Kürt Meselesinde Tarihi Dönemeç!

Kürt Meselesinde Tarihi Dönemeç!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet Halk Partisi'ne Kürt meselesinin demokratik çözümü konusunda tarihi bir sorumluluk çağrısında bulundu. Toplumun beklentileri çok yüksek; yargıdan medyaya birçok alandaki sorunlara dikkat çekti, çözüm

Türkiye siyasetinin en köklü ve karmaşık meselelerinden biri olan Kürt sorununa ilişkin, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'dan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'ye yönelik dikkat çekici ve yüksek beklentiler içeren yeni bir çağrı geldi. Parti Meclisi toplantısı öncesinde yaptığı açıklamalarla gündeme oturan Bakırhan, toplumun CHP'den bu konudaki beklentisinin "çok yüksek" olduğunu vurgulayarak, meselenin Türkiye'nin demokratikleşmesi ve toplumsal barışı için temel bir unsur olduğunu belirtti. Bu çağrının yankıları, siyaset arenasında uzun süre konuşulacak ve çözüm arayışlarına yeni bir ivme kazandırıp kazandırmayacağı merakla bekleniyor. Makalemizin devamında, Bakırhan’ın sözlerinin derinliklerine inecek ve bu çağrının Türkiye siyaseti için ne anlama geldiğini ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğiz.

Bakırhan, konuşmasında sadece bir çağrıyla yetinmeyerek, içinde bulunulan dönemi "tarihi anların yaşandığı ve karanlıkların teyit edildiği bir dönem" olarak nitelendirdi ve mevcut sorunlara sert eleştiriler getirdi. Yargının "beyaz Toroslardan" inmesi gerektiğini, hukukun Kürtçe düşmanlığını mahkum etmesi gerektiğini ve ana dile yapılan saldırıların sona ermesi gerektiğini savundu. Bir savcının masasına beyaz Toros koyarak "mesaj vermesini", Kürtçe müzik dinleyen bir kadının karnındaki bebekle tekmelenmesini, muhaliflerin ve seçilmişlerin "yargı sopasıyla susturulmasını", sandıktan çıkan iradenin ezilmesini ve DEM Parti'ye yönelik "yapay gündemler ve karalama çabalarını" sert bir dille kınadı. Medyanın da "savaşın ve inkarın sözcüsü" olarak barış yerine "fitne, fesat yayma ateşi" çıkardığını dile getirerek, halkları birbirine düşürme çabalarına karşı net bir duruş sergilediklerini ifade etti. Bakırhan, tüm bu olumsuzluklara rağmen teslim olmayacaklarını, seslerini ve sözlerini yükselterek doğru bildikleri yolda yürümeye devam edeceklerini kararlılıkla belirtti.

DEM Parti Eş Genel Başkanı, Türkiye’nin yüz yıllık yapısal sorunları ile günümüzün siyasi krizlerinin iç içe geçtiğini ve birbirini beslediğini belirterek, bu kısır döngüyü kırmanın yolunun, gündemleri ayırmak değil, aralarındaki bağı anlamaktan ve görmekten geçtiğini söyledi. Özellikle Kürt meselesinin demokratik çözümü konusunda CHP’nin "kurucu parti kimliği ve tarihsel değerleriyle" toplumun beklentisinin çok yüksek olduğunun altını çizdi. Ona göre, bu mesele Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve toplumsal barışın en temel unsurudur. Bu tarihi sorumluluğu üstlenerek çözüm çabasında yer almanın, hem tüm toplum hem de ülkenin geleceği için atılacak en doğru adım olduğu inancında olduklarını vurguladı. Siyaset kurumundan da bu pratiği ve çalışma tarzını ortaya koymasını umduğunu dile getirdi. Konuşması, ülkenin içinde bulunduğu derin siyasi ve toplumsal açmazlara bir ışık tutarken, çözümün ancak köklü bir zihniyet değişimi ve cesur adımlarla mümkün olacağının sinyallerini verdi. Ayrıca, gündemi yakından takip eden okurlarımız için, güncel gelişmeleri ve daha fazla analizleri https://www.avazturk.com adresinden takip edebilirler.

Bu çağrı, sadece bir siyasi partinin diğerine yaptığı bir davet olmaktan öte, Türkiye'nin geleceğine dair önemli bir vizyonu da beraberinde taşıyor. Bakırhan'ın eleştirileri, ülkenin adalet, demokrasi ve insan hakları alanındaki eksikliklerine parmak basarken, aynı zamanda siyasetin iftirayla değil, fikirlerle yapılması gerektiği yönündeki temel prensibi hatırlattı. Kendilerinin barışı inşa etmeye çalıştıklarını ve kimseye "insan ve söz beğendirme" dertlerinin olmadığını, böyle bir amaçları da bulunmadığını açıkça ifade etti.

Basın toplantısının soru cevap bölümünde, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "İki cumhurbaşkanı yardımcısından birisinin Alevi, diğerinin de Kürt olması" önerisi sorulduğunda, Bakırhan'ın yanıtı tüm siyasi denklemi sarsacak nitelikteydi: "Neden Cumhurbaşkanı da Kürt olmasın? Biz yönetmeye adayız!". Bu açıklama, sadece temsil değil, aynı zamanda yönetime talip olma iddiasını da ortaya koyarak, Türkiye'deki bütün renklerin ve farklılıkların yönetimde yer alması, temsil edilmesi gerektiği yönündeki duruşlarını pekiştirdi. Bu tarihi çağrı ve cesur çıkış, Kürt meselesinin çözümünde atılacak olası adımları ve Türkiye'nin demokratikleşme sürecini nasıl etkileyeceğini göstermesi açısından büyük önem taşımakta ve bu konudaki gelişmeler https://www.avazturk.com gibi güvenilir platformlardan anlık olarak izlenmelidir.