Gözler Siyasi Yasak Kararında ve Bölgesel Gerilimin Gölgesinde Türkiye'nin Yeni Gündemi!

Gözler Siyasi Yasak Kararında ve Bölgesel Gerilimin Gölgesinde Türkiye'nin Yeni Gündemi!

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, "halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek" suçlamasıyla yargılandığı davada 148 gün sonra tahliye edildi. Bu tahliye, siyasi yasak tartışmalarını alevlendirirken, Ortadoğu'daki tırmanan İsrail-İran savaşı ve Türkiye ekonomisinde

Saatler 17:00'yi gösterdiğinde Halktv ekranlarında açılan "Parantez" programında Sorel Dağıstanlı, günün en önemli gelişmelerinden birini duyurdu: Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ'ın Silivri Cezaevi'nden tahliye edildiğini. "Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek" suçlamasıyla hakim karşısına çıkan Özdağ, duruşmada 2 yıl 4 ay hapis cezası almasına rağmen adli kontrol şartı olmaksızın tahliyesine karar verildi. Sorel Dağıstanlı'nın aktardığına göre, bu cezanın kendisine siyasi yasak getirip getirmeyeceği önümüzdeki günlerde netleşecek. Halktv muhabirleri Gamze Altunay ve Gencer Keten, Silivri Cezaevi önünde gelişmeleri yakından takip etti. Gamze Altunay, Özdağ'ın tahliye sonrası ilk sözlerinin "Nerede kalmıştık?" olduğunu belirterek, siyaset sahnesine dönüş sinyalini verdiğini aktardı.

Ümit Özdağ'ın duruşması sabah 11:00'de sloganlar ve alkışlarla başladı. Yaklaşık 45 dakika süren savunmasında, değişen savcının "zincirleme şekilde suç işlendiği" gerekçesiyle en üst sınırdan 7 yıl 10 ay mütalaa verdiğini dile getirdi. Ancak avukatların video gösterimleri ve savunmalarının ardından verilen bir saatlik aranın ardından tahliye kararı açıklandı. Hakimin, Özdağ'ın 4,5 aydır Silivri Cezaevi'nde bulunmasını göz önünde bulundurarak tahliyesine karar verdiği belirtilirken, siyasi yasağa ilişkin bir açıklama yapılmadı ve gerekçeli kararın bir ay içinde çıkması bekleniyor. Özdağ, tahliye olduktan sonra şükür namazı kılmak istediğini ve ilk günden beri cezaevi önünde nöbet tutan Zafer Partililerinin kurduğu çadıra gittiğini söyledi. Kayseri'deki soruşturma kapsamında sosyal medya paylaşımlarının "Suriyelilere yönelik tepkiyi kışkırtmak" suçuyla ilişkilendirildiğini ancak delil olmamasına rağmen tahrik ettiğinin yazıldığını belirtti. Türkiye'deki güncel siyasi gelişmeleri ve derinlemesine analizleri takip etmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Özdağ'a Ekrem İmamoğlu ile görüşüp görüşmediği de soruldu. Özdağ, "Ekrem Bey'i bir uca beni bir uca koyuyorlardı" diyerek yalnızca bayramda iki kez görüşebildiğini, onun dışında çok da görüşemediklerini ifade etti. Siyasi yasak sorusuna ise hakimin hiçbir şey söylemediğini, gerekçeli kararın beklendiğini belirterek, "en çok merak ettiğim husus gerekçeli kararın nasıl inşa edileceği" dedi. Hukuk içinde bunun mümkün olmadığını bildiğini vurgulayan Özdağ, istinaf sürecini takip edeceklerini de sözlerine ekledi.

