Milyar Dolarlık Vatandaşlık Vurgununda Yeni Şok Detaylar

Milyar Dolarlık Vatandaşlık Vurgununda Yeni Şok Detaylar

Türkiye'yi derinden sarsan bir vatandaşlık skandalı, dudak uçuklatan yeni detaylarla gün yüzüne çıktı! Sahte e-imzalar, muvazaalı konut satışları ve akıl almaz banka dekontları... Kimler, nasıl milyarlarca liralık vurgun yaptı? Okumaya cesaretiniz var mı?

Türkiye, daha önce sahte diploma ve kimlik belgeleriyle e-imza üreterek üniversiteler ile kamu kuruluşlarının dijital altyapılarına sızıp mezuniyet kaydı oluşturan, not yükselten veya doçentlik diplomaları düzenleyen bir şebekenin neden olduğu büyük bir skandalın yankılarıyla çalkalanırken, İletişim Başkanlığı'nın 400 akademisyenin usulsüz atandığı iddialarını yalanladığı bu karmaşaya şimdi de devasa bir vatandaşlık sahteciliği eklendiği ortaya çıktı, bu gelişmeyi mutlaka okumaya devam edin.

Geçtiğimiz yıl CİMER'e yapılan bir ihbar üzerine başlatılan ilk operasyonla İstanbul'da 146 taşınmazın muvazaalı ve usulsüz yollarla satılarak 870 yabancıya vatandaşlık verildiği tespit edilmiş, bu operasyon kapsamında 41 şüphelinin gözaltına alındığı ve bunlardan 15'inin tutuklandığı belirlenmişti; Bakırköy 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılırken savcılık diğer şehirlerde de benzer taşınmaz satışlarının olup olmadığını araştırmaya devam ediyor, bu kritik soruşturmanın derinliklerine inmek için okumaya devam edin.

Ve şimdi, İsmail Saymaz'ın aktardığı bilgilere göre, ikinci dalga operasyonla birlikte 87 şüpheliye daha iddianame düzenlenirken, bunlardan 35'inin halen tutuklu olduğu ve 17'sinin ise firari durumda bulunduğu öğrenildi; bu 481 sayfalık iddianameye göre, bu büyük şebekenin liderinin Zer Group Yönetim Kurulu Başkanı Muammer C. olduğu, oğlu Ozan C.'nin de babasıyla birlikte OC Group İnşaat adlı şirketi üzerinden hareket ettiği, üstelik Ozan C.'nin geçmişte Beylikdüzü AK Parti İlçe Başkan Yardımcılığı yapmış ve 31 Mart seçimlerinde AK Parti'den belediye meclisi adayı olduğu bilgisi skandalın boyutunu daha da büyütüyor, bu akılalmaz bağlantıları çözmek için okumaya devam edin.

Bu şebekeye karıştığı iddia edilen diğer şirketler arasında Ahmad, Abdullah, Faisal ve Muhammed Ş. adlı aynı aileye ait Roman Bustan, Müstakbel Star Gayrimenkul, Shahap İnternational ile birlikte Kalekent Konakları İnşaat, Körfez Panorama ve Story Group da bulunuyor, iddialara göre Ş. ailesinin Muammer C. üzerinden usulsüzce vatandaşlık edinerek bu sektöre girdiği ve çeşitli Afgan ve İranlı aracıların müşteri getirerek 5.000 ila 10.000 dolar arasında 'komisyon' aldıkları belirtiliyor, bu kirli para trafiğinin nasıl işlediğini anlamak için okumaya devam edin.

Vatandaşlık vurgununun işleyişi ise tam bir film senaryosunu andırıyor: İstanbul, Yalova, Sakarya, Kocaeli, Tekirdağ ve Balıkesir'de, vatandaşlık için gerekli olan 250.000 veya 400.000 doların altında kalan, hatta inşaatına başlanmamış veya sadece temeli atılmış, gerçekte mevcut olmayan konutların, bağlantılı eksper şirketleri tarafından sahte e-imza kullanılarak ve sahte değerleme raporları hazırlanarak gerçek değerlerinin üç, dört, hatta sekiz katına kadar yüksek bedelle satılmış gibi gösterildiği ve bu sayede tapuya uygunluk belgesi çıkarıldığı, bu sahtecilik yöntemlerinin nasıl uygulandığını öğrenmek için okumaya devam edin.

MASAK raporlarıyla sabitlenen para trafiği ise 'çek-yatır' yöntemiyle gerçekleşmiş: satış bedelinin şirketler tarafından alıcıya yollandığı, alıcıların ise 50.000-100.000 dolar arasındaki 'vatandaşlık ücretini' ekleyerek parayı geri gönderdiği ve döviz belgesi oluşturmak için taraflar arasında gerçek bir alım satıma dayanmayan paraların aynı gün ardışık şekilde çekilip yatırıldığı, diğer yöntemde ise elden alınan dövizin alıcılar göndermiş gibi şirket hesabına yatırılıp döviz bürosunda TL'ye çevrilerek hesaplar arasında döndürüldüğü ortaya kondu, bu karmaşık vurgun ağının detaylarını kavramak için okumaya devam edin.

