Erdoğan'ın 'Darbe Anayasası' Çıkışı Tartışma Yarattı!

Erdoğan'ın 'Darbe Anayasası' Çıkışı Tartışma Yarattı!

Erdoğan'ın 'Darbe Anayasası' Çıkışı Tartışma Yarattı! Ama Kaynaklar Başka Noktaya İşaret Ediyor: Yeni Anayasa Hamlesi Gölgesinde 'Hukuk Kaosu' ve DEM'in Infaz Yasası Hesabı

Türkiye siyasetinin gündemi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "darbe anayasasını ortadan kaldıracağız" çıkışıyla sarsılırken, siyaset kulislerinde farklı yorumlar ve eleştiriler de yankılanmaya başladı. Kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Erdoğan'ın bu sözlerine yönelik en belirgin eleştiri, Türkiye'deki anayasanın zaten defalarca değiştirilmiş olması ve "darbe anayasası" denilecek bir yapı kalmadığı yönünde.

Eleştiriyi dile getirenler, 1982 Anayasası'nın 175 maddesinden sadece ilk dördünün değişmez olduğunu, ancak bu zamana kadar tam 135 maddenin değiştiğini vurguluyor. Bu değişimlerin önemli bir kısmının, 21 dönem milletvekilliği yapmış bir kaynağın aktarımına https://www.avazturk.com/ göre kendi döneminde (1999-2002 arası) ve özellikle Erdoğan'ın iş başına gelmesinden sonraki süreçte (2010, 2014 ve sonrası) gerçekleştiği belirtiliyor. Kaynak, "Değiştirmediği yeri mi bıraktı?" diyerek, hangi anayasanın "darbe anayasası" olarak nitelendirildiğini sorguluyor.

Asıl "darbe anayasası" olarak tanımlanabilecek bir şey varsa, bunun "19 Mart darbesi" olduğu öne sürülüyor. Bu tarihten sonra hukukun tamamen çiğnendiği, ayaklar altına alındığı ve yok edildiği iddia ediliyor. Bu duruma örnek olarak iki olay gösteriliyor:

  1. Arif Kocabıyık Vakası: İlave TV adı altında sokak röportajları yapan Arif Kocabıyık'ın aynı suçtan üçüncü defa tutuklanması. Daha önce iki defa serbest bırakıldığı hatırlatılarak, bu durumun yargı mensupları arasında da derin bir yarılma olduğunu gösterdiği belirtiliyor. Olay, "aç kapa Artema" reklamına benzetilerek, hukukun işleyişindeki tutarsızlığa dikkat çekiliyor.
  2. Edirne'den Serbest Bırakılan Üç Genç: Gösteri ve Yürüyüş Kanunu'na muhalefet ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan üç gencin serbest bırakılması. Kaynak, Anayasa'nın gösteri yapmayı, yürüyüş yapmayı ve protesto kullanmayı serbest kıldığını belirterek, "Gösteri ve yürüyüş kanunu mu olur ya" diyerek Anayasa'nın üstünlüğüne işaret ediyor.

Bu örnekler üzerinden, mevcut Anayasayı uygulamayan, hatta Anayasayı çiğnemekle bir şey olmayacağını söyleyen (Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararını uygulamayan Yargıtay 3. Dairesi'ne atıfla) birinin, şimdi çıkıp "darbe anayasasını değiştireceğiz" demesi çelişkili bulunuyor.

Anayasa değişikliği çalışmaları kapsamında 10 kişilik bir komisyon kurulduğu, ancak daha sonra bunun 9 kişiye indirildiği bilgisi de paylaşılıyor. Komisyondan çıkarılan ismin, Gelecek Partisi'nden Adalet ve Kalkınma Partisi'ne geçen ve hedefinin Anayasa çalışmalarına katkıda bulunmak olduğunu söyleyen Serap Özbudun olduğu belirtiliyor.

