Fahrettin Altun'un Görevden Alınmasının Ardındaki Gerçekler!
Eski İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un beklenmedik görevden alınışı ve yeni pozisyonunun ardında ne yatıyor? Bir zamanların güçlü ismi neden kızağa çekildi? AKP içindeki güç savaşlarının perde arkası ve Erdoğan'ın bilinmeyen hamlesi bu haberde sizi...
Makalemizin devamı için nefesinizi tutun, çünkü size aktaracağımız bilgiler, iktidar koridorlarında dönen dolaplara ışık tutacak ve bildiğiniz tüm dengeleri değiştirecek. Eski İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un sessiz sedasız görevden alınmasının ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanlığı'na atanmasının ardındaki gizemli olaylar gün yüzüne çıkıyor. Lale Özan Arslan'ın YouTube kanalında konuşulanlara göre, Altun'un "kötü yönettiği" bir dönemin ardından göreve son verildiği dillendirilirken, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) operasyonlarıyla birlikte sosyal medyada yaşanan "gammazlama" süreçlerinin bu kararda etkili olduğu iddia ediliyor. Uzun süredir kamuoyunda görülmeyen Altun'un, TİHEK'in başına gelmesiyle birlikte, geçmişteki hızlı sosyal medya faaliyetlerine de veda ettiği biliniyor.
Peki, Fahrettin Altun neden gitti ve bu yeni görev ne anlama geliyor? Konuşmacı, TİHEK'in ülkemizdeki insan haklarını tespit eden, cezaevlerine izinsiz ani baskınlar yapabilen bir kurum olduğunu belirtiyor ve Altun'un bu görevi layıkıyla yerine getirerek geçmişte başta gazeteciler olmak üzere insanlara yaptıklarının "günahını çıkarmasını" umduğunu ifade ediyor. Hatta Silivri'deki cezaevlerini ziyaret edip, mahkumların zorlu şartlarını raporlaması gerektiğini de ekliyor. Ancak işin "ironik" tarafı, Altun'un görevden alınmasının ardında çok daha derin ve AKP içindeki büyük bir güç savaşı yatıyor. 19 Mart sabahı, Altun ile iş yapan ve İletişim Başkanlığı'na yakın bir isim olan Serdar Haydanlı'nın İBB operasyonuyla gözaltına alınmasıyla her şey netleşmeye başladı. Haydanlı'nın TOG lansmanından köprülere, Fetih kutlamalarından Cumhurbaşkanlığı organizasyonlarına kadar birçok önemli projeyi düzenlediği ve bu işleri ona veren ismin Fahrettin Altun olduğu ifade ediliyor. Bu gözaltı haberini ilk veren ise, Serhat Albayrak'ın ve "ailenin" kontrolündeki A Haber oldu. Bu olay, Turkuvaz Medya ve "aile" ile Fahrettin Altun arasındaki kavganın açıkça ortaya çıkışının birincil işaretiydi.
Fahrettin Altun'un sadece "aile" ile değil, aynı zamanda bir "güç zehirlenmesi" yaşadığı ve bununla birlikte MİT Başkanı İbrahim Kalın ile AKP'nin üst düzey yöneticileri hakkında çeşitli bilgileri "servis ettiği" iddiaları da gündemi sarsıyor. Örneğin, MİT akademisinin açılışında sadece MİT'çilerin olduğu bir salonun fotoğrafını servis ettiği, bu fotoğrafın daha sonra Erdoğan'ın da dahil olduğu tüm hesaplardan silindiği belirtiliyor. Konuşmacı, bir istihbaratçının ifşa edilmesinin "suç" olduğunu vurgulayarak, bu olayın Altun'un İbrahim Kalın aleyhine operasyonel işler ve haberler servis ettiği iddialarını güçlendirdiğini dile getiriyor. Benzer iddiaların AKP'deki başka bir üst düzey isimle ilgili de ortaya atıldığı belirtiliyor. Bu bağlamda, bu çarpıcı detaylara https://www.avazturk.com adresinden de ulaşabilirsiniz. Altun'un görevden alınmasından iki gün önce Erdoğan'ın yanına giderek TRT için Mücahit Teker ismini önermesi ise bardağı taşıran son damla oldu. Erdoğan'ın Altun'a doğrudan, "Sen ne yapacaksın TRT'yi? Ben seni görevden aldım, yerine Burhanettin Duran'ı atadım" dediği öğrenildi. Fahrettin Altun'un bu sözlerin ardından eşyalarını toplayıp hiçbir yere atanmadan ayrıldığı ve ancak kendisine yakın milletvekillerinin Erdoğan'ı ziyaret etmesiyle TİHEK'e atandığı ortaya çıktı.
