Erdoğan'dan Medyaya sert mesaj: Milleti tahrik eden gazeteci olamaz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, medya dünyasının önde gelen isimlerini buluşturan 10. Anadolu Medya Ödülleri töreninde önemli açıklamalarda bulundu.
Gündemde geniş yankı uyandıran konuşmasında özellikle son yıllarda sosyal medya platformlarında yaygınlaşan sokak röportajlarına değinen Erdoğan, bu tür içeriklerin halkı kışkırtıcı bir nitelik taşıdığını vurgulayarak sert ifadeler kullandı.
Cumhurbaşkanı, konuşmasında medya sorumluluğu ve gazetecilik ilkeleri üzerinde dururken, "Eline her mikrofonu veya kamerayı alan kişiyi gazeteci olarak nitelendiremeyiz" sözleriyle sokak röportajı yapan bazı kişilere eleştirilerini yöneltti.
Erdoğan, bu kişilerin medya etiğinden uzak hareket ettiğini ve toplumu kasıtlı olarak provoke etmeye çalıştıklarını savundu.
Gazetecilik, Sorumluluk ve Ahlak Gerektirir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazeteciliğin sadece bir meslek değil, aynı zamanda büyük bir toplumsal sorumluluk olduğunu ifade etti.
Haber yapmanın, kamuoyunu doğru bilgilendirme görevini içerdiğini hatırlatan Erdoğan, “Gerçek gazetecilik, milletin hissiyatına saygı duymayı, doğru bilgiye dayanan içerikler sunmayı ve ahlaki değerleri gözetmeyi gerektirir” dedi.
Bu çerçevede sokak röportajı adı altında yapılan bazı yayınların, halkı kin ve nefrete sürüklediğini ileri sürdü.
Sokak Röportajlarına Yönelik Eleştiriler
Özellikle sosyal medyada artan bağımsız röportaj içeriklerinin bazı gruplar tarafından yönlendirildiğini iddia eden Erdoğan, bu yayınların halkın huzurunu bozduğunu savundu. “Sokakta rastgele insanların fikirlerini alıyor gibi görünen bazı kişiler, aslında belli bir ajandayla hareket ediyor.
Bunlar, düşünce özgürlüğü perdesi altında milletimizi birbirine düşürmeye çalışıyor” ifadelerini kullanan Erdoğan, bu tarz yayınların medya adı altında meşrulaştırılamayacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadelerine göre, sokak röportajlarının bir kısmı, gazetecilik mesleğinin temel ilkeleriyle bağdaşmayan bir biçimde yürütülüyor.
Röportaj yapan kişilerin ne bir basın kuruluşuyla bağlantısı bulunduğunu ne de basın meslek etiğine uygun hareket ettiğini söyleyen Erdoğan, "Bu kişiler, toplumda kaos yaratmayı amaçlıyor" diyerek tepkisini dile getirdi.
Millet Düşmanlığı Yapan Gazeteci Olamaz
Erdoğan, konuşmasının devamında gazetecilik mesleğine yönelik tanımını daha da netleştirerek, “Milletin değerlerine hakaret eden, halkı galeyana getiren ya da düşmanlık tohumları eken hiç kimse gazeteci olamaz” dedi.
Özellikle milli ve manevi değerlere yönelik saldırıların, fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirten Erdoğan, basının sorumluluğunu unutan kişi ya da gruplara karşı toplumun da duyarlı olması gerektiğini söyledi.
Bu kapsamda medyanın sadece hükümetleri eleştirmek için değil, aynı zamanda yapıcı bir görev üstlenerek toplumun refahına katkı sağlamak için var olduğunu belirten Erdoğan, “Gazeteci, eleştirirken bile ülkesini düşünmek zorundadır. Kışkırtıcılıkla, toplum mühendisliğiyle gazetecilik olmaz” diyerek eleştirilerini sürdürdü.
Yeni Medya ve Denetim Tartışmaları
Konuşmasında dijital medyanın kontrolsüz büyümesine de dikkat çeken Erdoğan, sosyal medya üzerinden yapılan yayınların denetimden uzak olması nedeniyle kamu düzenini tehdit edebildiğini vurguladı.
Bu bağlamda yeni medya düzenlemeleriyle ilgili çalışmaların sürdüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı, “Basın özgürlüğü elbette kutsaldır, ancak bu özgürlük kamu düzenine zarar veremez” diyerek medyadaki sorumluluk anlayışının yeniden tanımlanması gerektiğini savundu.
