Değerli okuyucularımız, Türkiye siyaseti ve yargı gündemi, son zamanlarda Aziz İhsan Aktaş ismiyle adeta çalkalanıyor. CHP’li Beşiktaş Belediyesi’ne yönelik başlatılan ve geniş yankı uyandıran operasyonda suç örgütü kurup yönetmek suçundan tutuklanan Aktaş'ın itirafçı olmasıyla birlikte ev hapsine çıkarılması, ardından da birçok CHP’li belediye başkanının onun ifadelerine dayanarak tutuklanması, kamuoyunda büyük bir şok etkisi yarattı. Ancak bu gelişmelerin derinliklerine inildiğinde, göz ardı edildiği iddia edilen çok daha büyük bir tablonun varlığı gün yüzüne çıkıyor; zira Aziz İhsan Aktaş Suç Örgütü soruşturmasında adı geçen şirketlerin kamu kurumlarından aldığı ihalelerin dökümü, adaletin nasıl bir çifte standartla işlediği sorusunu akıllara getiriyor ve bu çarpıcı detayları öğrenmek için okumaya devam edin.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın, Aktaş bağlantılı şirketlerin ticari sicil kayıtlarıyla birlikte kuruldukları günden bu yana aldıkları ihalelerin detaylı dökümünü ortaya çıkarmasıyla birlikte, tam 15 yıl gibi uzun bir süreyi kapsayan 594 adet kamu ihalesinin verildiği anlaşıldı. Bu 594 ihalenin dağılımı ise, skandalın asıl boyutunu gözler önüne seriyor: 17 şirketten 5’inin Elektronik Kamu Alımları Platformu (EKAP)’ta ihale kazandığına dair herhangi bir kayda rastlanmazken, kalan 12 şirket kamu kuruluşları ve belediyelerden toplam 594 ihale almış bulunuyor. Bu ihalelerin sadece 121’i CHP’li belediyelerden alınmışken, geriye kalan 473 ihale AKP’li belediyeler ve çeşitli kamu kurumları tarafından verilmiş olup, bu devasa ihale ağının tüm ayrıntılarını keşfetmek için okumaya devam edin.

Aziz İhsan Aktaş bağlantılı şirketlerin aldığı ihalelerin yüzde 20.37’sini veren CHP’li başkanların 13’ü tutuklanırken, ihalelerin yüzde 79.63’ünü veren AKP’li belediyelerle kamu kurumlarının sorumlularına ise dokunulmaması, kamuoyunda büyük bir eşitsizlik ve adaletsizlik algısı yaratıyor. Aktaş’ın ihale aldığı kurumlar listesi ise, bu ağın ne denli yaygın olduğunu çarpıcı bir şekilde gösteriyor: Trabzon, Isparta, Elazığ, Yozgat, Şanlıurfa, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Kocaeli ve Ordu gibi onlarca belediyenin yanı sıra, Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, TRT, Toprak Mahsulleri Ofisi, Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ), Devlet Su İşleri (DSİ), Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ), Türkiye Adalet Akademisi, Yargıtay, Tütün ve Alkol Piyasası Kurumu (TAPDK), Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE), Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Sağlık Bakanlığı’na bağlı çok sayıda hastane, Aile Bakanlığı’na bağlı huzurevleri, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtları ile Gaziantep, Uludağ, Pamukkale, Süleyman Demirel, Celal Bayar, 19 Mayıs ve 18 Mart gibi pek çok üniversite de bu ihale verilen kurumlar arasında yer alıyor. Bu karmaşık tablonun daha derinlemesine incelenmesi için okumaya devam edin.

İtirafçı Aziz İhsan Aktaş’ın ifadeleri gerekçe gösterilerek tutuklanan belediye başkanları arasında Rıza Akpolat (Beşiktaş), Zeydan Karalar (Adana Büyükşehir), Ahmet Özer (Esenyurt), Utku Caner Çaykara (Avcılar), Hakan Bahçetepe (Gaziosmanpaşa), Oya Tekin (Seyhan) ve Kadir Aydar (Ceyhan) gibi isimler bulunuyor. Bu tutuklamaların ardından, Aktaş’la ilişkili olduğu belirtilen şirketlerin detaylı dökümleri ise, işin kapsamını gözler önüne seriyor; örneğin, Bilginay Temizlik Hizmetler ve Yemekçilik, 2007’de Antalya’da kurulmuş, 2014’te Ramazan Aktaş ve Özkan Aktaş tarafından alınarak Ankara’ya taşınmış ve şu an Ramazan Murat Aktaş, Tekin Aktaş ve Uğur Aktaş’a ait görünürken, Aziz İhsan Aktaş’ın doğrudan ortaklıkta adı geçmemesine rağmen bu şirket 2011’den bu yana 20’si CHP’li belediyeden, 91’i ise AKP’li belediyeler ve kamu kurumlarından olmak üzere toplam 131 ihale almış durumda. Bu detaylı incelemelerin devamı için okumaya devam edin.

Diğer dikkat çeken şirketlerden İçkale Sosyal Hizmetler ve Taşımacılık, 2015’te Diyarbakır’da kurulup 2017’de Doğan Aktaş tarafından alınmış olup, Aziz İhsan Aktaş’ın ticaret sicilinde kaydı olmamasına karşın, şirket 2017’den bu yana 13’ü CHP’li belediyeden, 18’i AKP’li belediye ve kamu kurumlarından olmak üzere 31 ihale elde etmiş. Akdeniz Temizlik ve İlaçlama Hizmetleri ise, 2000 yılında Antalya’da kurulmuş ve şu anki sahipleri Savaş Vural, Mehmet Güzmen ve Kısmet Çorakçı Kanat olarak görünürken, Aziz İhsan Aktaş’ın adı kayıtlarda yer almamasına rağmen şirket 2015’ten bu yana 1’i CHP’li belediyeden, 3’ü AKP’li belediyelerden olmak üzere sadece 4 ihale almıştır. Bu şirketlerin karmaşık ilişkiler ağını anlamak için okumaya devam edin.

