Erdoğan'ın Beklenmedik Korkusu ve MHP'nin Gizli Kırmızı Çizgisi!

Erdoğan'ın Beklenmedik Korkusu ve MHP'nin Gizli Kırmızı Çizgisi!

Savaş Genç, Türkiye siyasetindeki gerilimi "baba-oğul kavgası"na benzeterek Erdoğan'ın yorulduğunu ve zamanın aleyhine işlediğini iddia ediyor. Uzmanlar dahil kimsenin öngöremediği bu sürecin merkezinde, MHP ile Erdoğan arasındaki "seçim" kırmızı...

Türkiye siyaset sahnesinde tansiyon hiç olmadığı kadar yüksek. Uzmanlar ve gözlemciler, ülkenin geri dönülmez bir yola girdiğini belirtirken, ünlü analist Savaş Genç'in YouTube kanalında yaptığı son değerlendirmeler gündeme bomba gibi düştü. Genç, "Türkiye'de Erdoğan'ın geri dönülmez bir yola girdiğini... siyasetin dilinin bu kadar sertleşmesinin kitleler için gençler için çok tehlikeli olabileceğini" ifade ederken, gelinen noktayı nefes kesen bir "kavga"ya benzetiyor. "Tekme tokat birbirimize giriyoruz ayıracak hiç kimse yok... birbirimize en acımasız bir şekilde vurduk... nefesimiz kesildi birbirimize vuramayacak hale geldik" diyerek Türkiye'deki siyasi çekişmenin geldiği acımasız tabloyu gözler önüne seriyor. Bu kavganın taraflarından birinin, "tüm devlet aparatı elinde" olmasına rağmen "yorulduğu" iddiası ise siyasi kulislerde büyük yankı uyandırıyor. Bu detaylı haber makalesinin ilerleyen bölümlerinde, bu yoruluşun ardındaki sır perdesini aralayacak, www.avazturk.com farkıyla okuyucularımıza bambaşka bir perspektif sunacağız. Türkiye, uçurumun kenarında bir uzlaşı mı bulacak, yoksa daha da derinleşen bir çatışmaya mı sürüklenecek? Bu sorunun cevabı, şaşırtıcı detaylarla birlikte bu yazının devamında gizli.

Savaş Genç'e göre, mevcut siyasi iklimde gözlemlenen en dikkat çekici detaylardan biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın giderek "yorulduğu" yönündeki kanaat. Genç, bu durumu boks dünyasından efsanevi boksör Muhammed Ali örneğiyle açıklıyor: "Özgür Özel o taktiği uyguluyor sanki vur diyor hiç yumruk atmıyor dans ediyor karşısında yumruklardan kaçmaya çalışıyor ve Erdoğan yoruluyor". Bu taktikle zamanın Erdoğan'ın aleyhine işlediğini belirten Genç, kendi gözlemlerini aktarırken, "kendinizi Erdoğan'ın yerine koyun gerçekten o kadar güçlü olsanız bu kadar saçma sapan yumruklar atar mısınız seçim akşamı seçimi götürecek çapta olsanız bu kadar efor sarf eder misiniz" diye sorarak bu yorgunluğun ardındaki mantığı sorguluyor. Genç'in iddiasına göre, Erdoğan bu kadar "toz kaldırmazdı", ki bu da kendisinin "korktuğu bir seçim akşamı var bir seçim sandığı var" anlamına geliyor.

Peki, "bu kadar gücü varsa ondan neden korkuyor"? Savaş Genç'e göre bu sorunun yanıtı, Türkiye siyasetinin en kritik ama en az konuşulan "kırmızı çizgilerinden" birinde yatıyor. Genç, "bence Erdoğan'la MHP arasında bir kırmızı çizgi var o da bu ülkede seçimler olacak" diyerek bu kritik noktaya dikkat çekiyor. Ona göre MHP'nin bu konudaki tutumu net: "seçimin olmadığı bir sistem de MHP'de yok demek MHP'de hasır altı edildi demek MHP'de dürüm ayran yapıldı demek olmaz". Bu yüzden, MHP'nin "seçimsiz bir Türkiye'ye evet demesi kendisini yok etmesi anlamına gelir". İşte Genç, Erdoğan'ın yargı eliyle yaptığı hamleleri, bu denli "bağırıp çağırmasını" ve kendini yıpratmayan bir edayla "turpun büyüğü diyor dayanamıyor neler neler yapmışlar diyor" söylemlerini, zamanın aleyhine işlemesinin ve halkın karşısında seçilme ihtimalinin kalmamasının yarattığı strese bağlıyor. Bu durum, Erdoğan'ı her geçen gün daha da yıpratıyor.

