Rüşvet, İhaleler ve İtirafların Peşinde Türkiye!

Rüşvet, İhaleler ve İtirafların Peşinde Türkiye!

Türkiye'yi sarsan bir skandalın perdesi aralanıyor! Yıllardır iktidarın gölgesinde usulsüz ihalelerin peşinde koşan Aktaş ailesinin sırları, şirket oyunları ve bürokratik bağlantıları gün yüzüne çıkıyor. Bu karmaşık ağın ardındaki gerçekler sizi şaşkına..

Türkiye, akıl ve izana sığmayacak bir dönemeçten geçerken, yıllardır iktidarın peşinde usulsüz ihaleler kovalayan Aktaş ailesinin hikayesi, bu yeni yolu anlamak için kritik ipuçları sunuyor. Diyarbakır'da doğup Diyarbakır, İstanbul ve Ankara üçgeninde "iş bitiren" bu aile, sadece bir kişiden ibaret değil; rüşvet ve pay vermeden dönmeyen iş dünyalarında 10 kardeş birden aktif rol oynuyor. Annelerinden tatlıcılık yaparak öğrendikleri iş hayatında, personel, temizlik, çöp toplama ve araç kiralama ihalelerinde boy gösteriyorlar ancak bu durum dünkü bir mesele değil; şirketlerin kuruluş tarihleri 2010'lardan öncesine dayanıyor ve hatta daha da eskiye gidiyor. Bu ailenin işleyiş biçimini, kirli şirketleri devredip tasfiye etme yöntemlerini ve hiçbir şirketin Aziz İhsan Aktaş adına kayıtlı olmamasına rağmen onun üzerinden dönen büyük işleri daha yakından incelemek için okumaya devam edin.

Aktaş ailesi organizasyonunda Aziz İhsan Aktaş teknik olarak hiçbir biçimde yetkili görünmese de aslında her şeyi yöneten kişi konumunda. Aile şirketleri arasında Bilginay, Kalesur, İçkale, Barka, Kürkaz İş Sağlığı ve Güvenliği gibi isimler bulunuyor ve bu şirketler 2010'dan beri faaliyet gösteriyor. Erk Acarer'in YouTube videosunda aktardığına göre, bu kadar çok operasyon yapılırken bu şirketlerin ne zaman mercek altına alındığı, yoksa iktidarla iş yaptıkları için soruşturmalardan muaf olup olmadıkları merak konusu. Ailenin "paravancılık" kültürü öylesine gelişmiş ki, Aziz İhsan Aktaş'ın kız kardeşinin oğulları Üveys Ünal ve Hamit Ünal üzerinden de şirketler kurulmuş durumda. Şirketlerin bürolarındaki "jandarması" olarak bilinen Tekin Aktaş'ın görevi, elemanların birbirleriyle yakınlaşmasını ve bilgi alışverişini engellemek iken; Doğan Aktaş ise finans işleri, rüşvet tarifeleri ve bankalarla ilişkilerden sorumlu. Ağırlıklı olarak Garanti Bankası, Türkiye Finans ve Kuveyt Türk ile çalıştıkları belirtilirken, yüksek meblağlı kredi başvurularında şirketleri "çatı holding" gibi göstererek kredi almalarını kolaylaştırdıkları da biliniyor. Bu karmaşık finansal ağın nasıl işlediğini ve aile üyelerinin görev dağılımlarını daha detaylı öğrenmek için okumaya devam edin.