Ortadoğu'da Tırmanan Gerilim ve Türkiye'nin Diplomatik Trafiği

Ümit Özdağ'ın tahliyesi gündemdeyken, Ortadoğu'da İsrail ve İran arasındaki gerilim 5. gününde devam etti. Taraflar karşılıklı saldırılarını sürdürüyor. İsrail, İran devlet televizyonunu (Irib) Tahran'daki merkez binasını hedef aldı; saldırı sırasında canlı yayın kesildi ve üç çalışan hayatını kaybetti. İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz, saldırıdan önce "İran Devlet Televizyonu ve Radyosu için yakında yok olacaklar" demişti. İran, bu saldırıyı savaş suçu kapsamında değerlendirerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni harekete geçmeye çağırdı. İsrail, gece ve gündüz saldırılarında İran'ın batısında çok sayıda askeri hedefi, füze rampalarını ve depolarını vurduğunu duyururken, üst düzey askeri yetkilileri de hedef almaya devam etti. İran ise misilleme saldırılarına füze ve İHA'larla gece boyunca devam etti ve ilk kez gündüz de karşılık verdi. Son saldırıda İsrail'in askeri istihbarat lojistik merkezini hedef aldığını ve binanın ağır hasar gördüğünü bildirdi. Güncel haberleri, son dakika gelişmelerini ve uzman yorumlarını kaçırmamak için https://www.avazturk.com adresini takip edebilirsiniz.

İsrail Başbakanı Netanyahu, saldırılar başladıktan sonra İran'ın dini lideri Hamaney'in öldürülmesi halinde savaşın sona ereceğini defalarca tekrarladı. Reuters Haber Ajansı, İsrail'in Hamaney'e suikast planını ABD'ye sunduğunu ancak Başkan Donald Trump'ın bunu reddettiğini iddia etmiş, Netanyahu ise konuya kaçamak yanıt vermişti. Ancak daha sonra Amerikan ABC televizyonuna verdiği röportajda, Hamaney'in öldürülmesinin çatışmayı alevlendirmeyeceğini aksine sona erdireceğini savundu. İsrail Savunma Bakanı Katz da Hamaney'i Saddam Hüseyin'e benzeterek İsrail vatandaşlarına füze atmaması konusunda uyardı. Donald Trump ise Tahranlılara kenti terk etmeleri çağrısında bulundu ve Tahran'dan kitlesel göçün başladığı iddia edildi. İsrail ise vatandaşlarının ülkeden ayrılmasına izin vermiyor ve dışarıda kalan İsraillilerin de ülkeye getirilmesinin riskini almayacağını duyurdu.

Bu süreçte İran, Mossad'ın istihbarat binasına ve askeri istihbarat Dairesi Aman'ın lojistik deposunu vurduğunu iddia etti. İran medyası saldırı sonrası yangın çıkan binalardan birinin görüntülerini yayınlarken, İsrail'den bu iddialarla ilgili doğrulama ya da yalanlama gelmedi. İranlı yetkililer, İsrail'in geçmişte Hamas'a yönelik çağrı cihazı saldırılarını dikkate alarak üst düzey yetkililerin internet erişimli cihaz kullanmasını yasakladı. İsrail, saldırılarda Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları komutanı gibi üst düzey İranlı komutanları hedef aldı ve öldürülen isimlerin yerine atanan yeni komutanları da vurdu. Bu durum, İran'da güvenlik zafiyeti ve içeriden sızıntı tartışmalarını tetikledi. Halkın nabzını tutan ve özel haberlere yer veren https://www.avazturk.com da bu tür toplumsal beklentilerin bir yansıması olarak öne çıkıyor.

