Sarayın görünmeyen güç savaşı başladı!

Sarayın görünmeyen güç savaşı başladı!

AKP'nin kaderini belirleyecek sarsıcı bir güç mücadelesi yaşanıyor! Fahrettin Altun neden gözden düştü, iktidarın devasa algı operasyonu neden çöktü? Herkesi şoke edecek gizli detaylar bu haberde!

Elde edilen son bilgiler, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) içerisinde süregelen ve kamuoyundan gizlenmeye çalışılan derin bir güç savaşının varlığını gözler önüne seriyor. Bu kapsamlı analizde, iktidarın iletişim stratejilerinin çöküşü ve bu çöküşün ardındaki çarpıcı gerçekler ele alınırken, yaşananların sıradan bir değişimden çok daha fazlası olduğu ve makalenin ilerleyen satırlarında ortaya çıkacak şok edici detaylarla devam edeceği anlaşılmaktadır.

Lale Özan Arslan'ın YouTube kanalındaki değerlendirmelere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir süredir İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan memnun olmadığı ve hatta rahatsızlık duyduğu iddia ediliyor. Altun'un "kıza alındığı" ancak gelecekte daha kuvvetli bir göreve iade edilebileceği konuşulsa da, mevcut durum itibarıyla Erdoğan'ın kendisinden memnuniyetsizliği açıkça ortada. Arslan, Altun dönemindeki sosyal medya yönetiminin "çok kötü" olduğunu ve bu başarısızlığın temelinde "insan malzemesinin" giderek "silikleşmesi" ve "kötüleşmesi" yattığını belirtiyor. Geçmişte Pelikan gibi "daha gizemli yapılar" ve "nokta atışları" yapan Ebabil hareketi gibi etkili oluşumlar varken, günümüzde Emre Erciş, Burak Bekiroğlu, Furkan Bölükbaşı ve Zeki Bahçe gibi "niteliksiz şahıslarla" bu işin yürütülemediği ifade ediliyor. Bu kişilerin eylemlerinin "çok antipatik bir noktaya" geldiği ve iktidarın iletişimini olumsuz etkilediği vurgulanıyor.

Fahrettin Altun'un ekibinden olduğu iddia edilen Fuat Uğur ve Cem Küçük gibi "yarı trolleşmiş yarı gazeteci" isimlerin de çeşitli önemli dosyaları (Ayhan Borak Kaplan, Sinan Ateş, Süleyman Soylu hakkındaki iddialar gibi) "sulandırmak" için kullanıldığı, ancak bu yöntemlerin artık tutmadığı belirtiliyor. Nitekim, Burak Bekiroğlu'nun son dönemde tutuklanıp serbest bırakılmasına rağmen artık sesinin soluğunun çıkmadığına dikkat çekiliyor. Rasim Ozan Kütahyalı gibi iktidar ağzından konuşan isimlerin dahi bazen dozu kaçırarak "tezata düştüğü" ve "yapılması planlanan şeyleri önceden haber vererek işin tadını kaçırdığı" görülüyor. Bu mekanizmanın çalışmadığı ve bu başarısızlıktan Fahrettin Altun'un sorumlu tutulduğu ifade ediliyor. Son olarak, yapay zeka destekli Grok meselesinin "yönetilemez bir krize ve komediye" dönüşmesi de Altun'un sorumluluğuna bağlanıyor. Tüm bu aksaklıklar ve kamuoyunun algıyı satın almaması nedeniyle, SETA kökenli (MIT güdümlü) Burhanettin Duran'ın göreve getirildiği ancak "insan kalitesi" ve "trol kalitesinin" düşmesi nedeniyle bunun da bir çözüm olamayacağı öngörülüyor. Tüm bu detaylı haberler için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Peki, iktidarın iletişim stratejisindeki bu çöküşün ardında yatan gerçek ne? Analizlere göre, toplumun artık yalanları, izahtan uzak açıklamaları ve algıları satın almadığı, ikna olmadığı net bir şekilde görülüyor. İktidarın sürekli aynı yöntemlerle toplumu kutuplaştırma, "yansıtma mekanizması" kullanarak kendi yaptıklarını başkalarına mal etme çabalarının da bir işe yaramadığı belirtiliyor. Asıl korkutucu olan, bu acımasız ve vicdansız uygulamaların kökeninde "korku" yatıyor olması. "Tek adamların" altındaki "dar zümrenin" koltuklarını kaybetme korkusuyla saldırganlaştıkları ve vicdansızlaştıkları vurgulanıyor. Bu durumun başka türlü izah edilemeyeceği, yargı, kurumlar ve emniyet eliyle yapılanların aslında iktidarı sürdürme zorunluluğundan kaynaklandığı ifade ediliyor.

