Ortadoğu'nun Geleceği ABD'nin Elinde: İsrail'in İran Planı Bölgeyi Ateşe Atar Mı?

Ortadoğu'nun Geleceği ABD'nin Elinde: İsrail'in İran Planı Bölgeyi Ateşe Atar Mı?

Ortadoğu, İsrail'in İran'a yönelik artan operasyonları ve ABD'nin bu denklemdeki belirsiz tutumuyla yeni bir eşiğe doğru sürükleniyor.

Ortadoğu, İsrail'in İran'a yönelik artan operasyonları ve ABD'nin bu denklemdeki belirsiz tutumuyla yeni bir eşiğe doğru sürükleniyor. 7 Ekim saldırılarının ardından İsrail'in güvenlik anlayışında köklü bir değişim yaşandığını belirten dış politika analisti Soli Özel, "7 Ekim şokuyla birlikte İsrail Devleti'nin güvenlik anlayışı değişti," ifadelerini kullandı. Alin Hanım'ın program açılışında belirttiği gibi, İsrail, Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e yönelik saldırısını "bir ahtapotun kolları" olarak görüyor ve bu ahtapotun başının İran olduğunu iddia ediyor. İsrail, kendi ifadeleriyle, vatandaşlarını koruma vaadiyle "zorunlu bir savaş" içinde ve ana hedefi İran'ın nükleer projesini hatta İran rejimini devirmek olarak belirlenmiş durumda. Soli Özel'e göre, İsrail bu saldırıları, Hamas'ı küçümsemesi ve ordusunun başka yerlerde olması gibi "büyük bir çuvallama" sonrası gerçekleştiriyor. Bu durum, her şeyi bilen Mossad'ın Hamas'ın saldırısını neden bilemediği gibi "daha uzun yıllar sürecek olan komplo teorilerinin de önünü açtı".

Soli Özel, İsrail'in 7 Ekim saldırısına verdiği yanıtın beklenmedik sonuçlar doğurduğunu vurguluyor. Hamas'ın siyasi bir sonuç ilan etmeden evsiz insanları bombalayarak bir yere varamayacağını söyleyen Özel, buna karşılık Hizbullah'ın lider kadrosunun yok edildiğini ve Hizbullah'ın savaş sırasında herhangi bir şey yapamadığını belirtiyor. İran'ın zayıfladığı ve Rusya'nın Ukrayna ile meşgul olduğu bir ortamda, İran'ın 1979'dan beri müttefiki olan Suriye rejiminin de çöktüğünü, hatta "İranlıları kabul etmeyen ve onlara düşman bir Suriye rejimi"nin ortaya çıktığını ekliyor. Bu gelişmelerin İsrail'i "bana nasıl olsa bir cevap da veremeyecek İran" düşüncesiyle hareket etmeye ittiğini düşünen Soli Özel, "evdeki hesabın ne kadar çarşıya uyacağını bilmem" diyerek İran'ın elinin tamamen boş olmadığını, füze gönderebildiğini ve hasar verebildiğini de hatırlatıyor. Özel, İsrail'in özellikle ilk günkü başarısı nedeniyle rejimi devirmek için "çok kaşındığına hiç şüphe yok" yorumunu yapıyor ve Netanyahu'nun konuşmalarında bunu açıkça ifade ettiğini belirtiyor. Bölgedeki gerilimin daha da tırmanma riski bulunuyor. Daha fazla bilgi için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Peki, İsrail'in İran rejimini devirme hedefi ABD olmadan mümkün mü? Soli Özel'e göre bu, "ABD'siz mümkün değil". İran'ın Fordov gibi dağ içine gömülü uranyum zenginleştirme tesisleri ve diğer nükleer santrallerinin çok derinlerdeki çalışma alanları İsrail'in bombalarının erişemediği hedefler. Bu tesisleri vurmak için 20 tonluk bombalara ve bu bombaları atabilecek B-2 gibi uçaklara ihtiyaç duyulduğunu, bunların ise İsrail'in elinde olmadığını belirten Özel, "amerikalıların desteğine ihtiyaçları var" tespitinde bulunuyor. Ancak Soli Özel, ABD'nin buna yanaşmayacağını tahmin ediyor. Suudi Arabistan, diğer Körfez ülkeleri ve Türkiye gibi bölge ülkelerinin İran rejiminin zayıflamasından memnun olsalar da, rejimin çökmesinin yaratabileceği istikrarsızlık ve "çılgınlıklar" nedeniyle bölgenin "daha da beter bir kan ve ateş havuzuna girmesine karşı çıkacaklarını" düşünüyor. Özellikle Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin Trump'ı ikna edebilecek güce sahip olduğunu belirtiyor.

Soli Özel, İran'ın askeri elinin ilk günkü operasyonda yok edilmesine rağmen, bunun İran'daki bilgi düzeyini silmediğini, zira "İran ne olursa olsun bir büyük güç olma hevesini içinde tutan, yetenekli insanları olan" bir ülke olduğunu vurguluyor. İran'ın nükleerle flörtünün Şah döneminde başladığını hatırlatan Özel, ülkenin "rövanşist bir devlet olarak kalmaya devam ettiği takdirde de bugün değilse yarın aynı bilgiyi yeniden üretebilecek kapasiteye bağlı" olduğunu dile getiriyor. 2018'de Trump'ın nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesinin İran'ın nükleer programında gaza basmasına yol açtığını belirten Soli Özel, Trump'ın İsrail lobisinin ve Bibi Netanyahu'nun baskısıyla bu kararı aldığını hatırlatıyor. Ayrıca, Trump'ın ikinci kez gelmesi durumunda, Rehber Ali Hamenei'nin (85 yaşında ve kanserli olduğu söyleniyor) uranyum zenginleştirmede gaza basılmasını söylemesiyle bir tırmanmanın başladığını da ekliyor. Ortadoğu'da uzun süredir kendini yeniden üreten sorunlar varken, Amerikalıların Obama'nın ilk döneminden beri bölgeden kaçmak istediği ancak sürekli olarak oraya çekildiği belirtiliyor. Bu gelişmelerle ilgili detaylı analizler için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Soli Özel, İran'ın 7 Ekim'den sonra izlediği "stratejik sabır" politikasını "alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" şeklinde yorumluyor ve bu durumun aslında İran'ın anında karşılık veremeyecek durumda olmasından kaynaklandığını ifade ediyor. Özel, rejimin meşruiyet eksikliğinin sadece toplumla olan ilişkisinden değil, içerideki işbirlikçilerden de kaynaklandığını belirtiyor. İsrail'in İran içindeki hedefleri "eliyle koymuş gibi" bulmasının, Mossad'ın "içeride ajanları" olmasından kaynaklandığını, hatta "İran istihbarat ve güvenlik aparatının kevgire dönmüş" olduğunu söylüyor. Milyarlarca doların nükleere ve Hizbullah'a harcanmasına rağmen yaşanan kayıpların halka açıklanamadığını, İran'ın bir petrol üreticisi olmasına rağmen elektrik kesintileri yaşadığını ve dünyanın birçok ülkesiyle bağının kopuk olduğunu belirtiyor. Özellikle İran'ın nükleer enerjiye yaptığı onca yatırıma rağmen, toplam elektrik tüketiminin sadece yüzde 2'sinin nükleer enerjiyle sağlandığını vurgulayarak, "kimi kandırıyorsunuz" diye soruyor.

Trump'ın çelişkili açıklamalarına da değinen Alin Hanım, Trump'ın bir sabah başka, bir akşam başka konuştuğunu belirtiyor. Soli Özel, Trump'ın seçilme sebeplerinden birinin Amerika'nın savaşlarını bitireceği vaadi olduğunu hatırlatarak, eğer ABD bu savaşa dahil olursa, bunun Trump'ın bu vaadine ters düşeceğini belirtiyor. Özel, Trump'ı destekleyen muhafazakar grupların dahi bu konuda iki kampa ayrıldığını, kiminin İsrail ile birlikte rejim bitirme yanlısı olduğunu, kiminin ise "bu işe bulaşmayalım" dediğini aktarıyor. Rejimin çökme aşamasına gelmesi durumunda radikal unsurların "ya herru ya merru" diyerek Hürmüz Boğazı'nı kapatma, Amerikan hedeflerine saldırma veya dünyadaki "uyuyan hücrelerini canlandırma" gibi çılgınlıklara başvurabileceği riskini dile getiriyor. Soli Özel, İran'ın Azerbaycan veya Pakistan'a saldırabilecek mecali olmadığını ve bunu yapacağını da sanmadığını belirtiyor.

Sonuç olarak, Soli Özel, İsrail'in İran rejimini yok edecek gücünün ABD olmadan olmadığını ve eğer ABD bu projeye ortak olmazsa, savaşın İsrail'in istediği şekilde sonlanmayacağını düşünüyor. Ayrıca, İran rejiminde bir darbe olasılığına da şu anki bilgilerle ihtimal vermediğini belirtiyor. İran'ın mevcut cumhurbaşkanının (Pezeshk) batıyla barışmak ve İran'ı normalleştirmek istediğini hatırlatan Özel, bu cumhurbaşkanının seçilmesine izin verilmesinin dahi İran'ın kendini ne kadar zorda hissettiğinin bir göstergesi olduğunu söylüyor. Eğer savaş biterse, şahinlerin ciddi şekilde güç kaybetme ihtimali olduğunu, ancak silahın hala onların elinde olduğunu da ekliyor. Alin Hanım'ın sorusu üzerine Ayetullah Hamenei'ye bir şey olmasının radikal unsurları daha da agresifleştireceğini, zira onlar için "ayakta kalma şansının ancak tırmandırmayla mümkün" olacağını belirtiyor. Netanyahu'nun İran'daki muhalefete çağrısını ise Soli Özel, "palavra" olarak nitelendirerek, "ülkene saldırıyor, çoluk çocuk ölüyor, binalar yıkılıyor... aman ne güzel Bibi bize konuşuyor mu diyecek" ifadeleriyle eleştiriyor. Bu karmaşık sürecin sonunda, Ortadoğu'nun geleceği büyük ölçüde ABD'nin alacağı kararlara bağlı gibi görünüyor. Bölgedeki son gelişmeler ve yorumlar için https://www.avazturk.com adresini takip edebilirsiniz.