Muhammed Yakut'un Esrarengiz Ölümü: Almanya'da Cezaevinden Çıktığı Gün Hayatını Kaybetti
Türkiye'yi sarsan ifşaatlarıyla tanınan Muhammed Yakut'un Almanya'da, tahliye olduğu gün gerçekleşen şüpheli ölümü, ardında büyük sorular bırakıyor. Bu ani kayıp bir suikast mıydı yoksa doğal bir ölüm mü? Olayın perde arkasındaki tüm bilinmeyenleri ve son
Değerli okuyucularımız, Türkiye gündeminde bomba etkisi yaratan sarsıcı ifşaatlarıyla tanınan Muhammed Yakut'un Almanya'da yaşadığı esrarengiz ölümle ilgili olarak perde arkasındaki tüm detayları bu kapsamlı haber makalemizde ele almaya devam edeceğiz. Bu ani kayıp, ardında çözülmesi gereken pek çok soru işareti bırakırken, edindiğimiz son bilgiler, olayın basit bir kalp krizinden çok daha fazlası olabileceğini düşündürüyor ve tüm kamuoyunun merakını daha da artırıyor.
Muhammed Yakut, kamuoyu tarafından geniş bir kesimce tanınmadan önce de enteresan bir kariyere sahipti. Halk TV'den Dinçer Gökçe'nin aktardığı bilgilere göre, Yakut çocuk yaşlardan itibaren suç dünyasının içindeydi. Kendisi de bu geçmişini inkar etmiyor, hatta "cami cemaatinden değilim" diyerek kimliğini açıkça ortaya koyuyordu. Hırsızlık, gasp, adam yaralama, yağma gibi suçlara adı karışmış, hatta 2012 yılında İzmit Körfez'de bulunan Denizaltı Petrol Kimya Şirketi'nin sahibinin kaçırılması ve fidye alınması olayına dahi adı bulaşmıştı. Türkiye'deki bilinirliği ise özellikle Sedat Peker'in bir dönem paylaştığı videolar ve sarsıcı ifşaatların kesilmesi sonrası arttı. Başlangıçta Sedat Peker'in bilgileri Muhammed Yakut aracılığıyla mı paylaştığı düşünülse de, daha sonra Yakut'un bilgilerin doğrudan kendi edinimleri olduğu anlaşıldı. Aktardığı bazı bilgilerin içinde bizzat kendisi de yer aldığı için içeriden bilgilere sahipti, ancak bazı bilgi ve belgeler de ona aktarılıyordu.
Yakut'un ifşaatları, özellikle iktidar partisinden önemli isimleri hedef alıyordu. Dinçer Gökçe'nin Halk TV yayınında belirttiği üzere, Hayati Yazıcı, Nurettin Canikli, eski Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Mücahit Arslan, Lima Holding'in patronu Nihat Özdemir, Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık ve Metgün İnşaat'ın sahibi Metin Güneş gibi isimlerle ilgili çok vahim iddialarda bulunmuştu. Bu bilgiler o kadar sarsıcıydı ki, 2023 seçimleri öncesinde siyaset meydanlarında bile konuşulur hale gelmişti. Hatta Meral Akşener gibi siyasetçiler, "Muhammed Yakut'un söylediklerinin onda biri bile doğruysa yer yerinden oynar" ifadelerini kullanmıştı. Yakut, aktardığı bu "kirli bilgiler" nedeniyle kendisinin suikaste uğrayabileceği yönünde tehditler aldığını ve hatta Almanya'ya gönderilen suikastçıları etkisiz hale getirdiğini (öldürmeden, darp ederek geri göndererek) iddia ediyordu. Bu, onun hayatının ne denli riskli bir dönemeçte olduğunu gösteriyordu. Bu tür derinlemesine haberler için kaynaklarımızı sürekli olarak titizlikle takip ediyor, en güvenilir bilgilere ulaşmak adına https://www.avazturk.com gibi önemli mecraları da dikkatle inceliyoruz.
Muhammed Yakut, bu bilgilerin kendisi için sıkıntı yaratabileceğini düşündüğü için 6 Nisan 2023 tarihinde Edirne'deki İpsala gümrük kapısı üzerinden Türkiye'den kaçarak Almanya'ya gitmişti. Almanya'da ifşaatlarına devam ederken, hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Mayıs 2023'te kırmızı bülten çıkarıldı. Ancak bu bülten bir türlü infaz edilemedi; Yakut, bir süre İspanya'da tutuklansa da serbest bırakılmış ve tekrar Almanya'ya dönmüştü. Almanya'da da kısa süreli bir tutukluluğun ardından cezaevinden çıkmıştı. Bu süreçte, Türkiye'de kalan eşi ve çocuğunun dahi gözaltına alındığı bilgisi de Halk TV yayınında dile getirildi. Muhammed Yakut'un adı, Halil Falyalı'nın "kasası" olarak bilinen ve 1 Mayıs 2025'te Hollanda'da bir otel restoranında öldürülen Cemil Önal suikastıyla da kesişiyordu. Yakut, Cemil Önal'ın öldürüldüğü gün Hollanda'da tutukluydu ve hatta suikasttan bir gün önce Cemil Önal ile görüşmek üzere Almanya'dan Hollanda'ya gitmişti. Orada tutuklanması, bu görüşmenin gerçekleşmesini engellemişti.
