Kahramanmaraş Depreminin Acı Bilançosu: İhmal, Acizlik ve Çözümsüzlük
Kahramanmaraş merkezli büyük depremin yıl dönümünde, depremzedelerin yaşadığı zorluklar, kamu kurumlarının yetersizlikleri ve afet yönetimindeki eksiklikler detaylıca ele alınıyor.
Kahramanmaraş ve çevresini sarsan, 11 ilimizi yıkan, 50 bin vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan depremin üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Hâlâ sarılamayan yaralar, devletin ve kamu kurumlarının bu felaket karşısında gösterdiği acizlik, toplumu derinden etkiliyor.
Deprem sonrası 680 bin konut, 170 bin ticari alan ve hayvancılıkla ilgili yapılar ağır hasara uğradı. Depremzedeler, barınma ve temel ihtiyaçlar konusunda yeterli desteği alamadı. Kış aylarının gelmesiyle birlikte yaşanan zorluklar katlandı. Isınma, temiz gıda ve suya erişim gibi temel ihtiyaçlar karşılanamazken, çadırlar su baskınlarına maruz kaldı, elektrik kontaklarından kaynaklanan kazalar çocukların hayatını kaybetmesine yol açtı.
Kamu kurumları, afetlerin önlenmesi, risklerin azaltılması ve afet sonrası yönetimi konusunda yetersiz kaldı. Depremin büyüklüğünü bahane ederek, sorumluluklarından kaçmaya çalışan bu kurumlar, toplumun güvenini sarsıyor.
Deprem öncesi yapılan çalışmalar ve uyarılar, bu felaketin bir sürpriz olmadığını gösteriyor. 2018 yılında AFAD'ın desteklediği UDAP projesi kapsamında, Türkiye'nin önde gelen üniversiteleri tarafından hazırlanan “Türkiye Deprem Tehlike Haritası” ciddi riskleri ortaya koymuştu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 2023 yılı raporu, ülkemizde yaklaşık 6,7 milyon riskli yapının bulunduğunu ve bunların 1,5 milyonunun acil dönüşüme ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Bakanlık, hasar tespit çalışmalarına göre, yıkılan veya ağır hasar alan binaların büyük çoğunluğunun 2000 yılı öncesinde, etkin mühendislik ve denetim hizmeti almadan yapıldığını vurguluyor.
Bakanlığın 2024 yılı bütçe sunuşunda, Türkiye'yi tehdit eden üç büyük fay hattına dikkat çekiliyor: Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Ege Bölgesi fay hatları. Bu fay hatları üzerinde yapılan yasalara aykırı yapılaşmaların ve ihmalin bedelini ağır ödedik.
Finansal kaynakların yeterliliği konusu da tartışma konusu. AFAD'ın verilerine göre, deprem için açılan bağış kampanyasında 122 milyar lira toplandı. Ancak bu fonların kullanımı ve yönetimi konusunda şeffaflık eksikliği, toplumda derin şüpheler uyandırıyor.
Deprem konutlarının yapımı TOKİ aracılığıyla gerçekleştiriliyor ancak bilgi eksikliği ve şeffaflığın olmaması, ihale ve uygulama süreçlerindeki muammaları artırıyor. Toplum, kullanılan kaynakların kimlere ve nasıl yarar sağladığını bilmek istiyor.
Yaklaşan yerel seçimler öncesinde, halkın yaşanan bu zorlukları ve sorunların kaynağını oluşturanları unutmaması, oylarını bilinçli kullanarak hesap sorması gerektiğini vurgulamak önemli.
Bu deprem, sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda yönetimdeki eksikliklerin ve ihmalin bir sonucu. Gelecekteki felaketlere karşı daha hazırlıklı ve şeffaf bir yönetim anlayışı benimsememiz şart.