Komisyonun yapısı da eleştirilerin odağında. Eğer komisyon samimiyetle kurulmuş olsaydı, sadece AKP'lilerden oluşmaması gerektiği, Meclis'te AKP ile yol yürüyen DEM, MHP, HÜDAPAR, DSP gibi partilerin de komisyona dahil edilmesi gerektiği sorusu yöneltiliyor.

Anayasa görüşmeleri bağlamında, dün akşam DEM milletvekili Meral Danış Beştaş'ın, CHP lideri Özgür Özel'e verdiği yanıtın üzüntüyle izlendiği ifade ediliyor. Özgür Özel'in, "Recep Tayyip Erdoğan'la değil anayasa, menemen yapmayız" sözlerine karşılık Meral Danış Beştaş'ın, "Demli hanımefendi ne kadar demokrat olmuş. Görünce böyle duygulandım, hislendim. Yahu Dem'in de bugünlerini gördük ya dedim kendi kendime. Tek kişiye bağlanmamak lazım, tek kişinin söylediklerine takılmamak lazım. Anayasa değişikliğini Türkiye Büyük Millet Meclisi yapacak" dediği aktarılıyor.

Ancak bu yoruma karşı çıkan kaynak, Meral Danış Beştaş'a "ciddi misin?" diye sorarak, Anayasayı Meclis'in yapmayacağını, süreci Mehmet Uçum'un hazırlayacağını, Saray'ın yazacağını, Meclis'e geleceğini, o 9 kişilik komisyonun "biz yaptık" diyeceğini, metnin tek kelimesi, tek harfi değiştirilmeksizin komisyonlardan (Anayasa ve Adalet komisyonları) geçeceğini ve Meclis Genel Kurulu'na ineceğini öne sürüyor. Değişikliğin ya 360 oy bulunursa referanduma gideceği ya da 401 oy bulunursa doğrudan geçeceği kaydediliyor. Meral Danış Beştaş'ın Özgür Özel'i kınaması ise dikkat çekici bulunuyor.

Geçmişe dönük bir anayasa çalışması da hatırlatılıyor: Milliyetçi Hareket Partisi'nin bundan 3 yıl önce 100 maddelik bir anayasa değişikliği metni hazırladığı, partilere gönderdiği ancak 3,5-4 yıldır ne gelenin ne gidenin olduğu belirtiliyor. AK Parti, MHP ve DEM heyetleri arasındaki mevcut görüşmelerde bu tür metinlerin gündeme gelip gelmediği ise şüpheli karşılanıyor.

Aslında Demlilerin şu anki tek derdinin Anayasa değişikliği olmadığı iddia ediliyor. Kaynağa göre, Demlilerin tek derdi, bebek katili terörist başını İmralı'da huzura erdirmek, rahatlatmak ve bunun akabinde de Kandil'dekilerle cezaevindeki PKK'lıların serbest kalmasını sağlayacak bir infaz düzenlemesi.

Nitekim, bugün yine anlaşamadıklarını söyledikleri belirtiliyor. Kaynak, bu durumun cezaevlerindeki büyük bekleyişle de bağlantılı olduğunu ima ediyor. Şu an cezaevlerinde 417.000 kişinin yattığı, "Macun tüpten bir kere çıktı mı daha geri dönüşü olmaz" sözüne atıfla, Türkiye'nin bütün cezaevlerinde herkesin bu infaz düzenlemesini beklediği ifade ediliyor.

Genel tabloya bakıldığında, Erdoğan'ın Anayasa değişikliği hamlesinin ardında yatan motivasyonlar, hukukun mevcut durumu, Anayasa komisyonunun yapısı ve farklı partilerin öncelikleri arasındaki derin çelişkiler dikkat çekiyor. Özellikle Demlilerin infaz yasası ve terörist başının durumuyla ilgili taleplerinin, Anayasa görüşmelerindeki pazarlığın asıl eksenini oluşturduğu iddiaları, sürecin ne kadar karmaşık ve çok yönlü olduğunu gözler önüne seriyor.