Mehmet Şimşek Dönemi Bitiyor mu? Yerine Gelecek İsim Kim? Altın, Dolar, Borsa ve Konutta Kritik Tahminler!
Kulisler kaynıyor! Ekonomi yönetiminde Mehmet Şimşek sonrası dönemin kapıda olduğu konuşuluyor. Yerine geçmesi beklenen çarpıcı isim ve piyasaları bekleyen değişim ne? Uzmanlar dolar, altın, borsa ve konut için nefes kesen tahminlerini açıkladı...
Son dönemde Türkiye ekonomisinin dümeninde yer alan isim olan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in geleceği, siyaset ve ekonomi kulislerinde en çok konuşulan konuların başında geliyor. Bir süredir "şafak saydığı" ve görevden "kurtulmaya çalıştığı" iddiaları dillendirilirken, son yaşanan gelişmelerle birlikte bu iddialar çok daha somut bir zemine oturdu. Öyle ki, piyasa uzmanları ve ekonomistler artık Şimşek'in "biletinin kesildiğini" ve sadece "uçuş zamanını beklediğini" açıkça ifade ediyor. Peki, Mehmet Şimşek neden gidiyor? Yerine kim gelecek? Ve bu büyük değişim, dolar, altın, borsa ve konut piyasalarını nasıl etkileyecek? İşte tüm detaylar ve uzmanların çarpıcı yorumları...
Mehmet Şimşek'in "Bileti Neden Kesildi"? Kulislerde Konuşulan Gerekçeler
Kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Mehmet Şimşek'in görevden ayrılma ihtimalinin güçlenmesinin birden çok nedeni bulunuyor. En önemli gerekçelerden biri, Cumhurbaşkanlığı ve Saray çevresinden yeterli desteği alamaması. Uzmanlar, Şimşek'in özellikle son dönemde "kenara çekilmiş", "köşede duran" bir figür haline geldiğini, toplantılara kerhen katıldığını ve ekonomi yönetiminde aktif rol almadığını belirtiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sık sık yinelediği Şimşek'e olan desteğini artık çekmiş olması da bu durumu pekiştiriyor.
Ancak asıl belirleyici olanın, Şimşek'in uyguladığı veya uygulamak istediği politikalara tam destek verilmemesi olduğu vurgulanıyor. Edinilen bilgilere göre, Şimşek'in yeni vergi yasaları, yüksek mevduat sahiplerinden kademeli stopaj artışı (bir nevi servet vergisi gibi) ve konut vergilerine yönelik çalışmalarının önünün kesildiği iddia ediliyor. Yapabileceği pek bir şeyin kalmadığı, sadece uluslararası toplantılara katılıp Türkiye ekonomisini anlattığı ancak somut adım atamadığı belirtiliyor. Bu durum, kendisini bir "finansçı" olarak gören Şimşek'in elini kolunu bağlamış durumda.
Batmanlı İş Adamı, Londra Şirketi ve Yıpratma Süreci
Şimşek'in yıpratılma sürecini hızlandıran olaylar zincirine de dikkat çekiliyor. Kamu ihaleleri konusunda etkin olduğu belirtilen Batmanlı bir iş adamının kapalı Instagram hesabının bir gece aniden açılması ve içerideki fotoğrafların medyaya sızması, bu sürecin fitilini ateşledi. Daha sonra, bu iş adamının Mehmet Şimşek'in Londra'da kurduğu bir şirkette ortağı olduğu, Şimşek'in bakanlık görevine başlamasıyla yönetimden çekildiği ancak hissesinin devam ettiği ortaya çıktı.
Bu bilgilerin kim tarafından sızdırıldığı bilinmezken, kulislerde bu olayın aslında AKP yönetiminde ve Saray'da uzun süredir bilindiği ancak Şimşek'i "yıpratmak amacıyla" özellikle belirli bir kanat tarafından zamanlamayla ortaya çıkarıldığı konuşuluyor. Şimşek'in kendisi bu durumu bir "saldırı" olarak nitelese ve bakan olmadan önce beyan ettiğini belirtse de, bir yandan halktan "vergi, vergi, vergi" diyerek vergi toplanacağını söyleyen bir bakanın, diğer yandan vergiden kaçınmak için (konut alımı bahanesiyle de olsa) yurt dışında şirket kurmasının "çelişkili" olduğu yorumları yapılıyor. CHP'nin de mecliste bu konuyu gündeme getirerek Şimşek'e yüklendiği belirtiliyor. Tüm bu gelişmelerin, Şimşek'in halk nezdinde ve piyasalarda "yıpranmasına" yol açtığı ifade ediliyor. Uzmanlar, Şimşek'in adeta eski Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan gibi yıpratıldığını ve görevden ayrılmasının piyasalar üzerinde eskisi kadar büyük bir şok etkisi yaratmayabileceğini öngörüyor.
Mehmet Şimşek'in Yerine Kim Geliyor? Plan B Devrede mi?
Peki, Mehmet Şimşek sonrası dönem için B planı hazır mı? Kulislerde konuşulan isim oldukça dikkat çekici: Nihat Zeybekçi. Denizlili olan, daha önce bakanlık ve belediye başkanlığı yapmış bu ismin, yeni ekonomi yönetimi için hazırlandığı iddia ediliyor. Zeybekçi'nin ciddi anlamda bir kadro kurduğu, özellikle maliye tarafında bir ekip hazırladığı ve yeni bir politika üzerinde çalıştığı belirtiliyor.
Uzmanlar, Zeybekçi'nin doğru bir isim olabileceği görüşünde. Gerekçe olarak ise, kendisinin AK Parti içinden gelmesi, parti içinde saygı duyulan ve daha önce bu görevi (ekonomi bakanlığı/bakan yardımcılığı) yönetmiş olması gösteriliyor. Şimşek'in bile parti içindeki dayanamadığı ve altının kazıldığı ortamda, dışarıdan bir ismin yaşatılmayacağı düşünülüyor. Zeybekçi'nin, Mehmet Şimşek'in aksine, Merkez Bankası ile (özellikle bağımsız duruşlarıyla bilinen Fatih Karahan ve Cevdet Akçay gibi isimlerle) çatışmadan bir geçiş süreci yönetmeye çalışacağı ve özellikle faizlerin yeniden düşürülmesi, ekonominin canlandırılması konusunda bir çalışma yapacağı belirtiliyor. Ancak bu geçişin sancılı olabileceği de ifade ediliyor.
Berat Albayrak'ın ise kesinlikle bakanlık düşünmediği, hatta Cumhurbaşkanlığı sonrası için Bilal Erdoğan ile bir "taht kavgası" içinde olduğu ve bu yönde çalıştığı kulis bilgileri arasında. Devlet Bahçeli'nin mevcut sistemi bozarak Erdoğan'ın görevine devam etmesini sağlaması, Albayrak'ın başkanlık adaylığı için biraz daha beklemesine neden olmuş olabilir.
Piyasalarda Şimşek Sonrası Senaryo: Dolar, Altın, Borsa, Konut Ne Olacak?
Mehmet Şimşek'in ayrılmasının piyasaları sarsıp sarsmayacağı büyük bir soru işareti. Uzmanlar, normal şartlarda böyle bir değişimin 50-60 milyar dolar gibi ciddi bir sermaye çıkışına neden olabileceğini ancak Mehmet Şimşek'in zaten çok yıprandığı ve piyasaların buna yavaş yavaş alıştığı için etkinin sınırlı kalabileceğini düşünüyor. Türkiye'de yabancı sermayenin zaten çok azaldığı, dipte olunduğu yorumları yapılıyor. İmamoğlu olayı sonrası 60 milyar dolara yakın bir paranın çıktığı hatırlatılıyor. Merkez Bankası'nın rezervlerinin artış göstermesinin ise Türkiye'ye para girişi anlamına gelmediği, ihracatçıların paraları ve bankaların sendikasyon kredileri gibi nedenlerle olduğu vurgulanıyor. Yüksek faize rağmen carry trade'in gelmemesinin, Türkiye'ye olan güven eksikliğinden kaynaklandığı belirtiliyor.
Piyasalardaki mevcut durum ve beklentiler şöyle özetleniyor:
- Dolar: Merkez Bankası'nın kontrollü bir şekilde doları yukarı çektiği belirtiliyor. Amaç, ihracatçıların elini rahatlatmak. Yıl sonu için dolar/TL kurunda hedefin 43 ila 44 bandı olabileceği ifade ediliyor. Kurun bu aralıkta kalacağı beklentisi hakim.
- Altın: Altın, uzmanlar tarafından şu anda paranın en iyi sığınaklarından biri olarak görülüyor (faizin yanı sıra). Altındaki yükselişin Fed faizi veya Rusya gibi gerekçelerden çok, asıl nedeninin "rezerv para savaşları" olduğu vurgulanıyor. Özellikle Çin gibi ülkelerin her fiyattan altın aldığı ve bu savaşın önümüzdeki dönemde daha da belirginleşeceği belirtiliyor. Fizik kanunlarına göre bir hareketin yavaşlamasının normal olduğu, altının kısa vadede takip edilmemesi gerektiği, düşüşlerin alım fırsatı olarak görülmesi gerektiği tavsiye ediliyor. Özellikle "gram altın" ve fiziksel altın alımına dikkat çekiliyor. Kredi kartıyla altın alımının yüksek faiz nedeniyle riskli olabileceği uyarısı yapılıyor.
- Borsa: Borsada güçlü bir rallinin olma olasılığının düşük görüldüğü belirtiliyor. Gerekçe olarak, şirket bilançolarının zayıf olması (en değerli markalardan THY'nin zarar açıklaması gibi) ve yabancı yatırımcının olmaması gösteriliyor. Borsanın şu anda kamu bankaları, varlık fonları ve şirketlerinin alımlarıyla ayakta tutulduğu, "kendi kendimize çalıyoruz, kendi kendimize oynuyoruz" benzetmesi yapılıyor. Yüksek faiz ortamında banka hisselerinin alınmasının mantıklı olmadığı, Vestel gibi ihracatçı şirketlerin bile yüksek iç maliyetler ve sabit döviz geliri nedeniyle rekabet gücünü kaybettiği ve zor durumda olduğu (Vestel'in Zorlu AVM'yi satma ve işçi çıkarma kararı örnek gösterildi) belirtiliyor. Borsada önemli bir hareket için en erken "erken seçim" lafının duyulması gerektiği, böyle bir durumda arabaların, saatlerin satılıp borsaya girilmesi tavsiye ediliyor. Ancak mevcut durumda, İmamoğlu olayının beklenen tepkiden büyük olması nedeniyle erken seçim ihtimalinin şimdilik yattığı düşünülüyor.
- Konut: Konut piyasasının özellikle yüksek fiyatlı segmentte ciddi sıkıntıda olduğu belirtiliyor. Reel konut fiyatlarında düşüşün devam ettiği, geçen ayki toparlanmanın bozulduğu ifade ediliyor. Mevcut yüksek faiz oranlarıyla konut kredisi almanın imkansız olduğu, parası olanların evi faize yatırmayı tercih ettiği vurgulanıyor. Özellikle 5 milyon TL ve altındaki evlerin satıldığı (toplam satışların %78'i) istatistiğiyle inşaat şirketlerinin sıkıntıda olduğu belirtiliyor. Yatırım amaçlı konut alımından uzak durulması, ancak oturma amaçlı ve elinde nakidi olanların birinci el müteahhitlerden "çantayla para" teklif ederek çok iyi pazarlıkla (hatta %15 iskonto gibi oranlarla) ev alabileceği tavsiye ediliyor. Kredili ev almayı ise öğretmen, memur, doktor gibi dar gelirli kesimler için "unutması" gerektiği sert bir dille ifade ediliyor. Yeni neslin evlenmemesi ve nüfusun azalmasının da konut piyasasını olumsuz etkilediği sosyolojik yorumu yapılıyor.
- Faiz: Mevduat faizlerinin şu anda oldukça cazip durumda olduğu (%50-51 ve üzeri oranlar görüldüğü) ve 3 aylık veya 6 aylık vadelerle paranın burada değerlendirilebileceği tavsiye ediliyor. Bu faiz seviyesinin cazibesinin bir süre daha devam edeceği düşünülüyor. Öte yandan, kurumsal kredi faizlerinin %70'lere, hatta daha da yukarılara çıktığı, %70 ile kredi bulmanın bile zorlaştığı, bu nedenle sanayicilerin üretimde zorlandığı vurgulanıyor. Bankaların batık krediler nedeniyle yeni kredi vermeye sıcak bakmadığı belirtiliyor.
