Ortadoğu'da Dengeler Değişirken Erdoğan'ın Damadından Şok Hamle!

Ortadoğu'da Dengeler Değişirken Erdoğan'ın Damadından Şok Hamle!

İran ve İsrail arasındaki gerilim tırmanırken, ABD'nin kilit rolü ve Türkiye'nin diplomatik çabaları mercek altında. Ancak Filistin'e bombalar yağarken Erdoğan'ın damadının İsrail ordusunun en büyük tedarikçilerinden Leonardo ile yaptığı stratejik...

Ortadoğu'da Gerilim Zirvede: Nükleer Tehdit, Ekonomik Yıkım ve Trump'ın Kilit Rolü

Ortadoğu'daki gelişmeler anbean değişirken, bölge adeta bir alev topuna dönmüş durumda ve kritik anlar yaşanıyor. İran ile İsrail arasındaki çatışma, nükleer tehditten ekonomik yıkıma kadar birçok boyutuyla dünya gündemini sarsıyor. Uzmanlar, sahadaki durumun her geçen gün kötüleştiğini ve diplomasi için zamanın daraldığını belirtiyor.

İran İçin Zorlu Sınav: İstihbarat Zafiyeti ve Ekonomik Yük

İran cephesinden bakıldığında, ülkenin çok ciddi bir istihbarat zaafı içinde olduğu açıkça görülüyor. İsrail, İran'ın sadece nükleer tesislerini değil, aynı zamanda enerji hatlarını, petrol ve doğalgaz tesislerini de hedef alıyor. Bu saldırılar, yaptırımlar altında zaten zor günler geçiren İran halkı için yeni bir ekonomik yük anlamına geliyor ve uzun vadede sürdürülemez bir durum yaratıyor. İran, enerji tesislerine yönelik saldırıların devam etmesi halinde petrol arzını durdurma tehdidinde bulunarak, bu durumun tüm bölge için büyük sonuçlar doğuracağını ifade ediyor. Ülke içindeki Azeri Türk ve Kürt nüfusu gibi etnik fay hatları da, çatışmanın uzaması durumunda ciddi bir tehdit potansiyeli taşıyor. Ayrıca, İran Parlamentosu'nun nükleer anlaşmalardan tamamen çekilme hazırlığı içinde olduğu da belirtiliyor. Son olarak, İran'da tek tek yakalanan Mossad ajanlarının ele geçirdikleri Spike tanksavar sistemlerinin hava savunma sistemlerini etkisiz hale getirebildiği ortaya çıktı.

Netanyahu'nun Hesap Hatası ve İsrail'deki Hasarın Boyutları

İsrail Başbakanı Netanyahu'nun başlangıçta ABD'yi arkasına alarak bu işi kısa sürede bitireceğini düşündüğü ancak durumun böyle olmadığı görülüyor. İsrail'in "Demir Kubbe" ve "Davut'un Sapanı" gibi katmanlı koruyucu kalkanlarının işe yaramadığı, her gün gelen görüntülerde Tel Aviv ve Hayfa Limanı'nda ağır hasarların olduğu gözlemleniyor. Netanyahu'nun 10 milyon nüfuslu Tahran kentinin boşaltılmasını istemesi ve Kirmanşah'taki Farabi Hastanesi'ni vurması, sivilleri hedef alma eylemleri olarak nitelendiriliyor ve "akıl alır gibi değil" yorumlarına neden oluyor. Tüm bu gelişmeler, Netanyahu'nun içeride de sıkışmış durumda olduğunu gösteriyor ve Amerika'nın lojistik, siyasi ve genel desteğine şiddetle ihtiyaç duyduğu vurgulanıyor. Geçmişteki savaşlarını vekaletler üzerinden yürüten Netanyahu'nun ilk kez bir devletle doğrudan savaştığına dikkat çekiliyor.

ABD'nin Çelişkili Tutumu ve Trump'ın Diplomatik Gücü

Amerika Birleşik Devletleri'nin bölgesel çıkarları, sadece ABD'nin değil, tüm dünyanın çıkarına. Zira dünya petrol arzının %20'sini kontrol eden Hürmüz Boğazı'nın anahtarı İran'ın elinde bulunuyor. ABD eski Başkanı Trump, bir yandan tarafların bazı şeyleri kendi aralarında halletmesini söyleyerek mesafeli durmaya çalışırken, diğer yandan devasa boyutlarda 50'den fazla tanker uçağı ve USS Limits uçak gemisini Ortadoğu'ya yönlendirerek bir müdahale sopası gösteriyor.

Trump'ın önünde iki seçenek olduğu belirtiliyor: Ya savaşa girecek, ağır bombardıman uçaklarıyla nükleer tesisleri ve altyapıları çökerterek rejimi devirmeye çalışacak; ya da konuyu daha fazla uzatmamasını söyleyerek Netanyahu'yu durduracak. İran Dışişleri Bakanı'nın "İsrail saldırılarını durdurursa biz de dururuz" açıklaması, Trump'ın konuşması gereken kişinin Netanyahu olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Uzmanlar, eğer bir diplomasi olacak ve masaya oturulacaksa, bunu sağlayacak tek kişinin Trump olduğunu ve Netanyahu'yu ikna etmesi gerektiğini düşünüyor. Zira dünya enerji dengesi ve küresel sistemin yakıtının büyük bir kısmı Ortadoğu'dan geliyor ve Hürmüz Boğazı'nın anahtarı İran'ın elinde.

Türkiye'nin Diplomatik Çabaları ve Şok Eden İş Anlaşması

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu anlamda doğru bir şey yaptığı ve Trump, Pezeshkian ve Putin ile telefon trafiği yürüterek savaşın bir an önce bitirilmesini istediği ifade ediliyor. Zira bu durum, Türkiye için de çok büyük bir tehdit oluşturuyor.

Ancak bu diplomatik çabalara rağmen, Türkiye'de "Filistin davası" konusunda sıkça eleştirilen bir durum yaşandı. Filistin ve Gazze'ye bombalar yağarken, Albayraklar grubunun Paris'te stratejik bir işbirliği anlaşması imzaladığı ortaya çıktı. Bu anlaşma, İtalyan savunma sanayi devi Leonardo şirketiyle yapıldı.

Leonardo'nun İsrail Ordusu ile Bağlantıları ve Etik Tartışmalar

Leonardo ile yapılan anlaşmanın sembolik önemi büyük zira şirket, İsrail donanmasına ait SAR 4.5, SAR 5, SAR 6 savaş gemilerine hızlı atış yapabilen deniz topları üretiyor. Ayrıca, "Demir Kubbe" için yazılım geliştiriyor ve yan kuruluşu DRS, İsrail ordusuna ağır hizmet tipi tank römorkları sağlıyor. Şirket, M346 eğitim uçaklarının tedarikçisi olmasının yanı sıra, İsrail hükümetiyle AVK 1119KX tek motorlu helikopter sözleşmesi imzalamış ve zırhlı araç tedariki de yapıyor.

Gazeteci Serdar Akinan, Filistin'e bombalar yağarken Erdoğan'ın damadının, İsrail ordusunun en stratejik ürünlerini ve büyük donanım yazılımlarını sağlayan "elikanlı" bir silah firmasıyla ortak olması ve stratejik bir işbirliği anlaşması imzalamasının etik ve ahlaki olmadığını vurguluyor. "O dolma kaleminin içinde mürekkep değil kan var" ifadeleriyle tepkisini dile getiriyor.

İran'ın Gece Vuruşlarının Psikolojik Etkisi

Öte yandan, İran'ın neden gece vuruşları yaptığı sorusu sıkça soruluyor. Bunun teknik nedenlerinin yanı sıra (katı ve sıvı yakıtlı füzelerin dolum ve sevkiyat kolaylığı gibi), aynı zamanda askeri-psikolojik bir boyutunun da olduğu belirtiliyor. Gündüz atılan füzelerin gökyüzünde aynı psikolojik etkiyi yaratmayacağı, ancak gece atışlarının "kıyamet günü" fotoğrafı verdiği, arka plandaki çığlıklar ve patlama sesleriyle psikolojik etkisinin çok daha ağır olduğu ifade ediliyor.

Tüm bu gelişmelerin ışığında, Ortadoğu'daki tansiyon her geçen dakika artarken, uluslararası toplumun ve kilit aktörlerin atacağı adımlar, bölgenin ve hatta küresel enerji dengesinin geleceği için belirleyici olacak. Lübnan'da insanların bombaları saksafon eşliğinde izlediği görüntüler gibi tuhaf zamanlardan geçtiğimiz de bu tablonun bir parçası.