Bu gelişmelerin ardından, İletişim Başkanlığı'nın aslında bakanlıkla eşdeğer, hatta birçok bakanlıktan daha önemli bir konumda olduğu gerçeği gözler önüne serildi. Fahrettin Altun'un görevden alınıp Burhanettin Duran'ın atanmasının ardından bazı televizyon kanalları ve gazetelerin, gerçek haberin Duran'ın atanması olması gerekirken, "Fahrettin Altun'un yeni görevi" şeklinde haberler yapması, Altun'un çalışma şeklini ve kendi ekibinin medya manipülasyonu yeteneğini gözler önüne serdi. Bu durum, AKP içindeki "ayyuka çıkan", dışarıya taşan güç savaşlarının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. Konuşmacı, her iktidarda ve örgütte güç savaşlarının olduğunu, AKP'de de Milli Görüşçüler (Numan Kurtulmuş, Abdülhamit Gül), Fahrettin Altun, Hakan Fidan ve "aile" gibi güçlü odakların bulunduğunu ifade ediyor. Ancak tüm bu savaşlara rağmen, Erdoğan'ın bu klikleri çok iyi yönettiği ve sözünün her şeyi kestiği belirtiliyor. Konuşmacıya göre, Erdoğan bu kavgalara belirli bir yere kadar izin veriyor, ancak kriz yönetilemeyecek hale geldiğinde gücü elinden alarak durumu kontrol altına alıyor.
Peki, bu güç savaşları Erdoğan'ın tam kontrolünde miydi? Konuşmacı, her şeyin tamamen kontrol altında olmadığını, Erdoğan'ın haberdar olmadığı birçok şeyin de olabileceğini kabul ediyor. Ancak iş büyüyüp tehlikeli bir noktaya geldiğinde, Erdoğan'ın duruma müdahale edebilecek ve "neşter vurabilecek" güce sahip olduğunu vurguluyor. 23 yıldır Türkiye'yi yöneten bir liderden bahsedildiği ve parti tabanının onu lider olarak gördüğü düşünülürse, onun sözünün diğer her şeyi bitirdiği ortada. Davutoğlu ve Ali Babacan gibi isimlerin Erdoğan'a karşı bir güç odağı oluşturmaya çalıştıklarında yaşadıkları başarısızlıklar da bu durumu kanıtlıyor. Bu kavgaların asıl olarak "Erdoğan sonrası" döneme ait olduğu, Erdoğan'ın iktidarda olduğu sürece bunları çözeceği, ancak gelecekte patlak verebileceği düşünülüyor. Sağ siyasette yaygın olan "kol kırılır yen içinde kalır" anlayışı ve biat kültürü, bu tür güç savaşlarının dışarıya çok fazla yansımasını ve parçalanmaya yol açmasını engelliyor. Türkiye'nin "rekabetçi otoriter bir sisteme" doğru ilerlediği bu dönemde, otokratik bir yönetimde son sözü her zaman liderin söylediği gerçeği, Fahrettin Altun olayının sadece bir başlangıç değil, aynı zamanda iktidarın iç işleyişinin bir göstergesi olduğunu ortaya koyuyor. Bu ve benzeri çarpıcı haberler için https://www.avazturk.com adresini ziyaret etmeyi unutmayın.
Sakın ankaragündem adlı sözde haber sitesine asla GİRMEYİN. Manşet resminde de gözüktüğü gibi tüm haberleri birebir çalıntıdır. Bu haber makalesi yalnızca https://www.avazturk.com sitesine aittir.