‘Güçlü olun, bu günler geçecek’ çağrısıyla morali yüksek tutuyorlar
Silivri 9 Numaralı Cezaevi’nde tutukluların moral dolu duruşu, umut ve dayanışma mesajları... Bu içeriği okumadan öteye geçmek mümkün değil!
Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ün aktardığına göre, Marmara 9 Numaralı Cezaevi ziyaretlerine sık sık giden bir avukat, içerideki atmosferi sözünü kesmeden anlatıyor. İlk başta sıradan gibi görünse de ilerledikçe sayfalar, umudun nasıl bir inanca dönüştüğünü gözler önüne seriyor… devam ediyor…
Cezaevinin kapısından içeri adım attığınızda, griliğiyle bilinen duvarların ardında dirayetli bir topluluğun yaşadığını fark ediyorsunuz. Ve işte o nokta, haberin devamında okuyucuyu kendine çekecek dokuyu yaratıyor — devam ediyor…
Avukatın izlenimlerine göre:
Ekrem İmamoğlu, cezaevinde ciddi biçimde zayıflamış olsa da moralini yüksek tutuyor. Görüşme kabininden “Güçlü olun. Ben güçlüyüm. Bu günler geçecek…” diye sesleniyor. “Bir şey yapmadık. Harcama birimizde artmış değil. Güçlü durun; buradan güçlü çıkacağız.” sözleri cezaevinin duvarlarından öteye uzanan bir inanç yaratıyor.
Aykut Erdoğdu, hem kendisi güçlü hissediyor hem çevresindekilere moral aşılıyor. “Bu günlerin geçeceğini” sık sık yineliyor ve bu söz, diğer tutuklular için umut kaynağı oluyor.
Resul Emrah Şahan (Şişli Belediye Başkanı), pozitif ve enerjisiyle çevresini etkiliyor. Sanki cezaevinde değil makamında gibi davranması dikkat çekiyor.
Buğra Gökçe ise ağırbaşlı duruşunu koruyor; zihni ve duruşuyla burada olduğunu hissettiriyor.
Zeydan Karalar, “Adana gibi başkan” olarak tanınıyor. “Taş gibi duruyor”, cezaevinin sınırlarında değil sanki Adana’da olmayı bekler gibi. “Benim burada işim ne?” sorusu, hem ironik hem güçlü.
Can Atalay, fiziksel ve ruhsal avantajını koruyor; moralini yüksek tutmaya çalışıyor.
Osman Kavala, tam anlamıyla cezaevinde çalışkan bir varlık: Defter ve kalemiyle “sürekli çalışıyor, yazıyor, yorumluyor…” Ülkenin gidişatı ve yasaların uygulanmaması karşısındaki kaygılarını sessizce kaleme döküyor.
Fatih Altaylı, genç avukatların ve ziyaretçilerin uğrak noktası. Cezaevine uyum sağlamış durumda; öğle saatlerinde güneşleniyor, gazetecilik reflekslerini cezaevi düzeninde de sürdürüyor.
Ve şimdi işte haberin kalbi: Bu tutuklular sıradan siyasetçiler ya da isimler değil; güçlü direniş sembolleri. Her biri, içerdeki zor koşullara rağmen umudu diri tutuyor, morallerine yatırım yapıyor, birbirine umut taşıyor. “Bu günler geçecek” mesajı, yalnızca bir söz değil — cezaevine örülen bir manifesto haline gelmiş durumda.