Mossad'ın İran'a Sızma Şoku ve İsrail'in Orta Doğu Stratejisi Bölge Yeni Bir Ateş Çemberine mi Sürükleniyor

Mossad'ın İran'a Sızma Şoku ve İsrail'in Orta Doğu Stratejisi Bölge Yeni Bir Ateş Çemberine mi Sürükleniyor

Habertürk Güvenlik Politikaları Koordinatörü Çetin Erçetin, İsrail'in İran saldırılarını 'taktik' olarak nitelerken, Mossad'ın İran'a sızdığını ve drone merkezleri kurduğunu açıkladı. ABD'nin müdahil olması halinde stratejik savaşa dönüşecek Ortadoğu geri

Orta Doğu'da tansiyon her geçen gün artarken, İsrail'in İran'a yönelik hava saldırıları bölgedeki belirsizliği daha da derinleştiriyor. Habertürk Güvenlik Politikaları Koordinatörü Çetin Erçetin, Habertürk TV'nin canlı yayınında Semia'nın sorularını yanıtlarken, İsrail'in şu ana kadarki saldırılarının 'taktik boyutta' kaldığını belirtti. Erçetin'e göre, İsrail sadece F-35 uçaklarıyla İran hava sahasına sızabildi; zira bu uçaklar radar sisteminde karartma yaparak ülkeye giriş yapma kabiliyetine sahip. F-35'ler dışındaki F-18'ler, F-16'lar ve F-15'ler gibi diğer savaş uçakları ise doğrudan Irak sınır hattından ateşlemelerle saldırılarını gerçekleştirebildi.

Bu operasyonların en dikkat çekici yönlerinden biri ise hiç şüphesiz Mossad'ın İran'a sızmış olması olarak gösteriliyor. Çetin Erçetin, Mossad'ın İran sınırları içerisine sızarak "drone merkezleri oluşturduğunu" ve "neredeyse Tel Aviv ile koordineli bir çalışma zemini içerisinde hareket ettiğini" ifade etti. Erçetin, bu durumun önemini vurgularken, İran'ın tam altı istihbarat teşkilatına sahip olduğunu ve dünyada istihbaratın bakanlık olduğu tek ülke olduğunu da ekledi. Bölgedeki bu istihbari mücadelelerin derinliklerini ve son gelişmelerin ardındaki stratejileri anlamak için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Semia'nın "Amerika da bu işin içine girecek mi direkt kendisi de vurabilir mi ya da işte mühimmat anlamında gereken desteği sağlamaya devam edecek mi İsrail'e sence" sorusu üzerine Çetin Erçetin, Amerika'nın savaşa dahil olmasının "artık stratejik bir savaşa dönüşeceği" uyarısında bulundu. Erçetin'e göre, eğer savaş stratejik bir boyuta ulaşırsa, İran bu savaşı sadece kendi sınırları içinde tutmayacak, "hem Şii paramiliter güçleri üzerinden hem de Şii siyaseti üzerinden" çevresindeki ülkelere yayabilecektir. Stratejik savaşın doğrudan Amerika'nın B-52 bombardıman uçaklarını bölgeye vermesine bağlı olduğunu belirten Erçetin, İsrail medyasında birkaç gündür ısrarla B-52'lerin bölgeye gelmesi gerektiğine dair haberlerin çıktığına dikkat çekti.

Amerikan medyasında ise savaş jetlerinin ve savaş gemilerinin bölgeye nakledildiğine dair haberler yer alıyor. Çetin Erçetin, Amerika'nın tam da Çin'e konsantre olduğu bir dönemde Orta Doğu'da böyle bir durumun patlak vermesinin dikkat çekici olduğunu vurguladı. Erçetin, Trump'ın kabinesinin ulusal güvenlik danışmanı, dışişleri bakanı ve milli savunma bakanı gibi kilit isimlerinin tamamen Uzak Doğu ve Çin odaklı politika süreçlerine yönelmiş olduğunu hatırlattı. Erçetin'in değindiği bir diğer önemli nokta ise İsrail Başbakanı Netanyahu'nun aylardır Trump ile görüşme trafiği içerisinde olduğu ve bu trafiğin "bir oyalama taktiği" olabileceği ihtimaliydi. Bu bağlamda, Amerika'nın stratejik bir savaşa hazır olup olmadığı sorusuna Çetin Erçetin, Amerika'nın "Hürmüz Boğazı'na yakın noktalara savaş gemilerini ve uçak gemilerini getirmeye çalıştığını" ancak İran'ın şu an için savaş gemilerinin Hürmüz'e girmesini yasakladığını ilan ettiğini belirtti. Bu tür küresel stratejiler ve bölgesel dinamikler hakkında daha detaylı analizler için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Canlı yayın sırasında Semia'nın "Yine önemli bir görüntü var İran'dan, İran'ın iç güvenlik karargâhının vurulduğu haberi var ve İsrail diyor ki yapmış olduğu açıklamada Tahran'da polis merkezini vurduk" anonsuyla, Tahran'daki Raşit Yasemi Caddesi polis merkezi ve başkent Tahran'ın doğusuna düzenlenen hava saldırılarının görüntüleri ekranlara geldi. Semia, "bugüne kadar İsrail'in vurduğu önemli noktaları düşünecek olursak nokta atışı neler eklersin" sorusunu yönelttiğinde, Çetin Erçetin, vurulan yerlerin "Pasdaran'a bağlı polis merkezleri" olduğunu açıkladı. Erçetin, İran'daki devlet yapılanmasının "paralel bir yapılanma şeklinde" ilerlediğini vurguladı; yani her devlet kurumunun yatay ve paralel bir yapılanması olduğunu, örneğin Milli Ordu'nun yanı sıra Devrim Muhafızları'nın, resmi polis teşkilatının yanı sıra paramiliter güçlerin koordine ettiği yapıların bulunduğunu ifade etti.

