İmamoğlu’nun Beraatini İsteyen Hâkimin Görev Yeri Apar topar Neden Değiştirildi?

İmamoğlu’nun Beraatini İsteyen Hâkimin Görev Yeri Apar topar Neden Değiştirildi?

Yargı koridorlarında yankılanan sarsıcı atama! İmamoğlu davasında kritik karara imza atan o hakimin kaderi değişti. Kamuoyunu sarsan bu olayın perde arkasında ne var?

Türk siyasi sahnesinin en tartışmalı figürlerinden biri olan Ekrem İmamoğlu’nun, bir kez daha yargısal bir karar nedeniyle gündeme gelmesi, kamuoyunda adalet sistemine yönelik ciddi soru işaretlerini beraberinde getirdi. Sadece İmamoğlu’nu değil, vicdan sahibi her vatandaşı derinden etkileyen bu skandal atama kararı, Türkiye’de hukukun geldiği noktayı gözler önüne serdi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada, heyet üyelerinden biri olan Hâkim Mehmet Can Kozan'ın beraat yönünde oy kullanmasının hemen ardından ağır ceza mahkemesinden alınıp İş Mahkemesi'ne atanması, tüm dengeleri altüst etti. Bu skandalın detayları, düşündüğünüzden çok daha derin. Makalenin devamında, bu olayın ardındaki karanlık sırları ve tüm detayları bulacaksınız.

Bu olayın yankıları, sadece İmamoğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı sert açıklama ile sınırlı kalmadı. Olayın tüm detayları incelendiğinde, bu atama kararının tekil bir olay olmadığı, daha önce de benzer vakaların yaşandığı ortaya çıkıyor. Hatırlayacağınız üzere, İmamoğlu'nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret davasına bakan bir diğer hakimin de Samsun'a tayin edilmesi, adliye kulislerinde büyük yankı uyandırmıştı. Bu durum, vicdanıyla karar veren hâkimlere yönelik sistematik bir "cezalandırma" politikasının işlediği iddialarını güçlendiriyor. İddialara göre, vicdanın sesi, adalet mekanizması içinde rahatsızlık yaratıyor ve bu rahatsızlığı gidermek için hızlıca harekete geçiliyor.

Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Birinci Dairesi tarafından yayınlanan kararname ile gerçekleşen bu atama, sadece bir görev değişikliği olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Mehmet Can Kozan’ın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nden İstanbul 45. İş Mahkemesi'ne atanması, hukuk çevrelerinde "ağır ceza" gibi prestijli bir görevden, "iş mahkemesi" gibi daha az etkili bir pozisyona geçiş olarak yorumlanıyor. Bu durum, vicdanıyla hareket etme cesareti gösteren her hakime gözdağı vermek olarak değerlendiriliyor. İmamoğlu'nun "Hakimlerin ibret olsun diye cezalandırıldığı bir sistemden ne vicdan çıkar, ne de adalet" sözleri, tam da bu tabloyu özetliyor.

Peki, bu karara sebep olan dava neydi? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle İmamoğlu hakkında “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret”, “tehdit” ve “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamalarından 2 yıl 8 aydan 7 yıl 4 aya kadar hapis cezası isteniyordu. Dava sonucunda İmamoğlu, "tehdit" ve "hakaret" suçlarından hapis cezasına çarptırılırken, "hedef gösterme" suçundan beraat etti. Ancak asıl bomba burada patlıyor: Dava heyetinde, karara şerh koyarak İmamoğlu'nun tüm suçlamalardan beraat etmesi gerektiğini belirten tek bir hâkim vardı: Mehmet Can Kozan.

İşte tüm olayın kilit noktası bu! Kozan'ın bu cesur kararı vermesinin üzerinden çok geçmeden görev yerinin değiştirilmesi, akıllara "Bu bir tesadüf mü, yoksa vicdanlı kararlara karşı bir cezalandırma mekanizması mı işliyor?" sorusunu getiriyor. İmamoğlu'nun sosyal medya paylaşımında dile getirdiği gibi, "Artık kimse yargının bağımsızlığı masalını, adil yargılama hikâyesini anlatmasın!" Bu olay, adalet terazisinin siyasi baskılar altında nasıl eğildiğini bir kez daha kanıtlıyor. Peki, bu kararların hesabını kim verecek? İmamoğlu'nun da işaret ettiği gibi, "Adaletin terazisi er ya da geç dengelenir. O gün geldiğinde kimse yaptıklarının hesabını vermekten kaçamayacak." Bu sözler, hukuka ve adalete olan inancını yitirmek istemeyen milyonlarca vatandaşın hislerine tercüman oluyor.