Sarallar'a Kara Para İddianamesi
Kamuoyunda 'Sarallar' olarak bilinen suç örgütüne yönelik kara para aklama iddianamesi hazırlandı. Elebaşı İlyas Saral dahil 52 şüpheliye yönelik 3 ila 7 yıl arası hapis cezası istenen dava, Türkiye'de finansal suçlarla mücadelede yeni bir dönemi...
Türkiye'nin gündemine oturan "Sarallar" olarak bilinen organize suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturmada, "suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama" suçlamasıyla tam 52 şüpheli hakkında kapsamlı bir iddianame hazırlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Aklama Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan bu iddianame, suç örgütlerinin finansal ağlarının ne denli karmaşık ve derin olduğunu gözler önüne seriyor. Elebaşı İlyas Saral'ın da aralarında bulunduğu şüpheliler için 3'er yıldan 7'şer yıla kadar hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezası talep ediliyor. Bu dava, sadece bir suç örgütüne yönelik operasyon olmanın ötesinde, Türkiye'nin kara para aklama ile mücadelesinde bir dönüm noktası teşkil edebilir. Makalemizin devamında, bu devasa soruşturmanın ayrıntılarını, şüphelilerin dikkat çekici malvarlığı hareketlerini ve bu olayın Türkiye'ye yansımalarını adım adım inceleyeceğiz. Türkiye'yi derinden sarsacak asıl detayları ve bu davanın geleceğine dair çarpıcı noktaları ise en son paragrafta bulacaksınız.
Kamuoyunda "Sarallar" olarak bilinen ve elebaşılığını İlyas Saral'ın yaptığı silahlı suç örgütü, daha önce de birçok eylemle gündeme gelmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Aklama Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, örgütün farklı zamanlarda müştekilerin ikametlerine, taşınmazlarına, araçlarına ve menkul mallarına yönelik silahlı tehditte bulunduğu kaydediliyor. Ayrıca, örgütün müştekileri alıkoyarak cebir yoluyla malvarlıklarını örgüte ve örgüt mensuplarına kazandırdığı iddiaları üzerine başlatılan soruşturmalar sonucunda, 62 şüpheli hakkında 16 ayrı eylemden iddianame düzenlenmiş ve yargılama halihazırda İstanbul 39. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam etmekteydi. Yeni hazırlanan bu iddianame, örgütün gelir kaynaklarını aklama yöntemlerine odaklanarak, yasadışı kazançların finansal sisteme nasıl entegre edilmeye çalışıldığını ortaya koyuyor.
İddianamede, şüphelilerin suçtan elde ettiği gelirlerin aklanmasına dair önemli deliller elde edildiği gerekçesiyle Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK)'tan kapsamlı bir rapor istendiği belirtiliyor. Bu soruşturmada Hazine ve Maliye Bakanlığı da "suçtan zarar gören" sıfatıyla yer alıyor. MASAK raporları, şüphelilerin malvarlığı değerleri üzerindeki dikkat çekici hareketleri bir bir ortaya koyuyor. Örneğin, şüphelilerden Ali Uğur Uzun'un 2010-2022 yılları arasında "holding şirketlerinin faaliyetleri" alanında, 2016'dan itibaren ise çeşitli firmalarda "üst düzey yönetici (ulaştırma, haberleşme ve depolama)" unvanıyla çalıştığı, bu süreler zarfında toplam 940 bin 418 lira kazandığı belirtiliyor. Ancak Uzun'un ticari faaliyetleri ve kazancıyla açıklanamayacak düzeyde yüklü tapu işlemleri ve malvarlığı edinimleri dikkat çekiyor. Bu karmaşık finansal ağın deşifre edilmesi, Türkiye'nin mali suçlarla mücadelesinde yeni bir dönemin kapılarını aralarken, benzer suç örgütlenmelerinin nasıl işlediğine dair detaylı analizler için https://www.avazturk.com gibi platformlar kritik bilgiler sunmaktadır.
