Murat Emir'den 'Düşman Hukuku' Vurgusuyla Türkiye Demokrasisine Darbe Uyarısı!
CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir, Adana'daki operasyonların "düşman hukuku" olduğunu, millet iradesine saldırı ve Türkiye demokrasisine yönelik bir "darbe" girişimi olduğunu öne sürdü.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'ın evine ve belediyesine yapılan şafak baskınıyla başlayan ve siyasi arenada büyük dalgalanmalara yol açan son operasyonlar, Türkiye'nin gündemine bomba gibi düştü. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkan Vekili Murat Emir, SÖZCÜ Televizyonu'nda yaşanan bu gelişmelere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunarak, olayın basit bir adli süreçten çok öte, ülkenin demokratik yapısını hedef alan derin bir planın parçası olduğunu iddia etti. Bu kapsamlı haber makalesi, Murat Emir'in sözleriyle olayların perde arkasını aralamaya ve Türkiye siyasetindeki gerilimi artıran detayları gözler önüne sermeye devam edecektir. Türkiye'nin dört bir yanından gelen bu tür haberlerle ilgili derinlemesine analizler sunan www.avazturk.com, bu olayın da tüm boyutlarıyla aydınlatılmasına katkı sağlamayı hedeflemektedir.
SÖZCÜ Televizyonu sunucusunun "CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir yayınımızda şimdi geçmiş olsun hoş geldiniz yayınımıza Sayın Emir" sözleriyle başlayan yayında, Murat Emir, "teşekkür ederim tabii yani hoş bulduk demek isterdik ama maalesef eee adeta neredeyse her sabah eee böylesine eee saldırılarla eee muhatap oluyoruz hem Cumhuriyet Halk Partisi ailesi olarak hem de eee Cumhuriyet Halk Partililer ve tüm Türkiye olarak aslında" diyerek sözlerine başladı ve yaşananların sıradan olaylar olmadığını ilk andan itibaren hissettirdi. Emir, "gerçekten bu çılgınlığın bu akıl tutulmasının eee nerede duracağını nerede biteceğini anlamaya çalışıyoruz eee biz dik durdukça sıkı durdukça ayakta kaldıkça eee her yere saldıran bir gözü dönmüşlükle karşı karşıyayız" ifadeleriyle, muhalefet üzerindeki baskının boyutunu gözler önüne serdi.
Murat Emir, her bir CHP'li belediye başkanı, milletvekili veya siyasetçinin, özellikle de kamu görevi yapan belediye başkanlarının, her kuruşun hesabını vermeye hazır olduğunu ve şeffaf yönetim gereği yargılanmaktan korkmadıklarını vurguladı. Ancak, "sabahın bir vakti tutuklu gözaltına alınmaları asla doğru bulmuyoruz" diyerek, uygulanan yönteme sert tepki gösterdi. Zeydan Karalar ve Abdurrahman Tutter gibi milyonların gönlünde taht kurmuş, herkesin tanıdığı seçilmiş kişilerin çağrılmaları halinde zaten sabah istedikleri saatte gelip ifade verebileceklerini belirtti. Emir, bu kişilerin "adeta bir terör örgütü suçlusu veya bir katil gibi cezaevine gözaltına alınmaları eee peşin peşin bir haysiyet cellatlığı" olduğunu ifade etti. Ayrıca, "her tutu gözaltından sonra gördüğümüz görüntüler var eee bizim başkanlarımızı o milyonlara hizmet etmiş kişileri eee adeta böyle iki polisin arasında ellerinde eee zaman zaman eee plastik kelepçe bile olduğu zamanları gördük" sözleriyle, bu uygulamaların bir algı yaratma çabası olduğunu gözler önüne serdi. Polis kamerasının açısının ve ışığının ayarlandığı, yandaş medyadan servis edildiği bu görüntülerin, "peşinen bir suçlu gösterme" ve "boğazlarına kadar yolsuzluğa batmışlar algısı yaratma" amacını taşıdığını söyledi. Emir, "bizim itirazımız bunadır" diyerek, yargılanmaktan değil, bu "kişilik haklarıyla oynama" ve "haysiyet cellatlığı"ndan şikayetçi olduklarını dile getirdi.
