Meclis Raflarında Kalan Önergeler ve Türkiye'nin Acı Gerçekleri
Türkiye'nin yakın geçmişine damga vuran trajedilerin ortak bir noktası mı var? Meclis'e sunulan hayati önergeler neden arka arkaya reddedildi? Bu derinlemesine haber makalesi, cevaplanmamış soruların ve göz ardı edilen uyarıların ülkeye maliyetini gözler
Değerli okuyucularımız, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin gündemi, ülke ve vatandaşlar için hayati önem taşıyan konuların ele alındığı, tartışıldığı ve çözüme kavuşturulduğu bir platform olmalıdır. Ancak son yıllarda yaşanan bazı acı olaylar ve bu olayların öncesinde gündeme getirilen Meclis araştırma komisyonu önergelerinin akıbeti, akıllarda derin sorular bırakmaktadır. Bu makale,Yılmaz Özdil'in dile getirdiği çarpıcı iddiaları ve gözlemleri ele alarak, Türkiye'nin yakın dönemine damga vuran felaketlerin ardındaki "reddedilen komisyon" gerçeğini detaylarıyla sunmaktadır. Bu yazının her bir satırı, söz konusu olayların nasıl bir örüntü oluşturduğunu ve neden daha fazla incelenmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir. İşte bu rahatsız edici örüntünün detaylarına inmek ve daha fazlasını öğrenmek için okumaya devam edin.
Yılmaz Özdil'in aktardığına göre, 2014 yılında yaşanan ve tarihimizin en ağır maden facialarından biri olan Soma Katliamı öncesinde yaşananlar, bu örüntünün en çarpıcı örneklerinden biridir. Maden işçilerinin köle haline getirildiği, çalışma şartlarının insanlık dışı olduğu ve facianın "geliyorum" dediği bir ortamda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) araştırma komisyonu kurulması için bir önerge sunulmuştur. Yılmaz Özdil, bu önergenin özellikle "Soma'daki maden ocaklarının araştırılması"nı talep ettiğini vurgulamaktadır. Ancak bu hayati önerge, altı ay boyunca gündeme alınmamış, sonrasında ise Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) oylarıyla reddedilmiştir. Özdil, bu reddin üzerinden sadece iki hafta geçtikten sonra, Soma'da 301 madencimizin göz göre göre katledildiğini belirtmektedir. Yılmaz Özdil, eğer CHP'nin komisyon önergesi kabul edilmiş olsaydı ve Meclis bu hayati soruna el koysaydı, bu facianın yaşanıp yaşanmayacağı sorusunu yöneltmektedir. Bu kadar açık bir ön uyarıya rağmen atılan adımların eksikliği veya reddedilmesi, kamuoyunda büyük bir rahatsızlık yaratmıştır ve daha fazlasını öğrenmek için okumaya devam edin.
Terör saldırılarının Türkiye'yi derinden sarstığı bir dönemde de benzer bir tablo ortaya çıkmıştır. Yılmaz Özdil'in aktardığı bilgilere göre, 2015 genel seçimlerine sadece iki gün kala Diyarbakır'da bir seçim mitinginde bomba patlamış, 5 kişi hayatını kaybetmiş ve 400 kişi yaralanmıştır. Bir ay sonra, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde gençlik derneklerinin basın açıklaması sırasında bir başka bomba patlamış, bu olayda da 34 kişi ölmüş ve 100 kişi yaralanmıştır. Yılmaz Özdil, bu iki olayın birbiriyle bağlantılı olduğunun "bariz" olduğunu ifade etmektedir. Bu saldırıların ardından CHP, TBMM'de araştırma komisyonu kurulması için yine bir önerge sunmuş, ancak bu önerge de AKP oylarıyla reddedilmiştir. Yılmaz Özdil, bu reddin üzerinden sadece üç ay sonra, Ankara Garı kavşağında sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin katılımıyla düzenlenen mitingde tarihimizin en ağır terör saldırısının yaşandığını, 109 kişinin hayatını kaybettiğini ve 500'den fazla kişinin yaralandığını dile getirmektedir. Özdil, CHP'nin komisyon önergesi kabul edilseydi ve Meclis bu "yakıcı terör sorununa" el koysaydı, Gar faciasının yaşanıp yaşanmayacağı sorusunu bir kez daha gündeme getirmektedir. Bu trajik olayların tesadüf olup olmadığını anlamak için okumaya devam edin.