Gelişmelerin ardından iktidar cephesinden, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "iç cepheyi güçlendirelim" çağrısı geldi. Bu çağrıya yanıt, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den geldi. Özgür Özel, bugünkü grup toplantısında, iç barışı tehdit eden her şeyin ülke için güvenlik sorunu olduğunu belirtti. Ekonominin en büyük giderlerinin silahlanmaya ve terörle mücadeleye ayrılmasının, şehitlerin gelmesinin ülkeye faydası olmadığını vurguladı. Özgür Özel, "bunu yapmak için demokrasiye dönmek, hukuka dönmek gerekmeyecek mi?" sorusunu sorarak, iktidarın demokrasiyi zedeleyerek ve siyasi rakiplerine darbe yaparak Türkiye'yi zayıflattığını ifade etti. Erdoğan ve Bahçeli'ye seslenen Özel, "iş cepheyi tahkim etmek 50 yıldır süren son dönemde en zayıf hallerinden birini yaşayan terör örgütünü silah bırakmaya ikna etmek ve bundan sonrası için olumlu adımlar atmaksa evet bu iş cepheyi tahkim edecekse hep beraber edelim" dedi. Ancak ülkenin kurucu partisi CHP'yi cezaevlerinde, mahkeme salonlarında, belediye başkanlarını ve bürokratları aileleriyle tehdit ederek iç barışın sağlanamayacağını ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki gerilimin ardından yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın da aralarında bulunduğu birçok liderle telefon görüşmesi yaptı. Erdoğan, tüm muhataplarına sorunun çözümünün ancak diplomasi ve diyalogla mümkün olabileceğini, Türkiye olarak kolaylaştırıcılık dahil üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını aktardı. Erdoğan, Putin'e bölgenin yeni bir savaşa tahammülü olmadığını ifade ederek Netanyahu hükümetinin hukuk tanımaz tutumunu eleştirdi ve bunun uluslararası bir tehdit olduğunu söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin insani ve vicdani sorumluluğunu yerine getirdiğini belirtti. Bahçeli, İsrail'in nihai gayesinin "terörsüz Türkiye" sürecini baltalamak olduğunu iddia etti. Güncel haberleri, son dakika gelişmelerini ve uzman yorumlarını kaçırmamak için https://www.avazturk.com adresini takip edebilirsiniz.

Ekonomik Çalkantı ve Uzman Yorumları

Ortadoğu'daki gerilim ve iç siyasi tartışmaların gölgesinde Türkiye ekonomisindeki kırılganlıklar derinleşiyor. Nisan ayında cari denge yaklaşık 8 milyar dolar açık vererek son 2 yılın zirvesine ulaştı ve 6 ay üst üste açık verdi. Merkez Bankası verilerine göre, 4 aylık açık 20.3 milyar doları bulurken, 2025 yılının cari açık hedefi 28.6 milyar dolar olarak belirlenmişti. Uzmanlar, 19 Mart'taki İBB operasyonları sonrası döviz kurunun yükseldiğini ve Merkez Bankası rezervlerinin Nisan'da 24 milyar dolar azaldığını, bunun tarihin en sert rezerv kaybı olduğunu belirtti. Ekonomist Oğuz Demir, bu süreçte 60 milyar dolara yakın rezerv harcaması yapıldığını ve Mehmet Şimşek döneminde resmi rezerv artışının sıfırlandığını vurguladı. Bu durumun, "en büyük rakibini hapse atmak uğruna" gerçekleştiğini iddia etti. 19 Mart operasyonları sonrası sermaye çıkışının hızlandığı ve Nisan'da 10.9 milyar dolarlık portföy yatırımı çıkışı yaşandığı kaydedildi.

İsrail-İran savaşının giderek sertleşmesi, petrol fiyatları üzerinde de baskı oluşturuyor. Yabancı bankaların petrol fiyatı tahminleri 120 dolar civarında seyrederken, bu durum zaten ekonomik olarak zor durumda olan Türkiye için ödemeler dengesi açısından olumsuz bir tablo çiziyor. Oğuz Demir, Türkiye'nin coğrafi olarak yakın bölgelerdeki savaşlar ve son 5-6 yıldır ekonomideki kırılganlıktaki artış nedeniyle bu durumdan en çok etkilenen ülkelerden biri haline geldiğini ifade etti. Akaryakıt fiyatlarına peş peşe zamlar geldi; motorinin litre fiyatı 50 lirayı aştı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, İsrail-İran çatışmasının petrolün arzına yönelik olumsuz bir durum yaratabileceğini ve petrol fiyatlarının yükselebileceğini söyledi.