Ailenin en kritik isimlerinden biri ise birden çok esprisi ve ön plana çıkan durumu olan Ramazan Aktaş. Erk Acarer'in sorusuna göre Ramazan Aktaş'ın resmi olarak Murat Aktaş ismini aldığı, bazı işleri Ramazan olarak bağlayıp Murat olarak imzaladığı belirtiliyor. Ramazan Aktaş, bürokratlar ve siyasilerle görüşen isim olarak öne çıkıyor; bu durum AKP dönemi bürokratları ve siyasilerinin "her kapıyı açıp kapadığı" bir sistemde ailenin işlerini kolaylaştırıyor. Hatta, 2015 yılında Aktaş ailesinden bir kardeşin karıştığı ölümlü trafik kazası dosyasının, Naci Şerifi Zindaşti ve Orhan Ünan arasındaki davanın adeta "pinpon topuna döndüğü" Burhan Kuzu tarafından kapatıldığı iddia ediliyor. Devletin personel ihalelerini üstlenmesiyle dışarıdan girme fırsatları kalmayınca, Aktaş kardeşler temizlik işlerinden ayrılarak inşaat ve asfalt gibi yeni sektörlere yönelme kararı almışlar. Hatta şirket kurmadan ihale peşine düşüp şimdiki MİT Müsteşarı İbrahim Kalın'ı bile aradıkları ancak o işin yürümediği ifade ediliyor. Aktaşların CHP'den önce büyüdükleri ve son dönemde aldıkları ihalelerden birinin devletten alınan elektrik etüt işleri ihalesi olduğu, bu ihaleyi CHP'li belediyelerin vermediği de özellikle vurgulanıyor. Bu ailenin siyasi ve bürokratik bağlantılarının ne kadar derin olduğunu anlamak için okumaya devam edin.

Aktaş ailesinin hileli işleri sadece ihale kovalamakla sınırlı kalmamış, aynı zamanda kamu dolandırıcılığı yöntemleriyle de dikkat çekmişlerdir. 2018'den sonra 200-250 kamyonluk geniş bir araç parkurları (tırlar, iş makineleri, çöp kamyonları, binek araçlar) olduğu bilinen Aktaşlar, 10 liralık işi 15 liraya alarak ihaleleri kovalıyorlardı. Üstelik bu da yetmiyormuş gibi, hak edişlerde de usulsüzlükler yapıyorlardı; örneğin kat kat fazla gösterilen benzin masraflarını ve araç bakımı üzerinden alınan fahiş paraları kamuya fatura ederek devleti dolandırdıkları iddia ediliyor. Ancak anlaşılan o ki, ihaleler Aktaş ailesini kesmiyordu; 6-7 yıl önceki bir olayda, merkez ofise gelen büyük kolilerdeki faturaların ne olduğu anlaşıldı. Bu kolilerin içindeki faturalarda, sadece bir faturanın bile 10 milyon meblağda olduğu görülen "buğday faturaları" olduğu ortaya çıktı. Türkiye tarımına nefes aldıracak tonlarca buğdayın faturalarının gerçekte kamyonlarda buğday olup olmadığı, bu kadar buğdayın nereye gittiği ve faturaların naylon olup olmadığı ise savcı ve kamuoyunun takdirine bırakılıyor. Vergi dairesine şikayet edilmelerine rağmen bu durumla ilgilenilmediği, zira "iktidara bağlanmış kurumların" bu türden şikayetleri kapatma eğiliminde olduğu belirtiliyor. Aktaş ailesinin sahip olduğu benzin istasyonları ve buralardaki tuhaf ortaklıklar da dikkat çeken diğer konular arasında yer alıyor. Bu akıl almaz dolandırıcılık yöntemlerinin ve kapatılan dosyaların ardındaki sır perdesini aralamak için okumaya devam edin.

Aktaş ailesi, tüm bu çapraşık, hileli ve alengirli işlerden sonra etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandı mı, yoksa bu faturalar ve suçlamalar, özellikle muhalif partilere ve isimlere mi kesiliyor sorusu hala yanıt bekliyor. Erk Acarer'in vurguladığı gibi, Aziz İhsan Aktaş, suç örgütünün belediye başkanları ve üst düzey yöneticilerine rüşvet verip ihaleleri organize ettiği iddiasıyla suçlandığı soruşturma kapsamında 17 Ocak'ta tutuklanmıştı. Ancak daha sonra 30 Nisan ve 11 Mayıs'ta etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebiyle savcılığa başvurduğu biliniyor. Türkiye'de AKP işin içinde olduğunda hiçbir şeyin hukuki olmadığı, her şeyin siyasi olduğu ve o siyasetin de AKP'ye gelince kapanıverdiği bir durumun devam ettiği ifade ediliyor; adeta bir "kuzuların sessizliği" yaşanıyor. Tüm bu bilgilerin detaylarına ve çok daha fazlasına ulaşmak için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz. Aktaş ailesinin bu karmaşık hikayesi, adaletin ve şeffaflığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor ve soruşturmanın hangi yöne evrileceği büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor.