15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi, Türkiye'nin yakın tarihindeki en çalkantılı olaylardan biri olarak tarihe geçti. Bu kritik gecede "gazi" olarak anılan Metin Kolca'nın hikayesi, birçok çelişki ve şüphe barındırıyor. Gazeteci Barış Terkoğlu'nun araştırmaları, Kolca'nın gerçekte "suç örgütü kurmak, yağma, tefecilik, gasp, tehdit, uyuşturucu ticareti" gibi suçlardan dolayı 104 yıl hapis cezası aldığını ortaya koyuyor. Bu durum, Kolca'nın "15 Temmuz gazisi" olarak lanse edilmesinin altındaki gerçekleri sorgulamamıza sebep oluyor.

Metin Kolca, 15 Temmuz gecesi Kırşehir'den Ankara'ya gelerek darbe girişimine karşı mücadele ettiğini iddia ediyor. Ancak Terkoğlu'nun belirttiğine göre, Kolca'nın o gece Ankara'daki bir pavyonda olduğuna dair kanıtlar var. Ayrıca, Kolca'nın ifadesindeki zaman çizelgesi ve mekan detayları, onun anlattıklarıyla uyuşmuyor. Cumhurbaşkanı'nın halkı sokağa çağırma zamanı ve Kolca'nın Ankara'ya varış süresi arasındaki zaman farkı, bu çelişkileri daha da derinleştiriyor.

Kolca'nın "15 Temmuz gazisi" olarak medyada yer alması, yandaş medyanın bu konudaki rolünü de gündeme getiriyor. Terkoğlu, Kolca'nın hikayesinin medyada nasıl işlendiğini ve gerçeklerin nasıl çarpıtıldığını detaylandırıyor. Kolca'nın suç geçmişi ve 15 Temmuz gecesiyle ilgili çelişkili ifadeleri, onun gerçek yüzünü ve medyanın bu gerçeği nasıl perdelediğini ortaya çıkarıyor.

Bu durum, Türkiye'de medyanın gerçekleri nasıl şekillendirebileceğinin ve toplum üzerindeki etkisinin altını çiziyor. Metin Kolca'nın hikayesi, medyanın gerçekler üzerindeki gücünü ve toplumsal algıların nasıl yönlendirilebileceğini gösteren çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Bu bağlamda, 15 Temmuz gibi tarihi bir olayın ardındaki gerçeklerin tam olarak ortaya çıkarılması ve medyanın bu süreçteki rolünün sorgulanması büyük önem taşıyor.