Meydanlar Demokrasi İçin "Yeter" Diyor
Son mitingler siyasi tabloyu nasıl değiştiriyor? CHP lideri Özgür Özel'in performansı, Erdoğan'ın pozisyonu, gençliğin sorunları ve "iktidar gidici" algısının bürokrasiye etkisi SÖZCÜ TV'de masaya yatırıldı. avazturk.com olarak bu önemli analizleri sizler
Türkiye siyasetinde son dönemde yaşanan gelişmeler, meydanların yeniden siyasi tablonun belirleyici unsurlarından biri haline geldiğini gösteriyor. Özellikle muhalefetin düzenlediği mitingler, dikkat çekici bir atmosfer yaratıyor. SÖZCÜ Televizyonu ekranlarında dile getirilen analist görüşleri, bu mitinglerin sadece bir partiye ait olmadığını, aksine partilerüstü, olağanüstü bir görüntü sergilediğini vurguluyor. Bu görüntüler, demokrasinin rafa kalkmasına isyan eden ve artık "yeter" diyen geniş bir kesimin sesi olarak yorumlanıyor. Sadece gençlerin değil, her kesimden ve her muhalif vatandaşın katıldığı bu buluşmaların, dünya çapında haber değeri taşıdığı ve yavaş yavaş dünya medyasında da yer bulmaya başlayacağı düşünülüyor.
https://www.youtube.com/watch?v=_i429XMC3aY
CHP Lideri Özgür Özel'in Performansı Göz Dolduruyor
Bu süreçte en çok dikkat çeken figürlerden biri de CHP Genel Başkanı Özgür Özel. Analistler, Özgür Özel'in performansını tebrik ederek, özlenen türden söylemlerle ve üslupla çıtayı yükselttiğini, Erdoğan üzerinde tam sağ pres baskı kurduğunu belirtiyor. Performansının her geçen gün üzerine koyarak ilerlediği ifade edilirken, muhalefetin bu sayede moral üstünlüğünü ele geçirdiği ve bunu sürdürdüğü gözlemleniyor. Özgür Özel'in bu yükselişinde, kendisini grup başkan vekilliğinden bu göreve taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türk siyasetine böyle bir isim kazandırmasının da payı olduğu ve bu açıdan muhalefetin Kemal Bey'e bir teşekkürü borçlu olduğu dile getiriliyor.
"Erdoğan Yenilmez" Algısı Kırılıyor: Yerel Seçimlerin Etkisi ve Anketler
Türkiye siyasetinde yaklaşık çeyrek asırdır yerleşmiş olan "Erdoğan yenilmez" algısının yavaş yavaş kırılmaya başladığına dikkat çekiliyor. Analistlere göre, Erdoğan'ın yenilebileceği algısı güçleniyor. Özellikle yerel seçimlerde yaşanan büyük yenilginin bu algının yerleşmesinde önemli bir rol oynadığı ve bu durumun her geçen gün anketlere yansıdığı ifade ediliyor. Bu tablo karşısında Erdoğan'ın bir çıkmaz içinde olduğu değerlendirmesi yapılıyor.
Erdoğan'ın Önündeki İki Yol: Baskı mı, Normalleşme mi?
Mevcut durum, Erdoğan'ın önünde temelde iki yol olduğunu gösteriyor. Analize göre, ya bugüne kadar uyguladığı baskıcı rejimi sürdürmeye devam edecek, ya da geldiği noktanın bir çıkmaz olduğunu kabul ederek "zararın neresinden dönersem kardır" diyecek. İkinci ihtimalde, belki biraz normalleşme, biraz yumuşama ile farklı bir yol izlemeye zorlanabileceği düşünülüyor. Meydanlardaki görüntüler ve Özgür Özel'in artan performansı, Erdoğan'ı bu ikinci yola itebilir ve bunun Türkiye için yararlı bir gelişme olabileceği belirtiliyor.
Kurumların Yetersizliği ve Meydanların Rolü
Demokrasinin rafa kalktığı yönündeki genel kanının haklı olduğu ifade ediliyor. Normal bir demokraside, Erdoğan kabinesi gibi bir yönetimin zihniyetini ve gücünü dengeleyecek, önünü kesecek ve kontrol edecek mekanizmaların yasama ve yargı organları olması gerektiği hatırlatılıyor. Ancak, yasama ve yargı bu görevi yerine getiremiyorsa, işte o zaman bu meydanların devreye gireceği vurgulanıyor. Nihayetinde, vatandaşın demokrasiye sandıkta sahip çıkacağı ve raydan çıkmış, yoldan çıkmış bir baskıcı rejime gerektiği cevabı sandıkta vereceği inancı dile getiriliyor. Bu beklentinin de anketlere yansıdığı görülüyor.
Gençliğin Kayıp Yılları: İşsizlik, Ekonomik Zorluklar ve KPSS Algısı
Analizde gençlik konusuna özel bir parantez açılıyor. Özellikle 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın kutlandığı bu dönemde, gençliğin içinde bulunduğu zorlu durumun altı çiziliyor. Türkiye'de genç işsizliğinin felaket derecede yüksek olduğu ve bu iktidar döneminde gençlerin gençliklerini yaşayamadığı belirtiliyor. Bu durumun sadece özgürlüklerle ilgili olmadığı, aynı zamanda ekonomik açıdan da ciddi sorunlar barındırdığı ifade ediliyor. Gençlerin hoşlandıkları biriyle bir yemeğe, çaya veya kahveye gidecek maddi imkana sahip olmadıkları, gönül rahatlığıyla gençliğini yaşayamadıkları dile getiriliyor.
Ekonomik politikaların bir diğer etkisi ise, girişimcilik yapma, kendi işini kurma isteğinin köreltilmesi. Bunun yerine, gençlik arasında "KPSS'ye çalışıp devlete kapağı atayım" algısının yerleştiği ve bunun doğrudan ekonomiyle bağlantılı olduğu vurgulanıyor. Gençlik Bayramı kutlanırken, gençlerin öfkelerini ve itirazlarını meydanlara yansıttığı bir tablo çiziliyor.
"İktidar Gidici" Algısı ve Bürokrasinin Tepkisi
Son olarak, siyasi tablonun geleceği açısından kritik bir algıya dikkat çekiliyor: "Bu iktidar gidici" algısı. Bu algının toplumda yavaş yavaş yerleştiği belirtilirken, eğer bu algı bürokrasiye de yansırsa, muhalefet partisine, Özgür Özel'e ve CHP'ye bürokrasiden çok daha fazla bilgi ve belge gelmeye başlayacağı öngörülüyor. Bu durumun, muhalefetin iktidara karşı kullanabileceği inanılmaz bir malzeme yaratacağı ifade ediliyor. Yargı bürokrasisi, emniyet bürokrasisi, diğer bakanlıklar, yolsuzluk iddiaları gibi pek çok konuda, eğer "iktidar gidici" algısı topluma ve bürokrasiye bu şekilde yerleşmeye devam ederse, muhalefetin elinde daha fazla veri olacağı ve bu sayede bir adım daha öne geçebileceği değerlendirmesi yapılıyor.