Murat Emir, tutuklamanın bir istisna olması gerektiğini hatırlatarak, Zeydan Karalar gibi bir kişinin kaçma şüphesinin bulunmadığını ve delilleri karartma ihtimalinin olmadığını vurguladı. Hatta edindiği bilgiye göre, Karalar hakkındaki dosyanın bir önceki dönem Seyhan Belediye Başkanlığı'ndan kalma olduğunu belirterek, delil karartmanın imkansızlığına dikkat çekti. Emir, bu soruşturmaların "itirafçılar üzerinden baskıyla alınan ifadeler üzerinden yürütülen soruşturmalar" olduğunu iddia etti. "Arıyorlar tarıyorlar somut bir belge somut bir bilgi somut bir delil bulamıyorlar ama eee toptan tutukluyorlar toptan eee özellikle iş adamlarını baskıyla tehditle eee iftira atmaya zorluyorlar ve o iftiralar üzerinden diğer arkadaşlarımızı gözaltına alıyorlar tutukluyorlar" diyerek, sürecin işleyişindeki çarpıklığı gözler önüne serdi. Emir'e göre, "karşımızda da karşı karşıya olduğumuz durum bir düşman hukuku"ydu; yani olağan bir yargısal faaliyet, gözaltı veya tutuklama değil. Bu durumun "bir siyasi saldırı" olduğunu belirtti.
Emir, bu saldırıların esas amacının "31 Mart'ta kaybettikleri belediyeleri eee birer birer tekrar almak alamadıkları belediyeleri de çalışamaz hale getirmeyi planlıyorlar" olduğunu dile getirdi. Bu durumun sadece belirli belediyelere yönelik değil, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin tamamına dönük bir saldırı hatta bizim demokrasimize dönük bir saldırı" olduğunu vurguladı. Murat Emir, iktidarın "halkla yapamadıklarını eee halkın gönlüne giremeyişlerini ancak ve ancak adliye koridorlarında savcılıklar marifetiyle kolluk marifetiyle eee yürütmeye çalışıyorlar" yorumunda bulundu. Ancak bu şekilde de başarılı olamayacaklarını belirtti. İktidarın "cumhuriyet Halk Partili belediyeler eee yolsuzluğa batmış durumda" algısı yaratmaya çalıştığını ancak bunun gerçekle bağdaşmadığını ifade etti. Emir, "bir tek yolsuzluk Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde mi var" sorusunu sorarak, Ankara'dan ve İstanbul'dan yüzlerce dosyanın savcılıklara ve İçişleri Bakanlığı'na gönderildiğini ancak bir tanesinin bile kapağının açılmadığını söyledi. Oysa, CHP'li belediyeler hakkında "somut isnat dahi yokken somut bir delil dahi yokken somut bir delil başlangıcı dahi yokken peşin peşin eee gözaltına alınıyorlar ve iftiracı olmaya zorlanıyorlar" açıklamasını yaptı.
Murat Emir, elbette ki yolsuzlukların üzerine gidilmesi ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini kabul etti. Ancak bunun Ceza Muhakemesi Hukuku kurallarına, kişilerin kişilik haklarına saygılı bir şekilde ve en önemlisi, bu belediye başkanlarını seçen halkın iradesine saygılı bir biçimde yapılması gerektiğini savundu. Emir, tutuksuz yargılamanın, görevlerinin başında kalmalarını sağlamanın ve onları cezaevine koyarak "millet iradesine saldırmamak darbe yapmamak gerekiyor" ifadeleriyle, yaşananların bir "darbe" niteliği taşıdığına dair güçlü bir mesaj verdi. SÖZCÜ Televizyonu sunucusunun "gizli tanık ifadelerini konuşuyorduk... etkin pişmanlıktan yararlananların sayısı gün geçtikçe arttı" ve "CHP lideri Özgür Özel de ifadelerin baskıyla aileleri tehdit ederek alındığını söylemişti" hatırlatması üzerine Murat Emir, "biz bunu biliyoruz zaten şimdi sürekli biz arkadaşlarımızla görüşüyoruz eee avukatlar var eee ve eee bize anlattıkları şu" diyerek bu iddiaları doğruladı.