ÖTV Düzenlemesi ve Asgari Ücret Tartışmaları

Meclise sunulan ve AKP imzası taşıyan bir teklif, motorinli ve benzinli araçlarda ÖTV oranlarının yükseltilmesini öngörüyor. Teklif yasalaşırsa, ÖTV oranının yüzde 45'ten yüzde 80'e çıkarılması planlanıyor. Ayrıca, elektrikli araçların ÖTV'si için Cumhurbaşkanına yeni yetkiler verilmesi öngörülüyor. Ekonomist Oğuz Demir, bu teklifte bir "hinlik" olduğunu belirterek, halihazırda 800.000 liranın altında araç kalmadığı için fiili oranın zaten yüzde 80 olduğunu, bu nedenle anlık bir fiyat artışı yaşanmayacağını ifade etti. Ancak Demir, Cumhurbaşkanına matrah limitlerini güncelleme yetkisi verilmesiyle gelecekte araç fiyatlarının iki katına çıkabileceği uyarısında bulundu. Demir, bu tür yetki devirlerinin mecliste tartışılması gereken konuların bir gece kararnamesiyle alınmasına yol açtığını ve bunun ülkedeki istikrarsızlığın kaynağı haline geldiğini savundu. Bu durumun demokrasinin temsil kabiliyetini ortadan kaldırdığını ve milletin olan yetkinin tek kişiye devredilmesinin kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

Temmuz ayında asgari ücrete ara zam yapılıp yapılmayacağı sorusuna AKP Grup Başkan Vekili Abdullah Güler "zamanı gelince bakacağız" yanıtını verdi. Ekonomist Oğuz Demir, Mehmet Şimşek'in programı çalışıyorsa, millete bir nefes aldırılması gerektiğini söyledi. Demir, asgari ücretlilerin ilk 6 ayda enflasyon nedeniyle yaklaşık 21.000 lira satın alma gücü kaybettiğini ve bunun 5 aylık maaşa denk geldiğini hesapladı. Bu kaybın telafi edilmesi için sadece aylık kaybın değil, toplam kaybın göz önünde bulundurulması gerektiğini ve işçinin kaybını kapatacak, sonraki 6 ayın telafisini de sağlayacak yaklaşık 30.000 TL'ye yakın bir asgari ücret olması gerektiğini öne sürdü. Ancak işverenlerin durgunluk ortamında bu zammı ödemekte zorlanacağını, iktidarın hem işvereni rahatlatacak hem de işçinin kaybını telafi edecek bir kaynak bulması gerektiğini vurguladı. Demir, bütçede sadece 5 ayda faize 875 milyar lira ödendiğini, buradan kaynak yaratılabileceğini belirterek, aksi takdirde artan işsizlik ve kayıt dışılık riskiyle karşı karşıya kalınacağını ekledi. Güncel haberleri, son dakika gelişmelerini ve uzman yorumlarını kaçırmamak için https://www.avazturk.com adresini takip edebilirsiniz.

İmamoğlu Protestoları ve Hukuksuz Tutuklamalar

Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından Türkiye'nin dört bir yanında protestolar düzenlenmişti. İzmir'de DİSK'e bağlı Genel İş sendikasının iki temsilcisi, Deniz Şahin Gümüştekin ve Mine Bilir, bu eylemlere katıldıkları gerekçesiyle "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla tutuklandı. DİSK, tutuklamalara tepki göstererek, anayasal bir hak olan toplantı ve gösteri hakkının suç olmadığını vurguladı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da yaptığı paylaşımda "Demokrasi işçinin ekmeğidir" ifadelerini kullanarak, bu hukuksuz tutuklamaların her bir DİSK'linin demokrasi için mücadele azmini artıracağını belirtti.

Silivri Cezaevi'nde bulunan Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara, cezaevinden bir mesaj gönderdi. Mesajında, demir parmaklıklar ardında olsalar dahi halka duydukları sorumluluğun ve özgür yarınlara inançlarının eksilmediğini dile getirdi. Çaykara, dışarıda kalemiyle, kamerasıyla ve sesiyle kendilerine güç olan basın emekçileri sayesinde seslerinin daha gür çıktığını belirterek, "süreye, tehdide, baskıya boyun eğmediği gerçeği, karartmalarına izin vermediği ve umutla direnenleri yalnız bırakmadığı için tüm basın emekçilerine ve Halk TV'ye teşekkürlerimi sunuyorum" dedi. Bu mesaj, Türkiye'nin iç ve dış siyasetindeki çalkantılı dönemin ortasında, hukuk, demokrasi ve ifade özgürlüğü mücadelesinin devam ettiğini bir kez daha gözler önüne serdi.