İmamoğlu'ndan Sarsıcı Meydan Okuma: "Kafanı Kuma Gömsen de Gerçekler Peşinde, Bir Yere Kaçamazsın!"
Ekrem İmamoğlu, 101 kişinin malına el konulması iddialarına karşı sert çıkarak "ilgili şahıs"a cesur bir meydan okumayla seslendi. Hak hukuk ve adaletin önemini vurgulayıp, dosyaların şeffaflıkla kamuoyuna açılmasını talep eden İmamoğlu, "rüyalarından...
Türkiye siyaseti, alışılagelmiş dinginliğini bir kez daha terk ederek tansiyonu yükselten yeni bir dönemece girdi. Ülke gündemine bomba gibi düşen iddialar ve bu iddialara verilen sert yanıtlar, kamuoyunda büyük yankı uyandırırken, özellikle bir ismin yaptığı konuşma adeta siyasi sahneyi ateşe verdi. Her kelimesi, her vurgusuyla gündemin zirvesine oturan bu tarihi meydan okuma, sadece mevcut dengeleri sarsmakla kalmayıp, gelecek günlerde yaşanabilecek büyük hesaplaşmaların da sinyalini veriyor. Türkiye, soluk soluğa bir bekleyiş içinde, bu dev restleşmenin sonuçlarını merakla izliyor.
İzmir'den yükselen cesur bir ses, siyasetteki sessizliği yırtarak çarpıcı açıklamalara imza attı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halktv YouTube kanalında yayınlanan konuşmasında, 101 kişinin malına mülküne el konulması iddialarına sert tepki göstererek, bu tür hamlelerin kendisini yalnız bırakmayacağını, aksine milletin kendisiyle olduğunu net bir dille ifade etti. İmamoğlu'nun sözleri, adeta bir isyan bayrağı niteliğindeydi: "Yahu siz 101 kişinin malına mülküne el koyarak beni yalnız bırakacağınızı mı düşünüyorsunuz millet benimle millet Millet benimle bunlar körleşmiş bunlar körleşmiş varsa yoksa varsa varsa yoksa koltuk o koltuk senin mi o koltuk milletin o koltuk Türkiye Cumhuriyeti'nin o koltuk bir saltanatın değil ha o koltuk o koltuk bir ailenin değil milletin evlatlarının sizin sizin hanımefendiler beyefendiler hepinizin ey ilgili şahıs o biliyor kendini seni gidi seni kafanı kuma kafanı kuma gömerek gerçeklerden kaçamazsın gerçekler seni kovalıyor gerçekler senin peşinde bir yere kadar kaçabilirsin ama kurtulamazsın". Bu ifadeler, mevcut iktidara yönelik doğrudan bir eleştiri ve koltuk hırsı olarak yorumladığı durumu açıkça hedef alıyordu.
İmamoğlu, kendisinin sindirileceğini, korkup kaçacağını düşünenlere de Ramazan ayının manevi atmosferinde net bir mesaj gönderdi. "Sanıyor ki ben sineceğim sanıyor ki ben korkup kaçacağım bakın bu mübarek Ramazan gününde söylüyorum ey ilgili şahıs sana kötü bir haberim var vallahi de billahi de tallahi de rüyalarından çıkmayacağım korkmayacağım silmeyeceğim sen beni bir köşeye çekilip susacağımı zannediyorsun" sözleriyle kararlılığını vurgulayan İmamoğlu, "şantaj montaj" gibi iddialara başvurmadan doğrudan konuştuğunu belirtti. "Birilerinin yaptığı gibi sevgili dostlarım dış güçler örgütler şebekeler dış sermaye bilmem ne falan demiyorum daha net bir şey söylüyorum" diyerek sözlerinin arkasında durduğunu gösterdi. Bu sert çıkışlar ve siyasetin nabzını tutan detaylı analizler için daha fazla bilgiye https://www.avazturk.com adresinden ulaşabilirsiniz. İmamoğlu, eğer arkadaşlarının en ufak bir haksızlığa veya hukuksuzluğa karışmışsa, tüm dosyaların açılmasını, belgelerin kamuoyuyla açıkça paylaşılmasını talep etti.
Konuşmasının en çarpıcı anlarından biri ise doğrudan "Hodri Meydan" çağrısıydı. İmamoğlu, "Buradan sesleniyorum sana Hodri Meydan hodri meydan meydan okuyorum elinizde ne varsa dökün ortaya ama öyle adalet adalet hukut adalet ama öyle uydurma belgelerle gizli tanık beyanlarıyla belediye başkanlarını yol arkadaşlarımı dostumu arkadaşımı o şekilde değil Mertçe Mertçe Mert Mert ol mert hakka ve hukuka uygun olarak dökün dökün ortaya millet de görsün" ifadelerini kullandı. Bu, şeffaflık ve adil yargılanma talebini en üst seviyeye taşıyan bir hamleydi. Daha da ileri giden İmamoğlu, halkın vergileriyle ayakta duran TRT'de canlı yayın yapılmasını ve savcıların kendi arkadaşlarını sorgulamasını istedi: "Hatta gelin hepimizin vergileriyle ayakta duran benim de hakkımın olduğu TRT canlı yayın yapsın senin savcıların sorsun benim arkadaşlarım yanıtlasın 86 milyon duysun görsün karar versin kim ahlaklı hangi dönem kamu ve millet korulmuş hangi dönem milletin kaynakları peşkeş çekilmiş canlı yayında bu memleket izlesin".
İzmir'den yaptığı bu meydan okumayı, yürekli İzmirlileri de şahit göstererek tamamlayan İmamoğlu, "Buradan İzmir'den yürekli İzmirlileri tam göbeğinden soruyorum var mı yüreğin var mı cesaretin haydi bakalım ben ben meydan okumama verecek yanıtım varsa bekliyorum yoksa yine sarayın odalarına saklanarak mı konuşacaksın uydurma gizli tanık seversin o yalanları boy boy medyanda yayınlayarak bu milleti kandıracağını sanarsın sana kimse inanmıyor" sözleriyle muhatabına net bir şekilde seslendi. Bu sözler, sadece bir siyasi restleşmenin değil, aynı zamanda Türkiye'nin adalet, şeffaflık ve hesap verebilirlik arayışının da bir yansıması olarak değerlendiriliyor. İmamoğlu'nun bu cesur çağrısı, iktidara bir kez daha hesap sorma cesareti göstererek, siyasi arenada daha önce eşine az rastlanan bir açıklık ve kararlılık sergiledi. Bu tarihi konuşma, Türkiye'nin siyasi geleceği için bir dönüm noktası olabilir ve önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmelere damgasını vurmaya aday görünüyor. İmamoğlu'nun "rüyalarından çıkmayacağım" sözü, onun bu mücadelenin peşini bırakmayacağının en net ilanıyken, "Hodri Meydan" çağrısı, tüm kamuoyunu bu dev hesaplaşmaya tanıklık etmeye davet eden sarsıcı bir çağrı olarak tarihe geçiyor; zira İmamoğlu, bu adımlarla sadece kendi arkadaşlarının değil, tüm Türkiye'nin hak arayışının sesi olmaya soyunuyor!