Grev Hakkı Var Ama Yasak
İşçilerin grev hakkı kağıt üzerinde mi kalıyor? Murat Muratoğlu’nun sarsıcı analiziyle gerçeği keşfedin! Hemen okuyun, şoke olun!
Türkiye’de işçilerin grev hakkı, anayasal bir hak olmasına rağmen pratikte adeta bir yasağa dönüşüyor! Nefes Gazetesi köşe yazarı Murat Muratoğlu, 1 Ağustos 2025’te yayımlanan “Grev hakkı var ama yasak!” başlıklı yazısında, işçilerin hak arama mücadelesinin iktidar tarafından nasıl engellendiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. İzmir’deki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinden Kocaeli’deki fabrika eylemlerine kadar, grevlerin hükümet tarafından “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklanması, emekçilerin sesini kısmaya devam ediyor. Bu skandalın perde arkasını öğrenmek için makalenin devamını okumaya devam edin.
Muratoğlu, yazısında, Türkiye’nin grev hakkındaki çelişkili tutumunu sert bir dille eleştiriyor. Anayasa’nın 54. maddesi grev hakkını güvence altına alırken, 2017’den bu yana Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde başlayan ve hâlâ devam eden grev yasakları, işçilerin elini kolunu bağlıyor. Diken’in 2023’te aktardığına göre, Muratoğlu, “Koca ülkede grev hakkı sadece İzmir’de mi var?” diyerek, grevlerin yalnızca “Avrupai” şehirlerde tolerans gördüğünü ironik bir şekilde vurguluyor. Örneğin, Kocaeli’de bir otomotiv fabrikasında işçilerin toplu iş sözleşmesi talebiyle başlattığı eylem, “ekonomik istikrar” gerekçesiyle yasaklandı. Bu çifte standardın detaylarını anlamak için okumaya devam edin.
Yazar, geçmişte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın grev konusundaki tutumundaki değişimi de gözler önüne seriyor. 1988’de, Erdoğan’ın darphane işçilerinin grevinde “grev gözcüsü” olarak, “Alın terinin kutsallığından” bahsettiğini hatırlatan Muratoğlu, bugünkü politikalarını eleştiriyor. Sözcü’de 2023’te yayımlanan yazısında, Muratoğlu, Erdoğan’ın “OHAL’den istifade ile grev tehdidi olan yere anında müdahale ediyoruz” sözlerini alıntılıyor. Bu dönüşüm, işçilerin hak arama mücadelesine vurulan bir darbe olarak niteleniyor. Erdoğan’ın bu çelişkili duruşunun arka planını keşfetmek için okumaya devam edin.
Grev yasaklarının ekonomik boyutu da Muratoğlu’nun yazısında önemli bir yer tutuyor. Türkiye’de 2025’te asgari ücretin 22 bin TL’ye yükselmesine rağmen, işçilerin reel gelirlerinin %40 eridiği belirtiliyor. TÜİK’in tartışmalı enflasyon verilerine rağmen, marketlerdeki fiyat artışları %70’i aşmış durumda. Kocaeli’deki fabrika işçileri, toplu iş sözleşmesiyle maaşlarına %25 zam talep ederken, hükümetin grevi yasaklaması, işçileri çıkmaza sürüklüyor. Muratoğlu, “Üretim durmasın diye işçiler susturuluyor,” diyerek, ekonomik kırılganlığın faturasının emekçilere kesildiğini savunuyor. Bu ekonomik adaletsizliğin detaylarını öğrenmek için okumaya devam edin.
Sosyal medyada da grev yasakları büyük yankı uyandırıyor. X platformunda #GrevHakkı etiketiyle yapılan paylaşımlar, işçilerin öfkesini yansıtıyor. Bir kullanıcı, “Grev yasak, zam yok, geçim imkânsız! Bu nasıl adalet?” paylaşımıyla tepkisini dile getirdi. Muratoğlu, bu tepkileri yazısında, “Halk artık susmuyor, ama iktidar duymuyor,” diyerek destekliyor. Öte yandan, yandaş medya, grev yasaklarını “ekonomik istikrar” için gerekli görürken, bağımsız medya organları, işçilerin haklı mücadelesine dikkat çekiyor. Bu toplumsal çığlığın yankılarını anlamak için okumaya devam edin.
Muratoğlu’nun yazısında, sendikaların zayıflatılması da eleştiriliyor. Türkiye’de sendikalaşma oranı %14’te kalırken, sendikaların grev kararlarına hükümetin müdahalesi, işçilerin örgütlenme hakkını baltalıyor. 2024’te DİSK’in raporuna göre, grev yasakları nedeniyle 50 bin işçi hak kaybına uğradı. Muratoğlu, “Sendikalar kapatılsın, işçiler aidat ödemesin bari!” diyerek, bu durumu ironik bir şekilde eleştiriyor. Sendikaların ve işçilerin bu çıkmazdaki mücadelesini keşfetmek için okumaya devam edin.
Siyasi muhalefet, grev yasaklarına karşı sesini yükseltiyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kocaeli’deki fabrika eylemlerine destek vererek, “İşçinin grev hakkı gasp edilemez. Bu yasaklar, emek düşmanlığının kanıtıdır,” dedi. Özel’in bu çıkışı, işçiler arasında umut yaratırken, iktidar cephesinden sert tepkiler aldı. İktidar medyası, grev taleplerini “ekonomiyi sabote etme” girişimi olarak nitelendiriyor. Muratoğlu, bu siyasi çekişmeyi, “İktidar, işçiyi değil, patronları koruyor,” diyerek özetliyor. Bu siyasi tartışmaların detaylarını öğrenmek için okumaya devam edin.
Muratoğlu’nun yazısı, sadece bir eleştiri değil, aynı zamanda işçilerin hak arama mücadelesine bir destek çağrısı. Yazar, “İşçiler, alın terinin karşılığını almak için mücadele ediyor, ama karşılarında bir duvar var,” diyerek, grev yasaklarının toplumsal adaletsizliği derinleştirdiğini vurguluyor. Türkiye’nin dört bir yanında, sessizce yükselen bu çığlık, artık daha fazla bastırılamıyor. Peki, bu mücadele nereye varacak? Daha fazla bilgi için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Gerçek şu: Grev hakkı, kağıt üzerinde bir hak olmaktan çıkıp işçilerin elinde bir silaha dönüşmedikçe, Türkiye’de emekçilerin sesi duyulmayacak. Bu yasaklar, sadece işçileri değil, adalet arayan herkesi susturmayı hedefliyor.