Ve gelelim esrarengiz ölüme... Dinçer Gökçe'nin aktardığı bilgilere göre, Muhammed Yakut, dün (Halk TV yayınının yapıldığı günden önceki gün) Hollanda'dan serbest bırakıldı. Onu cezaevinden alan kişi, aynı zamanda korumalığını yapan ve öz yeğeni olan yakınıydı. Yeğeniyle birlikte 7/24 aynı evde kalan Yakut, tahliye olduktan sonra saat 12-1 civarında Almanya'daki evine varmış ve bir süre dinlenmişti. Ancak dinlenmesinin ardından saat 19.00 civarında bir görüşmesi olduğunu söyleyerek dışarı çıkmış. Korumasının anlatımına göre, Almanya'da sınıra yakın bir yerde, özel bir mülkte gerçekleşen bu görüşme, gece yarısı 01.00-02.00'ye kadar sürmüştü. Koruması, görüşmenin yapıldığı kişiyi net olarak göremediğini, ancak 50-100 metre mesafeden Muhammed Yakut'u ve diğer kişiyi göz hizasında gördüğünü belirtmişti. Yakut, bazı görüşmelerinin kimlerle olduğunu korumasına dahi söylemiyordu. Ambulansların gelişiyle durumdan haberdar olan koruma, görüşme yerine gittiğinde Muhammed Yakut'un hayati fonksiyonlarını yitirdiğini, yani yaşamını yitirdiğini görmüştü.
İlk anda kalp krizi şüphesi dile getirilse de, Yakut'un koruması bu konuda net bir ifade kullanmaktan kaçınmış, "doğal bir ölüm mü, yoksa zehirli bir iğneyle mi öldürüldü, bir suikaste mi maruz kaldı, onu bilmiyorum" diyerek otopsi sonucunun beklendiğini belirtmişti. Cenaze işlemleri hala devam etmekte olup, otopsi tamamlandıktan sonra Muhammed Yakut'un memleketi Diyarbakır'da defnedileceği öğrenildi. Yaklaşık 53-54 yaşlarında olduğu tahmin edilen Yakut'un bu ani ölümü, özellikle tahliye olduğu gün gerçekleşmesiyle büyük bir şüphe uyandırdı. Yakın çevresi ve koruması dahil olmak üzere, bu ölümün "pek doğal bir ölüm gibi görünmediği" yönünde ilk değerlendirmeler mevcut.
Pek çok gazeteciyle sürekli temasta olan Muhammed Yakut, hatta Halk TV'nin edindiği bilgilere göre, ilk ölüm haberini duyuran gazeteci Ali Tarıkçı ile tahliye sonrası görüşmüş ve yayın yapma planları dahi varmış. Ali Tarıkçı, "Ben dün görüştüm kendisiyle cezaevinden çıktıktan sonra, hatta biz dün onunla yayın yapacaktık" sözleriyle bu durumu teyit etti. Bu görüşmelerin son anda dinlenme bahanesiyle ertelenmesi de olayın zamanlamasını daha da ilginç kılıyor. Muhammed Yakut'un "fırtına gibi bir yaşamı" vardı; çocuk yaşta altın çalmasıyla başlayan maceraları, siyaseti dahi sallayan ifşaatlara kadar uzanmıştı. Yıllarca edindiği ve büyük bir kısmını belki de açıklayamadığı çok daha fazla bilginin olduğu düşünülüyordu.
Şimdi tüm gözler Almanya'da yapılacak otopsi sonucunda. Zira, bu otopsi, Muhammed Yakut'un vücudunda zehirli bir maddeye ya da herhangi bir suikast bulgusuna rastlanıp rastlanmayacağını ortaya koyacak ve bu gizemli ölümün sır perdesini aralayacaktır. En kilit mesele ise, ölümünden hemen önce son görüştüğü kişi veya kişilerin kimliği. Alman polisinin bu konuda yapacağı çalışmalar, olayın aydınlatılmasında kritik bir rol oynayacak ve Muhammed Yakut'un ardında bıraktığı büyük soru işaretlerini belki de nihayet giderecektir. Bu ölüm, tıpkı kendisi gibi sırlarla dolu bir şekilde yaşamını yitiren Cemil Önal'ın ölümü gibi, Türkiye'nin karanlık noktalarına ışık tutacak yeni bir davanın başlangıcı olabilir mi, otopsi raporu ve Alman soruşturmasının sonuçları bekleniyor.