İNSANA SERZENİŞ

İNSAN… ! Yaratılmışların en üstünü ama bir o kadar da en nankörüdür.

İNSAN… ! Bir avuç toprak, bir avuç sudur.

İNSAN… ! İnsanın cellâdıdır. Dostu, arkadaşı, düşmanıdır. Kıskançtır, bencildir, güvensizdir.

İNSAN… !Sütten çıkmış ak kaşık değildir olması da imkânsızdır. İyisi de olur kötüsü de ve insanın kendinden başka güveneceği bir dostu ve sırdaşı yoktur.

İNSAN… !Kendini en şerefli, en mükemmel zanneder. Oysa insan bir hiç’tir.

İNSAN… ! Kendisinin efendisi... Başkasının kölesi… Keşkelerin esiri… Kısacası insan, koca bir kavramın içinde vücut bulmak için kendine biçtiği elbisenin sahibidir.

OYSA İnsan olmak nedir? Neyi gerektirir? Bilincinde miyiz yoksa biçtiğimiz elbisenin sahibi miyiz?

Yüce Allah evrende canlı ve cansız pek çok varlık yaratmıştır. Canlı varlıklar bitkiler, hayvanlar ve insanlar olmak üzere.

İnsan akıllı, düşünen, bilen, irade sahibi, özgür, sorumlu ve inanan bir varlıktır oysa hayvanlar da ve bitkiler de bu durum farklıdır işte bu özelliklerden dolayı insan diğer canlılardan farklı ve yaptıklarından sorumludur.

İnsan düşünebilen, akıl ve irade gücünü kullana bilen bir varlıktır. İşte busebeple yani akıl ve irade sahibi bir varlık olmasından dolayı, potansiyel değerleri itibariyle de meleklerden de üstündür. İnsanın bilme yeteneğidir, eşyayı isimlendirme gücüdür, meleklere üstünlüğü. Yani, insanı melekler karşısında üstün yapan, ibadeti değildir. Eğer üstünlük ibadetle olsaydı, melekler daha üstün olurdu. Çünkü onların ibadeti insanlardan daha çoktur. İşte bu sebeple insanı insan yapan aklı, hareket merkezi kalbi, karar verici merci yeri, vicdanıdır.

İnsan aklın ona verdiği yetiyle kendini donatır, geliştirir, eğitir… İşte buna insanda kendinin efendisi olma hali denir. Akıl akıldan üstündür ama aklı art niyetle çalışan da tehlikeli bir silah iyi bir koz aracıdır ki kendisine boyun eğenleri diz çöktürdüğü vakit işte o zaman kölesi eder, buna da başkasının kölesi olma hali diyoruz. Akıl, insanın yaptığı iyi ya da kötü şeylerden mesuldür. Çünkü insan aklına kendisi hükmeder ve hükmederken kalbinden geçeni vicdanında hesaba çekmeden verdiği vakit sorumlusu kendisidirişte buna da keşkelerin esiri hali diyoruz.

Aslında o kadar çok şey var ki insan ve akıl için söyleyebileceğimiz… Anlatmakla bitmez… Yazmakla tükenmez…

İnsan olmak; aslında bir kavram İçini doldurmaktır asıl olan. Peki, doldurabiliyor muyuz yoksa o duyumuz kapalımı o ağlara. Düşün ve sorgula! Şimdi etrafına bir bak neye duyarlı olduğunu bir ölç.

İnsan olmak neyi gerektirir? İnsanım diyebilmek için ne var elinde?

Cevap basit aslında ” Akıl = Vicdan” Çünkü akıl her insanın kullandığı bir olgudur ve biz bunu hem fiziksel hem ruhsal olarak kullanırız. Yani aklımızla düşündüğümüzü fiiliyata geçir, ruhumuzda iyi ya da kötü bir yansıma elde ederiz. İşte ruhumuzda yansıyan bu his vicdandır. O hissi algılayıp algılamama noktasındaki merkez akıl, karar merci yeri vicdandır. Bu iki işbirlikçi aynı anda görev yapar ve sonuç verir.

Günümüzde yaşanan toplumsal olaylara bir göz atalım ve kendimizi sorgulayalım!

Düşünüyorum, görüyorum, bakıyorum, dokunuyorum ama hissedebiliyor muyum? Bu sorunun cevabı çok önemli aslında. Çünkü çoğu insan evet der ama gerçekten öyle midir? Hiç sanmıyorum, şimdi size misallerle anlatayım.

Birçoğunuz çevrenizde şahit olduğunuz bazı olayları hatırınıza getirin. Örneğin şiddet. Birileri şiddet uyguluyor eşini, çocuğunu, sevgilisini vs dövüyor. Bizim tepkimiz ne oluyor? Aman karı koca arasına girme, aman bana ne, sevgilisi vs deyip geçiştiriliyor. Peki sonuç ne hiç ..! O vakit o yerde bir cinayet çıksa vah yazık oldu demekle yetinirsiniz. Oysa bir insan olarak ne yapabiliyoruz gereken hassasiyeti göstere biliyor muyuz? Bu gibi örnekleri büyütmek çoğaltmak mümkündür keza sadece insanlara yapılan değil, hayvanlara yapılan şiddetin boyutu da ortadadır.

