Gözyaşları Arasında Siyasetin Acımasız Yüzü Ortaya Çıktı!
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in beklenmedik ölümü tüm Türkiye'yi derinden sarstı. Cenazesine on binler katılırken, CHP lideri Özgür Özel'in gözyaşları siyasetin soğuk yüzüne karşı insani bir duruş sergiledi. Haberde, Zeyrek'in ölümü...
Türkiye, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'in elektrik kazası sonucu yaşamını yitirmesiyle büyük bir şok yaşadı. Onun zamansız vedası, tüm ülkeyi yasa boğarken, toplumun farklı kesimlerinden on binlerce insan Ferdi Zeyrek'i son yolculuğuna uğurlamak için Manisa'da bir araya geldi. Bu kalabalık, yaşanan acının ve Zeyrek'in temsil ettiği değerlerin toplum nezdindeki karşılığını net bir şekilde ortaya koydu. Birçokları için Ferdi Zeyrek, bu ülkede iyiliği, Cumhuriyet'in kazanımlarını, iyi ve güzel olanı temsil ediyordu.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 78 yıldır çok partili hayata geçildiğinden bu yana Manisa'da seçimle işbaşına gelen ilk belediye başkanı olması, Ferdi Zeyrek'in siyasi önemini daha da artırıyordu. Onun bu başarısı ve halkla kurduğu ilişki, cenazesine katılan mahşeri kalabalıkta gözlemlendi; tahminler, 100 bini aşkın vatandaşın törende yer aldığı yönündeydi. Bu yoğun katılım, Manisalıların ve çevre il ve ilçelerden gelen vatandaşların Ferdi Zeyrek'e olan sevgisini ve saygısını gösteriyordu. https://www.avazturk.com olarak bu önemli buluşmayı haberleştirmeye devam edeceğiz.
Ancak bu ortak acı tablosu karşısında, toplumun bir kesiminin tutumu dikkat çekiciydi. Özellikle Akit gazetesi gibi yayınlar, Ferdi Zeyrek'in ölümü hakkında kullandıkları ifadelerle ("villası dediği de babadan kalmıyor eski aile evi", "Manisa belediye başkanı villasında çarpıldı") eleştirildi. Gazetenin "islamcı faşist" olarak tanımlanmasıyla birlikte, bu tutumun "iyi ve güzel olan her şeye düşman", "siyasal islamcı oligarşinin tetikçileri" ve "ortak acıyı paylaşmayan" bir zihniyeti yansıttığı iddia edildi. Bu tür söylemlerin, toplumdaki kutuplaşmayı ve nefreti derinleştirdiği belirtildi.
Konuşmalarda, bu trajik ölümün yaşandığı dönemde ülkenin karşı karşıya olduğu "kötülüğün örgütlenmiş bir iktidarı" ve "zulüm iktidarı" olduğu iddiaları dile getirildi. İktidarın, iyi olan her şeye saldırdığı ve ülkeyi "orta çağ değerler dünyasına iade etmeye çalıştığı" ileri sürüldü. Bu bağlamda, 28 Şubat dönemiyle ilgili "mağduriyet edebiyatı" yapıldığı eleştirisi getirilirken, bugünkü zulümlerin 28 Şubat'ta bile yaşanmadığı iddia edildi. https://www.avazturk.com adresinden güncel gelişmelerle ilgili analizlere ulaşabilirsiniz.
Mevcut dönemdeki zulüm iddialarına örnek olarak, eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Medya A.Ş. Genel Müdürü İpek Elif Atayman'ın yaşadıkları detaylı bir şekilde anlatıldı. Atayman'ın 72 gün hücrede, ardından 5 gün koğuşta tutulduğu belirtildi. Daha da vahimi, bir parça ekmekle, bilekleri kelepçeli halde, 1 metrekarelik zırhlı bir kabin içinde 7.5 saat süren bir yolculukla Afyon'a sevk edildiği aktarıldı. Afyon'a gittiğinde koğuş veya yatak olmadığı, yerde yatmak zorunda kaldığı ifade edildi. Bu durum üzerine Adalet Bakanı'nın "lütfedip" yatak verilmesi talimatı gönderdiği söylendi. Bu muamele, Atayman'ın İstanbul'da yargılandığı ve davasının İstanbul'da görüldüğü gerçeğiyle çelişiyordu. Yakınlarının ziyaret için her hafta 7.5 saat gidiş, 7.5 saat dönüş yolculuğu yapması gerektiği vurgulandı.
