmelerde kafa karışıklığına neden oldu.

Yaşanan bu süreç, özellikle AKP'nin ekonomiden sorumlu iki önemli isminin birbiriyle çelişen açıklamalar yapmasına yol açarak partideki görüş ayrılıklarını ortaya çıkardı. İktidardaki bu derin çatlak, operasyonların ekonomik sonuçlarına dair farklı bakış açılarını gözler önüne serdi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi, geçtiğimiz günlerde 19 Mart operasyonlarının ekonomik etkisine dair net bir duruş sergiledi. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Zeybekçi, operasyonlar hakkında sorulan sorulara yanıt olarak, "Tabii ki ekonomiye zarar verdi." ifadelerini kullandı ve ekledi: "Buna 'vermedi' demek söz konusu olamaz.". Bu açıklama, partinin ekonomi yönetimindeki üst düzey bir isimden gelen, operasyonların ekonomiye olumsuz etkisini kabul eden nadir yorumlardan biri olarak kayıtlara geçti.

Nihat Zeybekçi'nin bu net sözlerine yanıt ise doğrudan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dan geldi. Cevdet Yılmaz, kendisine yöneltilen, 19 Mart sürecinin ekonomiye yönelik etkisine ilişkin soruya oldukça farklı bir yanıt verdi. Yılmaz, operasyonların ekonomi üzerindeki etkisini değerlendirirken, "Ekonomiye başlı başına bir etki etmedi" şeklinde konuştu. Bu açıklama, Zeybekçi'nin görüşleriyle tamamen ters düşerek, iktidarın bu kritik konuda ortak bir paydada buluşamadığını gösterdi.

Tüm bu gelişmelerin yaşandığı süreçte, operasyonların merkezindeki isim olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da kendi pozisyonunu ve geleceğe dair beklentisini dile getirdi. Günün öne çıkan başlıklarından birinde yer alan İmamoğlu'nun, yaşananlara ve ülkenin genel durumuna ilişkin olarak sarf ettiği sözler dikkat çekti. İmamoğlu, kısa ve net bir mesaj vererek, "Bu ülkeye adalet gelecek" dedi. Bu sözler, hem kendisine yönelik sürece hem de Türkiye'deki genel hukuk ve adalet arayışına bir gönderme olarak yorumlandı. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz.

Sonuç olarak, 19 Mart operasyonlarının ve Ekrem İmamoğlu'na yönelik adımların ekonomik sonuçları, iktidar partisi içinde dahi belirgin bir görüş ayrılığına neden olmuştur. Bir yanda operasyonların ekonomiye "önemli zararlar" verdiğini gösteren göstergeler ve bunu kabul eden bir Genel Başkan Yardımcısı bulunurken, diğer yanda Cumhurbaşkanı Yardımcısı'nın "başlı başına bir etki etmediği" yönündeki açıklaması, iktidarın bu konudaki iç tutarlılığını sorgulatmaktadır. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Piyasalardaki 55 milyar dolarlık müdahale, Borsa'daki düşüşler ve faiz artışları gibi somut ekonomik veriler ise yaşananların ciddiyetini ortaya koymaktadır. Bu "İmamoğlu çatlağı", partinin ekonomik değerlendirmelerindeki farklılıkları gözler önüne seren önemli bir gelişme olarak kayıtlara geçmiştir.