Giderek dejenere olan, duygusuzlaşan, yozlaşan, bencilleşen insanların sayısı mı arttı yoksa ben mi abartıyorum. Özellikle bu konuda bir doluluğum var insanlara serzenişim var.

Toplum olarak ne oluyor da akıl ve vicdanımızı sorgulayamıyoruz. Gerek sosyal medyadan, gerek basın yayın organlarından ve ya çevremizde şahit olduğumuz birçok şiddet olaylardan, mahkemelere yansıyan kısmı hariç, yansımayanları da düşünürsek, her şeye kulağımız kapalı insan olarak sınıfta kalmış görünüyoruz.

Peki, bu arada dünyada ne olup bitiyor, İnsanlara yapılan zulmün haddi hesabı yok. Kim sesini çıkartıyor belki beş parmağın beşini geçmeyen ülkeler. Dünya sessiz çığlıkların acısını kısık, boğuk seslerle geçiştiriyor ve buna insanlar seyirci kalıyor. Bakınız Araka’na, bakınız Mısır”a, Suriye’ye ve birçok yere. Her yerde şiddet, hiddet, öfke, savaş ve vicdansızlık kol geziyor. Duymayan, görmeyen, hissetmeyen öbek öbek kitle yığınları var.

Evet… 21.Yüzyılda olmamıza rağmen, gelişen onca şey karşısında gelişemeyen tek şey sanırım insanlık. Var ama yok gibi yüzeysel göstermelik. Yaşayan ”İNSANLIK”ölen“VİCDAN”.

NACİZANE ÖĞÜTLER

Öyle dönemlerden geçiyoruz ki ülke olarak, hatta birçok ülkenin baskı ve ikilikçi tutumu karşın da dimdik ayaktayız. Ama bu yetmez, daha fazlası lazım. Bunun için önce ne lazım biliyor musunuz? Birlik ve beraberlik lazım. Hani beka meselesi diyoruz ya…! Bir olmayanın bekası olmaz. Bir toplumu bölmek parçalamak istiyorsan, önce içinde yaşayan insanları birbirine düşüreceksin ki, halkalar kopsun dağılsın işte dağılan toplumlar da beka sorunu vardır.

Bir ülkede insanların birbirine olan davranışları çok önemlidir. Tıpkı aile bireylerinde ki gibi. Ailemize verdiğimiz kıymet kadar toplumda yaşayan bireyler birbirlerine saygı, sevgi hoşgörü gösterdiği vakit işte o zaman o toplumda refah baş gösterir. Sizler siyasetçi değilsiniz. Siyasiler kendi partilerini birinci yapma adına bir şeyler sarf edebilir, doğru ya da yanlış ama sorun şurada, bir insan olarak ideolojin değil insanlığın tartışılması gerekir. Özellikle de seçim dönemlerinde sıklıkla duyduğumuz nahoş sözler seçim sonrasında unutulur gider, işte bu yüzden siyasetin geçici rüzgârına kapılıp savrulmayınız. Ertesi güne birbirinizin yüzüne bakan insanlar olarak saygı ve sevgiyi elden bırakmayınız.

Birbirinize karşı acımasız, bencil, vurdumduymaz olmayınız. Çünkü bir gün haksızlığa ya da kötü bir muameleyle karşılaştığın vakit aynı akıbetle karşılaşma İhtimalini göz önünde bulundurmalısınız.

Bakıyorum, görüyorum ve sorguluyorum… Giderek yok olan insan kavramının değerlerin ötesin de erimesini. İnsanların sadece bizim ülkemizde değil dünya genelin de yok olup gitmesini. Onun için akıl=vicdandedim. Etrafına bir bak ne görüyorsun? Duyarlılığını ölç. Çok şeyi kazanmak uğruna, kaybettiklerinle mukayese et.

Beyhude zaman, saatler tik tak işliyor. Oysa geri alabilir misin geçen zamanını durdurabilirmisin saatleri imkânsız.

O zaman insan ol, geç olmadan… Yakma, yıkma, yok etme… Paylaş bölüş hiç etme… İnsan ol, değmez hiç ettiklerine, Vurdumduymaz olma Sen sen olmak için başkasını yok etme, bir gün sen de yok olup gideceksin.

Ey insan! Ölümlü olduğunu unutup fani hayata aldananlardan olma! Fakire tepeden bakan, zenginin cebine tapandan olma!

Ey insan! Dünyada, çevrende aç insan varken, uyuyanlardan olma! Şiddet gören her kim olursa olsun dünyanın bir ucunda, hayvan dahi olsa, bana neci olma!

Ey insan! Düşmez kalkmaz bir ALLAH’tır! Bunun farkında ol ve düşene de bir tekme atanlardan olma! Birbirinizi “ben, sen, o” diye ayırma

İnsan ol! Vicdanlı ol! Çünkü bu dünyada insanlık namına geriye bırakabileceğin tek şey HAYR la yâd edilmek

Değerli okurlarım ..!

Hiç kimseyi katmadan objektif bir açıdan değerlendirdiğim olayları kendi penceremden anlatmayı öncelikle bir insan olarak sonrasın da ise, çevreye duyarlı bir sanatçı olarak, borç bildim. Ne siyaset, ne ideoloji umurumda değil. İnsan olmak, doğru sözlü olmayı gerektirir. Doğru olanın hem sözleri, hem de kendisi takdir edilir karar sizin SEVGİLER

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar