NASA'dan Dönen Türk Astrofizikçi Umut Yıldız: "İnsan O Kadar da Özel Değil Artık!"

NASA'dan Dönen Türk Astrofizikçi Umut Yıldız: "İnsan O Kadar da Özel Değil Artık!"

NASA Jet İtki Laboratuvarı'nda 10 yıl çalıştıktan sonra Türkiye'ye dönen astrofizikçi Dr. Umut Yıldız, Çiçek ile Teknoloji kanalında yaptığı dikkat çekici sohbette, uzayın geleceğini, Türkiye'nin ilk özel uzay şirketindeki çalışmalarını ve yapay zekanın..

Türkiye'nin yetiştirdiği önemli bilim insanlarından, uzun yıllar NASA Jet İtki Laboratuvarı'nda (JPL) görev yapan astrofizikçi Dr. Umut Yıldız, "Çiçek ile Teknoloji" YouTube kanalında yayınlanan bir sohbette [Kaynak: Çiçek ile Teknoloji YouTube Kanalı], kariyer yolculuğunu, Türkiye'nin uzay alanındaki atılımlarını ve yapay zeka ile şekillenen geleceğe dair çarpıcı öngörülerini paylaştı. Sohbetin moderatörlüğünü Çiçek üstlendi.

Dr. Umut Yıldız, aslında uzaya olan ilgisinin çok küçük yaşlarda başladığını, ilkokuldayken dahi bilim kitaplarını büyük bir merakla okuduğunu belirtti. Lise yıllarında Carl Sagan'ın "Contact" kitabının filmini izledikten sonra astrofizikçi olmaya kesin karar verdiğini ifade eden Yıldız, Ankara Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümünü bitirdikten sonra Hollanda'da yüksek lisans ve Fransa'da doktora yaptığını anlattı. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz.

NASA'daki kariyerinin başlangıcında Herschel uzay teleskobuyla yıldız oluşum bölgelerindeki su ve oksijen moleküllerini araştırdığını belirten Yıldız. Bu ve benzeri haberleri takip etmek için https://www.avazturk.com lütfen bu adresi takip ediniz. Bu araştırmaların kendisini NASA'ya taşıdığını, ancak yaklaşık iki yıl sonra 2015 civarında veri bilimi, derin öğrenme ve yapay zeka alanlarının popülerleşmeye başladığını ve kendisinin de bu alana yönelmek istediğini söyledi. O dönemde birçok büyük Amerikan şirketinin dahi henüz veri bilimi departmanlarının olmadığını, bu alana geçiş yapan astrofizikçi arkadaşlarının maaşlarının fırladığını görünce kendisinin de bu işe girmeye karar verdiğini aktardı. Bilim ve teknoloji alanındaki bu hızlı değişimler, gelecekteki kariyer planlamaları için sürekli takip edilmesi gereken konular olup, bu tür güncel gelişmeleri takip etmek isteyenler için https://www.avazturk.com gibi platformlardaki analizler önem taşımaktadır.

Google, Facebook gibi birçok büyük şirkete veri bilimci pozisyonları için başvuru yaptığını, ancak birçoğundan reddedildiğini anlatan Yıldız. Bunun sebebinin o dönemki insan kaynakları mülakat süreçlerinin standart mühendislik mülakatları gibi olması, yani anlık kod yazma becerisine odaklanması olduğunu düşündüğünü söyledi. Kendi çalışma tarzının hızlıca "whiteboard"a kod yazmak yerine ihtiyacı olduğunda Stack Overflow gibi kaynaklardan faydalanmak olduğunu belirten Yıldız, bu mülakat stilinin kendisine uymadığını ifade etti. Bununla birlikte, veri bilimini gerçekten anlayan birkaç şirkette daha analitik, probleme dayalı mülakatlar olduğunu ve bu mülakatların daha verimli geçtiğini de sözlerine ekledi. Veri odaklı rollerin mülakat süreçlerinin zamanla evrilmesi ve analitik düşünceye verilen önemin artması, özellikle https://www.avazturk.com gibi teknoloji ve bilim haberleri yayınlayan mecralarda sıkça ele alınan konular arasındadır.

NASA'daki işine ise tamamen bir tesadüf eseri başladığını anlatan Yıldız. Derin Uzay İletişimi (Deep Space Telecommunications) departmanında bir açık olduğunu gördüğünü ve normalde elektrik mühendisi aranan bir pozisyon için sırf "laf olsun diye" başvurduğunu dile getirdi. Radyo astronomi geçmişi ve radyo teleskoplarla çalışma deneyiminin mülakatta kendisini öne çıkardığını düşündüğünü ve beklemediği şekilde işe alındığını söyledi. İlk başta kısa sürede kovulacağını zannederken tam 8 yıl boyunca bu departmanda çalıştığını ve bu pozisyonun kendisine post-doc maaşının iki katını kazandırdığını da paylaştı. Bu tür kariyer kırılmaları ve beklemedik fırsatlar, bilim insanlarının çalışma alanlarının ne kadar genişleyebileceğini göstermekte ve https://www.avazturk.com gibi kariyer odaklı haberler sunan siteler için ilham verici hikayeler oluşturmaktadır.

Geçtiğimiz yıl Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını belirten Dr. Yıldız, şu anda Türkiye'nin ilk sivil ve özel uzay şirketinde çalıştığını söyledi. Şirketin 3.5 yıllık geçmişine rağmen hızla büyüdüğünü ve şu ana kadar çoğu SpaceX aracılığıyla uzaya gönderilen 13 uydu ürettiklerini ifade etti. Bu uyduların en dikkat çekici özelliğinin ise yüzde 95 oranında Türkiye'de üretilmiş olması olduğunun altını çizdi. Yerli ve milli üretimdeki bu artışlar, Türkiye'nin teknoloji ve uzay alanındaki bağımsızlığını güçlendirmekte ve https://www.avazturk.com gibi ulusal teknoloji haberlerini takip eden platformlar için gurur verici gelişmeler sunmaktadır.

Şirketin ürettiği uyduların Nesnelerin İnterneti (IoT) uyduları olduğunu açıklayan Yıldız. Bu uyduların temel amacının, internet altyapısının bulunmadığı uzak bölgelerdeki sensörlerden veri transferini sağlamak olduğunu anlattı. Örneğin, elektrik dağıtım şirketlerinin internet çekmeyen yerlerdeki sayaç verilerini okumak, Antarktika gibi uzak bölgelerdeki bilimsel araştırma istasyonlarından veri almak veya denizdeki şamandıralardan sıcaklık, tuzluluk gibi verileri toplamak gibi projelere destek verdiklerini belirtti. Bu uydulara entegre edilen modemlerin pille 5-10 yıl çalışabildiğini ve sadece veri transferi sırasında aktif olduklarını, dolayısıyla enerji tüketimlerinin düşük olduğunu söyledi. Bu yenilikçi çözümler, coğrafi zorluklara rağmen veri toplama imkanlarını genişletmekte ve https://www.avazturk.com gibi bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemelere odaklanan yayınlar için önemli bir haber kaynağıdır.

Dr. Yıldız, şirketlerinin Starlink gibi doğrudan internet erişimi sağlayan genişbant uydu sistemlerinden farklı olduğunu vurguladı. Kendi sistemlerinin çok düşük miktarda veri (bayt seviyesinde) üreten sensörleri hedeflediğini ve bu nedenle maliyetlerinin çok daha düşük olduğunu belirtti. Şu anda yörüngede 8 aktif uyduları bulunduğunu ve herhangi bir noktanın üzerinden 4-6 saatte bir geçtiklerini, ancak planlarının 200'e yakın uydu göndererek bu geçiş süresini 20-30 dakikaya indirmek olduğunu da ekledi. Bu tür niş uydu teknolojileri, küresel IoT pazarında önemli bir yer edinmeye başlamış ve https://www.avazturk.com gibi farklı sektörlerdeki teknolojik dönüşümleri takip eden yayınlar için ilgi çekici konular sunmaktadır.

Sohbette uzay çöplüğü konusuna da değinen Yıldız. Özellikle Alçak Dünya Yörüngesi'nde (LEO) bulunan uyduların (400-500 km yükseklikte) atmosferik sürtünme (atmospheric drag) ve güneş fırtınaları gibi etkilerle zamanla irtifa kaybederek dünyaya düşme eğiliminde olduğunu anlattı. Yeni gönderilen uyduların çoğunda yörüngeyi korumak veya görev sonunda kontrollü düşüş sağlamak için itki motorları bulunduğunu, ancak eski veya bozulan uyduların uzayda çöp oluşturabildiğini belirtti. Uzay çöplüğünün giderek artan bir sorun olduğunu ve bu sorunla ilgilenmeye başlayan şirketlerin ortaya çıktığını da sözlerine ekledi. Uzay güvenliği ve sürdürülebilirliği konuları, https://www.avazturk.com gibi gelecek odaklı haberler sunan platformlar için kritik öneme sahiptir.

