Meclis'te Bomba İddia: Diyanet'in Milyarlık Bütçesi ve Harcamaları Artık Denetlenemeyecek!
TBMM'de görüşülen torba yasa teklifindeki kritik madde büyük tartışma yarattı. İYİ Parti Milletvekili Turhan Çömez, Diyanet Vakfı'nın Sayıştay denetimi dışına çıkartılacağını iddia ederek milyonlarca dolarlık yurt dışı yatırımları ve Hac paralarını gündem
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında hararetli bir "torba yasa" görüşmesi sürerken, muhalefetten gelen sert tepkiler gündeme bomba gibi düştü. İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, söz konusu yasa teklifinin içerisinde yer alan ve kamuoyundan saklandığını öne sürdüğü kritik maddelere dikkat çekti. Özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı ile ilgili düzenlemelerin vahametini dile getiren Çömez, "Bütün Türkiye duysun!" diyerek önemli iddialarda bulundu. Bu torba yasanın, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi sonrasında kanun hükmünde kararnamelerle yapılan düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinin ardından, iptal edilen maddelerin meclise getirilerek yasalaştırılması sürecinde kullanıldığını belirten Çömez, ancak bu süreçte iktidarın her seferinde "denetimden kaçıracak, otokrasiye biraz daha ilerleyecek birtakım maddeler" eklediğini savundu.
Milletvekili Çömez'in en sert tepki gösterdiği maddelerden biri, Diyanet ve Diyanet Vakfı'nın bütçesinin ve harcamalarının denetlenmesine ilişkindi. İddiaya göre, yeni yasa teklifiyle Diyanet Vakfı, Sayıştay denetimi dışına çıkartılacak. Çömez, bunun kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, "Bundan sonra Diyanet Vakfının, Diyanetin bundan sonra bütçesini biz denetleyemeyeceğiz, Sayıştay hiçbir şekilde hesap soramayacak" ifadelerini kullandı. Bu durumun, harcamaların "layüsser" yani denetlenemez ve dokunulamaz hale geleceği anlamına geldiğini söyledi. Türkiye'nin adım adım otokrasiye gittiğini belirten Çömez, demokrasinin vazgeçilmez prensibinin mutlaka şeffaf, hesap verebilen ve denetlenen bir yapının olması olduğunun altını çizdi. Bu konudaki gelişmeler ve detaylı analizler için avazturk.com adresini takip edebilirsiniz.
Çömez, Diyanet'in denetlenememesinin ne gibi sonuçlar doğurabileceğine dair geçmiş örnekleri de gündeme getirdi. Birkaç ay önce yine kendi yayınında konuşulduğunu hatırlatarak, Diyanet'in Washington, Amerika'da 90 milyon doların üzerinde bir yatırım yaptığını belirtti. Bu yatırımın içerisinde hamamlar, hanlar, restoranlar, oteller ve hatta 11 tane villa ile yüzme havuzları bulunduğunu söyledi. Ancak bu devasa yatırımın kar etmediğini, aksine yılda 2.5 milyon dolar zarar ettiğini, ayrıca çalışanlara 700 bin dolar para ödendiğini aktardı. Çömez, bu paranın cami önlerinde gariban insanlardan toplanan bağışlarla elde edildiğini belirterek, milletin cebinden çıkan paranın Amerika'da bu şekilde "boca" edilmesinin hesabının sorulması gerektiğini haykırdı. Müteahhiti kim, kaç paraya yapıldı, ihale var mı, bu yatırımlar neden yapıldı gibi soruları sormasına rağmen, Cumhurbaşkanı Yardımcısı'ndan gelen cevabın "çok merak ediyorsan git web sitesinden bak, biz burayı kar etmek için kurmadık" olduğunu paylaştı. Bu tür denetimsiz harcamaların sadece Washington'la sınırlı kalmadığını, Avustralya'nın Melbourne kentinde de villalar alındığı iddiasını dile getirdi. Bu konuda farklı yorumlar ve güncel bilgiler için avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Milletin parasıyla yapılan bir diğer önemli harcama kalemi olan Hac organizasyonlarına da değinen Çömez, geçtiğimiz yıl 83 bin 430 kişinin Hac'a gittiğini ve bunun ortalama 6.500 dolara mal olduğunu söyledi. Bu rakamın toplamda 542 milyon doları, yani 21 milyar lirayı bulduğunu hesapladı. Avrupa ülkelerinden Hac'a gitmenin çok daha ucuz olduğunu, İngiltere ve Almanya'dan 3.500 dolara gidilebildiğini örnek vererek, Türkiye'den gidenlerin neredeyse iki katı para ödediğini belirtti. Milletten toplanan bu milyarlarca liranın da denetlenmesi gerektiğini ifade eden Çömez, yeni yasayla Diyanet Vakfı'nın Hac gelirleri ve yatırımları dahil hiçbir şeyinin denetlenemeyeceğini, "ben yaptım oldu" denilerek kapatılacağını iddia etti. avazturk.com olarak bu konudaki gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz.
Çömez, denetimsizlik ve şeffaflık eksikliğinin sadece Diyanet gibi kurumlarla sınırlı olmadığını, Türkiye'de yargı bağımsızlığının, medya bağımsızlığının ve akademi bağımsızlığının da risk altında olduğunu savundu. Demokrasinin sadece sandıktan ibaret olmadığını, İran, Suriye, Irak, Rusya gibi ülkelerde de sandık olduğunu belirterek, asıl meselenin hukukun üstünlüğü, devlet kurumlarının şeffaf yönetilmesi ve denetlenmesi olduğunu vurguladı. Siyaseten alan açmak veya rakipleri tasfiye etmek amacıyla insanların hukukun dışına çıkartılmaması gerektiğini belirterek, Ümit Özdağ ve Ekrem İmamoğlu gibi isimlerin durumuna dikkat çekti. Kendi yaşadığı mağduriyetleri hatırlatarak, yargılanacak insanların bile dışarıda özgürce yargılanması gerektiğini savundu.
Ekonomik duruma da değinen Çömez, ülkenin içinde bulunduğu zorlu tabloyu gözler önüne serdi. Sağlık Bakanlığı'nın 3.170 temizlik işçisi kadrosu için toplamda 3.658 işçi alımı yapacağını duyurduğunu, ancak bu ilana 1 milyon 600 bin kişinin müracaat ettiğini paylaştı. Sadece Ordu ilinde açılan 67 temizlik işçisi kadrosu için 27 bin kişinin başvurduğunu, bu başvuranların 10 bininin üniversite mezunu olduğunu belirterek, bir temizlik işçisi kadrosu için 440 kişinin yarıştığını ortaya koydu. Bu durumun, gençlerin hayallerinin ve umutlarının çalındığının kanıtı olduğunu, onlardan alınanların ise "yandaşlara boca edildiğini, eşe dosta peşkeş çekildiğini" iddia etti. Çankırı Karatekin Üniversitesi rektörünün kendisine 1 milyon 200 bin lira maaş bağladığını ve 4 yıl boyunca 60 milyon lirayı cebine indirdiğini öne sürerek, bu rektörün Cumhurbaşkanı imzasıyla atandığını ve bunun bir ahlaksızlık olduğunu söyledi. Üniversitenin öğrencilerine sadece %0.5 oranında burs verdiğini, gençlerin kitap bulamadığını, karınlarını doyuramadığını, kalacak yer bulamadığını belirterek, yandaş rektöre ise 60 milyon liranın "boca edildiğini" savundu.
Uluslararası alanda da Türkiye'nin itibar kaybettiğini dile getiren Çömez, NATO Parlamenter Asamblesi (NATOPA) üyesi olmasına ve diplomatik pasaportu bulunmasına rağmen Amerika'ya gitmek için vize almak zorunda kaldığını anlattı. Bunun bir itibarsızlık olduğunu ve iktidarın ülkeyi ne hale getirdiğini görmesi gerektiğini söyledi. Toplantılarda medeni ülkelerden gelen milletvekillerinin kendisine sürekli "Türkiye'de ne oluyor?" diye sorduklarını aktardı. Ekonomi (Mehmet Şimşek'in "kapı kapı dolaşıp para dilendiği" iddiası) ve yargının durumu (büyükşehir belediye başkanı, gazeteciler, muhaliflerin içeride olması, AİHM kararlarının hilafına hareket edilmesi) gibi konuların uluslararası parlamenterlerin gündeminde olduğunu belirtti. Ayrıca, bir İngiliz milletvekili arkadaşının, Türkiye'nin otelleri ve uçak biletleri o kadar pahalı olduğu için artık tatile gelemeyeceğini, başka ülkeye gideceğini söylediğini paylaşarak, tefeci parasıyla ayakta durulduğu için faizlerin yükseltildiğini (%46), dövizin sabit tutulduğunu ve bunun sanayiyi (tekstil sektörü örnekleri: Ordu, İzmir, Denizli, Bursa) ve turizmi batırdığını savundu.
Turhan Çömez, tüm bu olumsuz tablonun karşısında yılmayacaklarını, gerçekleri haykırmaya devam edeceklerini ve bu ülkede demokratların, aydınların, Atatürk'ün değerlerine sahip çıkanların kazanacağını ifade etti. Teröristlerle pazarlık edenlerin değil, milletin derdiyle dertlenenlerin kazanacağını belirterek, kimsenin endişesi olmamasını, Ankara'da millet için gece gündüz çalışan kadroların ve korkusuzca haber yapan bağımsız medyanın olduğunu söyledi. Türkiye'nin bir Ortadoğu ülkesi gibi görülemeyeceğini, Türk milletinin asaletinin ve bağımsızlık ruhunun küllerinden yeniden bir ülke kurduğunu vurgulayarak, halkın özgürlük ve insan hakları istediğini ve muhalefetten "bizi bunlardan kurtarın" çağrısı yaptığını aktardı. Çömez, kendisinin ve çalışma arkadaşlarının gece gündüz çalışarak tüm Türkiye'yi bu "ceberrut yapıdan" kurtaracağını sözlerine ekledi. Mecliste yaşanan bu kritik denetim tartışması ve Çömez'in sert iddiaları, Türkiye siyasetinin önümüzdeki günlerdeki en önemli gündem maddelerinden biri olmaya aday görünüyor.