Hong Kong'un Son Direniş Kalesi Yıkıldı
Beş yıldır Çin'in Ulusal Güvenlik Yasası altında ezilen Hong Kong'da, son aktif demokrasi yanlısı siyasi grup da dağılma kararı aldı. Bu karar, şehrin siyasi geleceği üzerinde derin bir gölge bırakırken, aktivistler direnişin geleceğini sorguluyor.
Hong Kong'un özgürlük mücadelesinde bir dönüm noktası yaşanıyor ve bu haber makalemiz, şehrin uzun süreli direnişinin son fısıltılarını, ardında bıraktığı boşluğu ve geleceğe dair endişeleri detaylandırarak size ulaşıyor. Hikaye devam ediyor ve sizi, bu çarpıcı gelişmelerin merkezine davet ediyoruz.
Beş yıl önce Çin'in Hong Kong için yürürlüğe koyduğu sözde Ulusal Güvenlik Yasası'nın ardından, şehirde demokratikleşme umutları adeta birer birer sönüyor. Bu yasa kapsamında 350'den fazla demokrasi yanlısı aktivist ve siyasi figür, "isyana teşvik" ve "ayrılıkçılık" suçlamalarıyla tutuklandı. Ancak baskı bununla da sınırlı kalmayıp, günlük hayata nüfuz ederek sıradan vatandaşların hayatlarını da etkilemeye başladı. Bu durum, Ulusal Güvenlik Yasası öncesinde Pekin'den önemli ölçüde özerkliğe sahip olan Hong Kong'daki son aktif muhalif grubun da sonunu getirdi.
Bu korkutucu baskı ortamında, Hong Kong'un son aktif demokrasi yanlısı partisi olan Sosyal Demokratlar Birliği (League of Social Democrats - LSD), küçük ve dar bir odada son toplantısını gerçekleştirdi. Parti, derin bir üzüntüyle yaptıkları açıklamada, "muazzam siyasi baskı karşısında ve özellikle üyelerimiz ile yoldaşlarımız için sonuçları dikkatle değerlendirdikten sonra, dağılmak gibi zor bir karar aldıklarını" duyurdu. LSD, 2019'da Hong Kong'u sarsan kitlesel demokrasi yanlısı protestolarda lider bir sesti ve Çin, bu huzursuzluğa Ulusal Güvenlik Yasası'nı dayatarak yanıt vermişti. Bu yasa, "yıkıcı faaliyetlerde" bulunduğu düşünülen herkes için ağır cezalar içeriyor. DW News'in YouTube videosu transkriptine göre, yetkililer yeni kurallarla sert bir şekilde bastırma uygulamasına giderek siyasi muhalefeti bastırdı; demokrasi yanlısı kampanyacılar ya hapse atıldı ya da kaçmak zorunda kaldı. Beş yıl sonra bile bu baskı genişlemeye devam ediyor; demokratik hareketlerle bir zamanlar ilişkili olan dükkanlar, teftişler, isimsiz şikayetler ve düzenleyici denetimler nedeniyle büyük baskı altında olduklarını belirtiyor. Vatandaşlar, avazturk.com adresinde de benzer haberlere rastlayabileceğiniz gibi, "alanlarının daraldığını", "insanların sürekli yetkililere ihbarda bulunduğunu" ve "mantıksız ve anormal bir durumla karşı karşıya olduklarını" ifade ediyor.