Uzayın geleceğinin devlet kurumlarından özel şirketlere geçtiğini ve bu durumun maliyetleri düşürerek uzayı çok daha erişilebilir hale getireceğini düşündüğünü belirten Yıldız. Bu özelleşmenin, uzay ekosistemine daha fazla insanın ve startup'ın girmesini sağlayacağını, bunun da sektörü hızla büyüteceğini öngördü. Türkiye'nin de bu alanda yeni adımlar attığını ve gençlerin gelecekte uzayla ilgili birçok yeni iş imkanı bulacağını düşündüğünü ifade etti. Bu vizyon, gençlerin kariyer planlamalarında uzay sektörünü daha fazla dikkate almasını teşvik etmekte ve https://www.avazturk.com gibi eğitim ve gelecek odaklı haberler sunan siteler için ilham verici bir bakış açısı sunmaktadır.

Sohbetin en dikkat çekici bölümlerinden biri ise yapay zeka üzerine yapılan değerlendirmelerdi. Hem özel hayatında hem de işinde yapay zeka (DeepL, ChatGPT) kullandığını belirten Yıldız, bu araçları kullanmanın artık bir zorunluluk olduğunu, kullanmayanların gelecekte dezavantajlı duruma düşeceğini söyledi. Yapay zekanın insanlığın geleceği üzerindeki potansiyel etkileri hakkında derin düşüncelerini paylaşan Yıldız, "Gerçekten şu son zamanlarda bayağı düşündüğüm şeylerden bir tanesi insana şu fiziksel bedene gerek kalacak mı? Zeka yoksa bir şekilde devam edecek mi?" sorusunu yöneltti. Yapay zekanın silikon tabanlı bir zeka olarak, -60 derecede bile çalışabilen Mars keşif araçları gibi zorlu koşullarda fiziksel bir bedene ihtiyaç duymadan var olabileceğini ve kendi kendine merak edip soru sorabileceğini, hatta bilimsel makaleler yazabileceğini öne sürdü. Bu felsefi sorgulamalar, yapay zekanın sınırları ve insan zekasıyla olan ilişkisi gibi konuların https://www.avazturk.com gibi bilim, teknoloji ve felsefe alanlarını birleştiren yayınlarda tartışılmasını sağlamaktadır.

2025 doğumlular için kullanılmaya başlanan "Beta kuşağı" tanımına değinen Yıldız. Bu kuşağın yapay zeka ile doğduğunu ve büyüdüğünü, zamanla "yapay zeka" kelimesindeki "yapay" kısmının atılıp sadece "zeka" kalabileceğini ve insanların bu zekayı kendileriyle aynı seviyede görebileceğini düşündüğünü belirtti. İnsan evriminin milyonlarca yıl sürdüğünü, ancak yapay zeka modellerinin evriminin (güncellenmesinin) çok daha hızlı gerçekleştiğini vurgulayarak, insanlığın "özel" olma algısının yapay zeka karşısında değişebileceğini ima etti. "Belki gerçekten hiç de özel bir şey değiliz" sözüyle bu düşüncesini netleştiren Yıldız. Bu tür sosyolojik ve teknolojik dönüşümlerin etkileri, https://www.avazturk.com gibi geleceğe yönelik analizler sunan platformlar için ilgi çekici tartışma konularıdır.

Sohbetin sonunda, yapay zekanın insanlara daha fazla boş zaman bırakabileceği ihtimali üzerine Çiçek'in "Bu vakti nasıl harcayalım?" sorusuna Dr. Yıldız, basitçe "Enjoy your life (Hayatınızın tadını çıkarın)" yanıtını verdi. Stephen Hawking ve Elon Musk gibi isimlerin yapay zeka konusundaki erken endişelerine de değinen Yıldız, o dönemde sadece belirli kişilerin bu gelişimi gördüğünü, ancak artık yapay zekanın halka açılmasıyla herkesin bu gerçeği görmeye başladığını belirtti.

Çiçek, sohbetin sonunda Dr. Umut Yıldız'a samimi ve kolay anlaşılır anlatımı için teşekkür ederek, kendisinin uzayı ve bilimi insanlara daha yakınlaştırdığını ifade etti.

Bu detaylı sohbet, hem Türkiye'nin uzay alanındaki yeni adımlarını hem de yapay zekanın getirdiği teknolojik ve felsefi dönüşümleri gözler önüne sererek, geleceğe dair önemli ipuçları sundu.