Ülkeye döviz girişinin olduğu izlenimini vermek için sahte banka dekontlarının üretilip tapu müdürlüklerine sunulduğu ancak bu dekontların nasıl ve nerede düzenlendiğinin belirsiz olduğu, ayrıca alıcılara avukat Leylima R., Ebru Kuvaz A. ve Ali Murtaza Ö.'nün vekil olarak gösterildiği, hatta işlemleri kolaylaştırmak amacıyla Çınarcık Tapu Müdürü Ayhan B.'nin kızlarının hesabına 18 bin TL rüşvet yatırıldığı iddiaları da iddianamede yer alıyor, bu yolsuzluk zincirinin tüm halkalarını görmek için okumaya devam edin.

Bu usulsüz satışlarda konutların genellikle üç yıllık satış sözleşmesiyle satıldığı, yabancıların taşınmazları üç yıl boyunca elden çıkaramayacağı yasal kuralına uygun davranılsa da, üç yılın dolmasına az bir süre kala tapu tescilinin yapıldığı ve satış için müşteriden vekaletname alınarak paravan şirketler üzerinden taşınmazın geri alındığı karmaşık bir sistem kurulduğu belirtiliyor, bu işlemlerin ardındaki gizemi çözmek için okumaya devam edin.

İlk iddianame kapsamında sadece İstanbul'da 146 konutun satıldığı ve aileleriyle birlikte 870 kişiye vatandaşlık verildiği, bu vatandaşlıkların iptali için kurumlarla yazışmaların yapıldığı, ikinci iddianameye göre ise İstanbul dahil altı şehirde 409 konutun el değiştirdiği, bu konutlardan 335'inde 1821 kişinin vatandaşlığa hak kazandığı ve 74'ündeki vatandaşlık işlemlerinin hala sürdüğü, ayrıca ikinci iddianameye konu satışlarda ilk iddianamedekilerden farklı olarak sahte e-imza ve sahte banka dekontlarının da kullanıldığı tespit edildi, toplamda 555 konut üzerinden 2691 yabancının usulsüzce vatandaşlık elde ettiği bu devasa skandalın mali boyutunu keşfetmek için okumaya devam edin.

409 konutun satışından en az 119.050.000 doların elde edilmesi gerektiği halde ortada böyle bir paranın olmadığı, bunun ülkeye hiç döviz girmemiş olabileceği ya da kısmen döviz girişinin gerçekleştiği ihtimallerini akıllara getirdiği ve bu varsayıma dayanak olarak Muammer C.'nin 28 Mart 2024 tarihindeki telefon konuşmasının gösterildiği, iddianamede "En önemli tape!!!" olarak nitelendirilen bu konuşmada Muammer C.'nin vatandaşlık edinimi için 250.000 dolar alınması gerekirken sadece 40.000 dolar ödendiğini itiraf ederek, "Yasal değil sonuçta yapılan iş" dediği, İsmail Saymaz'ın vurguladığı bu kilit itirafla birlikte savcılığın 40.000 dolarlık tarifeye göre 102.690.000 dolarlık döviz kaybı ve 4.1 milyar TL'ye tekabül eden kamu zararı tespitinde bulunduğu ve ayrıca boş konutların muvazaalı satışlardan ötürü azaldığı ve fiyatların yükselmesine neden olduğu bu büyük vurgunun siyasi boyutları da gündeme getiriliyor; işte Türkiye'yi sarsan bu yolsuzluk ağı ve "yasal değil sonuçta yapılan iş" itirafının tüm detayları için gözler şimdi mahkeme salonlarında ve https://www.avazturk.com adresi üzerinden de bu ve benzeri haberlerin takibi yapılabileceği gibi, şüphelilere yöneltilen suçlamalar arasında suç örgütü liderliği ve üyeliği, resmi ve özel belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşları ile tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, bir yabancıyı ülkeye sokma gibi ciddi iddialar yer alıyor ve iddianamede vatandaşlık ve pasaport hakkı kazananların 'olası durumlarda ülkemizin siyasi itibar ve saygınlığını küçük düşürdükleri' ile 'Türk vatandaşlık ve pasaport hakkıyla uluslararası düzeyde kendilerini Türk vatandaşı gösterip pasaportun değerini itibarsızlaştırma amacında oldukları' tespiti yapılırken, İsmail Saymaz'ın "Türk vatandaşlığını ve pasaportunu ayağa düşüren müteahhitler ve suç ortakları yargılanacak. Peki, bu utancın siyasi sorumluları hesap vermeyecek mi?" sorusu ise hala cevabını bekliyor.