Müjdat Gezen Sanat Merkezi Kundakçısı

"Yatsı namazını kıldıktan sonra meyhanede içki içtim. Eve dönerken Valilik duvarı kenarına bir eylemim oldu. Birisi görmesin diye de yola arkamı döndüm. Sonra nöbetçi polis memurunun bağırarak geldiğini fark ettim. Ben de memur kimliğimi çıkardım ve polise göstererek, ’Bir hata yaptım. Bağışlayın’ dedim. Aramızda bazı konuşmalar da geçti. Sonra 10’a yakın polis etrafımı sardı. Onlardan biri elini omzuma koydu. Aniden yüzüme tokat atınca yere düştüm. O anda ağlamaya başladım. Bunun üzerine beni bıraktılar. 156’yı arayarak durumu anlattım. Ardından hastaneye giderek rapor almak istedim ancak onu da alamadım. Olayı Rize Emniyet Müdürlüğü yetkililerine aktardım. Bu olay üzüntü verici oldu. Benim yaptığım da yanlış ama o tokat atılmamalıydı. Bana tokat atan o polisi Allah’a havale ediyorum."

2011’de yaşandı bu olay. Rize’de C.T. isimli devlet memuru Valilik duvarına hacet giderirken yanına gelen polislerden tokat yediği iddiasıyla feryat figan etmişti. Ama ben o zamandan beri hep ilk cümlesine ayar olmuşumdur. “Yatsı namazını kıldıktan sonra meyhanede içki içtim...”

E- iktidarda muhafazakar Ak Parti olunca, haliyle memur da içkinin öncesine Yatsız Namazını sıkıştırıyor.

 

 

 

Nerden mi aklıma geldi? Riyanın bu kadarına da pes demek için değil, Müjdat Gezen Kundakçısının polis ve mahkemede değişen itiraflarını okurken aradaki bağlantı dikkatimi çekti.

Poliste ki ifadesinde; “Müjdat Gezen, Osmanlı padişahlarından Abdülhamit Han’ın torununa hakaret ettiği için buna tepki olarak yaptım, alkollü olduğum için bunun etkisiyle olayı gerçekleştirdim"

Sonra birden alkol kısmı sıkıntı yaratabilir diye düşünmüş olmalı ki, fikir değiştirip bu sefer de; “Ben oraya alkollü falan gitmedim. Sadece vatan duyguları ile içimden geldiği şekilde devam ettim. Hiçbir şekilde hayatımda alkol dahi almadım. Herhangi bir örgüte mensup da değilim. Şimdiye kadar adliye ile ya da polislik bir işim olmamıştır. Tamamen vatanını seven birisiyim. Herkes bunu böyle bilsin. Denetimli serbestlik ile tahliye oldum. Benim hiç kimseden korkum yok. Buradan çıktım eve gidiyorum. Ben Sancaktepe İlkokulu’nda servis şoförü olarak görev yapıyorum. Vatan için yaptım.”

Bir okulu benzin dökerek yakmağa çalışan bir “vahşiye”, biz de okuldan çıkan çocuklarımızı emanet ediyormuşuz...

Fırsatçılığın (Oportünizm) bile bir sınır vardır, biz de o da yok. Kıssadan hisse çıkarmak isterdim ama herkesin b.kunu çıkardığı bir ülkede ben yine kendi çapımda takılmağa devam etsem iyi olacak gibi...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar