RUSYA'DAN NÜKLEER KRİZİ BİTİRECEK TARTIŞMALI TEKLİF: İSRAİL DE SİLAHLARINI BIRAKACAK MI?
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, İsrail-İran geriliminin küresel bir felakete dönüşme riskine karşı dünyayı uyardı. İşte, Ortadoğu'daki yangını söndürmek için ortaya atılan ve İsrail'in nükleer programından vazgeçmesini de içeren
Ortadoğu, yıllardır olduğu gibi, yine bir barut fıçısının üzerinde oturuyor. İsrail ile İran arasındaki tırmanan gerilim, sadece bölgeyi değil, tüm dünyayı eşi benzeri görülmemiş bir çatışmanın içine çekme tehdidi taşıyor. Her geçen gün yeni endişeleri, yeni korkuları beraberinde getiriyor; savaş davulları daha gür çalarken, uluslararası toplum gerilimi azaltma ve felaketi önleme konusunda devasa bir mücadele veriyor. Havada belirsizlik kokusu var ve herkesin aklındaki soru şu: "Uçurumun kıyısına ne kadar yaklaştık?"
Bu elle tutulur gerilimin ortasında, Moskova'dan tanıdık bir ses, jeopolitik gürültüyü bir kez daha delerek, sert bir uyarı ve tartışmalı bir çıkış yolu sundu. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, sivri ve genellikle provokatif yorumlarıyla bilinen bir isim olarak, yükselen krize ilişkin görüşlerini açıkladı. Medvedev'in, geniş takipçi kitlesine sahip Telegram kanalından yaptığı son açıklamalar, özellikle Batı için potansiyel küresel sonuçların kasvetli bir resmini çiziyor. Uluslararası ilişkilerin daima kurnaz gözlemcisi olan Medvedev, ABD'ye ve onun kendi doğrudan çıkarlarını etkilemeyen çatışmalara karşı genellikle mesafeli görünen yaklaşımına parmak basmaktan çekinmedi. Pek çok Amerikalının Ukrayna'yı haritada bile bulamadığını iddia ederken, şimdi "çok sevdikleri" bir ülkeyi, yani İsrail'i içeren bir krizle yüzleşmek zorunda kalmalarının ironik kopukluğunu vurguladı.
Medvedev’in sözleri, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekibinin şu anda İsrail konusunda yaşadığı "gerginliği" dile getirerek, Amerikan dış politikasının hassas noktalarına dokundu. Ona göre, "çok sevdikleri zeki çocuklarıyla" şimdi kendileri uğraşmalı. Bu durum, başkalarının çatışmaları için para harcamak istemeyen bir Amerikan yönetiminin, kendi müttefiki söz konusu olduğunda ne denli farklı bir tutum sergilediğinin de bir göstergesi. Ancak Medvedev'in uyarısı sadece bu kadarla sınırlı değil; Ortadoğu'daki bu çatışmanın, Trump'ın sık sık bahsettiği gibi, hızla "küresel bir çatışmaya dönüşmesi" gibi bariz ve yıkıcı bir tehlike taşıdığını vurguladı. Bu tehlike, tüm dünyanın uykularını kaçırırken, jeopolitik analizler ve bölgesel dinamikler hakkında daha fazla bilgi ve derinlemesine yorumlar için https://www.avazturk.com gibi bağımsız medya kuruluşları büyük önem taşıyor. Küresel bir felaketi önlemek adına diplomatik çabalar sürerken, gerginliğin tırmanışı her geçen gün daha da endişe verici boyutlara ulaşıyor.
Peki, bu tırmanan gerilimi durdurmak, kıyamet senaryolarını engellemek için Rusya'dan gelen bu "tarihi" teklif ne anlama geliyor? Medvedev, durumun ciddiyetini vurgularken, "ABD, İsrail ve İran'ın gayretle dua etmeleri gerektiğini" de ekledi, ancak asıl çarpıcı önerisi çok daha fazlasını içeriyordu. Bu öneri, sadece bölgesel barışın değil, aynı zamanda küresel nükleer güvenliğin de geleceğini derinden etkileyebilecek bir boyuta sahip. Yıllardır Ortadoğu'nun kangren olmuş yarası olan nükleer silahlanma konusuna cesurca ama bir o kadar da tartışmalı bir şekilde eğilen Rusya, bu çıkışıyla uluslararası arenada yeni bir tartışma ve diplomatik fırtına başlatmış oldu.
Ve işte, Rusya'nın, Ortadoğu'daki nükleer gerilimi dindirmek ve küresel bir felaketi önlemek adına sunduğu, tüm dünyayı şaşkına çeviren o "tarihi" teklifin özü: Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, İsrail ile İran arasındaki çatışmaların sona ermesi için, "İsrail'in de İran ile birlikte kendi nükleer programından vazgeçmesi gerekiyor" çağrısında bulundu. Bu cüretkar ve dengeleri değiştirecek nitelikteki teklif, uzun yıllardır İsrail'in var olduğu iddia edilen ancak resmi olarak doğrulanmayan nükleer kapasitesi konusunu uluslararası gündemin en üst sırasına taşıyor. Rusya'nın bu adımının, bölgedeki güç dengelerini nasıl etkileyeceği, İsrail'in bu çağrıya nasıl bir yanıt vereceği ve küresel nükleer silahsızlanma çabalarını ne yönde ilerleteceği ise, Ortadoğu'nun ve dünyanın geleceğini belirleyecek en kritik sorulardan biri olarak önümüzde duruyor.