Emir, gözaltına alınan kişilerin avukatlarıyla görüştürülmeden, "revre diye çıkartıyorlar savcının karşısına çıkartıyorlar" ve "bu bir görüşme değil bu bir soruşturma değil bu bir karşılıklı sohbet edeceğiz" denilerek ifadelerinin alındığını aktardı. Ardından, "duruma göre eee ya şu ifadeyi imzala şunları suçla şunları anlat bize ya da bir daha çocuklarını göremezsin bir daha evine gidemezsin bir daha eee yakınlarına kavuşamazsın diyorlar malına el koyarız dedikleri insanlar var" diyerek, itirafçılığa zorlama yöntemlerinin dehşet verici boyutlarını gözler önüne serdi. Emir, dosyaların içinde "somut hiçbir delil yok iftiracıların iddiaları söz konusu" diyerek, bu iftiralar üzerinden seçilmiş belediye başkanlarının teker teker, üçer üçer cezaevine konulduğunu vurguladı. Murat Emir, bu durumun adını koydu: "bunun adı düşman hukukudur bunun adı milli iradeye saldırıdır bunun adı darbedir bunun adı cuntadır bizim itirazımız buna".
CHP'nin bu "operasyon zinciri"ne karşı yol haritası da net: "biz buna karşı direneceğiz hukuksuzluğa karşı direneceğiz haksızlıklara adaletsizliğe karşı direneceğiz halk iradesine sahip çıkmaya devam edeceğiz". Seçilmiş başkanların cezaevine konmasını ve bu yolla belediyelerin AKP'nin eline geçmesini, "o belediye rantına onların konmasını eski bildikleri çarkı çevirmeye devam etmelerine itiraz edeceğiz" dedi. Emir, bu mücadelenin halkla birlikte yürütüldüğünü, "Saraçhane'de milyonlar vardı yüz binlerle Anadolu'nun her kentinde olmaya devam ediyoruz bu akşam Amasya'da olacağız" sözleriyle halkın desteğini vurguladı. "Biz bu adaletsizliklere boyun eğmeyeceğiz" diyen Emir, yargılanmaktan kaçmadıklarını, her kuruşun hesabını vereceklerini ancak "böylesine sabahın bir vakti böylesine tutukluluklarla böylesine peşin peşin eee haysiyet cellatlığıyla eee yürütülen bu karalama operasyonuna da boyun eğmeyeceğiz" mesajını verdi. Bu uygulamaların "baştan sona algı" yönetimi olduğunu, çünkü dosyaların içinin boş kaldığını ve bu boşluğu doldurmak için "yeni iftiralara eee yönelmek durumunda kalıyorlar" sözleriyle açıklamalarını noktaladı.
Tüm bu yaşananlar, Türkiye siyasetinde bir dönüm noktasına işaret ediyor. CHP Grup Başkan Vekili Murat Emir'in açıklamaları, Adana'da başlayan ve hızla ülke geneline yayılan operasyonların, sadece yolsuzlukla mücadele adı altında yürütülen basit bir yargı süreci olmadığını, aksine demokratik zeminleri tahrip etmeyi, millet iradesini etkisizleştirmeyi ve muhalefeti tamamen sindirmeyi hedefleyen karanlık bir "darbe girişimi" niteliği taşıdığını gözler önüne seriyor. Bu süreçte, halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlanması ve basın organlarının susturulmaya çalışılması da bu büyük planın bir parçası olarak değerlendiriliyor. Türkiye'nin geleceği için kritik bir dönemeçte olduğumuz bu günlerde, www.avazturk.com olarak bu gelişmelerin demokrasiye ağır bir darbe vurduğunu ve milletin bu "cuntacı" yaklaşıma karşı dimdik duracağını belirtmek, bir haberci olarak boynumuzun borcudur.