Erdoğan'ın En Büyük Kabusu Gerçek Oldu

Erdoğan'ın En Büyük Kabusu Gerçek Oldu

Türkiye ekonomisi derin bir buhranda! Erdoğan'ın 'ben ekonomistim' diyerek başlattığı sürecin bilinmeyen sonuçları ve milyonlarca kişinin hayatını altüst eden korkunç gerçekler gün yüzüne çıkıyor. Bu şoke edici analizi kaçırmayın!

Değerli okuyucularımız, Türkiye ekonomisinin son yıllarda içine sürüklendiği derin buhranın perde arkasındaki gerçekleri, uzman analizlerle birlikte mercek altına alıyor ve sıradan bir ekonomik krizden çok daha fazlası olan bu durumu tüm ayrıntılarıyla sizlere sunuyoruz. Ülkemiz, analist Mehmet Tezkan'ın da vurguladığı gibi, 'ben ekonomistim' diyen bir liderin kararlarıyla Cumhuriyet tarihinin en büyük krizine, hatta ekonomik buhranına sürüklenmiş durumda. 2021 yılının sonbaharında başlayan bu sancılı süreç, 2025 sonbaharına yaklaşırken halen devam ediyor ve ne zaman düzlüğe çıkılacağı belirsizliğini koruyor. Bu krizin arkasında yatan nedenleri ve ülkeyi getirdiği noktayı daha iyi anlamak için okumaya devam edin.

Mehmet Tezkan'ın analizine göre, enflasyonun önümüzdeki iki yıl içinde makul seviyeye ineceği beklense de, Türkiye'nin "makul" tanımı, Avrupa ve ABD'den oldukça farklı. Tezkan, bizde enflasyon yüzde 20'nin altına inince sevindiğimizi, yüzde 10'un altına düşerse davul zurna çaldığımızı; oysa bizim için asıl makul oranın yüzde yedi yüzde sekiz seviyesi olduğunu ve daha aşağısını tecrübe etmediğimizi belirtiyor. Yıllarca Merkez Bankası'nın yüzde beş enflasyon hedefi koymasına rağmen, bu hedefin bir kez bile tutturulamadığına dikkat çekiliyor. Örneğin, ABD'nin makul enflasyon oranı yüzde iki iken, şu anki enflasyonları yüzde 2.7 civarında seyrediyor. Bu tablo, Erdoğan'ın 'ben ekonomistim' diyerek yanlış düğmeye bastığını ve ekonomiden hiç anlamadığının ortaya çıktığını gösteriyor. Bu hatalı kararlar veya Saray'ın 'çok bilenlerinin' aklına uyma durumu, ülkeyi derin bir yoksulluk kuyusuna itti. Mehmet Tezkan'ın tahminiyle bu kuyudan çıkmak için 10 yıl, ekonomistlere göre ise 20 yıl beklememiz gerekebilir. Gelir dağılımı öylesine bozuldu ki, en alttaki yüzde 10 ile en üstteki yüzde 10 arasındaki uçurum devasa boyutlara ulaştı ve yüzde 80'lik bir kesim fakirleşirken orta sınıf çöktü. Fakirden alıp zengini daha da zengin etmek için zengine kaynak aktarıldığı iddiaları, Tezkan tarafından doğrudan desteklenmese de, bu durumun bir gerçek olduğu belirtiliyor; zira yoksulun cebindeki beş kuruşa dahi göz dikilirken, zenginlerin vergisi bir imza ile silinmiş durumda. Bu çarpıcı gerçeklerin detaylarını öğrenmek için okumaya devam edin.

Analist Mehmet Tezkan'a göre, Erdoğan bu ekonomi politikasıyla kendi zenginlerini yaratırken ve bu zengin zümreyi kollarken, hep tek bir şeye dikkat etti: büyümenin sürmesine. Enflasyon onun için ikincil öneme sahipti; çünkü büyüme devam ederse işsizlik olmazdı. Bu nedenle inşaata abandı ve müteahhit şapkasını başından hiç çıkarmadı. Tek bildiği konunun inşaat olduğu için büyümeyi bu yolla sağlamaya çalıştığını dile getiriyor. İşsizliğin önünü de bu yolla keseceğini düşündü; zira bir ülke için en büyük felaketin ve iktidar için en yıpratıcı sürecin işsizlikle başladığını çok iyi biliyordu. Ekonominin bu kısmını adeta ezberlemişti: Yüksek enflasyonda insanlar çile çeker, ekmekleri küçülürdü ama işsizlik, o ekmeği dahi bulamamak demekti. Tezkan, işsizliğin artmasının ülkede çalkantılara, ahlak bozulmasına, hırsızların, mafyanın cirit atmasına, yasa tanımazlığa, fuhuşun artmasına, cinayetlerin çoğalmasına, sokak çetelerinin kol gezmesine ve nihayetinde kaosun ülkeye hakim olmasına neden olabileceğini aktarıyor. İşte bu sebeple, Erdoğan'ın en korktuğu şey işsizliğin artmasıydı; ancak ironik bir şekilde, korktuğu başına geldi. Bu durumun ülkeye yansımalarını ve gelecekte bizi nelerin beklediğini anlamak için okumaya devam edin.

Mehmet Tezkan'ın çarpıcı analizi, Erdoğan'ın en büyük kabusunun gerçek olduğunu gözler önüne seriyor: İşsizlik. Resmi rakamlara göre ülkede 13 milyon işsiz bulunuyor; geniş anlamda işsizlik oranı ise yüzde 39.9 gibi korkunç bir seviyede seyrediyor ki, buna yüzde 33 demek bile felaket anlamına geliyor. Bu veriler, Erdoğan'ın artık iki şeyle baş edemeyeceğini gösteriyor: biri işsizlik, diğeri ise hayat pahalılığı. Mehmet Tezkan'ın ifadesiyle, enflasyonu indirebilir ancak ne hayat pahalılığının önüne geçebilir ne de işsizliğin. Bu acı gerçek, bizlere şunu net bir şekilde fısıldıyor: Erdoğan gidici. Ne yaparsa yapsın, bu işsizlik verileri onun gidişini işaret ediyor. Ekonomi ve siyaset arenasına dair daha fazla derinlemesine haber ve analiz için Türkiye'nin nabzını tutan güvenilir kaynaklardan biri olan https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.