Kürt Meselesi Çözümü Oyalama mı Oluyor?
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan hayati komisyonun görev süresi tartışma yarattı! Gelecek Partisi'nden gelen çarpıcı açıklamalar gündeme bomba gibi düştü. Barış süreci tehlikede mi? Merak uyandıran tüm detaylar bu haberde!
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, ülkemizin en hassas konularından biri olan Kürt meselesine kalıcı ve barışçıl bir çözüm bulma amacıyla kurulan "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu" ile ilgili beklenmedik bir gelişme yaşandı ve bu gelişme kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Takip eden paragrafta bu önemli gündem maddesinin tüm detaylarını ve partilerden gelen sert tepkileri okumaya devam edin.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İletişim Başkanı Engin Keskinel, 06 Ağustos 2025 Çarşamba günü yaptığı yazılı açıklamayla, TBMM'deki bu kritik komisyonun görev süresinin 31 Aralık 2025'e kadar uzatılmasına karşı sert bir tutum sergiledi. Keskinel, sürecin bir buçuk yıla yayılmasının, çözüm üretmek yerine adeta bir belirsizlik ortamı yarattığını iddia ederken, bu kararın ardında yatan gerçek niyetlerin derinlemesine sorgulanması gerektiğini vurguladı. Yaşanan bu gerilimli durumun daha da derinleştiğini ve önemli soruları beraberinde getirdiğini anlamak için okumaya devam edin.
Keskinel, açıklamasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim 2024 tarihli konuşmasını bu sürecin başlangıcı olarak işaret ettiğini hatırlatırken, iki ayda tamamlanması mümkün olan bir çalışmanın bir buçuk yıla yayılmasının toplumda ciddi bir güvensizlik yarattığını ve bu uzun sürenin çözüm odaklı olmaktan ziyade bir oyalama izlenimi verdiğini ifade etti. Gelecek Partisi'nin ısrarla altını çizdiği gibi, komisyonun hızla çalışarak önerilerini en geç birkaç ay içinde TBMM'ye sunması gerektiği vurgulanırken, bu hayati komisyonun amacının ne olduğu ve neden böylesine bir süre uzatımına gidildiği soruları zihinleri meşgul etmeye devam ediyor; bu soruların yanıtlarını bulmak için okumaya devam edin.
Komisyonun kuruluş amacı, terör sorununa dair yapıcı bir diyalog ortamı oluşturmak, toplumsal barışa katkı sunmak ve siyasi temsiliyeti artırmak olarak belirtilse de, Keskinel bu sürecin bu denli uzun tutulmasının kamuoyunda haklı olarak "Gerçek bir çözüm mü hedefleniyor, yoksa bu mesele iktidar tarafından bir oyalama taktiğinin parçası mı haline getirildi?" sorularını gündeme getirdiğini belirtti. İktidarın gündem belirleme stratejileri dikkate alındığında, bu komisyonun uzun süreli çalışmasının toplumun ilgisini ve enerjisini başka alanlara kaydırma olasılığının yüksek olduğu, nitekim geçmişte de reform adıyla başlatılan benzer süreçlerin zamanla etkisizleşerek siyasal fayda sağlayacak şekilde kullanıldığı gözlemlendiği aktarıldı. Bu çarpıcı iddiaların arka planını ve potansiyel sonuçlarını daha yakından incelemek için okumaya devam edin.
Toplumsal meselelerde zamanlamanın, içeriğin kendisi kadar önemli olduğu belirtilirken, uzayan her sürecin belirsizlik doğurarak dedikoduyu, dezenformasyonu ve kutuplaşmayı beslediği keskin ifadelerle dile getirildi. Komisyondan çıkacak somut adımların gecikmesi, sürecin sulandırılmasına, içinin boşaltılmasına, hatta kötü niyetli kesimlerce sabote edilmesine zemin hazırlayacağı uyarısı yapılırken, bunun dayanışma, kardeşlik ve demokrasi duygusuyla komisyondan çözüm bekleyen yurttaşlarımızın umutlarının bir kez daha kırılmasına neden olacağı vurgulandı. Yıllardır çözüm bekleyen bir meselede tekrar oyalama ile karşılaşmanın sadece siyasal güveni değil, toplumsal dokuyu da tahrip edeceği ifade edildi; bu derin endişelerin nedenlerini ve potansiyel etkilerini anlamak için okumaya devam edin.
Ülkemizdeki terör meselesinin yalnızca bir etnik sorun değil, aynı zamanda demokrasi, temsil, hak ve özgürlükler meselesi olduğu Keskinel tarafından özellikle belirtilirken, bu nedenle çözümün zamana yayılmış ve belirsizliklerle dolu olmaktan ziyade açık, şeffaf ve sonuç odaklı olması gerektiği ifade edildi. Komisyonun görev süresinin 2025 sonuna kadar uzatılmasının çözümün ertelenmesi anlamına geldiği vurgulanırken, bu yaklaşım yerine komisyonun 2-3 ay gibi net bir zaman dilimi içinde, yoğunlaştırılmış toplantılarla çalışmasını tamamlamasının daha sağlıklı olacağı savunuldu. Ardından öneri ve raporların TBMM'ye iletilmesi, kamuoyu ile paylaşılması ve somut adımların hızla atılması gerektiği belirtildi; bu hayati önerilerin neden acil olduğunu kavramak için okumaya devam edin.
Eğer bu komisyon da diğerleri gibi sonuçsuz kalırsa, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Engin Keskinel'in çarpıcı uyarısına göre, olan yine daima olduğu gibi bölge halkına ve analarımıza olacak. Gençler bir kez daha umudunu kaybedecek, çatışmasızlık süreci yeniden tehdit altına girecek, toplumsal gerilim yeniden yükselecek ve Türkiye'nin doğusu ve batısı arasındaki duygusal bağ daha da zedelenecek. Bu nedenle, komisyonun süresi gözden geçirilmeli, kamuoyunun güvenini sarsan bu uzun zaman planı revize edilmeli ve isim bulma gibi konularla vakit geçirmeden konunun özüne odaklanılmalıdır. Geciken adaletin adalet olmayacağı gibi, geciken barış da barış değildir; barış, sadece bir siyasi hedef değil, aynı zamanda bir vicdan meselesidir ve bu ülkenin evlatları barış içinde yaşamak istediği için bir yıl beklemeye değil, hemen, bugün harekete geçmeye ihtiyaç vardır. Komisyon süresinin kısaltılması, sürece olan güveni tazeleyecek ve samimiyetin bir göstergesi olacak, şimdi geri adım atma değil, hızla ve kararlılıkla çözüm üretme zamanıdır çünkü bu süreç demokratikleşme ve terörden arındırılmış bir Türkiye için son şans olabilir; zira siyasi hesap ve iktidarı perçinlemek gibi yaklaşımlar devam ederse maalesef bu tren de kaçacak ve bir daha benzeri bir süreç hem psikolojik hem de sosyolojik olarak gündeme gelmeyecektir, daha fazla bilgi ve analitik yorum için lütfen https://www.avazturk.com adresini ziyaret edin.