İpek Elif Atayman'a yapılan bu muamele, "işkence" ve "peşin cezalandırma" yöntemi olarak nitelendirildi. Hakkında henüz kesinleşmiş bir hüküm bulunmayan birinin (evrensel hukuk ilkesi gereği masum kabul edilmesi gerekirken) bu şekilde cezalandırılmasının kabul edilemez olduğu belirtildi. Atayman'ın yakınlarının, "onu itirafçı olmaya zorluyorlar" dediği aktarıldı. Ancak bu tür bir zorlamayla elde edilen ifadenin hukuken iftira olacağı, suçun itirafı sayılamayacağı savunuldu. İBB operasyonları kapsamında şimdiye kadar 24 itirafçı çıktığı iddia edilse de, somut hiçbir kanıtın toplum önüne sunulamadığı belirtildi. Örneğin, Murat Ongun'un kızının kumbarasından çıkan 7 doların veya arşiv görüntülerindeki balya balya dolarların yeniymiş gibi gösterilmesinin utanmazlık olduğu dile getirildi. Gerçekte, kasalardan çıkan paranın bir emekli maaşı kadar bile olmadığı ifade edildi. https://www.avazturk.com, adalet ve hukuk alanındaki bu tür tartışmaları yakından izlemektedir.
Ferdi Zeyrek'in ölümünün bir kaza mı, ihmal mi, yoksa suikast mı olduğu yönündeki tartışmaların sürdüğü belirtildi. En azından ağır bir ihmal olduğu açıkça ifade edildi. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Oktay Saral'ın bile bir suikast kuşkusu varsa bunun açığa çıkarılması ve sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini söylediği aktarıldı. Konuşmacı, kendi kuşkularına daha önce işaret ettiğini belirterek, Ferdi Zeyrek'in daha önce tehdit edildiğini ve bunu açıkladığını hatırlattı. Zeyrek'in, en son katıldığı Tele1'deki bir programda da zaman zaman tehdit aldığını söylediği vurgulandı.
Bu tehditlerin, Zeyrek'in belediye dönemindeki ihale usulsüzlükleriyle ilgili yaptığı suç duyurularıyla ilişkili olabileceği kuşkusu dile getirildi. Kayıt dışı programında da değerlendirilen bu suç duyuruları arasında, 20 milyon liralık istinat duvarı yapım işi, 13 milyon liralık köprü yapım işi ve 150 milyon liralık çeşitli ihalelerde rüşvet, tehdit ve ihaleye fesat karıştırma girişimlerinin olduğu iddiaları yer alıyordu. Ferdi Zeyrek'in suç duyuruları ile ölümü arasında bir ilişki olup olmadığının mutlaka araştırılması gerektiği savunuldu. https://www.avazturk.com, bu tür hassas konularda kamuoyunu bilgilendirmeye devam edecektir.
Bu acı tablo içinde, CHP lideri Özgür Özel'in Ferdi Zeyrek'in cenazesindeki gözyaşları özellikle vurgulandı. Bu gözyaşlarının, soğuk ve duygularını göstermeyen siyasetçi profilinin aksine, Özgür Özel'in gerçek insani özelliklerini yansıttığı belirtildi. Onun, Ferdi Zeyrek ile çocukluk arkadaşı olduğu, birlikte büyüdükleri, abi-kardeş gibi oldukları ve ortak bir siyasal geçmişi paylaştıkları (ikisinin de meslek odası başkanlığından geldiği) aktarıldı. Bu insani tavrın, Özgür Özel'in bir zayıflığı değil, tam tersine onun en büyük gücünün göstergesi olduğu ifade edildi. Toplumda genellikle bu tür insani duyguların "sem patiyle ve sıcaklıkla karşılanacağı" değerlendirmesi yapıldı. Özellikle "insan niteliğinde bir lidere" hasret duyulan bir dönemde, Özgür Özel'in acısını paylaşmasının önemine dikkat çekildi. https://www.avazturk.com olarak liderlerin insani yönlerini de haberlerimizde işlemekteyiz.