Aziz İhsan Aktaş’ın doğrudan ortak olduğu veya kısa süreyle yer aldığı şirketler de mevcut; örneğin İçkale Gıda İnşaat Temizlik Nakliye, 2001’de Diyarbakır’da kurulmuş, Aktaş 2004’te ortak olup 2005’te ayrılmış olmasına rağmen, bu şirket 2011’den bu yana tamamı AKP’li belediyelerle ve büyük bölümü Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullardan olmak üzere toplam 116 ihale almıştır. Şanlıurfa’da 2011’de kurulan ve merkezi İstanbul’a taşınan Vekontek Sağlık Anonim Şirketi ise, Aziz İhsan Aktaş’ın adı kayıtlarda geçmemesine rağmen 2011’den bu yana 4’ü CHP’li belediyeden, 16’sı AKP’li belediyelerden toplam 20 ihale kazanmıştır. Ayrıca, 2021 yılında Aziz İhsan Aktaş tarafından İstanbul’da kurulan Provek İlaç Kimsa Sanayi ve Ticaret, 2022’den bu yana 9’u CHP’li belediyeden, 17’si AKP’li belediye ve kamu kurumundan toplam 26 ihale almış ve bu doğrudan bağlantının önemi göz ardı edilemez olup, daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam edin.

Ticari sicilde Aktaş’ın kaydı bulunmayan ancak ilişkili olduğu belirtilen İntursa Denizcilik ve Taşımacılık Sanayi, 2017’den bu yana 2’si CHP’li, 3’ü AKP’li belediyeden olmak üzere 5 ihale almıştır. Benzer şekilde, sahibi birkaç kez el değiştiren ve şu anda Yusuf Akın’a ait görünen Barka Atık Yönetimi Taşımacılık Proje Danışmanlığı da 2013’ten bu yana 20’si CHP’li belediyeden, 35’i AKP’li belediye ve kamu kurumundan toplam 55 ihale almıştır. Tüm-Pa Temizlik İnşaat ve Pazarlama, 1996’da kurulup 2008’de Özkan Aktaş ve Mehmet Cihan Çeken tarafından satın alınarak merkezi Ankara’ya taşınan ve şu anki sahipleri arasında Doğan Aktaş’ın da bulunduğu bir şirket olarak, 2011’den bu yana 5’i CHP’li belediyeden, 84’ü AKP’li belediye ve kamu kurumundan toplam 89 ihale almıştır. Bu karmaşık ticari ilişkilerin nasıl bir örgü oluşturduğunu görmek için okumaya devam edin.

Diyarbakır’da 2010’da Aziz İhsan Aktaş ve Doğan Aktaş ortaklığında kurulan ve sonrasında hisselerini devreden 5M Kurumsal Hizmetler ve Araç Kiralama, 2010’dan günümüze kadar 3’ü CHP’li belediyeden, 80’i ise AKP’li belediyeler ve kamu kurumlarından olmak üzere 83 ihale almıştır. Doğrudan Aziz İhsan Aktaş’a ait görünen ve 2019’da kurulan, 1 milyar lira sermayeli Elif LPG ve Akaryakıt Dağıtım şirketi ise konkordato ilan etmiş olmasına rağmen, 2023’ten bu yana 4’ü CHP’li belediyeden, 2’si Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nden olmak üzere toplam 6 ihale almıştır. Son olarak, Erzurum’da 2013’te kurulan Güven Asfalt Petrol Ürünleri ve Taşımacılık şirketi, 2021’den bu yana 21’i İBB’ye bağlı İsfalt ve İzmir Büyükşehir’e bağlı İzbeton’dan, 7’si ise MTA, Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğü’nden olmak üzere toplam 28 ihale almıştır. Tüm bu veriler, ihalelerin dağılımındaki dikkat çekici dengesizliği gözler önüne seriyor ve skandalın gerçek yüzünü anlamak için son paragrafı mutlaka okumalısınız.

Tüm bu detaylar ışığında, Aziz İhsan Aktaş’ın itirafçı olmasıyla birlikte yargılanan ve tutuklanan CHP’li belediye başkanlarının durumu ile Aktaş bağlantılı şirketlerin aldığı ihalelerin büyük çoğunluğunun (%79.63) AKP’li belediyelerden ve kamu kurumlarından gelmesine rağmen bu taraftan hiçbir yetkiliye dokunulmaması, Türkiye’deki adalet sistemi ve kamu ihale süreçlerindeki derin çifte standart iddialarını bir kez daha gündeme getiriyor ve kamu vicdanında büyük soru işaretleri oluşturuyor; bu ve benzeri sansasyonel haberlerin detaylarını, Türkiye’nin güvenilir haber kaynaklarından biri olan https://www.avazturk.com adresinden takip edebilirsiniz, zira bu durum, soruşturmaların tarafsızlığına ve hukukun üstünlüğü ilkesine olan inancı zedeleme potansiyeli taşıyor ve kamu kaynaklarının şeffaf kullanımı konusundaki endişeleri artırıyor.