Şüpheli Uzun hakkında yapılan incelemelerde, 2002'de "Potansiyel mükellef" olarak faaliyete başladığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) kayıtlarına göre çeşitli firmalarda ortaklıklarının bulunduğu tespit edildi. En çarpıcı detaylardan biri ise, TAKBİS tapu işlemlerine göre 2009-2016 yılları arasında toplam 73 tapu işlemine rastlanması. Bu işlemlerden 46'sının 2010 ve 2016'da kendi adına gerçekleştirildiği, 2009'da 2 adet taşınmaz satın alındığı, 2016'da ise H.K.A'ya 23 adet kat irtifaklı taşınmazın satış yoluyla devredildiği bilgisi yer alıyor. Bankacılık sistemine ilişkin araştırmalarda ise 2011'den sonrasına ait herhangi bir kredi kullanımının tespit edilememesi, şüphelinin yıllardır ticari faaliyetlerde bulunmasına ve taşınmaz edinimlerine rağmen gelir ve harcama dengesi arasında açık bir tutarsızlık olduğunu gösteriyor. İddianamede, bu yüksek sayıdaki tapu işleminin önemli bir kısmının "kendi adına kendi üzerinden yapılmış olmasının, gerçek malvarlığı hareketlerini gizlemeye yönelik düzenlemelere işaret ettiği" belirtiliyor. Uzun'un, bazı satış işlemleriyle bağlantılı fon transferi tespit edilemediği ve görünürdeki ekonomik faaliyetlerle açıklanamayacak şekilde malvarlığı devri yaptığı kaydediliyor. Tüm bu bulgular, şüphelinin malvarlığı değerlerinin kaynağını gizlemek veya meşru göstermek suretiyle sistematik işlemler gerçekleştirdiğini kuvvetle düşündürüyor.
Örgüt elebaşı İlyas Saral'ın finansal hareketleri de iddianamenin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Saral'ın 2008-2011 arasında SGK kapsamında "gayrimenkul acenteleri" alanında çalıştığı ve 1998'den itibaren gayrimenkul kiralama ve aracılığı faaliyetleri kapsamında mükellefiyet tesis ettiği belirtiliyor. Halihazırda da bu kapsamda faaliyetine devam ettiği ifade edilen Saral'ın, Bural İnşaat ve Matriks Tekstil isimli iki farklı şirketin yüzde 100 hissesine sahip olduğu ve her iki şirketin de zarar beyan etmesine rağmen çok sayıda taşınmaz edinimi ile kat irtifakı ve ifraz işlemleri gerçekleştirdiği ortaya konuluyor. Saral'ın toplam 55 taşınmazının bulunduğu, bunların büyük çoğunluğunun "kendisinden kendine" işlem şeklinde gerçekleştirildiği bilgisi, aklama faaliyetlerinin yöntemini gözler önüne seriyor.
İlyas Saral'ın kişisel hesaplarındaki para hareketleri ise şok edici boyutlarda. Özellikle 2024 yılında Power İnşaat Anonim Şirketi'nden gelen toplam 750 bin avro ve 732 bin 400 dolar tutarında para girişi olduğu, bu paraların diğer hesaplarına aktarıldıktan sonra kısmen nakit çekildiği, kalan kısmın ise A1 Capıtal Yatırım Menkul Değerler AŞ'ye transfer edildiği kaydediliyor. Saral'ın kişisel hesaplarında 2021-2025 arasında toplam 39 milyon 068 bin 500 lira para girişi, 37 milyon 2 bin 805 lira ise para çıkışı olduğu, ayrıca döviz hesaplarında yüksek tutarlı uluslararası para hareketlerinin bulunduğu belirtiliyor. Bu veriler, Saral'ın ticari ve mali görünümü ile açıklanamayacak ölçüde yoğun taşınmaz edinimi ve elden çıkarımı işlemlerinin, yüklü tutarlarda döviz ve lira transferlerinin, özellikle de şirket zarar beyanına rağmen yüksek hacimli finansal hareketlerinin gerçekleşmesinin oldukça dikkat çekici olduğunu vurguluyor. İddianamede, Power İnşaat AŞ ve farklı kişilerden gelen yüklü meblağların hiçbir ticari işlem veya alım-satım faaliyeti ile ilişkilendirilmeden yatırım aracı firmalarına aktarılmasının, bu paraların kaynağına ilişkin ciddi şüphe oluşturduğu ve aklama suçunun unsurlarını oluşturduğu ifade ediliyor.
Soruşturmada incelenen bir diğer kritik isim ise Fikret Aydoğdu. Aydoğdu'nun 2008–2024 arasında çeşitli firmalarda SGK kapsamında çalıştığı ve bu süreçte toplam 2 milyon 35 bin 242 lira kazanç elde ettiği belirtiliyor. Ancak adına kayıtlı ya da alım-satıma konu taşınır veya taşınmaz malvarlığına rastlanmadığı ve bankalar nezdinde kredi çekim kaydının bulunmadığı vurgulanıyor. Asıl dikkat çekici nokta ise Aydoğdu'nun 2021-2025 arasında lira hesaplarına 348 gerçek-tüzel kişiden toplam 106 milyon 627 bin 863 lira para girişi olurken, 215 gerçek-tüzel kişiye toplam 113 milyon 692 bin 802 lira para çıkışı gerçekleşmesi. Söz konusu işlemler arasında "D Elektronik Şans Oyunları ve Yayıncılık AŞ" ile çok yüksek hacimli ve sık tekrar eden para transferlerinin bulunması, şüpheleri artırıyor. Bu şirkete yapılan ödemelerin, çok sayıda farklı kişiden gelen meblağların dakikalar içinde aynı şirkete aktarılması yoluyla gerçekleşmesi, hesap hareketlerinin klasik bahis oynama veya bireysel finansal davranış örüntülerinden ayrıldığına işaret ediyor. İddianamede, Aydoğdu'nun bireysel ekonomik gücü ve kayıtlı mali geçmişiyle bağdaşmayacak ölçüde yüksek tutarda ve organize para trafiğinin olması, çok sayıda kişinin hesaplarının bu amaçla kullanılması ve işlemlerin tek bir kanala yönlendirilmesinin, şüphelinin suçtan elde edildiği değerlendirilen paraların finansal sistem aracılığıyla meşrulaştırılmasına aracılık ettiği izlenimini uyandırdığı ve "suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama" suçuna iştirak ettiği yönünde kuvvetli şüphe bulunduğu bilgisi yer alıyor.
Şüphelilerden Kenan Koçak'ın da finansal ağdaki rolü dikkat çekici. Koçak'ın 2019'dan itibaren BAĞ-KUR kaydı bulunduğu ve "minibüs ve dolmuş ile yapılan şehir içi ve banliyö yolcu taşımacılığı" faaliyetinde bulunduğu, ayrıca yüzde 90 hissesine sahip olduğu Koçaklar Turizm Otomotiv Gıda İnşaat AŞ şirketiyle ticari faaliyet yürüttüğü belirtiliyor. Şirketin 2020-2024 arasında düşük kar ve zarar beyanında bulunmasına rağmen, adına çok sayıda araç tescil-terk işlemi gerçekleştirildiği ancak kişisel olarak adına kayıtlı herhangi bir taşınmaz ya da taşıtın bulunmadığı kaydediliyor. Koçak'ın lira hesaplarına 2021-Ocak 2025 arasında 145 farklı kişi ve kuruluştan toplam 121 milyon 17 bin 588 lira para girişi olduğu, bunun 12 milyon 201 bin 471 lirasının eşi Merve Koçak'tan, 10 milyon 207 bin 401 lirasının ortağı olduğu şirketten geldiği belirlenmiş durumda. Koçak'ın hesaplarından ise 345 kişi ve kuruluşa 118 milyon 180 bin 898 lira para çıkışı olduğu tespit edilmiş.
Kenan Koçak'ın şüpheli Mehmet Deniz Karakurt ile olan finansal ilişkileri de mercek altında. İddianamede, 12 Aralık 2023'te Karakurt'tan 1 milyon 200 bin lira EFT aldığı, özellikle 11 Aralık 2023'te Karakurt'un araç satışından elde ettiği 1 milyon 200 bin lira tutarındaki bedelin, ertesi gün Koçak'a aktarıldığı kaydediliyor. Bu para transferinin, malvarlığı edinimi ya da ticari faaliyetle ilişkili olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmadığı belirtilerek, bu gerekçelerle şüpheli Kenan Koçak'ın aklama suçuna iştirak ettiğinin anlaşıldığı ifade ediliyor. Eski emniyet müdürü olan şüpheli Mehmet Deniz Karakurt'un da hesap hareketleri incelenmiş durumda. Karakurt'un hesaplarına 2021-2025 arasında 48 farklı kişi ve kuruluştan toplam 4 milyon 362 bin 784 lira para girişi olduğu, bu tutarın bir kısmının maaş ödemesi olarak emniyet müdürlüklerinden geldiği görülüyor. Ancak, bir kripto para platformundan 234 bin 483 lira ve suç kaydı bulunan Eyüp Öztürk'ten 100 bin lira girişi olması dikkat çekici. Suç kaydı bulunan kişilerle para transfer ilişkileri olması, yüksek tutarlı araç satışı bedelinin ertesi gün Kenan Koçak'a yönlendirilmesi ve bazı taşınmaz edinimlerine karşılık gelebilecek herhangi bir banka işlemi kaydının bulunmaması, Karakurt'un suçtan elde edilen gelirin gizlenmesine ya da meşrulaştırılmasına yönelik eylemlerde bulunduğu ve aklama suçuna iştirak ettiğini düşündürüyor.
Bu iddianame, kamuoyunda "Sarallar" olarak bilinen suç örgütünün sadece şiddet ve cebir eylemleriyle değil, aynı zamanda ülkenin finansal sistemini kullanarak yasa dışı yollardan elde ettikleri devasa gelirleri aklamaya çalıştıklarını ortaya koyuyor. Ali Uğur Uzun, Burak Saral, Burak Yakın, Fikret Aydoğdu, İlyas Saral, Kenan Koçak, Mehmet Deniz Karakurt, Turan Yıldırım, Ümit Serkan Saral ve Savaş Sarmusak'ın da aralarında olduğu 52 şüphelinin, "suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama" suçundan yargılanması talep ediliyor. Asliye Ceza Mahkemesinin iddianame üzerindeki incelemesi devam ederken, bu davanın seyri, Türkiye'nin organize suç ve kara para aklama ile mücadelesinde ne denli kararlı olduğunu gösterecek kritik bir sınav niteliği taşıyor. Milyonlarca liralık gizemli para hareketleri, paravan şirketler, kişisel hesaplar üzerinden yapılan karmaşık transferler ve şüpheli gayrimenkul edinimleri ile ortaya konan bu devasa finansal ağ, yargı sürecinin sonunda nasıl bir tablo çizecek, Türkiye'nin mali suçlarla mücadelesini nasıl etkileyecek ve bu tür örgütlenmelerin geleceğine nasıl bir mesaj verecek, tüm bunlar büyük bir merakla bekleniyor. Özellikle eski bir emniyet müdürünün de bu karmaşık ağın içinde yer alması, davanın şok edici boyutunu gözler önüne sererken, bu davanın her adımı Türkiye kamuoyu tarafından yakından takip edilmeli ve daha fazla ayrıntı için https://www.avazturk.com gibi haber kaynakları incelenmelidir.