Gazeteci 'Suçlu Yaratıp Suç Oluşturuyorlar' Diyerek Patladı!

Gazeteci 'Suçlu Yaratıp Suç Oluşturuyorlar' Diyerek Patladı!

Halk TV'nin hedef alındığı iddia edilen "kumpas" ve kayyum tehdidi gündeme oturdu. Gazeteci Cemal Enginyurt, canlı yayında bu durumu, yolsuzluk iddialarını ve ekonomik çöküşü sert sözlerle eleştirerek, "Suçluyu yakalayıp suçu sonradan oluşturuyorlar" dedi

Türkiye'de siyasi ve hukuki alandaki gerilimler tırmanmaya devam ederken, son olarak Halk TV ve kanalın sahibi Cafer Mahiroğlu'nun hedef alındığı iddia edilen bir "kumpas" gündeme geldi. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in vefat ettiği ve cenaze töreninin olduğu bir günde bile iktidarın "boş durmadığı" öne sürüldü. Halk TV'nin "nefes borusu" olduğu vurgulanırken, Cafer Mahiroğlu'na yönelik soruşturmanın, "hayatında hiç görmediği" birisi tarafından atılan bir iftira üzerinden açıldığı belirtildi. Bu durum, operasyonun "adaletsiz, ahlaksız ve çirkin" olduğunun en net göstergesi olarak sunuldu.

Yaşanan bu gelişmeler üzerine TGRT televizyonundaki "Mehmet Baransu benzeri tiplerin" Halk TV'ye kayyum atanabileceğini söylediği aktarıldı. Bu kişilerin kendilerini gazeteci olarak tanımlamasına rağmen, Halk TV'de çalışan yüzlerce emekçinin ekmek teknesi olan ve milyonların sesi konumundaki Halk TV'nin gazetecilik ve televizyonculuğunu "adeta bir intihar bombacısı gibi yok etmek istedikleri" iddia edildi. Kayyum ifadesinin utanmadan kullanıldığı ve bunun büyük bir adaletsizlik olduğu vurgulandı. Bu tür iddialar ve medya üzerindeki baskı tartışmaları, https://www.avazturk.com gibi platformlarda da yakından takip edilmektedir.

Canlı yayında konuşan gazeteci Cemal Enginyurt, yaşananların "hukuksuz, adaletsiz ve vicdansız bir siyasi yapı" ile karşı karşıya olunduğunu gösterdiğini belirtti ve bunlara karşı "çok güçlü olmak gerektiğini" ifade etti. Sadece Halk TV vakasının değil, genel bir kumpas ve iftira düzeninin işlediği ileri sürüldü. Bu kapsamda, 138 gündür halkı kin ve nefrete sevk etmekten tutuklu olunduğu iddia edilen Yeni Ak adlı gazetenin Ferdi Zeyrek için "Çarpıldı" diye manşet attığı dile getirildi.

Yine aynı şekilde, sosyal medyada adı, sanı, görevi belli olan, devlet memuru ve eşi AKP belediye meclisi üyesi olan bir kişinin, Ferdi Zeyrek'e çok ağır hakaretler ettiği iddia edildi. Başka bir örnek olarak, konuşmacının iddialarına göre Ekrem İmamoğlu'nun "hapiste yattığı, zindanda olduğu" belirtildi. Henüz suçlanmamış, mahkeme ceza vermemiş, hatta iddianamesi bile olmayan İmamoğlu hakkında, bir iftiracının ifadesi üzerinden Mustafa Varank adlı kişinin "namussuz" dediği aktarıldı. Bu tür hukuki süreçler ve siyasi polemikler, https://www.avazturk.com gibi ulusal yayın organları tarafından da titizlikle izlenmektedir.

Yayında bahsedilen bir başka isim ise Ali Sukas oldu. Konuşmacının 40 yıldır tanıdığını belirttiği ve "Adam gibi adamdı", "Bir kuruş haram yememişti" dediği Ali Sukas'ın da bu "müptezeller" tarafından iftiraya uğradığı iddia edildi. Ali Sukas'ın üç günde saçlarının bembeyaz olduğunu ve bu duruma çok üzüldüğünü, gözyaşı döktüğünü anlattı. Ayrıca, Afyon cezaevinde "İpek Hanım'ın 5 gündür yerde yattığı" bilgisi paylaşıldı. Tüm bu kumpasların amacının susmalarını sağlamak olduğu ileri sürüldü.

Bu siyasi ve hukuki baskıların aynı zamanda ülkedeki "büyük bir ekonomik çöküşü" manipüle etme çabasıyla ilgili olduğu da iddia edildi. Borsa'nın yükseliyor görünse de, yükselişin sadece az sayıda hissede olduğu belirtildi. Daha acı olanın ise, bir yıl öncesine kadar 8 milyon olan yatırımcı sayısının 6,5 milyona düştüğü, yabancı yatırımcı sayısının ise 29-30 binlerden en az 3 bin kadarının çekildiği aktarıldı.