10. Anadolu Medya Ödülleri töreninde yaptığı bu açıklamalarla, yerel medyanın önemine de değinen Erdoğan, Anadolu’nun farklı illerinden gelen medya temsilcilerine teşekkür etti.
Yerel basının halkın nabzını tutmakta önemli bir görev üstlendiğini belirten Cumhurbaşkanı, bu kurumların daha fazla desteklenmesi gerektiğini ifade etti.
“Anadolu medyası, milletin sesi olmayı sürdürüyor. Bağımsız, ahlaklı ve ilkeli yayıncılık anlayışıyla hareket eden bu medya kuruluşları, ülkemizin geleceğinde büyük görev alacak” dedi.
Toplumda Yankı Uyandıran Sözler
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokak röportajlarına yönelik sert çıkışı, kamuoyunda farklı tepkilere yol açtı. Bazı kesimler Erdoğan’ın medya üzerindeki baskıyı artırmaya çalıştığını ileri sürerken, diğer bir kesim ise kontrolsüz bilgi yayımının toplumsal yapıyı zedelediğini ve devletin buna karşı önlem almasının meşru olduğunu savundu.
Bu tartışmalar, önümüzdeki günlerde yeni medya yasası veya düzenlemeleri kapsamında daha da gündeme gelebilir.
Gazeteciliğin Geleceği Üzerine Bir Uyarı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları, sadece sokak röportajlarına değil, genel anlamda gazetecilik mesleğine yönelik bir uyarı niteliği taşıyor.
Erdoğan’ın sözleri, gazeteciliğin sorumlulukla yapılan bir kamu hizmeti olduğunu hatırlatarak, bu mesleği kötüye kullanan kişi ya da grupların kamuoyunu yanıltma riskine karşı dikkat çekiyor.
Bu bağlamda hem medya mensuplarının hem de içerik tüketicilerinin daha bilinçli ve duyarlı hareket etmesi gerektiği yönünde güçlü bir mesaj veriliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 10. Anadolu Medya Ödülleri töreninde yaptığı konuşmada, hem medya mensuplarına olan bakışını hem de Türkiye’de basın özgürlüğünün mevcut durumunu çok yönlü bir şekilde ele aldı.
Açıklamaları sırasında hem geçmiş dönemlere yönelik bir değerlendirmede bulundu hem de günümüz medya pratiklerine dair eleştirilerini dile getirdi.
Gazze ve Basın Şehitleri: Medya Mensuplarının Zorlu Görevi
Konuşmasının başlangıcında, Erdoğan, özellikle Gazze başta olmak üzere çatışma bölgelerinde hayatını kaybeden basın emekçilerine dikkat çekti.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında bugüne dek 212 gazetecinin hayatını kaybettiğini belirten Cumhurbaşkanı, bu durumun medya mensuplarının görevlerini ne denli büyük bir fedakârlıkla yerine getirdiğini açıkça ortaya koyduğunu söyledi.
Gazeteciliğin sadece haber aktarmak değil, aynı zamanda hakikatin sesi olmak anlamına geldiğini belirten Erdoğan, bu uğurda yaşamını yitiren tüm medya çalışanlarını rahmetle andı.
Erdoğan konuşmasında Anadolu medyasının Türkiye’nin demokratik gelişiminde kritik bir görev aldığına vurgu yaptı.
Yerel basının, halkın sesi olma misyonuyla hareket ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı, “Anadolu medyası varsa milletin sesi vardır” sözleriyle yerel medyanın önemine dikkat çekti.
Ona göre, yerel medya güçlü oldukça, Türkiye’nin demokrasi temelleri de aynı oranda sağlamlaşacaktır. Anadolu medyasının halkla kurduğu güçlü bağın korunması gerektiğini belirten Erdoğan, basın mensuplarına da bu bilinçle hareket etmeleri çağrısında bulundu.
Kişisel Deneyim: Medya Baskısı Altında Geçen Siyasi Bir Hayat
Cumhurbaşkanı Erdoğan, medya konusunda konuşurken kişisel tecrübelerine de yer verdi. Geçmişte, özellikle siyasi kariyerinin ilk dönemlerinde, medyanın taraflı ve baskıcı tutumunun hedefinde olduğunu belirten Erdoğan, “manşetlerle çarpışa çarpışa geldik” ifadeleriyle, medyanın yönlendirme çabalarına karşı verdiği mücadeleye dikkat çekti.
Türkiye'nin eski medya düzeninde vesayetçi bir anlayışın hâkim olduğunu söyleyen Erdoğan, bu dönemin zorluklarını bir siyasetçi ve birey olarak derinden hissettiğini belirtti.