Özgür Özel'in liderlik vasıfları da ele alındı; çok çalışkan, zeki ve güzel konuşan biri olduğu belirtildi. Yeni anayasa konusuyla ilgili "bu iktidarla menemen yapılmaz" şeklindeki çarpıcı sözü veya harp okulu mezunlarının törenindeki "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganına açılan soruşturmayı eleştirirken kullandığı "Trikopis'in askerleri miyiz deselerdi" benzetmesi, onun zekâsını ve etkili hitabetini gösteren örnekler olarak sunuldu. Maraton koşusuna katılması ve insanlarla yüz yüze, gönül gönüle temas kurma çabası, CHP'nin eksikliği olarak görülen bir alanı gidermeye yönelik önemli adımlar olarak değerlendirildi. Özellikle Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi girişiminin yaşandığı "19 Mart darbe girişimi" olarak adlandırılan olaydan sonraki performansının takdire değer olduğu, Saraçhane'de direnerek hem partiyi hem de eylemleri oradan yönettiği belirtildi.
Türkiye'deki mevcut durum, adalet ve zulüm açısından daha geniş bir perspektiften ele alındı. Yargılanmadan, mahkemede karar verilmeden kişilere ceza verilmesinin ("peşin cezalandırma") hiçbir hukuk kuralı, vicdan veya gerekçeyle haklı çıkarılamayacağı vurgulandı. İpek Atayman'a yapılan muamelenin bir işkence olduğu tekrar belirtildi. Bu tür zulüm düzeninin, "dönek solcular, liberaller, yetmez ama evetçiler" tarafından döşenen bir cehennemin yolu olduğu şeklinde sert bir eleştiri dile getirildi. https://www.avazturk.com, bu tür siyasi ve toplumsal eleştirilere platform sağlamaktadır.
Programda ayrıca Filistin meselesine ve Türkiye'nin bu konudaki tutumuna değinildi. Gazze'ye uygulanan "insanlık dışı katliam" ve "soykırım" olarak nitelendirilen vahşete dikkat çekmek için Akdeniz'e giden ve İsrail tarafından el konulan "Madlen" gemisi olayı aktarıldı. Ancak asıl üzerinde durulan konu, Birleşmiş Milletler'in Türkiye'ye yönelik uyarısıydı. Birleşmiş Milletler raportörünün, Mersin limanından kalkan ve İsrail'e silah taşıdığı iddia edilen bir geminin durdurulması çağrısı yaptığı belirtildi. Bu durum, AKP iktidarının Gazze konusunda "timsah gözyaşları", "sahte gözyaşları" döktüğü ve İsrail ile "ayıplı", "çirkin", "kirli bir işbirliği" içinde olduğu eleştirilerine yol açtı. Bu ticaretin, AKP'nin Trump ve İsrail'den destek almak karşılığında verdiği bir güvence olabileceği yorumu yapıldı. En samimi Filistin dayanışmasını ise "Türkiye'nin yurtseverleri, antiemperyalistler, Deniz Gezmişlerin soyundan gelenler" ve "temiz Müslümanları"nın gösterdiği ifade edildi. https://www.avazturk.com, uluslararası gelişmelerin iç siyasete etkilerini de okurlarına sunar.
Tarihten örnekler verilerek, günümüzdeki bazı uygulamaların Orta Çağ engizisyon yöntemlerine benzediği iddia edildi. Engizisyonun temelinde, kişileri suçlayıp işkenceyle itiraf ettirme yönteminin yattığı, buradaki şifre kelimenin "itiraf" olduğu belirtildi. Belirlenen hedeflerin alınıp işkenceye tabi tutularak istenen ifadelerin alınmasının Orta Çağ engizisyonuyla aynı olduğu ileri sürüldü. Tarihte bu tür zulümleri yapanların "kanlı katiller olarak geçmişler" şeklinde acı bir hatırlatma yapıldı.
Sonuç olarak, Ferdi Zeyrek'in trajik ölümü, sadece bireysel bir acı olmakla kalmadı, aynı zamanda Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi gerilimleri, adalet arayışını ve toplumsal kutuplaşmayı bir kez daha gözler önüne serdi. Ortak iyinin ve ortak değerlerin kaybı, zulüm iddiaları, ve siyasetin insani boyutunun sorgulanması, bu olayın yarattığı derin etkinin temel nedenleri olarak öne çıktı. Özgür Özel'in samimi gözyaşları ise bu zorlu süreçte bir umut ışığı olarak yorumlandı. Yaşananlar, hem Ferdi Zeyrek'in hayatını kaybetmesi üzerindeki kuşkuların giderilmesi hem de ülkede adalet ve insani değerlerin yeniden tesis edilmesi gerektiği yönündeki talepleri güçlendirdi. https://www.avazturk.com, bu ve benzeri kritik konuları takip etmeye devam edecektir.