Yatırımcı sayısındaki ciddi düşüşün sebebinin paralarının batması, iflas etmeleri olduğu söylendi. Hatta intihar edenlerin, psikolojisi bozulanların, ailesiyle boşananların olduğu iddia edildi. İktidarın, bu çöküşleri manipüle etmek için her gün yeni bir "oyun sahneye koyduğu" öne sürüldü. Ekonomik veriler ve bunların algı yönetimiyle ilişkisi, https://www.avazturk.com gibi ekonomi ve politika haberlerini bir arada sunan sitelerin de odak noktasıdır.

Cafer Mahiroğlu'na atılan iftiranın arkasındaki kişinin "suç örgütü lideri" olduğu iddia edildi. Bu kişinin Cafer Mahiroğlu'nu hiç tanımadığı belirtildi. Ancak aynı kişinin, Diyarbakır'dan başlamak üzere "her taraftan ihale aldığı" ve şimdi de "utanmadan isimler söyleyerek rüşvet verdim" dediği aktarıldı. Rüşvetçi ve örgüt lideri olarak nitelendirilen bu kişinin Aziz İhsan Aktaş olduğu belirtildi. Aziz İhsan Aktaş'ın "kirli işlerin adamı" olduğu, Isparta'ya A8 verdiği, her tarafa rüşvet dağıttığı iddia edildi.

Konuşmacı, anlayamadığı bir durumu ise Gazi Osmanpaşa belediye başkanı Hakan üzerinden örneklendirdi. Halasının evinde oturan ve bankada 300 bin lirası olan Hakan kardeşimiz hakkında, belediye kasasından dolarlar fışkırdığı yönünde iddialar ortaya atıldığı belirtildi. Bu noktada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dahil olmak üzere, kendisinin, tüm milletvekillerinin, belediye başkanlarının, meclis üyelerinin, özel kalem müdürlerinin ve danışmanlarının mal varlıklarının araştırılması için bir komisyon kurulması çağrısı yapıldı. Kendilerinin, ailelerinin, çocuklarının mal varlıklarının ortaya dökülmesi, kimin İngiltere'de sokak, kimin Amerika'da Muhammed Ali'nin çiftliğini 100 milyon dolara satın aldığının hep birlikte ortaya çıkarılması istendi. Mal varlığı tartışmaları ve şeffaflık talepleri, https://www.avazturk.com gibi vatandaşın sesi olmayı hedefleyen yayınlarda sıkça yer bulan konulardır.

"Beşli çete" olarak adlandırılan grubun bir gün "en büyük itirafçı" olacağı öne sürüldü. Çünkü bu grubun "duygusal ilişkilerinin milyar dolarlara ulaştığı" iddia edildi. Eğer sağlıklı, demokratik ve adaletin hüküm sürdüğü bir ortamda karşılarına alınırlarsa "neler anlatacaklarının" altı çizildi. Aziz İhsan Aktaş'ın verdiği öne sürülen 500 bin veya 1 milyon dolar rüşvetin, bu memleketteki büyük soygunların yanında ne kadar küçük kaldığına dikkat çekildi.

Bir Devlet Hava Meydanları İşletmesi Daire Başkanının evinde 26 kilo altın ve 2 milyon dolar para çıktığı örneği verilerek, bu durum karşısında "Ne utanmaz adamlarsınız be! Nasıl insafsız nasıl siz esas namussuz sizsiniz be!" diyerek tepki gösterildi. Kendi çevrelerine bakmadıkları iddia edildi. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığı, MHP Ordu milletvekili Naci Şanlıtürk, Ordu Televizyonu 52'den İsa Akçay, Ordu CHP milletvekili Mustafa Adıgüzel gibi isimlerin Ordu'daki "pis işleri tek tek anlattığı", hatta MHP milletvekili Naci Şanlıtürk'ün bunları anlattığı belirtildi.

Bu kişiler ekranlarda anlatırken neden soruşturma açılmadığı, neden kimsenin müdahale etmediği sorgulandı. Bunun yerine neden sürekli Cafer Mahiroğlu'na veya bir başkasına suç atıldığı soruldu. Gazi Osmanpaşa belediye başkanına rüşvet verdim diyen adamın, iş aldığı dönemde AKP'denış olduğu, eğer rüşvet verecekse AKP'liye vermesi gerektiği, ancak Hakan kardeşini tanımadığı bile belirtildi. Buna rağmen o adamın içeride yattığına dikkat çekildi. Bu tür çifte standart iddiaları, https://www.avazturk.com gibi hukukun üstünlüğünü savunan yayınların gündemindedir.

