Milli Görüş'ün Kalbinden Yükselen Alarm

Milli Görüş'ün Kalbinden Yükselen Alarm

Türkiye siyasetinde şok etkisi yaratan iddialar! Ali Karahasanoğlu, Saadet Partisi'nin ittifaklarını, 'ümmet' kavramı duruşunu ve HDP ile ilişkilerini sert bir dille sorguluyor. Milli Görüş ilkeleri çiğneniyor mu? Detaylar burada!

Türkiye'nin siyasi arenasında adeta bir bomba etkisi yaratan, Saadet Partisi'nin temel ilkeleri ve ittifak ilişkileri üzerine atılan şok edici sorular, kamuoyunda büyük yankı uyandırıyor. Haberpiri Sesli Köşe Yazıları YouTube kanalında yayımlanan "ALİ KARAHASANOĞLU: SAADET PARTİLİ AĞABEYLERE, KARDEŞLERE ÇAĞRI" başlıklı sesli makalede, duayen yazar Ali Karahasanoğlu, Saadet Partili yöneticilere seslenerek, partinin son dönemdeki duruşunu ve aldığı kararları sert bir dille sorguluyor, adeta bir özeleştiri çağrısında bulunuyor. Bu çarpıcı haberin tüm detayları aşağıda, adım adım ortaya serilecek. Okumaya devam edin; zira bu makale, Türk siyasetinin yakın geçmişine dair pek çok bilinmeyeni aydınlatacak ve ezberleri bozacak nitelikte.

Ali Karahasanoğlu, çağrısına Saadet Partisi'nin Suriye politikasıyla başlıyor ve "Esed'i savundunuz, Ahmet Elşara için ABD ve İsrail'in projesi dediniz" ifadeleriyle keskin bir çıkış yapıyor. Karahasanoğlu, Esed Suriye'nin başındayken İsrail'in çok rahat olduğunu, ancak Ahmet Elşara'nın gelişiyle İsrail'in saldırı üstüne saldırı ile rahatsızlığını ifade ettiğini vurguluyor. Eğer Elşara'yı İsrail getirdiyse, "siyonistler Suriye'yi şimdi niye vuruyor, genelkurmayı, cumhurbaşkanlığını niye vuruyor?" diye soran Karahasanoğlu, aynı şekilde Esed döneminde çok daha rahat hareket eden YPG'nin şimdi neden sızlandığını sorguluyor. Ardından, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "ümmet" kavramı üzerinden yaptığı açıklamaya Saadet Partisi'nin ittifak ortağı CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den "çok keskin bir açıklama gelmesine" rağmen, Saadet Partili vekillerin "ümmet kavramına yönelik saygısızlığa bir cevap verilmesini vermediğini, veremediğini" belirterek, "o kadar mı tatlı koltuklar, bu kadar mı değersiz sizin gözünüzde ümmet kavramı?" diye soruyor. Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Temel Karamollaoğlu ve Mustafa Kamalak'ın bu sorulara cevap vermesini beklediğini ifade eden Karahasanoğlu, bu sessizliğin altında yatan gerçekleri deşifre ediyor.

Karahasanoğlu'nun odaklandığı bir diğer kritik nokta ise Saadet Partisi'nin HDP ile yaptığı ittifaklar ve bu ittifakların sonuçları. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde açıktan, mahalli seçimlerde ise gizli kapaklı bir ittifak yapıldığına dikkat çeken Karahasanoğlu, HDP'nin İsrail'in Suriye'ye saldırısı konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapılmak istenen kınamaya katılmayıp çekimser kalmasını Saadet Partisi'nin vebaline ortak ediyor. HDP'nin "silah bırakma sürecindeki ilişkimiz Cumhur İttifakı'na geçiş şeklinde yorumlanamaz" şeklindeki açıklamalarına rağmen, Karahasanoğlu, CHP'li adayın desteklenmesinin ve HDP ile ittifak yapılmasının dini açıdan bir sakıncası olmadığını savunan Saadet Partisi'ne, "bu işte bizim de vebalimiz var sorgulaması yaparlar mı?" sorusunu yöneltiyor. İmam hatiplere yönelik başlatılan ve LGS sınav sorularının çalındığı iftirasıyla başlayan "alçakça hırsız iftirası" karşısında Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan'ın "imam hatiplerin hedef alınması yanlış" şeklindeki yetersiz açıklamasına da değinen Karahasanoğlu, bu iftiraları atanların Millet İttifakı'nın ikinci büyük partisi İYİ Parti'nin Grup Başkan Vekili Turhan Çömez ve CHP'nin 2018 Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce olduğunu hatırlatıyor. "Milli görüşçüler, imam hatiplere ortaklarınız hırsız diyor, sizin söyleyeceğiniz hepsi bu mu?" diyerek tepkisini dile getiren Karahasanoğlu, Ekrem İmamoğlu'nun 380 puanla 500 puanlık fakülteye kayıt olmasını bile hak görenlerin, imam hatiplilerin alın teriyle kazandıkları sınavda hırsızlık yaptıklarını iddia etmesini kabul edilemez buluyor ve "yok mu sizin daha net daha tepki koyucu bir açıklamanız?" diye sorguluyor. Daha fazla analiz için https://www.avazturk.com adresini ziyaret etmeyi düşünebilirsiniz.