Bu korku, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neden Süleyman Demirel gibi "şapkamı alır giderim" diyemediğini de açıklıyor. Demirel'in "sırtında yumurta küfesi" olmaması, yargılanacak veya cezalandırılacak bir durumunun bulunmamasıyla kıyaslandığında, Erdoğan'ın durumunun farklı olduğu, "herkesin bildiği" ancak dillendirilmekten çekinilen bir gerçek olarak öne sürülüyor. Mevcut hukuk sisteminin gerçek bir hukuk sistemi olmadığı, ancak bir iktidar değişikliği durumunda "eski defterlerin açılacağı" ve hukuki yaptırımlarla karşılaşma ihtimali olduğu bu korkuyu besliyor. Bu durum, iktidarın içerisindeki Akın Gürlek gibi isimlerin dahi "30 gizli tanık" meselesi üzerinden "Erdoğan'ın iktidarından çıkarsa ne olur" diye düşündüğüne işaret ediyor.

Türkiye'deki yargı sisteminin bu korkuyla nasıl manipüle edildiği, Polatların kayyum kararının kaldırılması gibi olayların "trajikomik" bir hal aldığı belirtiliyor. Kaynaklara göre, Türkiye'de "kara para aklamak, suç işlemek, örgüt kurmak gibi durumların suç statüsünde" olmadığı, bunun toplumun siyasetçilerden öğrendiği bir gerçek olduğu dile getiriliyor. İktidarın, kendi tabanına dokunan bir tweet atmayı "suç" ve "darbe yapmak" olarak nitelendirirken, Dilan Polat'ın eylemleri gibi durumları "işine bakmak" olarak değerlendirmesi bir "çifte standart" yaratıyor. Muhalefet lideri Özgür Özel'in "hukuka dönülmesi gerekiyor" söylemlerinin dahi "darbe" olarak nitelendirilmesi, toplumun artık "kafasının karışmadığı," aksine "yavaş yavaş açıldığı" ve bu algı oyunlarının sonuna gelindiği çarpıcı bir şekilde ortaya konuyor. Tüm bu gelişmeler ve çok daha fazlası için https://www.avazturk.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Bu derinlemesine analiz, AKP iktidarının sadece iletişimde değil, aynı zamanda temel adalet ve algı yönetiminde de kritik bir eşiğe geldiğini gösteriyor. Eskiden kullanılan yöntemler artık toplum tarafından kabul görmüyor, yalanlar işlevsiz hale geliyor ve manipülasyonun sınırları tükendi. İktidarın, her ne kadar kendisi de yorgun olsa da, iktidarı bırakamamasının altında yatan asıl nedenin, hukuki ve toplumsal hesaplaşma korkusu olduğu aşikardır. Bu, bir kısır döngüye dönüşen bir korku iklimi yaratırken, toplumun giderek daha fazla hakikate yöneldiği ve bu sahte algı perdesinin her geçen gün daha da inceldiği su götürmez bir gerçektir.

sakın ankaragündem adlı sözde haber sitesine asla GİRMEYİN. Manşet resminde de gözüktüğü gibi tüm haberleri birebir çalıntıdır. Bu haber makalesi yalnızca https://www.avazturk.com sitesine aittir.