Medya Ekosisteminde Dönüşüm: 2002 Öncesi ve Sonrası
Türkiye’de medya yapısında 2002 yılından itibaren büyük bir değişim yaşandığını ifade eden Cumhurbaşkanı, bu süreçte medya özgürlüğünün ciddi anlamda geliştiğini savundu. “Kim ne derse desin, Türkiye bugün 2002 öncesine göre çok daha özgür bir medya ortamına sahiptir” diyerek bu dönüşümü vurguladı.
Bazı çevrelerin eski imtiyazlı statülerini kaybetmelerinden dolayı bu değişimi eleştirdiklerini belirten Erdoğan, artık medya alanında daha dengeli ve çoğulcu bir yapının söz konusu olduğunu söyledi.
Gazetecilik Kılıfı Altında Düşmanlık: Teröre Destek ve Provokasyon Eleştirisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı medya mensuplarının gazetecilik adı altında devlete ve millete düşmanlık ettiğini öne sürdü.
Bu durumun özellikle uluslararası arenada Türkiye’nin imajını zedelemek için kullanıldığını belirten Erdoğan, bazı medya organlarının Türkiye’yi teröre destek veren bir ülke gibi göstermeye çalıştığını dile getirdi. Bu tür yayınların ahlaki sorumluluklardan uzak olduğunu ve gazetecilik ilkeleriyle bağdaşmadığını vurguladı.
Sokak Röportajlarına Yönelik Eleştiriler: Terör Estiriliyor
Son dönemlerde sosyal medyada sıkça yer bulan sokak röportajlarına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür içeriklerin büyük bir kısmının provokatif olduğunu ve halkı tahrik etmeyi amaçladığını söyledi.
“Sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirilmektedir” diyen Erdoğan, bazı röportaj yapan kişilerin millete hakaret edecek cüreti kendilerinde bulduklarını, bu durumun artık basın özgürlüğüyle savunulamayacağını ifade etti.
Erdoğan, bu gibi örneklerde sorumluluğun sadece röportaj yapan kişilerde değil, aynı zamanda bu içerikleri paylaşan ve yaygınlaştıran çevrelerde de olduğunu belirtti.
Halkın duygularını ölçmek ve ifade etmek yerine, onları yönlendiren ve provoke eden içeriklerin çoğaldığını söyleyen Erdoğan, bu tarz girişimlerin toplumda kutuplaşmayı artırdığını dile getirdi.
Basın Özgürlüğü Kılıfıyla Suistimaller: Yargı ve Tepkiler
Cumhurbaşkanı, provokatif yayınlar karşısında yargının harekete geçmesinin ardından bu kez "basın özgürlüğü" söylemiyle bir baskı oluşturulmaya çalışıldığını söyledi.
Erdoğan’a göre, basın özgürlüğü; hakaret, yalan haber, iftira veya halkı kışkırtma aracı olamaz. Basının özgür olması kadar, sorumlu olması gerektiğini de vurgulayan Erdoğan, bu konuda toplumsal duyarlılığın artırılması gerektiğine dikkat çekti.
Meslek Tanımlarında Netlik Çağrısı: Herkes Gazeteci Olamaz
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda gazetecilik mesleğinin ciddi bir sorumluluk gerektirdiğini belirtti. Her eline mikrofon alanın, her kamera karşısına çıkanın gazeteci sayılamayacağını ifade eden Erdoğan, gazetecilik mesleğinin de tıpkı hukuk, sağlık ya da emniyet gibi ehliyet ve liyakat gerektiren bir alan olduğunu söyledi.
“Nasıl her cübbe giyen hâkim, her üniforma giyen polis olmuyorsa; her mikrofona sahip olan kişi de gazeteci sayılamaz” diyerek meslek tanımlarında netliğe vurgu yaptı.
Erdoğan’a göre; millete hakaret eden, onu galeyana getirmeye çalışan, provokasyonla toplumsal huzuru bozan hiçbir kişi ya da yapının gazetecilikle bağdaştırılması mümkün değildir.
Medya Gücü, Sorumlulukla Dengelenmeli
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10. Anadolu Medya Ödülleri’nde yaptığı konuşma, hem Türkiye’nin medya geçmişine dair bir iç muhasebe hem de günümüz basın pratiklerine yönelik ciddi eleştiriler içeriyor.
Medyanın gücünün sorumluluk bilinciyle dengelenmesi gerektiğini belirten Erdoğan, hem basın mensuplarına hem de toplumun tüm kesimlerine bu konuda daha duyarlı ve dikkatli olmaları yönünde çağrıda bulundu.