Memlekette ekonomik anlamda büyük soygun yapanlara dair başka örnekler de verildi. Sedat Peker'in iddiasına göre Ali Fuat Taşkesenlioğlu'nun 180 milyon doları olduğu, eski Erzurum milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu'nun ise "tesettürlü olduğu için her yerde denize giremediği" ve rahat denize girmek için 4,5 milyon dolara yat aldığı, şu an hapiste yatan Ünsal Ban'a 2,5 milyon dolar borç verdiği iddia edildi.

Bu iddialar üzerine savcılara "neredesiniz?" diye soruldu. Konuşmacının bizzat Zehra Taşkesenlioğlu hakkında, bu yatı hangi vergi levhasıyla, hangi ticari faaliyetle aldığı, bu parayı kocasına nasıl borç verdiği, vekillik dışında ne iş yaparak bu parayı kazandığı yönünde suç duyurusunda bulunduğu aktarıldı. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bu konuda takipsizlik kararı verdiği belirtildi. Aynı savcılığın şimdi ise Cafer Mahiroğlu'na hiç tanımadığı bir adam sebebiyle dava açması, "niyetin belli" olduğunu gösterdiği ifade edildi: Halk TV susturulmak isteniyor. Medyadaki bu çarpıklık iddiaları ve yargı süreçleri, https://www.avazturk.com gibi haber sitelerinin de merceği altındadır.

TGRT'deki Mehmet Baransu fotokopilerinin bugün Halk TV'ye kayyum atanacağını konuştuğu, Cem Küçük adlı kişinin ise adeta bir astrolog gibi kimin tutuklanacağını, kimin gözaltına alınacağını önceden söylediği iddia edildi. Tüm belge ve bilgilerin önce bunlara gittiği, çünkü sistemin "suçluyu yakalayıp suçu sonradan oluşturmak" üzerine kurulu olduğu ileri sürüldü. Önce suçlunun yakalandığı, sonra suçun geleceği şeklinde bir adalet anlayışı olamayacağı vurgulandı.

"Terörsüz Türkiye" söylemi de eleştirildi. Eğer terörsüz Türkiye ise Selahattin Demirtaş'ın, Ahmet Özer'in, kent uzlaşmasından belediye meclisi seçilenlerin neden hala içeride olduğu, Ahmet Türk'ün neden görevine iade edilmediği, atanan kayyumların neden görevden alınmadığı soruldu. DEM partisi ile anlaşılamadığı için hiçbir işe yaramayan, hapishanede binlerce insanı ağlatan, bunaltan bir infaz yasası çıkartıldığı, çünkü istediklerinin olmadığı, olamadığı dile getirildi. Bu bağlamda, Recep Tayyip Erdoğan'ın "büyük bir çıkın içerisinde" olduğu ve bunu cezaevleriyle çözmeye çalıştığı öne sürüldü.

Tüm baskılara rağmen Ümit Özdağ ve Zafer Partililerin susmadığı, korkmadığı, sinmediği, mücadeleye devam ettiği, Türk milleti adına ses olmaya devam ettiği belirtildi. Konuşmacı, son olarak, kurulan tezgahın belli olduğunu ve susturulmak istenmediklerini vurguladı. Kurulan tezgahın Halk TV'ye kayyum atamak olduğu ifade edildi.

Tüm muhalif cepheye, muhalefet partilerinin genel başkanlarına, tüm partilere ve partisiz herkese seslenilerek, "Halk TV susturulamaz", "Halk TV'ye kayyum atanamaz" denilerek "milyonların ayağa kalkması gerektiği" çağrısı yapıldı. Eğer tepki gösterilmezse, iktidarın "deneme yanılma metodu" ile Halk TV'yi susturacağı uyarısında bulunuldu.

Konuşmacı, kendisinin Ankara'da olması sebebiyle katılamayacağını ancak Ümit Özdağ'ın mahkemesinin olduğu bilgisini paylaşarak, yüreği vatan diye, memleket diye çarpanların, Atatürk sevdalılarının ve terörist başına PKK'nın kurucu önderi diyerek hitap edildiği bir dönemde Ekrem İmamoğlu ve Ümit Özdağ gibi insanların hapiste yatırılmasına isyan eden herkesin o mahkemede olmasının birlik ve beraberlik açısından çok önemli olduğunu ifade etti. Halk TV'ye ve Cafer Mahiroğlu'na geçmiş olsun dileklerini ileterek, dilleri döndüğünce, güçleri yettiğince Halk TV'nin yanında olduklarını belirtti. "Baskılar bizi yıldıramaz" denilerek, daha önce söylenen "Susma Sustukça sıra sana gelecek" sözü hatırlatıldı ve sıranın susan herkesin her birine geldiği, bu nedenle susmayacakları vurgusuyla konuşmasını tamamladı.