Ulusal Güvenlik Yasası'nın kesin olarak yerleşmesiyle birlikte, Sosyal Demokratlar Birliği, Hong Kong'un yakın gelecekte liberalleşebileceğine dair hiçbir boş umuda sahip olmadığını dile getirdi. Ancak, şehre destekçilerine son bir mesajla veda ettiler: "Sosyal Demokratlar Birliği'nin bir zamanlar var olmasından derinlemesine minnettarım. Gelecekte toplumda marjinalleştirilmiş kişiler için sarsılmaz, kararlı ve tutarlı bir şekilde konuşan seslerin hala var olmasını içtenlikle umuyorum". Çin üzerine Parlamentolar Arası İttifak'tan Chongching Kuang, DW News'e yaptığı açıklamada, LSD'nin dağılmasının Hong Kong'daki demokrasi hareketini "çok vahim bir duruma" soktuğunu belirtti. Kuang'a göre, LSD son aktif demokrasi yanlısı siyasi partiydi ve onlar olmadan şehirde "demokrasi arayışını yansıtan aktif bir siyasi parti kalmadı". Geçtiğimiz iki yılda, diğer üç büyük demokratik parti de Hong Kong hükümetinden gelen baskılarla dağılmıştı.
Bu gruplar üzerinde ne tür bir baskı olduğunu sorulduğunda, Chongching Kuang, 1 Temmuz'dan önce LSD'ye yetkililerden çok sayıda üyenin "dağılmanız gerekiyor" mesajıyla yaklaştığını aktardı. Önceki iki yılda dağılan diğer partiler için de benzer bir durum yaşanmış; yetkililer onları düzenli olarak "çay veya kahve içmeye" davet etmiş, sürekli telefonla iletişim kurmuş ve varlıklarının Ulusal Güvenlik Yasası kapsamında bir suç teşkil ettiği mesajını iletmişlerdi. Kuang, "Dağılmazsanız, siz ve çevrenizdeki kişiler vahim sonuçlarla karşılaşacaksınız" mesajının, şehirde mücadeleye devam eden herkese hükümet tarafından verilmeye çalışılan bir mesaj olduğunu vurguladı. Bu sonuçlar, ömür boyu hapis cezası anlamına gelebiliyor. Kuang, birçok arkadaşının ve demokratik kampanya yürüten kişinin, hatta medya mensupları gibi Jimmy Lai'nin bile bu yasa kapsamında ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığını belirtti.
Şu anda şehirde protesto için çok sınırlı bir alan bulunuyor. Örneğin, son 4 Haziran'da (Tiananmen Katliamı'nı anma günü) birçok kişi, eskiden anma törenlerinin yapıldığı Victoria Park'ta durup muz yiyerek kendi yöntemleriyle anmaya çalıştı, ancak polis tarafından hemen çevrildiler. Polis, yetkililere karşı en ufak bir direniş veya itaatsizlik sinyalinden bile "çok korkuyor". Buna rağmen, birçok kişi günlük hayatlarında küçük şeylerle direnmeye devam ediyor; Çin ürünlerini reddetmek veya en azından günlük yaşamlarında özgür kalmaya çalışmak gibi. Ancak, Chongching Kuang bu durumun "gerçekten iyi bir yöne gitmediğini" belirtti. Kuang, önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde sahada çok sınırlı bir direniş beklenebileceğini, ancak bunun "insanların özgürlük ve demokrasi mücadelesini unuttuğu anlamına gelmediğini" de ekledi. Kuang, Çin'de de her gün çok sayıda direnişin yaşandığını ancak bunların rapor edilmediğini belirtirken, Hong Kong'un yakın gelecekte demokratik veya özgür olup olmayacağını yargılamanın zor olduğunu ifade etti.
Ve şimdi, Hong Kong'un bu karanlık tünelinde, gerçek bir dönüm noktasına geliyoruz: Sosyal Demokratlar Birliği'nin dağılmasıyla birlikte, Hong Kong'da artık demokrasi arayışını yansıtan ve Çin'in Ulusal Güvenlik Yasası'na karşı duran aktif hiçbir siyasi parti kalmamıştır. Bu, bir zamanlar Asya'nın en özgür şehirlerinden biri olan Hong Kong'da organize siyasi muhalefetin fiilen sonu anlamına gelmekte ve şehrin geleceğinde demokratik seslerin neredeyse tamamen silinmesine yol açmaktadır.