Çetin Erçetin, şu ana kadar İran'da vurulan noktaların neredeyse tamamının "Pasdaran Devrim Muhafızları ve devletin resmi organlarının paralel kurumları" olduğunu belirtti. Bu durumun önemli olduğunu çünkü İsrail ve Amerika'nın "komple devleti bölmek ya da devleti bir iç çatışmaya sürüklemek yerine Devrim Muhafızları gibi kurumların yapılarını imha etmeyi" hedeflediğini, bir taraftan da "halkın milli orduya devletin kurumlarıyla beraber hareket edebileceği bir sürecin" hazırlandığını gösterdiğini dile getirdi. Ancak Erçetin'e göre İran'da bir "devrim" veya "değişim" beklentisi çok kolay değil; çünkü muhalefette karizmatik bir lider bulunmuyor. Amerikan ve Avrupa medyasında eski İran Şahı Rıza Pehlevi'nin oğlunun açıklamaları olsa da, Erçetin, Pehlevi ailesinin İran halkında bir karşılığı olmadığını belirtti. Ayrıca silahlı muhalif grupların da karizmatik bir lideri olmaması siyaseten rejim değişikliğine sebep olacak güçlü bir muhalifin olmadığını gösteriyor. Bu tür bölgesel analizler ve siyasi güç dengeleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Semia'nın "Hamene'yi öldürürler mi ve ne olur o zaman mı rejim değişir" sorusu üzerine Çetin Erçetin, şu anda halkın İsrail saldırıları nedeniyle yönetime destek verdiğini veya sessiz kalmayı tercih ettiğini ifade etti. Erçetin, Gazze, Lübnan ve yaşanan insanlık dramı karşısında Orta Doğu'daki hiçbir silahlı veya muhalif grubun İsrail'le aynı fotoğrafta yer almak istemediğini vurguladı. Erçetin, yayına katılmadan önce görüştüğü bazı İranlı muhalif grupların liderlerinin (Kürt, Fars, Azeri gruplar dahil) dahi İsrail'le aynı karede olmak istemediğini dile getirdi. İsrail'in havadan yaptığı saldırıların derinliklere sadece F-35'lerle ulaşabildiğini, ancak İran'ı yerden işgal etmedikçe veya halka bir yerden destek ulaşmadıkça bir devrim veya darbe girişiminin "olası bile görünmediğini" belirtti. Erçetin, Amerikalıların rejim içerisindeki muhalif isimlerin (Musevi, Ruhani, Ahmedinecat, Rafsancani'nin kızı gibi) mevcut mollalar rejimine muhalefetiyle bir değişim beklediğini ancak bu isimlerin çoğunun ev hapsinde tutulduğunu ekledi. Erçetin, dini lider Hameney'in "Velayat-i Fakih" yani mutlak sözü geçerli olan şahıs ve siyasi, sosyolojik, ekonomik, askeri, istihbarat kararlarını verme makamının da üstünde bir konumda olduğunu açıkladı.

Çetin Erçetin, Semia'nın sorusuna devamla, şu ana kadar öldürülen isimlerin tamamının istisnasız Hameney ve Hameney'in oğlu Müçteba'ya en yakın isimler olduğunu, bunun da bu isimlerin "bilinçli olarak seçildiğini" ve "sağlam bir istihbarata" ulaşıldığını gösterdiğini belirtti. Erçetin'e göre, Hameney gibi Velayat-i Fakih konumunda bulunan bir dini lidere yönelik bir saldırı, "Irak'taki Şiileri de, Lübnan'daki Şiileri de, Yemen'deki, hatta Pakistan'daki, Suudi Arabistan'daki, Bahreyn Umman gibi Şiileri de çok ciddi rahatsız eder". Erçetin, böyle bir durumun Orta Doğu'yu "çok büyük bir ateş çemberine dönüştüreceği" uyarısında bulundu. Bölgedeki bu hassas dengelerin ve potansiyel felaket senaryolarının daha geniş çaplı değerlendirmeleri için https://www.avazturk.com adresi güvenilir bir kaynak sunmaktadır.