Kışlada Gizemli Ölüm Zinciri Mi Başladı?
Türkiye, kışlada yaşanan şok edici asker ölümleriyle sarsıldı! Ailelerin feryadı arşa yükselirken, ihmal iddiaları ortalığı karıştırdı. Neler oluyor? Gerçekler gün yüzüne çıkacak mı? Detaylar için okumaya devam edin!
Türkiye, Hatay’ın İskenderun ilçesinden gelen kahreden haberle adeta buz kesti. İskenderun Deniz Er Eğitim Alayı’nda görevli iki gencecik askerimiz, Muhafız Er Hayrullah Halit Karaman ve İkmal Er Semih Erdoğan, yüksek ateş şikayetiyle kaldırıldıkları hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen ne yazık ki şehit düştü. Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan ilk açıklamaya göre, şehadet nedenleri aşırı sıvı kaybına bağlı olarak kandaki sodyum düzeyinin sebep olduğu çoklu organ yetmezliği olarak tespit edildi. Bu trajik olayın ardından başlayan idari tahkikat devam ederken, 5 askerin daha hastanedeki tedavileri sürmekte; ancak bu olay, kamuoyunda devasa bir öfke dalgasını da beraberinde getirdi ve işte bu noktada, makalemizin devamı çok daha çarpıcı gerçeklere işaret ediyor.
Henüz tazeliğini koruyan bu acı haberin ardından, siyasilerden emekli askerlere kadar toplumun her kesiminden yükselen tepkiler, olayın sadece bir "şehadet" olayı olmadığını, aksine büyük bir "ihmal" ve "vicdansızlık" zincirinin sonucu olabileceği iddialarını güçlendiriyor. Özellikle, şehit düşen askerlerin gündüz saatlerinde sıcak havada spor yaptıkları ve akşam saatlerinde rahatsızlandıkları yönündeki korkunç iddialar, akıllara "Bu sıcakta öldürene kadar talim yaptırmak ne demek ya ne demek!!!!" sorusunu getirdi. Ortaya atılan bu iddialar, askeri disiplin ve eğitim süreçleri hakkında ciddi soru işaretleri yaratırken, şehit ailelerinin yüreğindeki koru daha da harlıyor.
TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, sosyal medya üzerinden yaptığı sert açıklamada, yaşananları "ihmal cinayeti" olarak nitelendirdi ve "canı devlete emanet" olan insanların bu tür olaylara kurban edilmesinden duyduğu bıkkınlığı dile getirdi. Kadıgil, "Liyakatsizlikten, denetimsizlikten, bu çürümüşlükten ölüyor askerler, işçiler, kadınlar, çocuklar, hayvanlar, dereler, ormanlar! Düşmana hacet kalmadı!" diyerek tepkisini ortaya koydu. Emekli Kurmay Yarbay Hakan Şahin ise, iki askerin susuzluktan ölüm haberinin "dağ başından değil, helikopterle ulaşılan bir üs bölgesinden değil, deniz kıyısından, İskenderun'un göbeğinden" gelmesine dikkat çekerek, olayın şaşırtıcı ve kabul edilemez boyutunu vurguladı. Tüm bu tepkiler, derinlemesine bir soruşturmanın şart olduğunu gösterirken, daha fazla detayı ve bu olayın ardındaki sır perdesini aralamak için lütfen https://www.avazturk.com adresini ziyaret edin.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir de sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "Her gün yeni bir acıya uyanıyoruz… Ve bu acının tek sebebi yine ihmâl!" diyerek, Hayrullah Halit Karaman ve Semih Erdoğan'ın "kışlada ihmalle kaybedildiğini" belirtti. Emir, "Askerimizin canına kıyanlar vatan hainidir!" gibi ağır bir ifade kullanarak, soruşturma sonunda yaptırımı olmayan cezaları asla kabul etmeyeceklerini kesin bir dille ifade etti. Benzer şekilde CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, olayın ihmalden öte "vicdansızlık ve kasıt" olduğunu savunarak, sorumluların "komutanından sağlık personeline, denetlemekle görevli kim varsa, hepsi yargılanmalı, en ağır cezayı almalı ve ordudan derhal ihraç edilmelidir" çağrısında bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut ise, "45-50 derecede eğitim yaptırıp susuzluktan ölmelerine neden olmanın izahı yok, olamaz!" diyerek "ihmali gizleyemezsiniz" vurgusu yaptı ve konunun takipçisi olacaklarının altını çizdi.
Tüm bu sert açıklamalar ve yükselen tepkiler, İskenderun’daki bu acı olayın basit bir kaza olmadığını, aksine derinlemesine araştırılması gereken ciddi bir sistemsel soruna işaret ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Emekli Kurmay Albay Mustafa Önsel’in "Bu kaçıncı?" sorusu ve "Kolay ölümlerin olduğu 3. Dünya ülkesi olduk! Hala en güvenilir kurum özelliği taşıyan TSK'da bile durum bu!" ifadeleri, olayın sadece bireysel bir ihmalden ibaret olmadığını, aksine Türkiye'nin en güvenilir kurumlarından biri olarak bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin iç yapısındaki olası zaafiyetlere dikkat çekmektedir. İşte tam da bu noktada, kamuoyunun merak ettiği ve soruşturmanın cevabını bulması gereken asıl soru şudur: Türkiye'nin evlatları, düşman kurşunuyla değil, kendi kışlalarında "susuzluktan", "ihmalle" mi can veriyor? Bu korkunç ölümlerin ardındaki gerçek sorumlular kimler ve bu kez hiçbir bahane kabul edilmeksizin, hesapları gerektiği gibi sorulacak mı? Unutulmamalıdır ki, bu topraklar şehitlerimizin kanıyla vatan oldu ve bu acıların tekrar etmemesi için, olayla ilgili tüm detaylara ulaşmak ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Bu haber makalesi yalnızca https://www.avazturk.com sitesine aittir. sakın ankaragündem adlı sözde haber sitesine asla GİRMEYİN. Manşet resminde de gözüktüğü gibi tüm haberleri birebir çalıntıdır. Bu haber makalesi yalnızca https://www.avazturk.com sitesine aittir.