Savaş Genç, Erdoğan'ın bu stresli ortamda "bir hesap hatası yaptığını" da dile getiriyor. Zira, beklenmedik bir dirençle karşılaşmış: "karşısında inanılmaz dirençte ayakta duran örgütünü dimdik ayağa kaldıran sonuna kadar mücadele eden bir Özgür Özel çıktı hiç kimse bu adamdan bu performansı beklemiyordu inanılmaz bir performans sergiliyor erdoğan'ı umutsuzluğa sürükleyen bir de bu var". Bu direniş karşısında, saraydan CHP'ye "dünyada yapılabilecek en çirkin pazarlıklardan biri" olarak nitelendirilen bir teklif geldiği iddia ediliyor. Genç'in yorumuna göre saray, "ya siz şu belediyelerin rantını yiyin tamamen sizin olsun chp elitlerinin çok konforlu bir hayatı olsun orada da müthiş bir kaymak var orada da sizi abat edecek neler var türkiye'yi bana bırakın paylaşalım şu pastayı neyin kavgasını veriyoruz ben burayı size vermeyeceğim" diyerek yıldırmaya çalışıyor. Ancak CHP, "geri adım atmayarak pazarlık yapmayarak demokrasi ve evrensel değerler dışında hiçbir alanda uzlaşıya gitmeyerek" tarihe geçecek bir direniş sergiliyor.

Siyasi baskıların arttığı bu dönemde, Ekrem İmamoğlu'nun muhalefete ve iş dünyasına gönderdiği mesajlar da dikkat çekiyor. Genç, İmamoğlu'nun "hapishane psikolojisi"ni iyi bildiğini ve oturduğu yerden "Hepimize görev düşüyor türkiye'yi bir uçuruma sürükleyen bu iktidarı değiştirmemiz gerekiyor" mesajını ilettiğini belirtiyor. Bu "yük sadece CHP'nin yükü değil" vurgusunu yapan İmamoğlu, yatırımcılara da "hala ne olduğunun farkında değilsiniz külliyedeki bir avuç insanın devletimizi ve milletimizi hangi uçuruma sürüklediğini göremiyorsunuz" diye sesleniyor. Ancak Savaş Genç'e göre, "herkes görüyor ama hiç kimse İmamoğlu kadar damarlarında bunu hissetmiyor hiç kimse o kadar büyük risklere girmek istemiyor". Yargı eliyle yapılan "ibretlik tutuklamalar" da bu risk almaktan kaçınmanın bir nedeni olarak gösteriliyor. Genç, "Osman Kavala Türk burjuvazisini korkutmak için orada tutuluyorsa Ayşe Barım da Türk sanatçısını artistini aktörünü müzisyenini korkutmak için içeride tutuluyor" diyerek bu tutuklamaların "kitleleri susmaya yönlendirdiğini" belirtiyor. Tüm bunlara ek olarak, Cumhurbaşkanlığı'nın CHP milletvekillerinin yarıdan fazlasının dokunulmazlığının kaldırılması için Meclis'e tezkereler göndermesi, iktidarın CHP üzerinde "tam saha pres" yaptığının bir göstergesi.

Türkiye, Suriye mi olacak, Endonezya mı olacak" ekseninde tartışmaların başladığı bu dramatik dönemde, Savaş Genç, ülkenin "çok büyük risklere girmemesi için bir uzlaşı yolunun bulunup parlamenter seçime geçilmesinden yana" olduğunu belirtiyor. Halkın "elindeki medya ve iletişim başkanlığı gücüyle... kendi tabanını bir yere hapsetmiş ve onları doldurmuş onları da sokağa indirmeye niyetli bir gidişat" olduğunu vurgulayan Genç, bu gidişatın "hepimizi korkutması" gerektiğini ifade ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi dışındaki muhalefetin de daha net tavır alması gerektiğini belirten Genç, ülkenin "akil insanlarının" bu tehdidi "hala vakit varken hala zaman varken bozması" gerektiğini vurguluyor. Ancak en sarsıcı, en heyecan verici ve ülkenin geleceğini doğrudan ilgilendiren öngörü, Savaş Genç'in bu çetin siyasi kavgaya dair son sözlerinde gizli.

Bu gergin bekleyişin sonunda, Savaş Genç'in tahminleri ışığında Türkiye siyasetinin kaderini belirleyecek en büyük sürpriz MHP'nin pozisyonunda yatıyor! Genç, "her halükarda ben MHP'nin seçimlerin arkasında duracağını seçim günü geldiğinde kitlelerin Erdoğan'ın tarafında olmayacağını düşünüyorum" diyerek bu çarpıcı öngörüsünü paylaşıyor. Yani, MHP'nin "kırmızı çizgisi" olarak ifade ettiği seçimlerin yapılması konusundaki tavrının, ülkenin gidişatında kilit rol oynayacağı belirtiliyor. Bu durumda Cumhuriyet Halk Partisi'ne ise kritik bir görev düşüyor: "Özgür Özel çıkıp şunu söylemeli ben de tutuklanabilirim mansur Yavaş'ın da başına başka şeyler gelebilir tutuklanabilir bundan sonra size önerim şudur sizden ricam şudur geride kim kalırsa kalsın hangi adayı ortak aday olarak belirlersek arkasında durun bu rejimi hak ettiği yere gönderin". Savaş Genç, bu mesajın "kitlelerin psikolojisi buraya çekilmesi gerektiğini" düşünüyor. Bu, yalnızca siyasi bir direniş çağrısı değil, aynı zamanda ülkenin geleceği için hayati bir "yedek plan" niteliği taşıyor. www.avazturk.com olarak bu gelişmelerin seyrini nefesimizi tutarak takip edeceğiz; zira bu kritik dönemde her adım, Türkiye'nin kaderini yeniden yazma potansiyeli taşıyor!