Ali Karahasanoğlu'nun eleştirileri, Saadet Partisi'nin "ümmet" kavramı etrafındaki duruşunu da kapsıyor. Partilerini TBMM'de grup toplantısı yapabilmek için birleştirdikleri Ahmet Davutoğlu'nun gazetesinde, ilahiyat profesörü olan babasının oğlu Akif Beki'nin "ümmetin ordusunu toplarken milleti bölmesek bari" yazısını hatırlatan Karahasanoğlu, "bu mudur sizin ümmetçiliğiniz?" diye soruyor. İsrail'in bombaları altında Gazzeli çocukların soykırıma tabi tutulurken, "utanmadan sahabe kılıç çekip birbiriyle savaşmış demek" gibi ifadelerin kime uşaklığın eseri olduğunu sorguluyor. Merhum Necmettin Erbakan'ın yaşasaydı "Tuğu senin suratına bir de ilahiyat hocasının oğlu musun sen?" diyeceğini belirterek, Saadet Partisi yöneticilerinin bu duruma ne diyeceğini merak ediyor.

Saadet Partili ağabeylere, kardeşlere ve dostlara "kimlerle yol yürüdüğünüzü görmeniz için söylüyorum" diyerek seslenen Karahasanoğlu, ittifak yaptıkları kişilerin geçmişteki ve bugünkü söylemlerini masaya yatırıyor. "Mustafa Kemal'in ortak paydasında bütün ülkeyi birleştirme peşinde koşanlara tek kelime itiraz edemeyen ezikler" ve "başörtü takmayı Playboy dergisine çırıl çıplak fotoğraf veren fahişelere benzeten Pınar Kür" gibi isimlerin "büyük edebiyatçı" diye takdim edildiği Karar gazetesini örnek gösteriyor. Hazreti Peygamber'in ashabını anarken akıllarına gelen ilk şeyin "tekil olayın tekili birbirine kılıç çekme" olduğunu söyleyen adamlarla mı yol yürüyeceklerini soran Karahasanoğlu, "çocukları katleden İsrail'e karşı birlik olmak için ümmet denilince ümmet ne ki diye alay edenlerle mi yol yürüyeceksiniz?" diyerek kritik bir vurgu yapıyor. Hatta CHP'li yöneticilerin ve sözde gazetecilerin yazdıklarını aktarsa ağızlarının açık kalacağını belirterek, SP'nin ittifak ortağı CHP'yi destekleyen Özdemir İnce'nin Cumhuriyet Gazetesi'ndeki "ümmetin vatanı yoktur" başlıklı yazısını hatırlatıyor.

Bu kadar derin ve keskin eleştirilerin ardından, Ali Karahasanoğlu'nun Saadet Partili yöneticilere yönelttiği asıl çarpıcı ve düşündürücü soru, partinin "Milli Görüş" iddialarını temelden sarsma potansiyeli taşıyor. "Hacı amcalara, hacı teyzelere gittiğinizde, ümmete laf edildiğinde biz karşılarında durduk diyebilecek misiniz gönül rahatlığıyla?" diye soran Karahasanoğlu, bu soruya "Deriz diyebiliyorsanız sorun yok, bildiğiniz gibi hareket edin" diyerek acı bir ironiyle karşılık veriyor. Bu sözler, Saadet Partisi'nin gelecekteki siyasi duruşu ve "Milli Görüş" çizgisindeki samimiyeti üzerine büyük bir gölge düşürüyor, akıllarda "Saadet Partisi gerçekten Milli Görüş çizgisinde kalabildi mi?" sorusunu uyandırıyor ve Türk siyasetindeki ideolojik kaymaları ve ittifakların getirdiği bedelleri gözler önüne seriyor. Daha fazla analitik içerik için https://www.avazturk.com sitesindeki haberlere göz atabilirsiniz.