Benzer bir örüntü, Türk Telekom'un özelleştirilme sürecinde de kendini göstermiştir. Yılmaz Özdil, Türk Telekom'un "karanlık bir alışverişle" Lübnanlı bir firmaya verildiğini belirtmektedir. CHP tarafından TBMM'de bu konuda tam dört defa araştırma komisyonu önergesi verildiğini aktaran Özdil, her önergede Türk milletinin malı olan Türk Telekom'un "hortumlandığına, çökertildiğine, malının mülkünün çarçur edildiğine" dikkat çekildiğini ve Meclis'in bu konuya mutlaka el koymasının istendiğini dile getirmektedir. Ancak bu önergelerin tamamı AKP oylarıyla reddedilmiştir. Yılmaz Özdil, bu reddin neticesinde Lübnanlı firmanın ödemesi gereken parayı ödemediğini, vergisini ödemediğini, üstüne şirketi 5 milyar dolar borçlandırdığını, Türk Telekom'un malını mülkünü, kablolarına varıncaya kadar sattığını ve 15 milyar dolar "hortumlayarak" devlete geri yıktığını ve kaçtığını iddia etmektedir. Yılmaz Özdil, CHP'nin araştırma komisyonu önergeleri kabul edilseydi ve Türk Telekom'da yaşanan vurguna Meclis tarafından el konulsaydı, sonucun böyle olup olmayacağı sorusunu sormaktadır. Bu büyük vurgunun detaylarını ve arkasındaki nedenleri daha iyi anlamak için okumaya devam edin.
Yılmaz Özdil, trafik ve ulaşım güvenliği alanında da benzer ihmallerin ve reddedilen önergelerin trajik sonuçlara yol açtığını belirtmektedir. Çorlu'da trenin devrilmesi sonucu aralarında çocukların da bulunduğu 25 kişinin hayatını kaybettiğini ve 300'den fazla kişinin yaralandığını hatırlatan Özdil, bu olayın "toplu cinayetten farksız" olduğunu söylemektedir. Rayların adeta "çamaşır ipi gibi havada asılı durduğunu", altında toprak olmadığını, çünkü "kontrol eden olmadığını" ve "kontrol etmesi gereken işçilerin işten çıkarıldığını", ayrıca bir ay önce yapılması gereken bakım onarım ihalesinin iptal edildiğini ifade etmektedir. Bu toplu cinayete yol açan ihmallerin ortaya çıkarılması amacıyla CHP tarafından verilen araştırma komisyonu önergesi de AKP oylarıyla reddedilmiştir. Özdil'in aktarımına göre, bu olaydan beş ay sonra, Ankara'dan yola çıkan hızlı tren, karşı yönden gelen kılavuz lokomotifle kafa kafaya çarpışmış, 9 kişi hayatını kaybetmiş ve 80'den fazla kişi yaralanmıştır. Yılmaz Özdil, bu kazanın da "cinayetten farksız" olduğunu, zira "seçim şovu yapmak için, oy toplamak için, tren hattını eksiklerini tamamlamadan, sinyalizasyonu bile olmadan açtıklarını" dile getirmektedir. Özdil, CHP'nin araştırma komisyonu önergesi kabul edilseydi ve Çorlu faciasındaki ihmallere Meclis tarafından el konulsaydı, Ankara'daki facianın yaşanıp yaşanmayacağı sorusunu bir kez daha yinelemektedir. Ulaşım güvenliğinin neden bu kadar göz ardı edildiğini sorgulamak için okumaya devam edin.
