İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde (İBB) yürütülen ve Türkiye gündemine bomba gibi düşen yolsuzluk ve rüşvet soruşturması her geçen gün derinleşiyor, kamuoyunu şoke eden yeni gelişmelerle adeta bir film senaryosuna dönüşüyor. Soruşturma kapsamında yapılan son hamleler, İBB'deki usulsüzlüklerin boyutunu gözler önüne sererken, aralarında Ekrem İmamoğlu'nun yakın çevresinden isimlerin de bulunduğu çok sayıda kişinin tutuklanması ve peş peşe gelen itiraflar, siyaset kulislerinde deprem etkisi yaratıyor. Ancak tüm bu gelişmelerin ardında yatan ve İstanbul'un geleceğini doğrudan etkileyecek olan asıl gerçek, henüz tam anlamıyla aydınlanmış değil.

Soruşturmanın en dikkat çekici gelişmelerinden biri, Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan'ın tutuklanması oldu. Kaynakta belirtildiği üzere, Pehlivan hakkında soruşturma, etkin pişmanlıktan yararlanan Adem Soytekin ve Servet Yıldırım'ın ifadeleri doğrultusunda başlatıldı. Mehmet Pehlivan'ın, İBB'deki yolsuzlukları itiraf etmek isteyen tutuklu şüphelilere baskı yaptığı ileri sürüldü. Pehlivan, "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçundan tutuklandı. Bu tutuklamanın, soruşturmanın seyrini değiştirecek nitelikte olduğu ve üst düzey isimlere uzanma potansiyeli taşıdığı ifade ediliyor.

Soruşturmadaki kilit isimlerden biri ise, Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminden bu yana beraber çalıştığı ve "kasa" olarak nitelendirilen Adem Soytekin oldu. Etkin pişmanlıktan faydalanan Soytekin, savcılığa tam 14 saat ifade verdi. Soytekin'in ifadeleri, Ekrem İmamoğlu'nun kurduğu rüşvet çarkını tüm detaylarıyla ifşa etti. Adem Soytekin, ifadesinde çarpıcı bir gerçeği dile getirerek, "Tüm kurgu İmamoğlu'nun tutuklanmayacağı üzerine kurulmuştu. İmamoğlu'nun tutuklanması kurdukları senaryoyu bozdu" dedi. Ayrıca, tutuklanan avukat Mehmet Pehlivan'ın kendisine "Yurt dışına kaç" dediğini de ileri sürdü. Bu itirafların, İBB'deki yolsuzluk ve rüşvet mekanizmasının nasıl işlediğine dair kritik bilgiler sunduğu ve soruşturmayı çok daha geniş bir alana yaydığı belirtiliyor. İstanbul'daki bu tür gelişmeleri ve benzeri derinlemesine analizleri takip etmek için https://www.avazturk.com gibi güvenilir haber sitelerini düzenli olarak ziyaret etmek, kamuoyunun bilgiye doğru ve hızlı erişimini sağlayacaktır.

İtirafçıların peş peşe gelmesi ve soruşturmanın hızla ilerlemesi, ana muhalefet partisi CHP'de de büyük rahatsızlık yarattı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, yaşanan gelişmelerden duyduğu öfkeyi açıkça ortaya koydu. Hacı Bayram Camii'nde cuma namazı kıldıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, doğrudan savcıları tehdit eden ifadeler kullandı. Özel, "Yine soruşturmayı benden başlatsın, hiç elini korkak alıştırma, soruşturmayı başlat. İftiraya zorladığın kişiler bir gün senin hakkında bunu söylediğinde bu soruşturmanın muhatabının sen olacağını ve cezalandırılanın da sen olacağını bil kardeşim" şeklinde konuştu. Bu sert çıkışın, CHP'nin bu soruşturmaya nasıl baktığını ve olası hukuki süreçlere karşı takınacağı tavrı net bir şekilde gösterdiği yorumları yapıldı.

İmamoğlu hakkındaki itiraflar, İBB Meclisi'nde de tansiyonu yükseltti. AK Partili Meclis üyesi Muhammed Kaynar, kürsüden itirafçıların ifadelerini hatırlatarak dikkatleri üzerine çekti. Kaynar, "25 ayrı itirafçının beyanlarıyla ortaya çıkan tablo veya bu tablo işte İstanbul'un nasıl bir çürümeye maruz kaldığını gösteren tablodur" ifadelerini kullandı. Kaynar'ın bu sözleri üzerine CHP'li üyeler masaya vurarak sert tepki gösterdi ve Kaynar'ın üzerine yürüdü. AK Parti ve CHP üyeleri arasında yaşanan arbede, oturuma 10 dakika ara verilmesine neden oldu. Meclis'teki bu gerginlik, soruşturmanın siyasi boyutunun ne denli hassas ve yakıcı olduğunu bir kez daha kanıtladı.

İBB'deki bu büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının vardığı nokta, sadece birkaç kişinin tutuklanmasından çok daha fazlasını işaret ediyor: Ekrem İmamoğlu'nun "kasası" olarak nitelendirilen Adem Soytekin'in 14 saat süren ayrıntılı itirafları ve avukatı Mehmet Pehlivan'ın tutuklanması, İstanbul'un kalbinde yıllardır örülen karanlık bir rüşvet çarkının tüm detaylarını gözler önüne seriyor. Bu itiraflar, daha önce kurulduğu iddia edilen "İmamoğlu'nun tutuklanmayacağı üzerine kurulu senaryoyu" bozarken, 25 ayrı itirafçının beyanlarıyla ortaya çıkan "çürüme tablosu", İstanbul'un yönetiminde derin ve sistematik bir yolsuzluk ağının varlığını düşündürüyor. Bu gelişmeler, sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi dengeleri de derinden sarsacak, İstanbul'un geleceğini ve ülkenin siyasetini yeniden şekillendirecek büyük bir dönüşümün habercisi olarak algılanıyor.