- Bitcoin: Uzun vadede potansiyeli yüksek bir yatırım aracı olarak görülüyor. Rezerv para savaşları döneminde altın gibi kağıt paranın öneminin azalacağı ve Bitcoin'in öne çıkacağı düşünülüyor. Fiyat düşüşlerinin alım fırsatı olarak değerlendirilmesi gerektiği, şirketlerin de bilançolarına Bitcoin ekleyebileceği (hem dolar hedge'i hem potansiyel gelir için) ve bunun mevzuatta yer aldığı belirtiliyor.
Türkiye Ekonomisinin Geleceği ve Yatırım Tavsiyeleri
Genel olarak, Türkiye ekonomisinin zor bir dönemden geçtiği, "dipte" olunduğu ve yabancı sermayenin gelmediği tablosu çiziliyor. Uygulanan politikaların (özellikle parasal sıkılaştırma ve yüksek faiz) piyasayı ve iş dünyasını mahvettiği, gelir adaletsizliğini artırdığı yorumları yapılıyor.
Bu şartlar altında yatırımcılara şu tavsiyeler veriliyor:
- Yüksek Mevduat Faizleri: Özellikle 50% ve üzeri oranlar bulunuyorsa kısa vadede (3-6 ay) faize bağlamak cazip olabilir.
- Altın: Uzun vadeli ve "kumbaraya atar gibi" gram gram fiziksel altın biriktirmek, rezerv para savaşları ve kağıt paranın değer kaybı beklentisiyle mantıklı görülüyor. Kısa vadeli düşüşler alım fırsatı.
- Konut: Yatırım amaçlı konuttan uzak durulmalı. Oturma amaçlı alacaklar, nakitle birinci el müteahhitlerden ciddi pazarlıkla almayı düşünebilir. Kredili alım neredeyse imkansız.
- Borsa: Şu an için borsadan uzak durulması, güçlü bir ralli beklentisinin olmaması. Ancak "erken seçim" kararı alınırsa her şey satılıp borsaya girilmesi gibi radikal bir tavsiye veriliyor.
- Dolar: Yıl sonu beklentisi 43-44 bandında olduğu için şu an alım için çok cazip görülmüyor. Kontrollü yükseliş devam edecek.
- Bitcoin: Uzun vadeli potansiyeli yüksek görülüyor, düşüşler alım fırsatı. Şirketler için de bir hedge ve yatırım aracı olabilir.
- Şirket/Fabrika Yatırımı: Elinde nakit olanların şu anda üretime veya şirketi büyütmeye yatırım yapmak yerine beklemesi gerektiği, çünkü mevcut durum devam ederse ileride çok zor duruma düşecek şirketleri/fabrikaları "bedavaya" alma fırsatının doğabileceği gibi çarpıcı bir öngörü dile getiriliyor.
Bir Geçiş Dönemi ve Belirsizlikler
Mehmet Şimşek'in ekonomi yönetiminden ayrılma süreci, bir süredir beklenen bir gelişme olsa da, yerine gelecek isim ve yeni ekonomi politikalarının netleşmesiyle birlikte Türkiye ekonomisi için yeni bir dönemin kapısı aralanacak. Nihat Zeybekçi isminin öne çıkması, maliye politikalarının yeniden odak noktası olabileceği ve faiz indirimlerinin tekrar gündeme gelebileceği sinyallerini veriyor. Ancak Merkez Bankası'nın mevcut duruşu ve piyasalardaki güven eksikliği, bu geçiş sürecini sancılı hale getirebilir. Doların kontrollü yükselişi, altının küresel rezerv para savaşları eksenindeki önemi, borsanın zayıf seyri ve konut piyasasındaki durgunluk gibi faktörler, yatırımcılar için dikkatli olunması gereken bir döneme işaret ediyor. Türkiye ekonomisi için önümüzdeki günler, bu kritik değişimin etkilerinin daha net görüleceği ve geleceğe dair ipuçlarının ortaya çıkacağı bir süreç olacak.