Yılmaz Özdil'in listelediği bu trajik olaylar ve reddedilen komisyon önergeleri dizisi, sadece bunlarla sınırlı değildir. İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı-bombalı intihar saldırısı sonrasında (45 ölü, 250 yaralı), Kobani olayları hakkında, "vergi cennetlerindeki alengirli işlerin" ortaya çıkarılması amacıyla, "FETÖ'nün siyasi ayağının" ortaya çıkarılması amacıyla, uyuşturucunun gençler arasında felaket şekilde yaygınlaşması hakkında, tarikat yurtlarındaki çocuk istismarı (tecavüz ve yangınlarda ölümler) ve denetimsizlik sorunlarına karşı, kadın cinayetlerinin önlenmesi, kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi ve gerçek rakamların ortaya çıkarılması amacıyla, orman yangınlarını önlemek ve erken müdahale sağlamak amacıyla (tam 22 defa önerge verilmiş), engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek ve istihdam imkanlarını artırmak amacıyla, PKK tarafından kaçırılan asker ve polislerimizin durumu hakkında (6 soru önergesi yanıtsız kalmış, komisyon önergesi reddedilmiş ve askerlerimiz Gara'da şehit edilmiş), ve Cougar tipi askeri helikopter kazaları hakkında (Şırnak'ta 13, Bitlis'te 11 şehit, aynı tip helikopterin daha önce de düşmesi ve yetersizliklerinin bilinmesine rağmen komisyon önergesinin dikkate alınmaması) CHP tarafından sunulan tüm araştırma komisyonu önergeleri AKP oylarıyla reddedilmiştir. Yılmaz Özdil, özellikle uyuşturucu, çocuk istismarı ve kadın cinayetleri gibi toplumsal yaraları hedef alan önergelerin neden reddedildiğini sorgulayarak, "Bir insan gençlerin uyuşturucu kullanmasını engellemeye, çocukların istismar edilmesini önlemeye, kadınların öldürülmesini durdurmaya niye hayır der" diye sormaktadır. Enflasyonun sebepleri konusunda da CHP tarafından araştırma komisyonu önergesi verildiği belirtilmektedir. Bu soruların cevaplarını bulmak ve gelecekte benzer acıların yaşanmasını engellemek için okumaya devam edin.
Tüm bu aktarımlar, Meclis'in denetleme ve araştırma yetkisinin, belirli konularda nasıl devre dışı bırakıldığını ve bunun Türkiye'ye olan ağır maliyetini gözler önüne sermektedir. Yılmaz Özdil'in işaret ettiği gibi, her reddedilen araştırma komisyonu önergesi, ardından gelen bir felaket veya telafisi güç bir zararla ilişkilendirilmektedir. Soma'dan tren kazalarına, terör saldırılarından Türk Telekom'daki iddia edilen vurguna kadar uzanan bu acı tablo, sadece bir tesadüfler zinciri mi, yoksa daha derin bir mekanizmanın işleyişi mi sorusunu sordurmaktadır. İşte bu noktada, reddedilen her bir önergenin, potansiyel olarak engellenebilecek bir trajedinin kapısını aralamış olabileceği gerçeğiyle yüzleşmek zorundayız. Bu durum, Meclis'in halkın sorunlarına ne ölçüde duyarlı olduğu, denetim görevini ne kadar yerine getirdiği ve siyasi iradenin kamu yararını ne kadar önceliklendirdiği üzerine ciddi düşünceler ortaya çıkarmaktadır. Türkiye'nin bu sorulara cevap bulması, şeffaflığın ve hesap verebilirliğin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Daha fazla bilgi ve analiz için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Geçmişten ders çıkararak, gelecekteki olası felaketlerin önüne geçmek, ancak bu tür sorgulamalarla mümkün olacaktır.