Kanlı Çatışmada Yeni Perde: İsrail'in Gizli Hedefi İran Lideri mi?

Kanlı Çatışmada Yeni Perde: İsrail'in Gizli Hedefi İran Lideri mi?

İran'dan İsrail'e yönelik misilleme saldırıları devam ederken, can kayıpları artıyor ve gerilim tırmanıyor. İsrail'in nihai savaş hedeflerine ilişkin belirsizlikler ve ABD'nin sınırlı desteği dikkat çekiyor. DW Orta Doğu analisti Sha Rosanis, İsrail'in...

İran'dan İsrail'e yönelik devam eden misilleme saldırıları, Ortadoğu'da tansiyonu doruk noktasına çıkarırken, İsrail'de en az 13 kişinin hayatını kaybetmesine ve yüzden fazla kişinin yaralanmasına neden oldu. Tel Aviv'in güneyindeki Batyam kentinde bir füzenin doğrudan bir apartman bloğunu hedef almasıyla, birçok İsrailli bir kez daha sığınaklara akın etmek zorunda kaldı. Ülkenin dört bir yanında siren sesleri yankılanırken, Batyam'daki yerleşim binaları saatler içinde İran füzeleri tarafından yerle bir edildi ve bölgede çok sayıda insan hayatını kaybetti. Bu saldırılar, İsrail'in İran'a karşı gerçekleştirdiği "benzeri görülmemiş hedeflenmiş saldırılara" bir yanıt olarak değerlendiriliyor. Hifur yakınlarındaki kuzeydeki Tamra köyü de saldırılardan nasibini alan yerleşim yerleri arasında.

Netanyahu'dan Sert Mesajlar: "Varoluşsal Tehdit" ve "Kurtuluş Savaşı"

Batyam'ı ziyaret ederek hasarı inceleyen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail'in bu çatışmadaki motivasyonlarını net bir şekilde ortaya koydu. Netanyahu, "İran'ın nükleer silaha sahip olsaydı İsrail şehirlerine ne olacağını" sorgularken, İran'ın elinde "bir değil, 20.000 füze olsaydı" bunun "İsrail için varoluşsal bir tehdit" olacağının altını çizdi. Başbakan, İsrail'in "çift yok etme tehdidine karşı bir kurtuluş savaşına" giriştiklerini ve bunu "şiddetle" sürdürdüklerini belirtti. Yeni tehlikelere rağmen, birçok İsrailli hükümetin İran'a saldırma kararını destekliyor. Bazı İsrailliler, "İsrail'i her zaman yok etmek istediklerini söylüyorlar, bu yüzden onlara önce, önleyici olarak, mümkün olduğunca güçlü, mümkün olduğunca çok mantar bulutu, mümkün olduğunca çok ateş, mümkün olduğunca çok ışıkla vuruyoruz; tüm İran'ın yandığını görmek istiyoruz" gibi radikal görüşleri dile getiriyorlar. Küresel liderler her iki tarafa da gerilimi düşürme çağrısı yapsa da, İsrail saldırılarını azaltma yönünde bir işaret göstermiyor.

DW'nin Orta Doğu analisti Sha Rosanis, İsrail'in bu çatışmadaki "nihai hedefinin" tam olarak ne olduğunun "pek net olmadığını" belirtiyor. Rosanis'e göre, İsrail, "çok etkileyici bir başlangıç" yapmış ve "birçok stratejik hedef"e ulaşmış durumda. İsrail askeri liderleri, "İsrail savunma güçlerinin ve özellikle hava kuvvetlerinin İran hava sahasında ne kadar özgürce faaliyet gösterdiğinden" gurur duyuyorlar ve çatışmayı sona erdirmeden önce "vurmak istedikleri çok daha fazla hedefe" sahip gibi görünüyorlar. Ancak Rosanis, öte yandan İsrail vatandaşları üzerindeki yükün "oldukça yüksek" olduğunu vurguluyor. İran'dan gelen saldırılarla İsrail üçüncü gecesine girerken, İsrail'in İran'dan yaklaşık 70 kat daha küçük ve çok yoğun nüfuslu bir ülke olduğunu belirtiyor. Rosanis'e göre, "birçok füze engellense bile, yere düşen mermiler büyük hasara yol açıyor". Analist, "her iki tarafın da diğerinin bir yıpratma savaşına doymasını bekliyor gibi göründüğünü" ve "durumun buraya doğru gittiğini" ekliyor.

ABD'nin Rolü ve Çizgileri: Savunma Var, Saldırı Yok

Rosanis, birçok uzmanın İran'ın kilit nükleer tesislerinin yüzlerce metre yer altında bulunduğunu ve İsrail'in ABD desteği olmadan bunları yok edemeyeceğini söylediğini hatırlatıyor. Washington'dan son günlerde gelen mesajın ise "çok net" olduğunu ifade ediyor: "Bunu yapmanıza izin vereceğiz, sizi durdurmayacağız, ancak ne kadar destek vermeye istekli olduğumuz konusunda çok sınırlıyız". ABD, İsrail'e savunmada yardımcı olacak, ancak "aktif olarak müdahale etmeyecek" ve "İran'a yönelik saldırılarda yer almayacak". Rosanis, Amerikalıların hala İran'ı müzakere masasına getirmeyi umduğunu ve belki de İsrail operasyonlarını tamamladığında, İran'ı Amerikalıların müzakere etmesi için "daha kolay bir yere" getireceğini düşündüğünü belirtiyor. Bu nedenle, ABD'nin "yakın zamanda İran'a aktif olarak saldırmada çok hevesli görünmediğini" ekliyor.

Büyük Soru İşareti: Ayetullah Ali Hamaney Hedefte mi?

İsrail'in daha önce birçok tesisini yok etmesinin yanı sıra, İran'ın üst düzey askeri ve bilimsel liderlerinden bazılarını da ortadan kaldırdığı biliniyor. Ancak Rosanis, İsrail'in nihayetinde İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'i öldürmeye mi çalıştığı sorusunun "çok büyük bir soru" olduğunu vurguluyor. Rosanis'e göre, resmi olarak İsrail'de kimse bunu kabul etmezken, "gizlice Netanyahu'nun Ayetullah'ın devrilmesini, rejiminin sona ermesini isteyeceği" açık. Rosanis, son saatlerde Beyaz Saray yetkililerinin, İsrail'i Hamaney'e doğrudan operasyon düzenlemekten "bir Amerikan vetosunun durdurduğunu" söylediklerini aktarıyor, ancak İsrailliler bu iddiaları reddediyor. Rosanis'e göre, Hamaney'i hedef almak, "zaten oldukça aşırı olan bu savaşa kesinlikle katlanılmaz bir tırmanış" getirir ve "dev bir solucan kutusunu açar". Bu durumun nereye varacağını kimse bilmiyor. Amerikalıların bu durumdan "çok endişeli" olduğunu ve "bunu engellemek için ellerinden geleni yapacaklarını" ifade ediyor.

Ortadoğu'daki bu kanlı ve belirsiz çatışma, küresel çapta endişeleri artırırken, İsrail'in nihai hedefleri ve uluslararası aktörlerin bu duruma nasıl müdahale edeceği, bölgenin geleceğini şekillendirecek kritik sorular olmaya devam ediyor.